IŞİD’in lideri Ebu İbrahim Haşimi el Kureyşi, İdlib’e bağlı Atme kasabasında Şubat 2022’de öldürüldü. Operasyonu ABD özel birlikleri yürütmüş, Kureyşi’nin “ele geçirilmeden önce” kendini havaya uçurduğuna dair detay bilgi verilmiş; Kureyşi’nin öldürülmesini ise Biden duyurmuştu. Kureyşi’nin kendini havaya uçurmasının ardından 13 kişinin öldüğü açıklanmış, Suriye Gözlemevi, 13 ölüden dördünün çocuk, üçünün kadın olduğunu duyurmuştu.
İdlib’teki operasyonda Kureyşi’nin öldürülmesini teyit etmesinin ardından örgütün sözcüsü Ebu Ömer El Muhacir, Telegram’dan bir mesaj yayınladı. Yayınlanan mesajda, Avrupa, yeni saldırılarla tehdit edildi. Paylaşılan mesajda, Ukrayna'daki savaşın, “haçlıların birbiriyle savaşması” nedeniyle 'faydalanılması gereken bir fırsat' olduğunu savunuyor. Avrupa’ya yönelik saldırıların, Kureyşi’nin intikamını almak için olduğunu da ekliyor.
Ebu el-Hasan el-Haşimi el-Kureyşi ise örgütün üçüncü “halifesi” olarak seçildi.Gerçek adı Zeyd el – Iraki veya Cuma Avvad el-Bedri. Bağdadi’nin ağabeyi olduğu iddiaları var. Iraklı.
Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Çerkesya Özerk Cumhuriyeti'nde terör örgütü IŞİD'e bağlı, saldırı hazırlığında olan bir hücrenin deşifre edilerek tutuklandığını duyurdu. Çerkessk bölgesinde, saldırı hazırlığında olan IŞİD'e bağlı teröristlere ait bir hücrenin basılmasıyla 3 terörist ile patlayıcı malzemeler, telefon, telsiz ve bir takım örgütsel yazışmalar ele geçirildi.
Bütün bunlar IŞİD'in küresel düzeyde bir güç biriktirmeye çalıştığını, en azından bu yönde çabaları olduğunu gösteriyor. Örgütün sicili düşünüldüğünde ciddiye alınması gereken bir durumun olduğu ortada.
IŞİD, Türkiye'de de örgütlenmeye devam ediyor. Örgütün bu yöndeki çabalarının yoğunlaştığına dair çokça veri var elimizde.
Geçtiğimiz günlerde Osmaniye, Mersin ve Sakarya’da IŞİD'in Suriye'de silahlı eylemlerine katıldığı değerlendirilen şüpheliler için İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubelerince eş zamanlı operasyonlar düzenledi. Suriye uyruklu üç kişi gözaltına alındı, dijital materyallerine el konuldu ve tutuklandılar.
Diğer yandan MİT tarafından Suriye’de yapılan bir operasyonla eylem hazırlığındaki IŞİD’li teröristler Türkiye’ye getirildi. Verdikleri ifadelerde Türkiye’de ve Suriye’deki TSK varlığına karşı eylem planladıklarını belirttiler. Nisan başında ise İstanbul’un 7 ilçesinde IŞİD’ye yönelik bir operasyon düzenlenmiş; 13 şüpheli yakalanmıştı. Yine Nisan başında Adana’da da 7 örgüt üyesine yönelik baskın yapılmış; Suriye uyruklu 7 şüpheli gözaltına alınmıştı. IŞİD ve benzeri terör örgütleri, pandemi sırasında yer altına inerek yeniden örgütlenme şansını bulmuşlardı.
Kısa Dalga’da Hale Gönültaş’ın haberine göre, örgüt Türkiye'de insan kaçakçılığına devam edecek koşulları bulabiliyor. Ankara'nın Kazan ilçesi Saray Mahallesi’nde yaklaşık 3 yıldır bir IŞİD’liye ait bir evde tutulan 23 yaşındaki Suriyeli Ezidi Rojda, Kanada’da bulunan akrabalarının örgüt militanına 8 bin dolar vermesiyle kurtuldu. Gönültaş bu çok ses getiren haberinde şöyle anlatıyor: "Rojda, Suriyeli bir IŞİD militanı tarafından İdlib’de Türkiyeli bir IŞİD’liye 200 dolar karşılığında satılır. Sınırı kaçak yolla geçerler. Bir süre Gaziantep’in bir ilçesinde kalırlar. Suriyeli IŞİD’linin Gaziantep İl Göç İdaresi’ne eş ve üç çocuğu için yaptığı geçici koruma başvurusu kabul edilir, kimlikleri çıkar. Rojda’nın da fotoğrafı çekilir ve Gaziantep’te para karşılığı sahte bir "geçici koruma belgesi" hazırlattırılır. Kimlikler tamamlandıktan sonra Rojda’yla birlikte özel bir araçla Ankara’ya gelir ve Suriyelinin Kazan ilçesi Saray Mahallesi’nde yaşayan akrabalarının yanına yerleşirler.”
CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın bu haber ile ilgili yaptığı açıklamadaki söyledikleri ise toplumun önemli bir kesiminin endişelerini yansıtıyordu: “Bugün ülkemizde Suriye, Irak ve Afganistan başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinden gelen 5 milyon sığınmacı var. Bu sığınmacılar için milletin kesesinden, 50 milyar dolardan fazla para harcadınız. Ülkede IŞİD militanları fidye topluyor. Siz huzurdan bahsediyorsunuz.”
Dünya, özellikle son on yıldır sonu gelmeyen bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Ukrayna savaşıyla birlikte ülkeyi terk edenlerin sayısının 8 milyonu bulduğu ifade ediliyor. Bir yandan da, dünya küresel bir gıda krizi ile enflasyonla mücadele ediyor. Küresel gıda krizi ve ekonomik krizin de yeni göç dalgalarına yol açacağı da belirtiliyor.
Bir yanda birçok ilde IŞİD operasyonları, IŞİD'in Avrupa’ya yönelik tehditleri, organize suç örgütlerini taklit ederek mahallelerde örgütlenmesi ve diğer yanda koşullar nedeniyle yersiz yurtsuz bırakılan ve bir ülkeye sığınmak durumunda kalan milyonlarca insan.
Türkiye, tüm bunların ortasında, resmi açıklanan rakamlara göre 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Sığınmacılar konusunun yanında, 400 bin dolara ev alanlara da vatandaşlık veriyor. Vatandaşlık verilenlerle sığınmacı konusu bir yumak gibi birbirine girmiş durumda.
Bu sığınmacıların geri gönderilip gönderilemeyeceği, hangi mesleklere sahip oldukları, eğitim durumları, kamuda çalışıp çalışmayacakları, oy kullanıp kullanmayacakları veya entegrasyon amaçlı bir çalışma olup olmadığı konularında devlet politikası netlik kazanmadıkça, sığınmacı konusu, sürekli kaşınan bir siyasi unsur olacaktır.
(Fotoğraf: DHA/ Arşiv 2018)