Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Başkent Millet Bahçesi'nde hükümlü ve tutukluların ürettiği ürünlerin sergilendiği İşyurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı açılışına katıldı. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tunç, Yargıtay'ın, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) tutuklu milletvekili Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararına uyulmaması yönündeki kararıyla başlayan tartışmalara dair konuştu.
'Buna gözümüzü kapayabilir miyiz?'
Tunç, AYM'deki bireysel başvurulara bakan AYM üyelerinin sayısının azlığına da dikkat çekti ve "Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelen 130 bin dosya var. Tabii bu 130 bin dosyaya bakacak olan Anayasa Mahkemesi üyesi sayısı, 15. 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 130 bin dosyayı zamanında ve sağlıklı bir şekilde sonuçlandırabilmesi mümkün mü? Bunu milletimizin takdirine bırakıyorum. Dolayısıyla burada bir reform ihtiyacımız yok mu? Buna gözümüzü kapayabilir miyiz?" dedi.
'Yargıtay da bu görüşte'
"Seçimden önce soruşturmasına başlanan terör suçu, dokunulmazlık kapsamında mı, değil mi? Tartışma konusu bu diyen Tunç şunları söyledi:
"Anayasa, 'Seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla, terör suçu Anayasa'nın 83'üncü maddesine göre dokunulmazlık kapsamı dışındadır' diyor. Yargıtay da bu görüşte. AYM ise şunu söylüyor; "Anayasa'nın 14'üncü maddesine atıf yapılan bu suçlar belirli değil. Devletin güvenliğine ilişkin suçların tek tek sayılması gerekir" diyor. Yargıtay da diyor ki; "Bu suçlar belirlidir, zaten kanunla düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu'nun devletin güvenliğine ilişkin suçlar tek tek yazılmıştır ve bu kapsamda dokunulmazlık kapsamı dışındadır" diyor. Tartışma buradan çıkıyor" diye konuştu.
'Konuyu oraya, buraya çekmenin hiç anlamı yok'
Söz konusu olayda iki yüksek mahkemenin görüş farkı olduğunu söyleyen Tunç, "Şimdi bu görüş farkından yola çıkarak, bunu farklı noktalara çekmenin hiçbir anlamı yok. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeni seçilen genel başkanı Özgür Bey, bu heyecanla özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ifadeleri var. Bunlar, sorumsuzca yapılan ifadeler. Burada Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı şeklindeki yorumuna kesinlikle katılmıyoruz. Burada herhangi bir darbe falan söz konusu değil. Bu millet, darbenin ne olduğunu çok iyi biliyor. Bu millet, 27 Mayıs darbesini bayram olarak kutlayan zihniyeti de biliyor; Yassıada zihniyetini de hiç unutmamıştır. Bu millet, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasına kimin "kontrollü darbe" dediğini de çok iyi biliyor. O nedenle bu millet, darbeyi de çok iyi bilir; darbecileri, darbe şakşakçılarını da çok iyi bilir. O nedenle burada konuyu oraya, buraya çekmenin hiç anlamı yok" dedi.
'Burada bir reform ihtiyacımız yok mu?'
Tunç, tartışmalardan doğan Anayasa değişikliğine ilişkin soruya ise "Bireysel başvurularla ilgili olarak Anayasa Mahkememizin de Anayasa Mahkemesi Başkanımızın da yakındığı bir durum söz konusuydu. Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelen 130 bin dosya var. Tabii bu 130 bin dosyaya bakacak olan Anayasa Mahkemesi üyesi sayısı, 15. 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 130 bin dosyayı zamanında ve sağlıklı bir şekilde sonuçlandırabilmesi mümkün mü? Bunu milletimizin takdirine bırakıyorum. Dolayısıyla burada bir reform ihtiyacımız yok mu? Buna gözümüzü kapayabilir miyiz? 130 bin dosyanın, vatandaşlarımızın, özellikle bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğu durumda hakkını bir an önce alabilmesiyle ilgili çalışmaların hemen sonuçlanması lazım" diye konuştu.
'Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu herkes ifade ediyor'
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan siyasi partilere de çağrıda bulunan Tunç, "Siyasi partilerimizin ortadaki sorunu giderecek çalışmayı yapacaklarına inanıyorum. TBMM, bu anlamda önümüzdeki süreç içerisinde bu konuları elbette ki gündemine alacaktır. Ve tabii ki şunu da söylemek lazım; Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu herkes ifade ediyor. Her düşüncedeki kişi; "yeni, demokratik, sivil bir Anayasa'ya kavuşmamız gerekiyor" diyor. Ama önümüzdeki bu sıcak sorunu da ortadan kaldırabilecek, iki yüksek mahkememiz arasındaki görüş farkını ortadan giderebilecek, kanunlardaki yanlış yorumlara sevk edecek belirsizlikleri ortadan giderebilecek olan da TBMM'dir. Hep beraber, bu sorunun üstesinden hukuk zemini içerisinde geleceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" değerlendirmesinde bulundu. (DHA)