Elmas Topcu
6-9 Haziran'da 27 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkede düzenlenen Avrupa Parlamentosu seçimleri aşırı sağın zaferiyle sonuçlandı.
İtalya'da Başbakan Giorgia Meloni'nin "post faşist" olarak nitelenen aşırı sağcı partisi İtalya'nın Kardeşleri oylarını 2019'a göre dört kattan fazla artırarak yüzde 28,8'e yükseltti. Fransa'da aşırı sağcı Marine Le Pen'in Ulusal Birlik''i (RN) yüzde 31,5 oy oranına ulaşarak Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisi Rönesans'tan iki kat fazla oy almayı başardı. Bu durum üzerine Fransa'da parlamento feshedildi, erken seçim kararı alındı. Aşırı sağın son yıllarda iyice güçlendiği Avusturya'da da sağ popülist Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) sandıktan birinci güç olarak çıktı.
Almanya ve Hollanda'da ise aşırı sağcılar ikinci parti oldu.
Avrupa'nın en tehlikeli partilerinden sayılan İslam ve göç karşıtı aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, AP'deki aşırı sağcı gruptan dışlanmış olsa da oyunu artırarak yüzde 15,9'e ulaştı. AfD'nin liste başı adaylarından Maximilian Krah Nazi dönemini öven açıklamaları sebebiyle parti, AP'deki aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) grubundan ihraç edilmişti. AfD'nin bazı adaylarının adı da casusluk ve yolsuzluk skandallarına karışmıştı. Ancak Başbakan Olaf Scholz'un Sosyal Demokrat Partisi'ni (SPD) geçen AfD, ülke genelinde ikinci siyasi güç oldu.
Hollanda'da da uzun yıllardır İslam, göç ve Kur'an karşıtı kışkırtıcı açıklamalarıyla tanınan aşırı sağcı politikacı Geert Wilders'in Özgürlük Partisi de yüzde 17,7 ile ülkesinde artık ikinci sırada. Macaristan'da da aşırı milliyetçi-muhfazakâr Başbakan Viktor Orban'ın partisi Fidesz oy kaybetse de yüzde 44 ile birinciliğini korumayı başardı.
Böylece aşırı sağ partilerin Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ile Kimlik ve Demokrasi (ID) adlı iki grubu vekil sayısını 131'e çıkardı. Bunlara gruplardan dışlanan 16 AfD'li ile Orban'ın şimdiye kadar grupsuzlarda yer alan 13 vekili de eklenince aşırı sağcı ve milliyetçiler, Avrupa Halk Partisi'den (EPP) sonra ikinci büyük grup oluyor.
Bu sonuçlarla birlikte Avrupa'da ortaya çıkan aşırı sağ tablo, başta Almanya olmak üzere bu ülkelerde yaşayan Türkiye kökenlileri, diğer göçmenleri ve demokrat kesimleri endişelendiriyor.
Aşırı sağcı terör anmasında AfD'nin zaferi endişe yarattı
Aşırı sağın AP seçimlerinden güçlenerek çıkması, Türkiye kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı ve 20 yıl önce aşırı sağcı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı'nın (NSU) bombalı saldırı düzenlendiği Köln'ün Keup Caddesi'ndeki anma gününe denk geldi ve sonuçlar orada büyük endişe yarattı.
Keup Caddesi Esnaf Dayanışma Derneği Eş Başkanı Meral Şahin, "Sokağımızdaki saldırının 20'nci yılında aşırı sağın böyle güçlendiğini görmek bizi derinden sarstı ve üzdü" dedi. Şahin, "Biz siyasi panellerde, sergi ve konserlerde aşırı sağcı tehlikeyi konuşurken hatta üst düzey siyasi ziyaret yapan Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile konuşurken ne görelim, Avrupa'da aşırı sağ daha da güçlenmiş" diyerek yaşadıkları hayal kırıklığını aktardı.
Şahin'e göre anma etkinliğine binlerce kişinin gelerek dayanışma göstermesi umut ve cesaret verici, öte yandan göçmenler dahil insanlar aşırı sağ tehlikenin pek farkında değil. Herkesin aşırı sağa karşı demokrasiyi güçlendirmek için birşeyler yapması gerektiğini, bunun herkes için büyük bir tehlike olduğunu ifade eden Şahin, "Biz üzerimize düşeni bir ölçüde yapmaya çalıştık, ama herkes yapmalı" diyerek aşırı sağa karşı duruş gösterilmesi çağrısında bulundu.
