Birbiri ardına gelen operasyonlar, milyarlarca dolar kara paradan söz eden, AKP hükümetine, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın isimlerin soruşturmalarına yol açtı. Peki ne oluyor? Mesele Kasım ayı sonundaki FATF görüşmeleri olabilir mi?
Kamuoyu, üç aydır üst üste gelen kara para operasyonlarıyla güne başlıyor. İçlerinde Paramount Otel gibi dört beş yıldır bilindiği halde yargının adım atmadığı yolsuzluklar da var, Bilgi Üniversitesi ve Ciner Medya grubunun satışı gibi devlet onayından geçen vakalar da Borsa İstanbul’da piyasa aktörlerinin ve yatırımcıların gözü önünde olup bitenler de!
Devlet onayıyla!
Operasyonlar 14 Mart günü Payfix/Bankpozitif’le başlamış görünüyor, işin can alıcı noktası, kara para soruşturması altında verilen bankacılık izni. Ardından Papara ödeme sistemine 27 Mayıs’ta yapılan operasyon. Hatırlatmak gerekir, 2022 yılındaki Halil Falyalı soruşturması, para ışık hızıyla aklanırken 10 bin civarında Papara hesabının kullandığını gösteriyordu. Papara üzerinden dönen bahis parasının 155 milyar lira olduğu savcılık kayıtlarına geçti.
20 milyar dolar
Ağustos ayı sonunda Kapalıçarşı’daki değerli taş kaçakçılığı operasyonunu Eylül ayında Can Holding, Borsa İstanbul’daki Investco ve Verusa, Laleli Dağ grubu ve Paramount soruşturmaları izledi. Savcılık açıklamaları bu soruşturmalarda 8 milyar doların üzerinde bir kara para bilançosu gösteriyordu. El konan ya da kayyım atanan şirketler ve benzeri varlıklarla birlikte en az 20 milyar dolardan söz etmek gerekiyor. Operasyonların ortak özelliği en az iki üç ay öncesinden (bazı operasyonlarda 2022 yılına kadar gidiyor) başlayan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) incelemeleri ve raporlarına dayanması.
Kara para randevusu
“Ne oluyor” sorusuna en dikkat çekici yanıtlardan birini MASAK eski Başkan Yardımcısı Dr. Ramazan Başak Twitter hesabından verdi. Başak, milyarlarca dolarlık kara para operasyonunu hatırlattı ve OECD Mali Eylem Görev Grubu (FATF) ile yapılan beşinci tur görüşmeleri işaret etti.
24-28 Kasım’da yapılacak “beşinci tur” görüşmelerde, içlerinden gözaltına alınan olmazsa, 37 sektörün temsilcileri ile FATF uzmanları karşılıklı olarak masaya oturacak. 40 farklı başlıktan oluşan “teknik uyuma” yönelik tavsiyeler ve bu tavsiyelerin ne ölçüde etkinlikle uygulandığını gösteren 11 “anlık sonuç” Haziran ayında tamamlanması beklenen Türkiye raporunu oluşturacak.
Bankacılık ve kripto varlıklar
MASAK’ın 2023 yılında ilk kez kabul ettiği ve bu yıl 1 Temmuz’da güncellediği Ulusal Risk Değerlendirme Raporunda para aklama açısından en riskli ilk üç alan dolandırıcılık, yasadışı bahis ve uyuşturucu. En yüksek riske sahip sektörler ise bankacılık ve kripto varlık hizmet sağlayıcıları.
İran ve Rusya bağlantısı
Bu işin teknik yanı, FATF ziyaretlerinin bir de politik boyutu var. Operasyonlar öncelikle ABD’nin olası müdahalesinin hedefindeki İran’la ilişkili. Türkiye’nin FATF’ın “kara listesindeki” üç ülkeden biri olan İran’la karmaşık ve küçümsenmeyecek ekonomik bağları var. Nitekim Can Grubu operasyonlarında yer alan kimi isimler ve şirketlerin İran’la ilişkileri dikkat çekici boyutlarda. Can Grubu operasyondan hemen önce İran’ın petrokimya devi Razi’yi Gübretaş’tan satın almaya hazırlanıyordu. Yine Paramount soruşturmasında yer alan ve adli kontrolle serbest kalan Şaban Kayıkçı’nın şirketi Razi’nin ortakları arasındaydı. Altın operasyonunda yer alan şirketlerin bağı da ABD’nin yaptırım uyguladığı, FATF’ın da gri listesinde yer verdiği Venezuela ile altın ticaretine, bu ülkenin yaptırım altındaki İran ve Rusya ile alışverişine uzanıyor.
Gri liste
Türkiye’nin gri liste macerası 24 Haziran 2011’de Meksika’da yapılan FATF genel kuruluyla başladı. “Kara listeden” sonra” gri liste” bu toplantıda icat edildi. Türkiye’de 11 ülkeyle birlikte bu listede yer aldı. Türkiye daha önce terörün finansmanıyla mücadele edecek bir kanun çıkaracağını vaat etmiş, verilen süre 20 Haziran’a kadar uzatılmış, ancak bu taahhüt yerine getirilmediği için kara listeye alınmıştı.
Tam da büyük bölümü ABD’nin finansal kara delik olarak gördüğü ülkelerde patlayan Arap Baharı’nın ardından, Suriye’deki iç savaş arifesiydi. Katar ve Suudi Arabistan kesenin ağzını açmış, isyancılara silah yağdırıyor, Rusya ve İran da Beşer Esad’ı destekliyordu. Bu çerçevede Libya ordu depolarında bulunan pırıl pırıl Rus silahları, Balkanlardan toplananlarla birlikte Türkiye üzerinden kamyonlarla Suriye’ye aktarılacaktı. Buna karşılık ABD Hazinesi, “altın kaçamağı” denilen bilinçli bir boşlukla İran’a yönelik ambargonun delinmesine göz yumacaktı.
