İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada ekonomik kriz üzerinden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yüklendi.
Akşener özetle şu mesajları verdi:
BAY KRİZ'İN HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI: Bay Kriz’in, konuşmaya doyamadığı bir haftayı daha, geride bıraktık. Biliyorsunuz kendisi, beceriksizliklerinin üstünü örtmek için, sürekli olarak konuyu, geçmişe getirip, dikkat dağıtır, gündem saptırır. Ama bu sefer, farklı bir şey oldu. Enflasyon, son 20 yılın zirvesini gördü. 'Faiz sebep, enflasyon sonuç' teorisi, elinde patladı. 'Türkiye Ekonomi Modeli' dedikleri, sözüm ona model de tüm bunların üzerine tüy dikti. Hal böyle olunca da Bay Kriz’in, hisseli harikalar kumpanyasına, artık inanan kalmadı. İşte o nedenle de baktı olmuyor, artık dikkati geleceğe çevirmeye başladı. 2023’e 8 ay kalmış, ama bu arkadaş, 20 yılda yapamadıklarını, 8 ayda yapacaklarını, iddia etmeye başladı. Yetmedi; 2053’ten bahsetti. Yetmedi; 2071’den bahsetti. Yakında kahve falı da bakmaya başlarsa, şaşırmayın.
ÖNCE SORUNLARI ÇÖZ: Yakında kahve falı da bakmaya başlarsa hiç şaşırmayın. Milletimiz bugün tane ile domates alıyor bay kriz 2053'te lojistiğimiz harika olacak diyor. Milletimiz bugün arabasına mazot alamıyor bay kriz 2053'te ulaştırma muhteşem olacak diyor. Milletimiz bugün temel gıda maddelerine bile erişemiyor bay kriz 2071 olağanüstü olacak diyor. Şu ciddiyetsizliğe bakar mısınız! Muhterem, yahu bugün ne olacak? Masal anlatmayı bırak biraz da ondan bahset. Eğer Türkiye'ye dair bir vizyon ortaya koymak istiyorsan önce Türkiye'nin sorunlarını çöz. Biz o sözleri bundan 11 yıl önce de dinledik. Hedef 2023 idi dimi. Hey gibi neler vadediyorsun neler! Mesela ihracatımız 500 milyar dolara dış ticaret hacmimiz de 1 trilyon dolara ulaşacaktı.
KİMSE İNANMIYOR: Peki sonunda ne oldu? 2023 hedeflerin, yalan oldu. Gerçi şimdi haksızlık etmeyeyim… Bay Kriz, bu vaatlerinden birini yaptı. 'Anayasayı değiştireceğim' demişti. El-hak değiştirdi. Kendini başkan, bu ucube sistemi de, Türkiye’nin başına bela etti. Bu arada; 2023 hedeflerini tutturamadı ama; Mesela; 'Saray yapacağım' dememişti. Ama onu gerçekleştirdi. Mesela 'Millet çile çekerken, ben 500 milyon dolarlık uçakla gezeceğim' dememişti. Hamdolsun, onu da gerçekleştirdi. Ama artık milletimiz, bu masalları yemiyor! Memleketin durumundan bihaber olanları, artık ciddiye almıyor! Danışmanlarının elinde oyuncak olan bir gün söylediği, ertesi günü tutmayanlara, artık kimse inanmıyor!
GENÇLERE HAPİSHANE YOLLARI: 2023’e 8 ay kala, bugünün Türkiye’sinde; Milletimiz, ekmek ve yağ kuyruğunda bekliyor. Domatesi biberi, taneyle alıyor. Evinde, battaniyeye sarılarak oturuyor. 'Tahıl ambarı yapacağız' dedikleri Türkiye, buğday ithal ettiği için belediyeler vatandaşa, ekmek karnesi dağıtıyor; iktidarın küçük ortağı, askıda ekmek stantları açıyor. 'Lojistik üssü olacak' dedikleri Türkiye’nin, nakliyecileri yabancı sınır kapılarında haftalarca bekliyor. Katılımcı ve özgürlükçü anayasa vadettikleri Türkiye’de bugün çeteler sokaklarda siyasetçileri, gazetecileri dövüyor, gece yarısı ev basıyor. Yandaş olmayan basına, para cezaları iktidarı eleştiren gazetecilere tweet atan 20 yaşındaki gençlere hapishane yolları gösteriliyor.
SANA SANDIKTA ÖĞRETELİM: Sayın Erdoğan, biz senin bu masallarını çok dinledik. Ama artık anladık ki sen bütün bunları Türkiye için bir vizyon olarak değil; iktidarını ayakta tutmak için söylemişsin. Bu ucube sistemi, başımıza bela etmek için milletine düpedüz, yalan söylemişsin. Artık yeter. Milletçe artık bu masallardan, bıktık usandık. Madem hâlâ, anlatacak masalların, hayali hedeflerin, yalandan da bir vizyonun var; o zaman, hodri meydan! Getir sandığı, kararı milletimiz versin. Hedef nasıl olurmuş, vizyon nasıl olurmuş, sana sandıkta öğretelim.