Avrupa'daki Türk iş insanları da uyarıyor
Merkezi Düsseldorf'ta bulunan Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) Başkanı Aziz Sarıyar da aşırı sağ ve AfD'nin güçlenmesini endişe verici bir gelişme olarak değerlendirdi:
"Biz Türkiye kökenli işletmeciler olarak aşırı sağın bu biçimde güçlenmesini, AP seçimlerinin bu sonuçlarını, hem ekonomi açısından hem de demokratik toplumsal yapı açısından bir tehdit olarak görüyoruz."
Sarıyar, son aylarda Almanya'da aşırı sağın giderek daha da güçlenmesi nedeniyle şimdiye kadar Almanya'dan ayrılmayı düşünen işletmeci ve yatırımcıya rastlamadıklarını, ancak bu gidişatın durdurulamaması, aşırı sağın güçlenmesinin frenlenememesi halinde bunu ekonomi, demokratik toplum ve kültürel çeşitlilik adına tehlike olarak gören yatırımcı ve işletmecilerin başka ülkelerde yer arayışına kafa yorabileceğini belirtti.
Geçen ay yüzlerce Alman ve Türk iş insanı ile birlikte Türkiye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de katılımıyla bir Türk-Alman Ekonomi Günü düzenleyen ATİAD'ın Başkanı, AP seçim sonuçlarının özellikle Almanya'ya gelmeyi düşünen yeni yatırımcılar için olumsuz sonuçları olabileceği görüşünde. Sarıyar, "Belki de bu sonuçlardan etkilenip Almanya'nın, ekonomimizin aleyhinde karar verecekler, Almanya'ya gelmekten ve yatırım yapmaktan vazgeçecekler, bu oldukça kötü olur" diyerek endişesini dile getirdi.
"Bu yüzden elimizden geldiğince bu olumsuz gelişmeyi durdurmaya çabalamalıyız" diyen Sarıyar, ekonominin de yakın zamanda seçmeni olumlu etkileyecek şekilde üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Seçimler toplumsal bölünmeyi derinleştirdi
Almanya'da yaklaşık 900 cami derneği ile en büyük Müslüman çatı örgütü olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreteri Eyüp Kalyon da AP seçim sonuçlarının ülkedeki mevcut toplumsal bölünmeyi daha da derinleştirdiği görüşünde. Kalyon, "Bizi endişelendiren, mevcut toplumsal bölünmenin bu seçim sonuçlarıyla maalesef daha da pekişmiş olması. Bilindiği gibi bazı eyaletlerde sağcı ve solcu aşırı uç eğilimler çoğunluğu oluşturur hale geldi. Her ikisi de popülist pozisyonlar alarak toplumu zehirliyor" dedi.
Bu eğilimlerin on yıllar zarfında oluşan demokratik, özgürlükçü ve ilerici temel duruşu benimseyen ve birlikte yaşamı savunan Avrupa'yı tahrip ettiğini de düşünen Kalyon, sözlerini "Bugün artık demokratik ve özgürlükçü düşünen tüm vatandaşlar ve kurumlar olarak bu Avrupa düşüncesini savunmak için daha da güçlü biçimde sorumluluk almalıyız" diye sürdürdü.
"Güvenlik duvarından bahsedenler için harekete geçme zamanıdır"
Almanya'da 1985 yılından bu yana altı kentte eğitimden danışmanlığa göçmenlere yönelik projeler yürüten "Multikulturelles Forum" Derneği Başkanı Kenan Küçük, DW Türkçe'ye verdiği demeçte "Samimi olmak gerekirse, bu seçim sonuçları gerçekten can yakıyor" dedi. Sonuçların Almanya'da da Avrupa'da da yıkıcı bir tablo ortaya koyduğunu söyleyen Küçük, "Almanya'da antidemokratik bir partinin böyle destek görmesi gerçekten endişe verici. Yavaş yavaş hep söylediğimiz nokta da daha belirginleşti: AfD tepki olarak değil, savunduğu görüşler nedeniyle seçiliyor" dedi. Küçük, uzun süre seçmenin AfD'yi diğer partileri protesto amacıyla seçtiği yönündeki tezlerin yanlış olduğunu kaydetti.
Küçük'e göre dikkat çeken bir diğer nokta da aşırı sağcı bu partinin savunduğu bazı söylemleri kendisi de kullanmaya başlayan partiler AfD'ye en çok oy kaptıranlar. Bu arada "Yakın zamanda AfD'ye karşı güvenlik duvarından bahseden herkes için şimdi harekete geçme zamanıdır" diyerek aşırı sağa karşı tüm demokratik partileri ve sivil toplumu duruş göstermeye çağırdı.