Kısa Dalga - Dünya Sağlık Örgütü tarafından geçen yılın kasım ayında yayımlanan "Anne, Yenidoğan ve Çocuk Sağlığını İklim Değişikliğinin Etkilerinden Korumak" başlıklı rapora göre dünya üzerindeki birçok farklı bölgede hamilelik sürecindeki kadınlar, açık havada su taşıma, tarım faaliyetinde bulunma, yemek pişirme gibi işlerden sorumlu olmaları nedeniyle aşırı sıcaklar ve sinekler tarafından taşınan hastalıklar karşısında savunmasız kalabiliyor.
AA'nın haberine göre Kasım 2023’te Bangladeş, İtalya ve Çin'den uzmanların katılımıyla Bangladeş'in kıyı bölgelerinde yapılan araştırmada havanın 28 ila 32 derece olduğu dönemlerdeki düşük sayısının, 16 ila 21 derece olduğu dönemlerdeki düşük sayısından yüzde 25 daha fazla olduğu belirlendi.
Çalışmada düşüklerin, genellikle hamileliğin 8 ila 14’üncü haftalarında görüldüğü bildirildi.
Avustralya Ulusal Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Bölümü akademisyenleri tarafından 2022'de yapılan bir diğer araştırma ise iklim krizinin şiddetlendirdiği aşırı hava olaylarının da hamilelik üzerinde etkisi olduğunu gösterdi.
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Hemşirelik Bölümü Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Renginar Öztürk Dönmez, iklim değişikliği karşısında özellikle gebeler ve yeni doğanların daha savunmasız olduğunu söyledi.
Tropikal siklonlar gibi aşırı hava olaylarının gebelerde stres ve anksiyeteyi artırdığını işaret eden Dönmez, hamilelik süreçlerinde iklim krizinin getirdiği olumsuzluklardan korunmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
"Gebelerin tükettiği gıdaların içeriğinin temiz olduğunun bilinmesi, gebenin yeterli sıvı alması ve yeterli hareket etmesi küresel ısınmanın istenmeyen sağlık etkilerinden korunmak için alınabilecek önlemlerdir.
Bununla birlikte, gebelerin ve bebeklerin düzenli sağlık kontrollerini yaptırıyor olması, sağlık hizmetini sağlık kurumlarından ve sağlık profesyonellerinden alması da çok önemli sağlık geliştirici faktördür." (Haber Merkezi)