Şu gaz meselesine bir bakalım. Soru çok. Ben uzmanı değilim. Uzmanlara danıştım, yazdıklarını okudum. O soruları gündeme getirelim. Önce şunu belirteyim, “efendim gazı bulduk, sevinmiyorsunuz” diyorsunuz, “zillette gaz sancısı” diye manşetler atıyorsunuz ama, şunu unutmayın: Eğer siz kamu işlerini, görevlerini, hepimizin vergileri harcanarak yapılan işleri çiğ partizan gösterilere dönüştürürseniz; devletin, hükümetin yetkilendirilmiş işi değil de AKP işi, icraatı, başarısı olarak sunar, seçim propagandasına dönüştürürseniz, muhaliflerinizin “o zaman buyurun siz sevinin” duygusuna savrulmalarından da şikâyet etmeyeceksiniz. Başarınızı söyleyeyim mi: Memleketi, güzel haberlere birlikte sevinemeyecek kadar kamplaştırmış durumdasınız!
Gelelim konumuza… Birinci konu rezerv miktarı. 710 milyar metreküp denildi. Fakat TPAO’nun resmî açıklamasında sadece şirketin (DeMac) 1 trilyon metreküp “yerinde rezerv” tespit ettiği belirtiliyor. Ne kadar “üretilebilir rezerv” tespit ettiği bilgisi yok. Dolayısıyla 710 milyar metreküp gaz bulunduğu açıklaması, şirketin değil, hükümetin… Enerji uzmanı Mehmet Doğan dikkat çekti buna. Kendisiyle konuştum. Sorularım ve cevapları şöyle:
TPAO’nun açıklamasında en çok dikkat ettiğim konu bu oldu. Açıklama yapıyorsunuz ve “bu şirket bana yerinde rezerv ve üretilebilir gazı raporladı” diyorsunuz. Sonra diyorsunuz ki “Yerinde 1 trilyon” dedi. Peki üretilebilir rezerv? O konuda açıklama yok. Niye yazmıyorsunuz ki onu? Kafamızda niye soru işareti bırakıyorsunuz? “Şirket üretilebilir miktar rakamı da verdi” diyorsunuz. Kaç peki? Hem yerinde rezerv miktarı hem üretilebilir rezerv miktarı araştırması yaptırdık diyorsunuz ama sadece birinin rakamını veriyorsunuz! İkisini de ayrı raporladıysa rakamı vermeniz de ne sakınca var? Ya Demac farklı rakam verdi ya da açıklamada unutulmuş. Bu durum gereksiz tartışmalara sebebiyet veriyor.
Araştırma yapan şirket güvenilir bir şirket mi?
TPAO’nun açıklamasında sözü geçen şirket de dahil bu konularda çalışan hiçbir uluslararası şirket, rezerv miktarını manipüle edecek ya da yanlış aksettirecek bir bilgi vermez. Para için bunu yapmazlar. Saygınlıklarını kaybederler. Olay zaten teknik hesaplamaya dayanıyor. Dolayısı ile o konuda bir sorun görmüyorum.
1 trilyon dolar tartışması
“Bu gazın değeri 1 trilyon dolardır” sözü de çok tartışıldı. 710 milyar metreküpün varsayalım tamamını bugün çıkarıp sattın, fiyatların çok yüksek olduğu spot piyasalarda 600 küsur milyar dolar ediyor! Ama biliyoruz ki gaz öyle çıkarılamıyor. Yıllar boyu taşınıyor. 3 yıl, 4 yıl, 5 yıl sonra gaz fiyatlarının kaç dolar olacağını kim bilebilir? Bugün 610 milyar dolar eden gaz o zaman belki 300 milyar dolar edecek. Sizin sosyal medyanızdan da benzer bir değerlendirme okudum. “Gaz fiyatı çok değişken, covid zamanı 60 dolar/1000 m3’tü. O fiyattan 42 milyar dolar yapar. Bu sene Ağustos’ta 3.500 dolar/1000 m3’tü. Buradan hesaplarsan 2.485 trilyon yapar. Mevcut fiyatlarla 640 milyar dolar yapar. Krizler öncesi uzun dönem ortalama 300 dolar idi. O vakit 213 milyar dolar yapar” diyorsunuz…
Yerin altındaki gazın değeri nasıl hesaplanır? Rezervi buldunuz, ne kadar üretilebilir? 710 milyar var dedik. Sismik raporlarınız var. Akış testleri yapmışsınız. Üretilebilir miktarının birçok saygın kuruluş tarafından onaylanmış. Dünyada birçok yatırımcı var, enerji şirketleri var. Hepsi birbiri ile rekabet halinde. Çağırır sorarsınız “Bunu buldum, seni %50 ortak edeceğim kaç para veririsin” dersiniz. Onlar da size bir fiyat teklifi ile gelir. Sana da “bunun karşılığında şu kadar dolar veririm” der. Gazın değeri budur. Hesap böyle yapılır. Şu kadar gazım var, çarpı spot piyasa fiyatı ile değer hesabı yapılamaz. Şu anda bu rezervi sattığımızda 1 trilyon dolar veren varsa, bir dakika beklememiz kabahat.
