ÖZGE MUMCU AYBARS
İsrail – Filistin – İran ve Lübnan'da yaşanan gerginlikler ve savaş hali, Türkiye'yi elbette yakından ilgilendiriyor. 31 Mart 2024'te yaşanan yerel seçimler, AKP tabanında, 7 Ekim 2023'ten bugüne başlayan bir siyasi uyuşmazlığın da önünü açtı. 14-28 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinden biri olarak TBMM'de söz sahibi olan Yeniden Refah Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yumuşak karnından vurdu. Filistin'de yaşanan insani dramın ağırlığı belki de bir dönem İslam bayrağı altında birleşen tabanın dağılması neden oldu. Bu duruma ekonomik sıkıntılar eklenince, AKP'nin seçmenleri sandığa küstüğünü söylemek mümkün.
İktidar cephesinin yanı sıra, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeni lideri Özgür Özel'in örgütle paralel giden liderleri seçmesi, Türkiye'nin kırmızıya boyanmasıyla sonlandı. Önceki yazımda belirttiğim gibi, bu bir zafer elbette. Ama zafer sarhoşluğu geçicidir, eğer demokratik değerlere sahip çıkmak istiyorsak, yolumuz uzun. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kelimeleriyle "Sokak, değişim istiyor"du. Değişim yerelden başladı. Yereli konsolide etmek ana muhalefetin şiarı olmalı.
Aradan 17 gün sonra bakıldığında dahi, yakın bir geçmişte yaşanan yerel seçimler, son dönemde Türkiye siyasi tarihinde dönüm noktalarından biri olarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeler, iktidar partisinde de yankı buldu elbette. Önce kendi içimizde değerlendireceğiz dendi. Ardından bir AKP vekilinden, Avrupa'nın belki en küçük ama en pahalı ülkelerinden biri olan Monako'da tatilinden istakoz paylaşımı geldi. Bu istakoz fotoğrafı parti içinde bir tartışmayı alevlendirdi. Vekil paylaşımından dolayı özür dilese de Monako'ya gidilmiş ve o istakoz yenilmişti. Ne Monako'ya gitmek ne istakoz yemek ayıp elbette. Ancak bu ekonomik kriz varken bunu göstere göstere sunmak? Soru işareti buraya geliyor. Neden?
Dün AKP grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "biz bitti demeden bitmez" açıklaması, 22 yıldır iktidarda olan bir siyasi liderin ve onun partisinin halk nezdindeki konumunu ve gelecek stratejilerini sorgulamamız için değerli nitelikte. Bu söylemin ardından Hamas ile Kuvayi Milliye'yi eşitlemesi de benzer şekilde, tabanı konsolide etmek amacını yaşayan görece pragmatik bir yanı barındırıyor. Yani, bu söylem, muhalif seçmenden ziyade, AKP seçmenine yönelik bir söylemi içinde taşıyor. Elbette, kapının bir yanında duran anayasa değişikliğini de gösteriyor.
Erdoğan'ın bu sözleri, açıkça bir tercihin işareti olarak kabul edilmelidir. Bir lider, bu tür bir açıklama ile aslında teşkilatına güç verme ve onları mobilize etme peşindedir; ancak bu durum, halkın sesini geri planda bırakma riskini de beraberinde getirir, unutmamak gerekir.
Kısaca, Erdoğan'ın "biz bitti demeden bitmez" söylemi, partisinin içindeki çözülmeleri önlemek için bir demir yumruk politikasını tercih ettiğini gösteriyor.
Şu an hepimizin zorlandığı alan ortada: Ekonomi. Ekonomik alanda, Fitch Ratings'in 17 Nisan 2024 tarihinde yaptığı değerlendirmede Türk bankacılık sektörünün önemli risklerle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Özellikle 2023 yılında yüzde 162 oranında artış gösteren bireysel kredi kartı kredileri, enflasyon ve nominal kredi büyümesinin çok üzerinde bir seyir izlemiş. Bu durum, hane halkının enflasyonist ortamda alışverişlerini öne çekerek ve taksitle ödeme yaparak maliyetleri dağıtma eğiliminden kaynaklanıyor. Sorular şöyle: kimler rahatça dışarda yemek yiyebiliyor? Kimler eksi bakiyeye düşmeden ve kredi kartına dayanmadan ayın sonunu tam getirebiliyor? Kim rahatlıkla kredi çekerek aracını yenileyebiliyor? Ve de kimler, dünyanın bir yerinde lüks içinde yaşayabiliyor...
Sonuç olarak, muhalefetin yerel seçimlerdeki başarısı, Türkiye'deki siyasi dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeline sahiptir. Muhalefetin, halkın sesine kulak vermesi ve onların ihtiyaçlarına cevap veren politikalar geliştirmesi, gelecek seçimlerde daha büyük başarılar elde etmesinin anahtarı olacaktır. Önümüzde, Ortadoğu'da da her geçen gün bomba ile silah sesinin artacağı, can kayıplarının artacağı ve eş zamanlı olarak anayasa değişikliğinin gündeme geleceği bir dönem duruyor. Kemerleri takalım, sarsılacağımız günlerden geçeceğiz.