ZAMBİYA'YA BİR DENİZ ÇIKARTIVERİN: Aziz milletim; Bay kriz ve liyakatsiz kadrolarının aklı, başka türlü çalışıyor. Bakın geçenlerde, Afrika ülkesi Zambiya’yla bir anlaşma imzaladılar. İmzaladıkları anlaşmada diyor ki; 'Gemilerle, karşılıklı liman ziyareti yapılması.' Yani Türk gemileri ve Zambiya gemileri, karşılıklı limanları ziyaret edecek. Ne güzel. Güzel olmasına güzel de ortada küçük bir sorun var; Zambiya’da liman yok. Çünkü Zambiya’da, deniz yok. Viktorya Şelaleleri’ni deniz zanneden, üstün bir coğrafya bilgisiyle, karşı karşıyayız. Bu vesileyle buradan, Sayın Erdoğan ve liyakat abidesi arkadaşlarına bir çağrıda bulunmak istiyorum: Hani Damat Bakan, uzaya dört şeritli yol yapacaktı ya… Hazır eliniz değmişken, aradan Zambiya’ya da bir deniz çıkarıverin. Anlaşmanın ayakları havada kalmasın. Siz karasal coğrafyalara deniz getirmeyi seversiniz. Ne de olsa, daha önce, 'Ankara’ya deniz getireceğim' diyen de yine sizinkilerdi. Bir zahmet el atın da Zambiya da hasretle beklediği denize sonunda kavuşsun. Yazıktır.
KAŞIKÇI DAVASINI KAÇA SATTINIZ?: AK Parti iktidarının kafası, öyle bir kafa ki başkaları tak diye emrediyor, bunlar şak diye yerine getiriyor. İhracatla büyüyeceğiz, zengin olacağız diyorlardı, meğerse dava ihraç edeceklermiş… Trump emrettiğinde, rahibi nasıl ihraç ettilerse Suudi prens emredince de Kaşıkçı davasını jet hızıyla ihraç ettiler. Geçen hafta katıldığım bir televizyon programında sormuştum. Buradan bir kez daha soruyorum: Bay Kriz Kaşıkçı davasını, kaça sattınız? Türkiye sınırlarında işlenmiş, bir cinayetin davasını, yani devletin egemenlik hakkını kaça devrettiniz?
DEVLET İNSANI OLAMADILAR: Geçmişini bilmeyen, bugünü de yarını da koruyamaz Tarihinden feyz alamayan, icap ettiğinde dik duramaz. Dünyada para bolken 20 yıl iktidar oldular ama bir türlü devlet insanı olamadılar. Sorumluluk almak yerine beceriksizliklerini, faiz lobilerine, üst akıllara, dış güçlere havale ettiler. Orayı kurutunca bu defa da vatandaşa sardılar.
GENÇLİĞE GENÇLİK BORÇLULAR: ‘Bu hükûmet, Türk gençliğine bir gençlik borçlu. Çünkü hiçbir genç, burada hayallerine kavuşamadı, amaçlarına ulaşamadı. 1 adım atmaya çalışırken, hükûmet 2 adım geri aldı. Türkiye’de öğrenci olmak, gerçekten Survivor gibi. Her gün hayatta kalmaya çalışıyorsun, inanılmaz sorunların var. Ama üstüne her gün, komedi gibi açıklamalar dinliyorsun. ‘Gençler, eğer imkânı varsa, yurt dışına çıkmalı, yurt dışını görmeli’ diyorlar. Yani böyle bir ekonomik durumda, böyle bir açıklama, çok absürt. Bence şu an bir Türk gencinin yurt dışına en yakın olduğu nokta; havalimanındaki dış hatlar yazısının önünde çekileceği fotoğraf. Yani en fazla oraya gidebilir bir Türk genci.’
SAĞLIKLI YAŞAM KOÇLUĞU: Buna bir cevabın var mı, Bay Kriz? Sağlıklı yaşam koçluğuna soyunduğun gençlerin, durumundan memnun musun? Bu gencimize, aromalı kahve ve tropik seyahatler dışında, bir tavsiyen var mı? Yazıklar olsun. Danışmanlarını, sarayda 5-10 maaşla besleyenler, genel müdürlerine 11 maaş verenler, ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diye, 13 uçakla gezenler; oturduğu yerden, gençlere nasihat çekenler; bugün, Türkiye’de bir genç, ‘Önüme bakmam için önce karnımdan kafamı kaldırmam gerekiyor' diyor. Duyuyor musunuz? Atatürk’ümüzün tüm ümidini bağladığı Türk gençliği, bugün ümitsizlikle, umutsuzlukla ve karamsarlıkla boğuşuyor. Duyuyor musunuz? Gün geçtikçe vasatlaşan bu ucube sistemin içerisinde; gençler sizden çaldığınız gençliklerini istiyor. Duyuyor musunuz? Sevgili gençler onlar duymasa da biz duyuyoruz. Onlar dinlemese de biz dinliyoruz. Onlar "umursamasa da biz önemsiyoruz. İktidarın yürüttüğü kutuplaştırma siyaseti; sizlerin üzerinde işlemiyor, biliyoruz. Çünkü sizin ortak dertleriniz var. Güvencesizlik, hepinizin derdi. İfade özgürlüğü, hepinizin derdi. İşsizlik, hepinizin derdi. Fırsat eşitliği olmaması hepinizin derdi.
