Eski Van kayyımı ve AKP'den Trabzon Belediye Başkanlığı yapmış olan Murat Zorluoğlu'nun Diyarbakır'a vali olarak atanmasının ardından "Diyarbakır'a kayyım hazırlığı mı?" sorusu gündeme geldi.
Öyle ki DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, Meclis'te "AKP, Diyarbakır'da yapılacak her türlü gaspın zeminini oluşturmaya çalışıyor" diyerek tepki gösterdi.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da "Vali, kayyum ve Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapmış Sayın Murat Zorluoğlu'nun Diyarbakır Valisi olarak atanması umarım bir 'kayyum atamasının' ön hazırlığı değildir" diyerek şüphesini dile getirdi.
Peki Diyarbakır'da neler oluyor? Gerçekten bu bir kayyım hazırlığı mı sorusunun peşine düşünce ortaya başka bilgiler de çıktı.
Sadece Diyarbakır Belediyesi'nde değil AKP iktidarının uzun bir süredir haksız, hukuksuz bir şekilde görevden aldığı, tutukladığı HDP’li belediye başkanlarının yerine kayyım atadığı bütün belediyelerde yaşanan yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet çarkı, şatafat ve ihtişamla belediyelerin nasıl zarara uğratıldığı, kayyımların belediyeleri babalarının çiftliği gibi kullandığı belgeleriyle, görüntüleriyle ortaya çıkmıştı.
Peki ne oldu?
Belediyeleri kayyımlardan kazanan HDP’li belediye başkanları yeniden görevden alındı, yerlerine yeniden kayyım atandı.
Ama bu usulsüzlüklere, yolsuzluklara bulaşan kayyımlar ve çevresi ödüllendirilerek yoluna devam etti.
Adı, Van'da kayyım olarak çalıştığında belediyeye ait değerli arazilerin ve taşınmazların satılması, usulsüzlükler ve yolsuzluklarla gündeme gelen Murat Zorluoğlu gibi.
Zorluoğlu şimdi Diyarbakır Valisi.
Haliyle sadece kimi siyasilerde değil Diyarbakırlılarda ve belediye çalışanlarında da "kayyım şüphesi" oluştu.
Bir de buna yeniden çalmak için çalışmaya başlayan "Kayyım borsası"nı eklemek gerekiyor.
Diyarbakır belediyesinde anlatılanlara göre 8 yıllık kayyım döneminde kurulan rant çarkında yer alan isimler şimdi belediyeye yeniden kayyım atanması için harekete geçmiş durumda.
İçlerinde eski belediye yöneticileri, bankamatik çalışanları, usulsüz ihalelerle para götüren, adı yolsuzluklara karışmış herkes var.
İşte bu "borsa çetesi" CİMER'e sürekli aslı astarı olmayan şikayet dilekçeleri yazıyor:
"Mobbing uygulanıyor", "işten atılacağız", "sürgün ediliyoruz", "paramız verilmiyor"...
Borsanın başında da daha önce Diyarbakır'ın bir ilçesinde kayyımlık yapmış, Büyükşehir Beledeyesi'nde de üst düzey görevde bulunmuş bir isim işaret ediliyor.
Amaçları belli; belediyeye yeniden kayyım atanmasını sağlayarak o rüşvet ve yolsuzluk çarkını yeniden kurmak...
Ama işin bir de Ankara ayağı var.
31 Mart yerel seçimlerinin ardından DEM Parti, kayyım atanan belediyelerin büyük bölümünü geri alınca "kayyım tartışmaları" yeniden başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan önce hangi yanıt verildiyse aynısının ortaya konması sürpriz olmaz. Buna bir defa herkesin hazır olması gerekir" diyerek kayyım sinyalini verdi.
Ancak Erdoğan'ın aksine kimi AKP'liler bile bu tartışmalarda yeniden kayyım uygulamasının yanlışlığına vurgu yapmak zorunda kaldı. Ama tartışmalar da, AKP iktidarının irade gaspı girişimleri de bitmedi.
