Milyonlarca dolarlık yolsuzlukların, beş maaşlı bürokratların konuşulduğu dönemde AKP lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ‘tasarruf’ hamlesi geldi.
30 Haziran günü, Resmi Gazete’de Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan genelgede kamu kurumlarında tasarruf amacıyla alınması gereken önlemler sıralandı.
Genelgede şu başlıklar öne çıkıyor:
- Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yurt içinde ve yurt dışında hiçbir surette hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak, yeni kiralama yapılmayacak ve yeni inşaata başlanmayacak.- Kamuda, acil ve zorunlu haller dışında her ne suretle olursa olsun yeni taşıt edinilmeyecek. Taşıt sayısı 2023 yılı sonuna kadar en az yüzde 20 oranında azaltılacak.
- Kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birimleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak. İdare faaliyetlerini tanıtmak amacıyla rapor, kitap, dergi, bülten benzeri yayınlar basılmayacak.
- Uluslararası toplantılar ile milli bayramlar hariç açılış, gezi, kokteyl, yemek ve benzeri davetler düzenlenmeyecek. Hediye verilmeyecek ve diğer adlar altında ödeme yapılmayacak.
Niyet gerçekten tasarruf mu?
Genelgeye genel hatlarıyla bakıldığında kamuda gereksiz harcamaların önünü kesecek, kaynakların verimli kullanılmasını sağlayacak düzenlemeler gibi görünüyor. Ama bazı ayrıntılar Erdoğan iktidarının bu genelgedeki ‘niyetini’ sorgulamayı zorunlu kılıyor.
Genelgenin en dikkat çeken ayrıntılarından biri, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği’nin genelgedeki tasarruf tedbirlerinden muaf tutulması. Havada helikopter, yerde zırhlı emniyet araçları ve onlarca lüks araçlı konvoyları, ejder meyveli misafir ikramlarını ‘itibar’ olarak gören Saray yönetimi anlaşılan ekonomik durum ne olursa olsun bunlardan vazgeçmek istemiyor.
Saraya para dayanmıyor
Sayıştay’ın TBMM’ye sunduğu denetim raporlarına göre, Cumhurbaşkanlığı’nın harcamaları her yıl katlanarak artıyor. Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre Cumhurbaşkanlığı 2019 yılında günde 10 milyon lira harcadı.
2018’e göre 3.8 kat artan harcamalarda taşıtlar için harcanan paranın 506 milyon liradan 1.2 milyar TL’ye çıkması dikkat çekti. Aynı dönemde temsil ve tanıtma için 49 milyon TL, kırtasiye malzemeleri için de 3 milyon TL harcandı. Cumhurbaşkanlığı bütçesi 2021 yılında ise 4 milyar 39 milyon liraya çıkartıldı.
Belediyeler artık hasım
Genelgenin en dikkat çeken ve sonuçlarını ileride daha çok konuşacağımız kısmı ise, yerel yönetimlere ilişkin getirilen yasaklamalar.
Belediye başkanlarının kullanacağı araçtan, açacağı kreşe, etkinliklerini duyurmak için vereceği ilandan satın alacağı gazeteye kadar her şey tasarruf tedbirlerinin konusu haline getirilmiş.
Belli ki Erdoğan, 2019 yerel seçimlerinde yaşadığı yenilginin etkisinden bir türlü kurtulamıyor. 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde, 25 yılın ardından Ankara ve İstanbul’un yönetimini kaybeden AKP’nin büyükşehir belediye başkanlığı sayısı 15’e, il belediye sayısı ise 30’dan 24’e gerilemişti.
Erdoğan ve AKP yönetimi sandıktan çıkan bu sonucu bir türlü kabullenemedi. Kabullenmesi de çok kolay değildi. Mitingler için insan kalabalığı, yandaş medya için ilan ve satış havuzu, partili müteahhitler için zahmetsiz ihale alımı artık imkansız hale geldi. Önceki dönemde parti ile belediye yönetimleri o kadar iç içe girmişti ki, yakın zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’nin ‘sıradan’ yöneticilerine bile makam aracı tahsis ettiğini öğrendik. 2019 seçimleri sonrasında sırf belediyelerden aldıkları ilan gelirleri ortadan kalktığı için iki iktidar yandaşı gazete kapanmak zorunda kaldı.
