Ankara’da Konya Yolu’nda birkaç yıl önce yükselen bir bina var, adı “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı”. Bu görevi Fahrettin Altun yürütüyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunu olan Altun, İstanbul Şehir Üniversitesi’nde kurucu akademik kurulunda yer almış ve de iletişim fakültesinin de kurucu dekanlığını yapmış. 2008 – 2014 yılları arasında da İstanbul Şehir Üniversitesi’nde iletişim bölümü başkanlığı, 2015 – 2017 yılları arasında da İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak yer almış. 2014 – 2018 yıllarında da SETA’nın İstanbul Genel Koordinatörlüğü görevi ile çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı görevlerinde de bulunmuş.
Altun’u, kamuoyunun gündemine getiren pozisyon ise Basın – Yayın Enformasyon Müdürlüğü’nün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na dönüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı olarak atanması, bunun yanından Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyeliği yapması.
Siyasi kutuplaşmalarımız malum, kendisi de bu kutuplaşmanın altını 5 Temmuz 2018’de attığı bir tweette şöyle çizmişti: “Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek…”
21 Nisan’da TBMM Genel Kurulu çatısı altında, İyi Parti’nin önergesiyle Fahrettin Altun’un mevcut konumu tartışıldı. Dileyen o tarihli TBMM tutanaklarından inceleyebilir. Genel Kurul’da aslen kamu kurumu olan İletişim Başkanlığı’nın, Anayasa’nın 6. Maddesine atıfla; “Hiç kimse Anayasa’dan kaynaklanmayan bir devlet yetkisini kullanamaz” olduğunun altı çiziliyordu.
Cumhurbaşkanlığı’nın 14 sayılı kararnamesine göre, Altun’un yetkileri ağırlıklı olarak yurt içi ve yurt dışında Türkiye’nin iletişimiyle ilgili, akreditasyon verme gibi konularla ilgili. İletişim Başkanlığı’nın web sitesine girdiğinizde ise beş ara sekme ile karşılaşıyorsunuz: “Kamu Terim Bankası”, “Ayasofya Camii” ve “Kanal İstanbul”, “The Events of 1915”, “We Remember”. Cumhurbaşkanlığı’ndan Haberler ile Duyuru ve Faaliyetler. Bu websitesinin İngilizce versiyonu da mevcut.
Tüm bunları neden özetledim derseniz…
24 Temmuz 2018’de çıkarılan 14 sayılı kararnamenin 17. Maddesi, İletişim Başkanlığı’na bütün kurumlardan istediği bilgileri alma yetkisi veriyordu. Maddenin içeriğinde ise ”Başkanlık, görevleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler bu bilgileri istenilen süre içinde öncelikle ve zamanında vermekle yükümlüdürler” ifadesi yer alıyordu. CHP, “gerekli gördüğü bilgileri” ifadesinin anayasaya aykırı olduğu ve de temel hak ve özgürlüklerin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle düzenlenemeyeceği için AYM’ye başvurmuştu.
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın tüm kamu kurum ve kuruluşlarından 83 milyonla ilgili tüm bilgilere ulaşma yetkisine onay verdi. AYM, iptal talebini 5’e karşı 10 oyla reddetti. Mahkeme, aldığı kararla, başkanlığın tanıtım, iletişim, bilgilendirme, doğru bilgiyle aydınlatma, işbirliği ve koordinasyon ile basın yayın odaklı görevleri dikkate alındığında, gerekli olan bilgileri isteyebilmesinin gerekli olduğunu savundu. 5 üye muhalefet etti; zira bu verilerin kişisel veriler olduğuna dair bir karşı oy yazdı.
Şu an size, İletişim Başkanlığı’nı takip etmek isterseniz belki bir tweet uzaklığında olan mesajlar, sms olarak telefonlarınıza gelebilir. AYM’nin karşı oyunda belirtilen bu “sınırsız yetki” ile kişisel verilerinizin korunması güvencesiz hale gelebilir. Yani “sınırsız yetki”den kasıt şu: “kişisel verilerle ilgili yasal düzenlemelerde verilerin toplanması, kullanılması, ne kadar süre ile tutulacağı, amaca uygun kullanılıp kullanılmadığının nasıl denetleneceği ve imhası gibi hususların” açık ve netlikle düzenlenmesi anlamına geliyor. Dahası “keyfi” kullanımın da önünü açıyor.
Şu ilişkiler ağlarının birbirine girdiği günlerde kimin hegemonyası bitecek bilinmez ama kültürel hegemonya bir birikimdir, onu kirli ilişkiler ağı kolayca yıkamaz. Bugüne kadar yıkılmadığından belli…
Gülümseyin ve size gelecek o mesajı silin…
GÜLÜMSEYİN, VERİLER ELLERİNDE!
Şu ilişkiler ağlarının birbirine girdiği günlerde kimin hegemonyası bitecek bilinmez ama kültürel hegemonya bir birikimdir, onu kirli ilişkiler ağı kolayca yıkamaz. Bugüne kadar yıkılmadığından belli…