AKP iktidarı seçimde kazanamadığı yerleri ele geçirme hamlesini ilk olarak Van'da denemek istedi. Seçimleri yüzde 55'lik bir oyla kazanan Abdullah Zeydan'ın mazbatasını yüzde 27 oy alan kendi adayı Abdulahat Arvas'a vermeye kalktı.
Kamuoyunun ve muhalefetin tepkisi nedeniyle bu gasp girişimi ters tepti.
Ancak 3 Haziran'da DEM Partili Hakkari Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, görevden alınıp tutuklandı ve 31 Mart 2024 seçimlerinden sonraki ilk kayyım darbesi gerçekleşti. Üstelik Akış'a "FETÖ'den aranan" savcının iddiaları gerekçe yapılarak 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yargı burada kanunu değil, hukuku konuşturmuş ve kararını da buna göre vermiştir. Hakkari bunun ilk adımı“ diyerek kayyım politikasının süreceğini açıkça dile getirdi.
Şimdi gözler Diyarbakır’da.
Dedik ya işin bir de “Ankara ayağı var“ diye.
Adalet bakanlığında bazı bürokratların bazı “gazetecilere“, Diyarbakır ve diğer DEM Partili belediyeler için “aleyhlerinde haber yapın ki elimiz güçlensin“ dediği, hatta düzenli olarak bu yönde haber servis ettiği iddia ediliyor. Üstelik bu iddia “çok ciddi kaynaklara“ dayandırılıyor.
Çok değil bir ay önce Yenişafak gazetesinin “Kandil Diyarbakır’a kayyum atamış“ başlıklı haberini anımsayın. Hiçbir delile, belgeye ve bilgiye dayanmayan bu haberle Diyarbakır belediyesi hedef alınmış, belediyede çalışan kimi isimleri hedef gösterilmişti.
Diyarbakır belediyesi “Kayyım Borsası iş başında : Yeni Şafak demokrasiye operasyon çekiyor“ diyerek “Kayyım için yol yapmaya çalışmakla“ suçladığı gazete ve “haber“i yazan gazeteci hakkında suç duyurusunda bulundu.
Sırf bu haber bile bu iddiaların arkasının hiç de boş olmadığını göstermeye yetiyor.
Şimdi bütün bunların ışığında eski Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’nın Edirne F Tipi Cezaevi’nden Yeni Özgür Politika’dan Gülcan Dereli’ye verdiği söyleşide, Ekrem İmamoğlu’na yaptığı çağrıya bir kez daha bakalım.
Mızraklı, muhalefete kayyım atanmasına karşı itirazda zayıf kalınması halinde “sıranın onlara da geleceği“ uyarısında bulunuyor ve şöyle diyordu:
“Başta Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanları ve meclis üyelerinden oluşan kalabalık bir heyetle Hakkari’ye gitmeli, belediye önünde açıklama yapmalı, oradan da seçilmiş Eşbaşkan Viyan Tekçe ve meclis üyeleri ile bir araya gelmeliler. Meşru muhataplarının kayyum değil seçilmişler olduğunu deklare ederek kayyumun Belediyeler Birliği’nin hiçbir oturumuna çağrılmayacağı duyurulmalıdır.“
Mızraklı “Bu tutum samimi demokrat mı yoksa akvaryum demokratı mı olduklarının da turnusolu olacaktır“ diyerek İmamoğlu’nu demokrasi sınavına çağırıyordu.
Bakalım İmamoğlu bu sınavı verebilecek mi?
Ya da başı Ankara’da olan “kayyım borsası“na ve irade gaspına geçit mi verilecek?
Yoksa, üç buçuk aydır görevde olan, doğru düzgün bir alım ve harcama bile yapmayan Diyarbakır Belediyesi’nde 10 günden fazladır araştırma yapan dört müffettiş başka türlü nasıl açıklanır ki?