Bu sahalar dağınık. Çaycuma’da 58 milyar metreküp deniliyor. Amasra, Sakarya rezervleri ayrı. Bunların hepsi için ara bağlantılarla tek bir hat yeterli oluyor mu? Yatırımını fizibil görüyor musunuz?
Sismik araştırma sonrasında test kuyularınızı delersiniz. Rakam vermeden olası rezervleri araştırırsınız. Işık görüyorsanız ilave kuyular açıp akış testleri yaparsınız. Sonra fizibilite yaparsınız. Üretim planlaması yaparsınız. Maliyet hesabı yaparak gerekiyorsa yatırım kararı alırsınız. Burada süreç böyle gelişmedi. “Bu kadar gaz bulduk, 2023’te getiriyoruz.” Hayatımda böyle bir şey görmedim. Hiç bir şey şeffaf değil. Bu sahalar ayrı mı birleşik mi? Amasra ile Tuna 1’in birleşimi var mıdır?
Ayrı açıklıyorsan ayrı olması lazım. Aralarındaki uzaklıklar ne kadar? Bir tek ÇED raporu var. Okuduğumuzda ikinci fazda 30 kuyu daha açılacak ama onunla ilgili bilgi yok. Tek bilgi şu: 24 inçlik başka bir hat çekilecek. Glikol hattı için de her ikisine de yetecek şekilde planlandı deniyor. 58 milyar metreküp daha bulundu, o zaman bu mevcut glikol hattının yeni bulunan rezerve yetmeyeceği anlamını mı çıkarmalıyız? Tek bir büyük saha birçok küçük sahadan daha iyidir. Saha ne kadar küçülürse ve sahalar ne kadar birbirinden uzaksa maliyet daha çok artar.
Temel olarak bakıldığında gaz hidratı sorununu çözmek için sahaya 10 inç boruyla glikol götürüyoruz. Gazla birlikte su da var. Kısaca sadece gaz değil su ve glikolü karaya taşıyoruz. Bu zaten karaya gidene kadar 170 km ciddi bir basınç kaybı yaratıyor. Bu basınç kaybı da üretilecek gaz miktarını etkileyecektir. Platform yapılarak yerinde ve hatta platforma kompresör konarak glikolle suyu ayırıp, sadece gazı gönderip basınç kaybını en aza indirip, kompresör ilavesiyle daha çok gaz çıkartma şansınız olurdu. Ama bunlar teknik olarak değerlendirildi mi? Çünkü rezerv sürekli artıyorsa basınç kaybından dolayı çıkartamayacağınız gaz miktarı da haliyle artacaktır. Kibarca muhtemelen platform yapmama kararının herhalde belli bir fizibilite çalışmasına dayandırılmış olması lazım diyebiliyorum.
Önce günlük 10 milyon metreküp üretimden söz ediliyor. 2026’da 40 milyon metreküp olacak. Yatırım zamanları dikkate alındığında mümkün gözüküyor mu?