DAMAT FERİT KABİNESİ: Aziz milletim Ankara hükûmetinin, Damat Ferit kabinesine dair eleştirdiği ne varsa, bugün Beştepe’de yaşanıyor. Devlet egemenliğini, tek bir kişiye ve onun taşeronlarına emanet eden, bu ucube sistem, hayatımızın her alanında bizi fakirleştiriyor, sömürgeleştiriyor. Güvensiz ve itibarsız kılıyor. Bunun nedeni ise Ak Parti iktidarı eliyle, Müdafa-i Hukuk’tan Müdafa-i Erdoğan anlayışına dönmemizde yatıyor.
HUKUKSUZLUĞUN YILÖNÜMÜ: Ülkeyi idare eden iktidarın, vatandaşın hukukunu koruması beklenirken maalesef bugün, ülkemizde, hukuk, iktidarı korur hâle geldi. Bay Kriz ve arkadaşları, her konuda olduğu gibi; adaleti de, kendilerine göre eğip, büktüler. Nitekim geçtiğimiz günlerde, bunun en acı örneğinin, yıl dönümüydü. Ülkemizde adaletin, yok oluşunun yıl dönümüydü… Ülkemizde hakkın, yok sayışılışının yıl dönümüydü… 16 Nisan 2017’de ülkemizi ucube bir sisteme hapseden, hukuksuzluğun yıl dönümüydü. Bugün artık Sayın Erdoğan; İşine geldiğinde Cumhurbaşkanı kimliğiyle meydanlarda, işine geldiğinde, Ak Parti Genel Başkanı kimliğiyle meclis kürsüsünde istediğine hakaret ediyor, istediğini tehdit ediyor. Ama fikrini, derdini, düşüncesini söylemek isteyen kim varsa ya nankör oluyor ya terörist oluyor ya da vatan haini oluyor. O, Ak Parti Genel Başkanı olarak siyaset yapıyor, biz siyasetçileri en ağır ifadelerle hakaret ederek eleştiriyor ama ona cevap veren vatandaş, Cumhurbaşkanı’na hakaret etmiş oluyor. İşte size, bu ucube sistemin ülkemize reva gördüğü adalet anlayışı.
PUDRA ŞEKERCİLERİNE DOKUNAMIYOR: Üstelik bu çarpık sisteminin gözü henüz 20 yaşında, gencecik bir evladımız, Alp’i bile görmüyor. Attığı bir tweeti üstelik 15 dakika sonra sildiği bir tweeti takip edip edebiliyor, 20 yaşındaki bir genci tutuklayan bu adalet sistemi nedense boy boy videoları, fotoğrafları çıkan pudra şekercilerine dokunamıyor! Twitter’da gündem olmadan, kadın katillerine dokunamıyor! Milletin hazinesini kemiren yandaşlara dokunamıyor! Milletin hakkına giren, saray müdürlerine, danışmanlara dokunamıyor! Aleni bir şekilde, yolsuzluk yapanlara dokunamıyor! Bu haram düzenini kuranlara da bu adaletsiz düzenin, bekçiliğini yapanlara da bu çarpık anlayışın parçası olanlara da yazıklar olsun! Bu milletin hakkı hepinize, haram, zehir, zıkkım olsun!"
SİLİVRİ SOĞUKTUR MUHABBETİ TARİH OLACAK: "İYİ Parti iktidarında Türkiye’yi, dünyanın en demokratik, en şeffaf ve en adaletli ülkelerinden biri yapacağız. Yargı, bağımsız olacak. Medya, bağımsız olacak. Kamu denetimi, bağımsız olacak. Mali denetim, bağımsız olacak. Yani Türkiye, tam ve kâmil bir demokratik hukuk devleti olacak! İyi Parti iktidarında; Temel özgürlüklerimiz, tartışma konusu olmayacak. ‘Konuşursam, sabah 5’te kapıma dayanırlar’ korkusu bitecek. ‘Silivri şimdi soğuktur’ muhabbeti tarih olacak. Düşüncelerdeki prangalar, fikirlerdeki zincirler, sözlerdeki umutsuzluklar, ortadan kalkacak. Cübbelerdeki düğmeler, yargıdaki vesayet son bulacak. Yani Türkiye özgür olacak!