ABD'de ara seçimler: Demokrasinin kader sınavı

ABD’de 8 Kasım'da yapılacak Kongre ara seçimleri, Başkan Biden'ın siyasi kaderini belirleyecek. Seçimlere damgasını vuran meşruiyet tartışmaları ise demokrasinin gücü açısından bir sınav anlamı taşıyor.

ABD, Başkan Joe Biden'ın görev döneminin ikinci yarısına ve 2024 başkanlık seçimlerine önemli etkileri olması beklenen Kongre ara seçimleri için 8 Kasım Salı günü sandık başına gidiyor. Demokratlar 2020 başkanlık seçimlerini kılpayı kazanmış, bu nedenle Kongre'nin iki kanadı; Temsilciler Meclisi ve Senato'da da kılpayı farkla çoğunluğu ele geçirebilmişlerdi.

Temsilciler Meclisi'nde Demokratlar 212'ye karşı 220, 100 sandalyeli Senato'da ise 50'ye karşı 51 üyeyle çoğunluktalar. Ancak Senato'daki durum çok daha kritik. Senatoda Cumhuriyetçiler 50, Demokratlar ise 48 sandalye kazanmış, iki bağımsız üyenin Demokratlarla ittifakı üzerine sandalye sayısı eşitlenmiş, başabaş durum ancak Senato Başkanı olan Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in kilit oyuyla aşılabilmişti. Sonuç itibarıyla Demokratlar Senato'da Cumhuriyetçilere göre sadece bir sandalyelik üstünlüğe sahip.

'TOPAL ÖRDEK' KONUMUNA DÜŞEBİLİR

İki Başkanlık seçimi arasında yapılan Kongre ara seçimleri, Başkan'ın görev döneminin ortasına denk geldiğinden, seçmenin Başkan ve partiye yönelik memnuniyetinin ölçüldüğü bir referandum niteliği taşıyor. Demokratların Kongre'nin iki kanadından birini ya da ikisini de kaybetmesi durumunda Başkan Biden'ın işi çok daha zorlaşacak. Kongre'nin iki kanadında birden çoğunluğu kaybeden yönetimler, kendi başlarına yasa çıkarma işlevleri sekteye uğradığından "topal ördek” konumuna düşüyor.

Anketlere göre yine başabaş geçmesi beklenen ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin kazanma ihtimali oldukça yüksek görünüyor. Ukrayna savaşıyla tetiklenen ekonomik sıkıntılar, Başkan Biden'a onayın yüzde 40'lara inmesine neden oldu.

MEŞRUİYET TARTIŞMALARI

Bu seferki ara seçimleri geçmiştekilerden farklı kılan önemli bir konu da 2020 Başkanlık seçimlerinin meşruiyeti ile ilgili tartışmalar. Eski Başkan Donald Trump önderliğindeki Cumhuriyetçiler, 2020 seçimlerine hile karıştığını iddia ediyor. Başkan Biden'ın meşruiyetini kabul etmeyen çok sayıda Cumhuriyetçi adayın Kongre seçimlerinde önemli pozisyonlardan aday olması ara seçimlerin rengini değiştiren bir faktör. Dolayısıyla bu yılki ara seçimler, alışıldık "Temsilciler Meclisi ya da Senato'da çoğunluğu kim ele geçirecek” sorusunun ötesinde bir boyut taşıyor.

Başkan Biden da Donald Trump da Amerikan demokrasisinin tehlikede olduğu tezini işliyor. Trump'a göre bu tehlikenin kaynağı "radikal sol” iken Biden "özgürlükçü ve çoğulcu Amerikan demokrasisini saldırılara karşı koruma” iddiasında.

Trump Başkanlık seçimlerindeki yenilgisinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hala sosyal medya üzerinden seçimlerin yenilenmesi çağrısı yapıyor. Trump'ın Kongre ara seçimlerinde desteklediği isimler arasında da 2020 seçim sonuçlarını tanımayanlar öne çıkıyor. Özellikle de oy farkının çok düşük olduğu eyaletlerde bu adayların kazanması durumunda seçimlere güven duygusunun zedelenmesi ve demokrasinin yara alması endişeleri dile getiriliyor.

'OTOKRAT LİDERLER SİNYAL BEKLİYOR' UYARISI

Siyasi gözlemciler, seçim sonuçlarının kanıtlar sunulmadan sorgulanması ve inkarının "normal" hale gelmesinin, sadece ABD'de değil küresel alanda da demokrasi açısından önemli bir sınav oluşturacağı görüşünde.

Küresel demokrasi alanında araştırmalar yapan Göteburg Üniversitesine bağlı V-Dem Enstitüsü'nün Başkanı Prof. Dr. Staffan Lindberg, küresel demokrasinin gidişatında ABD'nin çok önemli bir rol oynadığına işaret ederek ara seçimlerde Amerikan demokrasisinin güçlü bir duruş sergileyip sergilemeyeceğinin, dünya çapında otokrat liderler açısından bir "sinyal" olarak belirleyici olacağı kanısında.

V-Dem Enstitüsü'nün son raporuna göre dünya çapında demokrasinin durumu 1989 seviyelerine gerilemiş durumda. Demokrasilerde gerileme gözlenirken dünyada otokrasilerde yaşayan insanların oranı son on yılda yüzde 49'dan yüzde 70'e yükseldi.

"Olay sadece Trump değil" diyen Lindberg, Macaristan, Hindistan ve Filipinlerin yanı sıra Türkiye örneğini de telaffuz ederek "ABD'deki demokratik standartlarda herhangi bir düşüş, kendi anayasalarında yer alan demokratik kısıtlamalardan kurtulmaya can atan diğer liderler tarafından açık çek olarak görülebilir" uyarısında bulunuyor.

Dünya Haberleri