Siyasette basamakları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanarak tırmanan, başkanlığı döneminde merkezi hükümetle yetki kavgaları gündemden düşmeyen Erdoğan’ın bu bakış açısı da 2019’daki bu seçimle bir anda değişti.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yerel yönetimlerin yetkilerini birer birer tırpanlayan Erdoğan iktidarı, bu yetkileri partili olduklarını gizleme gereği bile duymayan valilere ve bürokratlara devretmeye başladı. Durum öyle bir hal aldı ki kentlerde ulaşımı koordine etmekle görevli UKOME’lerde üye sayısı hükümet lehine değiştirilerek belediye temsilcileri azınlık haline getirildi.
Bu gözle bakıldığında Erdoğan’ın tasarruf genelgesinin, muhalefete geçen belediye yönetimlerinin işini zorlaştırmak, merkezi yönetimin yerellerdeki baskısını, ağırlığını daha fazla hissettirmek için yapılmış yeni bir hamle olduğunu söylemek mümkün.
Erdoğan imzaladı ama anlatmadı
Erdoğan’ın genelgeyle aynı gün, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada tasarruftan ve bu genelgeden bahsetmemesi de ‘niyet’e dair şüpheleri doğruluyor. Kamu ihalelerinin gözde müteahhitlerinin silinen vergi borçları, bakanlara kadar uzanan ve milyonlarca dolarla ifade edilen yolsuzluk iddiaları gibi tasarruf genelgesi de Erdoğan’ın gündem maddeleri arasına giremedi.
Emine Erdoğan: Porsiyonları küçültün
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kamuda tasarruf’ genelgesini imzaladığı gün eşi Emine Erdoğan da ‘israf’ konulu bir etkinliğe katıldı. Erdoğan’ın “İtibardan tasarruf olmaz” düsturuna uygun olarak pahalı giysi ve çanta tercihleriyle gündem olan Emine Erdoğan, “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” kampanyasının birinci yılı kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşma yaptı. Afrika ülkelerinde yaşanan açlığa dikkat çeken Emine Erdoğan, “Küresel bir seferberlikle bireysel davranışlarımızı değiştirerek insanlığı içine düştüğü bu utançtan kurtarabiliriz. Gelin hep birlikte basit önlemler alalım. Alışverişe çıkmadan önce alınacaklar listesi hazırlayalım. Porsiyonlarımızı küçültelim. Sadece ihtiyacımız kadarını alıp bozulacağını bildiğimiz yiyecekleri istiflemekten vazgeçelim" dedi. Bu çağrının Saray mutfağının harcamalarında bir karşılığının olup olmayacağını ya misafirler için düzenlenen yemeklerin menülerinin haber olmasından ya da Sayıştay’ın bütçe incelemelerinin ardından öğrenebileceğiz.
Elektriği de kapatın, zam geldi!
Emine Erdoğan’ın tasarruf çağrısının ne kadar ‘hayati’ olduğu aynı saatlerde yapılan bir açıklamayla doğrulandı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), elektrik fiyatlarında 1 Temmuz'dan itibaren geçerli olmak üzere tüm abone gruplarına yüzde 15 zam yapıldığını duyurdu. EPDK, zammın gerekçesini “elektrik üretiminde oluşan maliyet artışları” olarak açıkladı. EPDK'nın ardından BOTAŞ da evlerde kullanılan doğalgaza yüzde 12, sanayide kullanılan doğalgaza yüzde 20 zam yapıldığını açıkladı.
Uyanık sosyal medya kullanıcıları ise başka bir gerçeğin altını çizdi. Zamların zamanlaması da kamuda tasarruf gözetilerek yapılmıştı: Elektrik ve doğalgaz zamları 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere yapılsa ilk 6 aylık enflasyon hesaplamasına yansıyacaktı. Bu durumda da milyonlarca emekli ve memura yılın ikinci yarısı için ek maaş zammı gelecekti. Yani Hazine, vatandaşın elektrik ve doğalgaz faturası kabarırken çifte 'tasarruf' etmiş oldu!
Kamuyu soyanları da soruşturun
Kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanması, israfın önlenmesi için kampanyalar düzenlenmesi içinde bulunduğumuz ekonomik durumda acil bir ihtiyaç. Tüm yurttaşların tasarruf tedbirlerini desteklemesi ve takipçisi olması da bir zorunluluk. Tıpkı, Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinin, önceki döneme ilişkin tespit ettikleri yolsuzluk iddialarının soruşturulmasının önündeki engellerin kaldırılmasını istemek gibi.