Aslında geçtiğimiz on gün öncesine kadar Mahsa Amini ismini kendi ailesi ve yakınları dışında duyan yoktu, denilebilir. İran’ın Saqez ilinde yaşayan 22 yaşındaki Kürt Mahsa Amini, akrabalarını ziyaret etmek için Tahran’a gitti. Amini Tahran’da başörtüsü denetimi yapan ahlak polisi İrşad devriyesi tarafından gözaltına alınmış, gözaltından üç gün sonra hayatını kaybetmişti. Genç kadının babası, görgü tanıklarına dayanak Amini’nin gözaltında dövüldüğü, işkence gördüğü ve de komaya girdiği iddia ederken, polis, Amini’nin ani bir kalp rahatsızlığı sonucunda hayatını kaybettiğini söyleyecekti.
Amini’nin ölümüyle beraber İran’da protestolar birbirini kovaladı. Kadınlar protestolarda başörtülerini yakarak “kadın, yaşam, özgürlük” sloganını atıyor. Bu yazının yazıldığı saatlerde, protestolarda ölü sayısının 41’e çıktığı ve ölenler arasında 5 güvenlik görevlisinin olduğu haberlere düştü. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, bir güvenlik görevlisinin ailesine “İran, ülkenin güvenliğine ve huzuruna karşı hareket edenlerle kararlı şekilde başa çıkmalı” mesajını verdiği de haberlerde yer alıyor. İran Devrim Muhafızları da bir açıklama yaparak, protestocuları “IŞİD benzeri” olarak niteledi ve iddiaların İran halkı üzerinde psikolojik bir operasyon yürütüldüğünü ifade etti. Protestocular, yabancı düşmanlarla birlikte hareket eden yerli fırsatçılar olarak tanımlandı.
Diğer yandan Mesud Barzani, Mahsa Amini’nin ailesini arayarak başsağlığı dileğinde bulundu ve adaletin yerini bulmasını istediğini söyledi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Vekili Nada Al-Nashif ise İran'ın güvenlik güçlerinin Amini protestolarına şiddetli tepki vermesi konusunda endişelerini dile getirecekti. Al-Nashif, "Mahsa Amini'nin trajik ölümü ve işkence ve kötü muamele iddiaları, özellikle ailesinin adalete ve gerçeğe erişimini sağlayan bağımsız bir yetkili makam tarafından derhal, tarafsız ve etkili bir şekilde soruşturulmalıdır" derken, kamuya başörtüsü olmadan çıkmanın hapisle cezalandırıldığı İran'da zorunlu başörtüsü yasalarının endişe kaynağı olmaya devam ettiğini söyledi.
Amini protestoları 80’den fazla şehir ve küçük yerleşim yerine yayılmış durumda. AFP ile Oslo merkezli İran İnsan Hakları kuruluşları, farklı şehirlerde kalaşnikofla kalabalığa ateş açan üniformalı kişilerin video çektiğini aktarıyor. Uluslararası Af Örgütü’ne göre 20 kentte protestoculara gerçek mermi sıkılmış durumda. Sadece Gilan kentinde 739 kişi gözaltında, 60’ı ise kadın. Ve de ülkede internet kısıtlanmış durumda; twitter’a girilmiyor, whatsapp üzerinden video ve fotoğraf iletilemiyor.
Önce Dışişleri Bakanı Antony Blinken Cuma günü yaptığı bir tweette "İran hükümetinin sansürüne karşı dijital iletişime erişim" sağlamaya yardımcı olacağını söyledi, Musk twitter’dan “Starlink etkinleştiriliyor” dedi. Musk, Starlink'i Pazar akşamı etkinleştirdi.
Amini protestolarının Türkiye dahil dalga dalga başka ülkelere de yayılmaya başladığını söylemek mümkün. Türkiye’de bugüne kadar Ankara, Samsun, Hatay, Çanakkale, Mersin, Antalya, Bursa ve Eskişehir’de eylemler yapıldı. Bazı ülkelerde İran Büyükelçilikleri önünde protesto gösterileri yapıldı.
