Ece Çelik
İstanbul Küçükçekmece'de bir sitede 31 Aralık 2023 gecesi apartman sakinlerinin baktığı Eros isimli kedinin tekmelenerek öldürülmesine hayvan severlerin tepkisi sürüyor. Eros'a şiddet uygulayarak öldüren İbrahim Keloğlan'ın 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldıktan sonra hükmün açıklanması ertelenerek serbest bırakılması hayvan severleri ayağa kaldırdı.
Hayvanların yaşam haklarının korunmadığını, barınaklarda yeterli denetimlerin yapılmadığını, kısırlaştırma ve sahiplendirme için yeterince efor sarf edilmediğini savunan hayvan hakları dernekleri "Eros için adalet" sloganıyla 18 Şubat Pazar günü İstanbul, Ankara, Hatay, İzmir ve Antalya'da protesto yürüyüşü gerçekleştirecek.
Yaşam için Yasa İnisiyatifi, protesto çağrısı için yaptığı açıklamada, "Yaşam hakkı gibi en temel hakkın korunmadığı, katillerin yatarı olmayan göstermelik hapis cezalarıyla salıverildiği bu süregelen adaletsizliğe sessiz kalmıyoruz!" ifadeleri kullanıldı.
Türkiye'de hayvan haklarının yanı sıra sokak hayvanları sorunu gündemden neredeyse hiç düşmeyen bir konu.
Peki bu sorunun çözümü için Avrupa ülkelerinde nasıl uygulamalar var? Avrupa Birliği'nin (AB) birçok ülkesinde neden sokakta hayvan görmek mümkün değil?
Avrupa ülkelerinin hayvan hakları ile ilgili aldığı yasal önlemler 1800'lü yıllara dayanıyor. Ancak Avrupa Birliği konuyla ilgili ilk düzenlemesini 1987 yılında yaptı. Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, taraf olarak devletlere ev hayvanlarına yönelik uyulması gereken birtakım yükümlülükler getirdi. 2007 yılında ise AB Hayvanları Koruma Konvansiyonu'nun 12'nci maddesinde, sokak köpeklerinin sayısının azaltılması için üye ülkelere gerekli önlemlerin alınması yetkisi verildi. Günümüzde yasalar ülkeden ülkeye farklılık gösterse de Avrupa Birliği'ne üye devletlerde ortak uygulamalar evcil hayvanların kimliklendirilmesi, kısırlaştırılması, sokak hayvanları için barınaklar inşa edilmesi, sokakta görülen hayvanların barınağa teslim edilmesi, hayvanları terk edenlere caydırıcı cezalar uygulanması olarak sıralanabilir.
Almanya vergilerle barınak yapıyor
Alman Evcil Hayvan Ticareti ve Endüstrisi Birliği (ZZF) ve Evcil Hayvan Bakımı Üreticileri Sanayi Birliği'nin araştırmasına göre 2022 yılı itibariyle Almanya'da 34 milyon 400 bin evcil hayvan bulunuyor.
Köpek vergisi bulunan Almanya'da 2022 yılında köpek sahiplerinden 414 milyon euro vergi toplandı. Köpek sahiplerinin yıllık ödediği vergi miktarı eyaletten eyalete değişirken Alman devleti topladığı vergilerin bir kısmıyla barınakları finanse ediyor. Yasalara göre, Almanya'da sokakta sahipsiz hayvan görenlerin polise haber vermesi öngörülüyor. Polis tarafından barınağa teslim edilen hayvanların çipine bakılıyor, sahibi tespit edilmeye çalışılıyor. Altı aylık bekleme süresinin ardından sahiplendiriliyor. Alman Hayvan Refahı Yasası gereğince de hiçbir hayvan, ağır hastalığı olmadığı sürece uyutulmuyor. Hasta hayvanlar için terapi merkezleri bulunuyor.
Hollanda Avrupa'da hayvan haklarının yasalara girdiği ilk ülkelerden. Ülkede hayvanlarla ilgili yasal çalışmaların ilki 1875'te çıkan Ulusal Hayvan Yasası. Yasa, tarihten bu yana dört kez yenilenmiş. 2011 yılında yapılan son değişikliğe göre Hollanda'da hayvan istismarı, ihmali ve terk edilmesi para ve hapisle cezalandırılıyor. Hayvanlarını terk eden kişiler için cezai üst sınır 6 ay hapis ve para cezası ise 7 bin 700 euro.
Fransa'da sokağa terk etmenin cezası 30 bin euro
Fransa 2015 yılında çıkardığı yasayla daha önce eşya, mal statüsünde olan evcil hayvanlar için "hassas canlılar" tanımlamasını kullandı. Ülkede hayvanı sokağa terk etmek 30 bin euro ve 2 yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor.
