Millet İttifakı’nın adayı kim olacak?
Bu soru, aylardır Türkiye gündeminin ilk sıralarında. Belli ki seçime kadar konuşmaya doyamayacağız. Zira altılı masanın nasıl ilerleyeceği belli olmadığı gibi adayı erken açıklamak, AKMHP tarafından yıpratılma tehlikesini içeriyor.
Kimileri, muhalefetin adayını açıklama baskılarını “AKP’nin oyunu” diye değerlendirse de belirsizliği sürdürmenin pek faydası yok. Eğer söz konusu aday, Erdoğan’la başa çıkamayacaksa zaten aday olmasının anlamı ne, öyle değil mi?
Financial Times gazetesinin son seçim analizinde, olası adaylar üzerine Millet İttifakı’ndan farklı görüşlere yer verildi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmak istediği, fakat Erdoğan’ın karşısında şansının zayıf olduğunu söyleyen az değil.
Kamuoyu araştırmacıları ise uzun zamandır Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ın Genel Başkan’dan daha fazla oy alacağına işaret ediyor. İmamoğlu, gençliği, iş bitirici havası, Karadenizli oluşu ve Kürtlerden oy alabilmesi nedeniyle uzun zaman en kuvvetli aday olarak değerlendirildi. Yavaş ise son zamanlarda daha çok öne çıkıyor.
CHP’nin, İmamoğlu’nun adaylığına sıcak bakılmadığı sır değil. Geçen haftaki “Karadeniz çıkarması”na gelen eleştirilere İmamoğlu’nun verdiği tepkiler, “A takımı”nın tavırlarıyla birlikte karşımıza potansiyel bir “küçük Tayyip” çıkardı.
ERDOĞAN’LA KİM YARIŞABİLİR?
“RTE’yi ancak daha genç bir benzeri yenebilir” diyenler olacaktır, belki de öyledir. Lakin bu savın karşısına Türkiye’nin GPS’ye (*) geçişi için daha ağırbaşlı, oturaklı bir Başkana ihtiyacı olduğu tartışması öne çıkıyor.
İYİ Parti Lideri Meral Akşener, “başbakanlık” çıkışından beri hem adaylık yarışında olmadığını ilan ederek güvenli bir alana çekildi, hem de aday belirlemede partisinin (kendisinin) gücünü her fırsatta vurguluyor.
FT’ye konuşan bir İYİ Partilinin yorumuna bakarsak, Akşener “ilk turda kesin kazanacak” bir aday istiyor. Ki olması gereken de bu.
Ancak Kılıçdaroğlu, hiçbir ankette Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarını sarsacak gibi durmuyor.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyenler, 2019 yerel seçimlerindeki başarıya, birbirine benzemezleri aynı masada birleştirme becerisine işaret ediyor.
Ancak 12 yıldır ana muhalefet partisinin lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ekonomik çöküşün ortasında bile Erdoğan’ın karşısında zayıf bir aday olduğu da bir gerçek.
Son yerel seçimler hariç, CHP’nin 10 yıllık süreçte gösterdiği adayların, büyük bir hezimetle sonuçlandığını hatırlatmakta fayda var. Bunu düşmanlık yapmak adına değil, Türkiye gerçeğini kavramak ve ona göre davranmak adına söylüyorum.
Hem ana muhalefet partisi eleştirilemeyecekse, hatalarından ders almayacaksa, AKP’den ne farkı var?
Geçmiş adayların ve seçimlerin muhasebesi
- 2011 genel seçiminde henüz sistem değişikliği yapılmamıştı. Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP, yüzde 49.53 alarak rekor kırdı. Kemal Kılıçdaroğlu, başına yeni geçtiği CHP oylarında bir kıpırdanma yaratmayı başarmıştı, ancak %25.98 alabildi.
- 2014 yerel seçimlerinde İstanbul yarışına bakalım: Kadir Topbaş’ın karşısında CHP’in adayı Mustafa Sarıgül idi! Hal böyleyken AKP adayı yüzde 47,9, CHP adayı yüzde 40,1 aldı. Günümüzde TDP Başkanı olarak tuhaflıklarını sürdüren Sarıgül’ün adaylığı acaba hangi aklın ürünüydü? Muhasebesi yapıldı mı?
- Cumhurbaşkanını halkın oyladığı ilk seçim, 2014’te yapıldı. Erdoğan’ın karşısına CHP-MHP- BBP ve DP’nin gösterdiği çatı adayı kim oldu? Ekmeleddin İhsanoğlu! Bu isim o zaman çok tartışıldı, ancak CHP “muhafazakar ve milli” bir adayda kararlıydı. Sonuç: Erdoğan yüzde 51.79, İhsanoğlu yüzde 38.44, Demirtaş yüzde 9.76. İhsanoğlu, hâlâ MHP milletvekili. Görevini ifa etmiş olmalı, zira kendisini parlamentoda pek gören de yok. Demirtaş ise hapiste!
- 2015 Haziran seçimleri, AKP’nin tek başına iktidarının sonuydu. Erdoğan, hükümet kurma görevini bugünün muhalifi Ahmet Davutoğlu’na verdi. Meşhur “istifşafi görüşmeler”de amaç, hükümet kurdurmamaktı. (Öyle de oldu. Kılıçdaroğlu ise seçimlerin iptali sonrasında Devlet Bahçeli’ye “hükümet kuralım, başbakan ol” çağrısı yaptı.
İKİNCİ EKMELEDDİN'E KARŞI İKİNCİ İNCE VAKASI
Gelelim son başkanlık seçimine, yani Haziran 2018’e. Asıl kritik seçim buydu, çünkü başkanlık sistemine geçişten önce son çıkıştı. Erdoğan’ın karşısında CHP’nin adayı, Muharrem İnce oldu. İnce, dişli ve uygun bir CHP adayı olarak görülse de sonuç, yüzde 52.59’a yüzde 30.74 oldu. Araştırmacı Roj Giresun, İnce’nin seçim gecesi ortadan kaybolmasından ziyade, İnce’nin söylem, gelenek ve kimlik olarak adaylığının yanlış olduğunu ve hesabının verilmediğini söylüyor. Bu anlamda “ikinci Ekmeleddin vakası”ndan korkmak yerine “ikinci İnce vakası”na işaret ediyor.
Şüphesiz 'ikinci Ekmeleddin', 'ikinci İnce' veya 'ikinci Sarıgül' vakalarını kaldıracak halde değiliz.
Herkes, bulunduğu pozisyona göre Millet İttifakı’nın ya muhafazakâr, yaşlı ve güvenilir ya da daha genç, dinamik ve yırtıcı bir aday göstermesi gerektiğine inanıyor.
Kılıçdaroğlu her iki tanıma da uymasa da artık “sıra bende” diye düşünüyor olmalı. Fakat partinin ve genel başkanın şimdiye kadarki performansını “canım oldu işte bir şeyler” diye önemsemeyip ekonomik çöküşe güvenmek, ölümcül bir hata olur.
Maksat AKMHP rejiminden kurtulmaksa ve 2023 son şanssa, en ufak bir hatanın telafisi yok.