Akşener'in açıklamlarından satırbaşları ise şöyle:
İKİZDERE ZİYARETİ
Bir müdahalenin sert bir müdahalenin konuşulduğu konuşuldu. Bu konunun üzerine, İkizdere'ye gideceğimi ilan ettim. Kapanma gelince bayram sonrası gittik. Rize'ye benim gidişim bayramdan önce TV kanalında ilan edildi. İlginç bir biçimde, Erdoğan'a siyaset etme biçimi açısında dünya sultancıl yönetim diye bir kavram var. Diktatör dememeye gayret ederim. Bir siyasetçiye yakıştırmıyorum.
Netanyahu ile siyaset yapma anlayışlarını benzettim. Bu derece çarptırılacağı hiç aklıma gelmemişti. Bizzat Erdoğan tarafından çok ağır çarptırıldı. Çünkü o sırada Sedat Peker videolar yayınlamaya başladı ve çok ağır iddilar bulunduğu videolar. Başlangıçta bu videolarla ilgili nasıl bir tutum alacağımızı bilemedik. Çünkü bir aile meselesi var. Bildiğiniz evin içinde çoluk çocuk kavgası gibi. Bir eski İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Devletin bu hale gelmesi çok çirkin.
NETANYAHU BENZETMESİ
(Netanyahu) Adam katil, yani Filistinliler üzerinden kutuplaştıran iğrenç bir adam. O başka bir şey. Ya kızabilir, kızmasına hiç itirazım yok. Bunun yolu nedir, mahkemeye verir nitekim verdi. Siyasi olarak birçok şey söyleyebilirsin, nitekim söylendi ama bunun yolu kalkıp da bir şehirde saldırı haline dönüştürülmesini kabul etmem mümkün değil.
Rize'ye gittik, çarptırma işlemine de samimiyetle inandığımı söyleyeyim. Bu çarpıtmanın da tamamen, o Sedat Peker'in videoları üzerinden cevap verilemediği için, eylem yapılamadığı için, savcılar harekete geçirelemediği için, İçişleri Bakanı ile ilgili bir tavır konulamadığı için, vatandaş sormaya başladığı için, onu örtmek için bir manivela olarak kullandılar. Çarpıttılar. Ben de bunu anlayışla karşladım. Ben de gittim Rize'ye, aklıma bile gelmedi.
Yine ben Sayın Erdoğan'ın bu işin içinde olduğunu düşünmedim. Çünkü ne İkizdere'de ne Çayeli'nde herhangi bir vatandaş tepkisiyle karşılaşmadım ben. Rize'nin Topyekün bir şeyin yanındaymış gibi gösterilmesine şiddetle karşı çıkıyorum.
ERDOĞAN'A YANIT: "BUNA PABUÇ BIRAKILIR MI?"
Ben Sayın Erdoğan'ın, kendisi olmasa bile en azından çevresinde kalmışsa aklı başında arkadaşları tarafından sağduyulu bir Cumhurbaşkanı olmaya davet edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Bu tehditlerin hiçbirine pabuç bırakacak bir insan değilim. Sayın Erdoğan, genellikle şehirler üzerinden tanzim etmeye çalıştı. Meral Akşener ya da bir başka siyasetçi Rize'ye gidemez. Niye? Rize Erdoğan'ın. Böyle bir şey olmaz. AK Parti Genel Başkanı olarak konuştu, AK Parti Genel Başkanı olarak konuşması bile son derece çirkin.
Buna pabuç bırakılır mı? Ben bırakmam. Bu hafta yine gezeceğim, ben görevimi yerine getireceğim. Benim üzerimden muhalefete yapılan tehdit 'oturun yerinize'. Çünkü beyefendiler oturuyor, gezmiyor.
"BENİM DE ONA MUHTEREM KAYINBİRADER DEMEM LAZIM"
Gelin hanım demesinden rahatsız olmuyorum. Benim de o zaman kendisine muhterem kayınbirader demem lazım, orada bir sorun yok. Ben Rizeli bir ailenin gelini olmaktan gurur duyuyorum. Fakat onun içinde bir küçümseme var, onu da vatandaşın gözüne bırakıyorum. Bu bir zihniyet meselesi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI KONUŞMALARI İÇİN ŞU AN ERKEN"
Şahsi bir hedefe, kendime dair bir projeye adım atmıyorum, atmayacağım. Ortak bir adayla gidilmesinde fayda var. Bugünden bunu konuşmanın aradaki birlikteliğe zarar vereceğini düşünüyorum. Meral Akşener olarak bu birlikteliğe zarar verecek hiçbir adım atmayacağım.
MUSTAFA ÇALIŞKAN'IN SÖZLERİ
Sayın Soylu Habertürk'teki programında çok ilginç yerlere atıfta bulundu. Aynı kabinedesiniz, aynı partinin insanlarısınız ve televizyon üzerinden şikayet ediyorsunuz. Bizim sistem iyi, adalet bakanlığı kötü diyorsunuz. Bütün konuşmaların içinde bunu çok önemli buldum. Daha önce de annesi ile ilgili bir sey olmuştu ve o zaman da tweet üzerinden adalet bakanına çemkirmişti. Bunun üzerine Mustafa Çalışkan'ın sözlerine geliyoruz. Bir genel müdür yardımcısı izin almadan, bilgi vermeden siyasi bir demeç veremez. Sayın Soylu'ya diyor ki; "yüreğin yetiyorsa gel beni al, benim arkamda sayın Cumhurbaşkanı var"
"REZALET BUNLAR"
Rezalet bunlar. Sayın Erdoğan bir şekilde savcıları göreve çağırmazsa, sayın Soylu da kendi isteğiyle veya Erdoğan'ın isteğiyle bir süre kenara çekilmezse vatandaşlar bu iddiaların doğru olduğuna inanıyor, gerçek olduğuna inanıyor. Bizzat Soylu tarafından bazı iddiaların doğru olduğu televizyon ekranlarında fahiş edildi. 17-25 Aralık ile ilgili ağzını açanın FETÖ'cü ilan edildiği bu ülkede, bugünün İçişleri Bakanı 17-25 Aralık'taki bu para sayma makinelerini eleştirdi ve doğruladı. Vatandaş bunları görüyor.