AB üyesi olmayan İsviçre'de ise barınakların tamamı özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde. Devlete ait bir barınak bulunmuyor. Ancak bu barınaklar belediyeler ve devletin fonladığı projelerle finanse ediliyor. Sokakta dolaşan evsiz hayvanlar barınağa getirildiklerinde sağlık kontrollerinin ardından 2 ay bekletiliyor, sahibi bulunamazsa yeniden sahiplendiriliyor. Ülkede hayvan uyutma uygulaması bulunmuyor.
Türkiye'deki hayvan hakları savunucuları da Avrupa'da sokak hayvanlarıyla ilgili yasaların önemli bir bölümünün Türkiye'de de olması gerektiğini düşünüyor.
HAYTAP: Denetim artmalı
DW Türkçe'ye konuşan Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Genel Başkanı Ahmet Kamil Şenpolat, yıllardır taleplerini belediyelere ilettiklerini ancak sokak hayvanları sorununun belediyelerin inisiyatifiyle çözülemeyeceğini, merkezi bir çözüm üretilmesi gerektiğini söylüyor.
Şenpolat, "Hangi partiden olursa olsun belediye başkanları sokak hayvanları sorununun kendi görev kapsamları içerisinde olmasından rahatsız. Bütçe ayırmıyorlar, barınak yaptırmıyorlar, denetlemiyor, kısırlaştırmıyorlar" diyor.
Avrupa'nın birçok ülkesinde bu sorunun çözülmesinin temel sebebinin çıkartılan yasalar olduğunu vurgulayan Şenpolat, denetimin bu konudaki kilit kelime olduğuna vurgu yapıyor. Kaçak petshopların ve üretim çiftliklerinin engellendiği ve kısırlaştırmanın yapıldığı noktada sokak hayvanları sorununun büyük ölçüde çözüleceğini belirten Şenpolat, "Avrupa'da kontrolsüz bir şekilde petshop açmak, satış yapmak, çiftlik kurmak büyük cezalara tabii. Barınakların koşulları iyi, sahiplendirme konusunda çaba sarf ediyor" diyor. Türkiye'de bu suçlara basit para cezalarının verildiğini ifade eden Şenpolat bu durumun yasa dışı hayvan üretiminin önünü açtığını savunuyor.
Şenpolat HAYTAP olarak Avrupa'daki uygulamalarda hayvanları toplatma değil denetim mantığının örnek alınması gerektiğini söylüyor. Bu noktada merkezi yönetime önemli rol düştüğünü vurgulayan Şenpolat, "Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde konusunda uzman kişilerin olduğu bir birimin kurulması, daha sıkı cezai yaptırımlar uygulanması ve sıkı denetim yapılması bu sorunu büyük ölçüde çözer" ifadelerini kullanıyor.
Deniz Tavşancıl: Kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyesi Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu Avrupa'daki sokaklarda hayvan bulundurmama uygulamasının Türkiye için iyi bir çözüm olmadığını söylüyor. DW Türkçe'ye açıklama yapan Kalafatoğlu, "5199 sayılı kanuna göre çok hasta ve bebek hayvanlar bakımevlerinde tutulur. Geri kalanları sokaklara bırakılır. Sokaktaki kedi ve köpekler Türkiye'deki kültürün bir parçasıdır" diyor.
Avrupa ülkelerinin 1960'lı yılların başında toplu öldürmelerle sokak hayvanları sorununu çözdüğünü ve daha sonra da yüksek para ve hapis cezalarıyla konuyu kontrol altına aldığını hatırlatan Kalafatoğlu, buna karşılık şehirlerde fare ve sıçan sorununun ortaya çıktığını söylüyor. Kaçak hayvan satışına ve hayvanları sokağa terk edenlere Avrupa'daki gibi çok ağır cezalar verilmesinin etkili bir çözüm olabileceğini belirten Kalafatoğlu, son yıllarda hayvan mamalarının ve hayvan sağlık hizmetlerinin pahalandığını bunun da hem hayvan terk etme hem de yeni hayvan sahiplenme oranlarını düşürdüğünü ifade ediyor.
"Tüm ilgili kurumlar birleşerek seferberlik halinde kısırlaştırma yapılmalı" diyen Kalafatoğlu, hayvan sahiplenmenin desteklenmesini, mama ve sağlık hizmetleri konusunda kolaylıklar sağlanmasını, hayvan satışlarının yasaklanmasını ve var olan hayvanların sahiplendirilerek sokak hayvanları sayısının kontrol altına alınmasını öneriyor.