17/25 ve MİT tırları
İki yıl kadar işleyen sistem önce 17/25 Aralık 2013’de Reza Zarrab’ın ve Halkbank’ın odağında olduğu soruşturmalarla, hemen ardından da 2014 yılı başındaki “MİT Tırları” operasyonlarıyla kesintiye uğradı. Türkiye ilk kez girdiği gri listeden Ekim 2014’de yine Mehmet Şimşek’in bakanlığı döneminde çıkabildi.
Türkiye gri liste ya da tam adıyla “artırılmış izleme altındaki yetki alanına” ikinci kez 7 yıl sonra 2021 yılı Ekim ayında girdi. Bu defa kripto varlık sağlayıcıların düzenleme altına alınması, politik nüfuz sahibi kişilerin denetimine ilişkin düzenlemeler, para aklama ve terörizm finansmanı açısından sivil toplum kuruluşlarının denetlenmesi gibi nedenlerle gri listeye girdi.
Pandora belgeleri
FATF’ın dönem başkanı olan Marcus Pleyer, Türkiye’nin gri listeye girmesini değerlendirirken Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun açıkladığı Pandora Belgelerini, Türkiye’den iş insanlarının kalabalık listesini hatırlattı, bankacılık, değerli taş ticareti ve emlak sektöründeki denetimsizliği işaret etti. Türkiye “dördüncü tur” görüşmelerde 40 tavsiye başlığı ve 11 anlık sonuçta yeterli gelişmeyi sağladığı için üç yıl sonra 28 Haziran 2024’de gri listeden çıktı.
24 Kasım’da başlayacak görüşmelerde Türkiye bir kez daha kara para, terörün finansmanı ve kitle imha silahları konusunda denetim mekanizmalarının etkinliğini masaya yatıracak ve Haziran ayındaki ülke raporunun temeli oluşacak.
Gri liste kriterleri
FATF’ın bir ülkeyi gri listeye alması için 40 tavsiyeden 15’ten fazla başlığın uyumsuz ya da kısmen uyumlu olarak derecelendirilmesi yetiyor. Ayrıca bu 40 tavsiyeden kara para aklama suçları, terörün finansmanı suçları, terörün finansmanına yönelik yaptırımlar, müşterilere ilişkin gerekli özen, kayıt tutma ve şüpheli işlem bildirimi başlıklarında uyumsuz ya da kısmen uyumlu derecelendirme de listenin yolunu açıyor. Bu tavsiyelerin ne ölçüde etkili olduğunu gösteren 11 “anlık sonuçtan” iki düşük derecelendirme ya da dokuz düşük ve orta not yine gri liste demek.
Gri listeye girmenin ölçülebilir bir maliyeti de var. Yabancı doğrudan yatırımlar, sermaye girişleri, dışarıdan alınan ödemeler gibi önemli kalemler ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla önemli ölçüde geriliyor.
Türkiye dördüncü turda tavsiye kararlarında öngörülen yasal düzenlemeleri büyük ölçüde tamamlayarak gri listeden çıktı. Bu yüzden beşinci turda mevzuatın ne derece etkili olduğu öne çıkacak. Örneğin Vergi Cennetleriyle girişilen para transferlerinde yüzde 30 stopaj öngörülüyor. Ancak bu stopajın alınabilmesi için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Vergi Cennetleri’nin bir listesinin yapılması gerekiyor. Bu listenin 19 yıldır yapılmadığını hatırlatmak gerek.
Yine dördüncü turda dikkat çeken politik nüfuz sahiplerinin işlemlerine ilişkin bildirim mevzuatının ne ölçüde etkin olarak izlendiği de beşinci turun önemli gündemlerinden biri olacak.
Müsadere sorunu
Bir başka önemli konu, birbiri ardına yapılan operasyonlara rağmen suç gelirlerine el konamaması. Para aklama soruşturmalarının, öncül suç ile bağ kurulmadığı için hayal kırıklığı yaratması. Yani yasa var ancak etki yok. Bunun için yasal düzenlemelerin, özellikle para aklamada kast unsurunu belirleyen “gelirin suçtan elde edildiğinin” bilindiğini savcılığın ispat etmesi zorunluluğu. Bu yüzden Yargıtay kararlarında suç gelirinin müsaderesine rastlamak mümkün olmuyor.
“Tersine ispat” buna karşı getirilen bir formül. El konulan varlıklarda, şüphelilerin ancak “kaynağını ispatladıkları” varlıkları kurtarabilmesi anlamına geliyor. 2007 tarihli Varşova Sözleşmesi 3. Maddesinin 4. Fıkrasında bu yönde yasal düzenlemeler öneriyor. Ancak Türkiye 2016 yılında sözleşmeyi imzalarken tam da bu maddeye koyduğu çekince duruyor.
Brüt 8 milyar doları aşan kara para operasyonları, FATF uzmanları tarafından para aklama soruşturmalarının etkinliği olarak görülecek mi? Yoksa “soruşturuyorsunuz çok güzel de bu 8 milyar dolar nasıl oldu da sisteme girdi” ya da “neden el koyduğunuz varlıkları bir süre sonra iade ediyorsunuz” sorularına mı cevap aranacak? Bunu Haziran ayında anlayacağız.