Bu kadar yatırımla tek başına 10 milyon/gün hacminde olan birinci fazın karlı olması mümkün değil. İkinci faz gerçekleştiğinde karlılık başlayacaktır. Projeyi hızlı yapmakla aceleye getirmek arasında fark var. 2. Faz konusunda henüz ÇED raporu bile yok. Dolayısı ile konuşmak için çok erken
TPAO’nun kadro ve dolayısıyla kapasite kaybettiğine ilişkin açıklamalar okumuşum. Sizin bilginiz nedir?
Ben TPAO’da çalışmadım ama çalışanların karakterlerini, yaşam tarzlarını bilirim. Bu ülkede görüp görebileceğiniz en kaliteli kadrolara sahiptir. Bilgi seviyesi açısından bu ülkenin pırlanta kuruluşlarından biridir. Yabancıların da kadro aldıkları bir havuzdur. Bir kısım insan ayrıldı, doğrudur, ancak burada yapılan iş o kadar teknik ve hassastır ki yerlerine bilgisiz adamlar koyamazsınız. Sondaj yapmayı bilmez çünkü. Kritik adamlar kaldı. Bütün kurumları göz önüne alırsanız, hala en değerli kadrolar oradadır.
Biraz da bilgi
Mehmet Doğan’ın açıklamalarını verdim. Şimdi biraz da derlediğim bilgileri aktarayım.
Türkiye’nin gaz tüketimi 2021’de 60 milyar metreküptü. Bu yılı yine 60 milyar m3’le kapatacağız gibi görünüyor. Bunun 21 milyarını santraller, 15 milyarını sanayi, 17 milyarını konutlar kullanıyor. 710 milyar metreküp bugün itibariyle 11 yıllık tüketime denk geliyor. Tüketimin artacağını varsayarsak 10 yılın altında bir tüketime denk geliyor.
710 milyar metreküp çok büyük rezerv mi? Değil. Dünya rezervi toplam 206 trilyon metreküp görünüyor. Yani Türkiye’deki dünya rezervinin 290’da biri ve bu kadarı Türkiye’yi dünya sıralamasında 32. gösteriyor. (Gülçin Özkan)
Türkiye’de hiç gaz üretimi yok muydu? Vardı. Bakanlık verilerine göre 2015 yılında 398,7 milyon metreküp üretim oldu. İzleyen yıllarda da bu düzeyde gelişti. 2018’de 435,5 milyon metreküpe çıktı. 2020 rakamı 441 milyon metreküp. Milyar değil, milyon metreküp! 2023 martından itibaren günlük ilave 10 milyon metreküp gelecekse, yıllık yaklaşık 3,5 milyar metreküp kendi kaynaklarımızdan gelmiş olacak. Tüketimin 60 milyar metreküp olduğunu hatırlayınca, heyecanlı yandaş gazetecilerin “açın vanaları, açın vanaları” çağrılarına kulak asmayınız derim.
Küresel oyuncu oluyor muyuz? Hayır? Çok aşırı bir yorum. 7 boru hattı Türkiye’den geçiyor. Trakya’da yeni bir merkez projesi var. Ama bunlar memleketi boru yolu yapıyor, merkez değil. Aslında bu rezervin büyüklüğü, küçüklüğü ile de fazla ilgili değil. Mesela Katar, dünya rezervlerinin yüzde 12’sine sahip ama ne küresel bir güç ne enerji merkezi. Türkmenistan yüzde 10’una sahip ama ne enerji merkezi ne küresel bir güç. Cezayir, Nijerya, Türkiye’nin sahip olduğunun kat kat fazlasına sahipler ama küresel oyuncu değiller. Buna karşılık gazı olmayan ama küresel oyuncu olan onlarca ülke sayabiliriz. Almanya mesela, Hollanda mesela, Fransa mesela.. İthal ediyorlar, gazları yok.
Gazı gazlamanın alemi yok. Yurttaşlarımızın gerçekleri bilmesi gerekir.
Ha desen 3 – 4 yıl alıyor yatırımı. Dolayısıyla yarın evlerimize gaz gelecekmiş, parasız kullanacakmışız gibi bir hayal pompalamanın anlamı yok. Akçakoca’da bulundu, yıllardır. Kanada merkezli bir şirkete verildi yüzde 49’u. 10 yılı aştı, çalışması hala sürüyor.