Diğer yandan Amini, muhalif müzisyen Roger Waters’ın da gündemindeydi: "Merhaba. Ben Roger Waters. Gördüğünüz gibi şu anda San Francisco'dayım. Arkamda Alcatraz hapishanesi var. İranlı genç bir kadın olan Mahsa Amini'ye Tahran'da yapılanları okudum. Amini maalesef ne idüğü belirsiz bir 'ahlak polisi' tarafından katledilmiş. Görünüşe bakılırsa Amini öldüresiye dövülerek yaşamını yitirmiş. Tüm kanıtlar bunu gösteriyor. Şu anda sokaklara eylemler, ayaklanma ve genel bir öfke hakimmiş. Ayetullah bana 'Burası bizim ülkemiz, bizim dinimiz, bu seni ilgilendirmez' diyebilir. Ama beni ilgilendirir… O ve onun İran'daki ve dünyanın dört bir yerindeki kız kardeşleri, eğer başlarını kapatmak istiyorlarsa buna kendileri karar vermeliler. Bu seni hiç ilgilendirmez.” diyecekti.
İran’da kadının ne yaptığıyla Ayetullah 1979 yılından beri yakından ilgili. Çok uzun bir geçmişi olmasına rağmen, bugün İran’da kadın hareketlerinin, 2017’den bu yana “Beyaz Çarşamba Hareketi” etrafında şekillendiği söylenebilir. Önce Masih Alinejad’ın çağrısıyla sosyal medyada Benim Saklı Özgürlüğüm (My Stealthy Freedom) adı altında örgütlenen hareket, sokaklara taşındıktan sonra rejimin de dikkatini çekmeye başlayacaktı. Ruhani döneminde, kadınların kamusal alanda başörtülerini tamamen saçlarını kapatarak giymeleri fikrinden uzaklaşılmıştı, ancak Reisi, Ahmedinejad döneminde alınan kuralları Temmuz ayından itibaren uygulamaya başlayacak; “İran ve İslam düşmanlarının”, “toplumun dini temellerini ve değerlerini hedef aldığını” söyleyecekti. 1979’un ardından 2005’te Ahmedinejad’ın yönetimde kurulan “İrşad Devriyesi”, emniyet içinde özel bir teşkilat; amaçları giyim, kuşam ve davranışları “İslam’a aykırı” olanları kontrol etmek. Para cezası kesebiliyor, uyarabiliyor ve gözaltına alıp, gerekirse de mahkemeye sevk edebiliyorlar.
Bugün yaşanan protestoların 2009’daki “Yeşil Hareket”ten daha cesur nitelikte olduğu ve kadın hareketini merkezine aldığı da ifade ediliyor. Siyasi özgürlüklerin askıya alındığı ve İran ekonomisinin dibe vurduğu bir dönemde bu protestolar yaşansa dahi hükümetin geri adım atması beklenmiyor.
Bu olaylar yaşandığı sırada New York’ta olan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, CNN’de Christian Amanpour ile yapacağı röportajı başörtüsü takmadığı gerekçesiyle iptal etti.
İran’ın 8. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Haziran 2021’de yapılan seçimlerde oyların yüzde 62’sini alarak ilk turda kazandı. Ancak seçime katılma oranı yüzde 48,8 oranında kaldı – yani 28,9 milyon kişi oy kullanabildi. İran’da seçmen sayısı ise 59 milyon. İnsan hakları örgütlerine göre, Reisi 1988’de binlerce mahkumun infazı ile 2009’daki cumhurbaşkanlığı seçim protestolarının şiddetle bastırılmasında rol oynadı. Seçim sonrasında, Reisi’nin İran’da kadınların özgürlük alanlarının kısıtlanacağı ve sosyal medya ile basın üzerinde kontrolün sıkılaştıracağı tahmin ediliyordu. Ekonomik kriz içinde dalgalanan İran, Şangay İşbirliği Örgütü’ne yakın zamanda üye oldu. ABD ile İran diğer yandan AB koordinatörlüğünde yeniden canlanması planlanan yeniden nükleer anlaşmasıyla dolaylı bir müzakere süreci yürütüyor. Irak’ta Sadr hareketiyle ilişkilerinde sıkıntılı bir dönem geçiyor.
İran’da olayların yakın zamanda sonlanmasını beklemek biraz hayal olabilir. Eylemlere İran genelinde sporculardan sanatçılara, iş insanları, pazarcı ve esnaflara kadar bir çok farklı kesim destek veriyor. Bir de gençlerin artık kaybedecek bir şey olmadığını düşünmesi, bir kaosu da besleyecek nitelikte. Reisi’nin süreci sukünetle yürüteceğine yönelik şüpheler ortada…IRNA’dan son gelen haberler tam da bu yönde…