DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KRT TV'de katıldığı programda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan’ın ekonomi yönetimini eleştiren Babacan, “Mevcut sistem devam ettiği sürece, sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu sürece bu ülkenin ekonomisinin düzelmesi asla mümkün olmaz. Sayın Erdoğan’ın yönetim tarzı özellikle şu son 5 yıldır hep laf dinleyen kadrolarla çalışmak. Yani ben ne istersem o olsun. Kimse benim istediğimden farklı bir şey yapmasın. Laf dinlemiyor diye kaç merkez bankası başkanı, kaç bakan değişti. Bu yönetim zihniyeti ile bu ülkenin ekonomisinin asla ama asla düzelmeyeceğini herkesin görmesi lazım. Ekonomi sadece ekonomi yönetiminde ibaret değildir. Hukukun önemsenmediği, Anayasa Mahkemesi önemsenmediği zaman ekonominin düzelmesi sadece bir hayaldir. Siz her gün hukuku çiğneyin sonra da 'Ekonomiyi düzelteceğim' deyin. Rüyalarında bile göremezler" dedi.
Erdoğan yönetiminin özellikle son 5 yılının tarihe geçtiğini söyleyen Babacan, “Kötü yönetim, iş bilmezlik, ehliyet ve liyakati tanımayan, akıl dışı, bilim dışı uygulamalar yapan bir hükümetin ülkenin ekonomisine nasıl büyük zarar verebileceğini gösterdiler. Bu da tarihe geçecek, bir başarısızlık dönemi olarak tarihte kalacak. Biz geldikten sonra bunların hepsini düzenleyeceğiz ve bağımsız Merkez Bankası ile paranın değerini koruyacağız. Türk lirasına güveni tekrar sağlamamız gerekiyor. Her şeyin başı zaten güven olunca işler kolaylaşıyor, güven oluşturmazsanız asla hiçbir şey düzelmiyor” diye konuştu.
“Sabit ücretle geçinen herkes fakirleşti”
Babacan, “Fakirleşen bir tablo var. Türkiye'de orta direk çöktü. Sabit gelirliler yoksullaştı. Satın alma varlıklarda çok daha zengin oldu. Bu fiyatlara otomobil almaya gücü yetemeyen milyonlarca vatandaşımız var ama tanesi 10-15 milyonluk otomobiller geçen sene satış rekoru kırdı. 500-600 bin liralık bir otomobil almak için gençlerimiz hayal kurmaya çalıştıklarında ‘Herhalde alamam’ diyor. Araba almak için 10-15 yıl çalışılıyor. Maalesef ülke bu duruma düşürdüler” ifadelerini kullandı.
“Kürt sorununun çözümü Meclis’tir”
Babacan, Kürt sorununa dair soruya ise şu yanıtı verdi:
“Partimizi ilk günden bu yana, Türkiye'nin bütün sorunlarının TBMM çatısı altında ve kurduğumuz meşru demokratik siyaset zemininde çözülebileceğini ifade ettik. Dolayısıyla pek çok sorunun çözüm adresi olduğu gibi Kürt sorununun da çözüm adresi hiç kuşkusuz TBMM'dir. İktidar sadece vatandaşlarımızın tercihinin bir kısmını temsil eden bir yapı. Halbuki Meclis'te iktidar da var, muhalefet de var. Yani sandığa gidip oy kullanan vatandaşlarımızın sanırım yüzde 95'i bu mecliste temsil ediliyor. Her seçimde de halkımızdan yüksek oranda katılım var ve yüksek oranda katılım demek vatandaşlarımızın iradesinin en yüksek oranda TBMM'ne yansıması demektir.”
“Demokrasi isteyenler Kılıçdaroğlu’nu desteklemeli”
Babacan, şöyle devam etti:
“Bu seçime açık farkla kazanmak çok önemli. Şu andaki seçim otokrasiyle demokrasi arasında bir tercih ve ülkenin içinde bulunduğu şartlarda düşündüğümüzde demokrasinin çok açık ara galip gelmesi gerekiyor. Bunun bilinciyle siyasi partilerin hareket etmesini ben çok kıymetli buluyorum. Yani eğer öncelik demokrasiyse öncelik ülkemizdeki hukukun üstünlüğü ilkesini yeniden ayağa kaldırmaksa öncelik temel hak ve özgürlükler konusunda gerçekten Türkiye'ye yakışır bir seviyeye ulaşmaksa bu seçimin demokrasiyi isteyenler tarafından açık farkla kazanılması gerekiyor ve birinci turda kazanılması gerekiyor. Biz altı parti olarak çok önemli bir güç birliği oluşturduk ve bu güç birliği tek başına seçimi kazanabilmek için çok önemli bir beraberlik. Bu beraberlik ortak cumhurbaşkanı adayı konusunda ne kadar geniş bir destek kümesi sağlarsa bizim seçimi birinci turda açık ara kazanmamız o kadar kolaylaşır. Güçlü demokrasi istiyorum diyen herkes bizim ortak adayımız Sayın Kılıçdaroğlu’nu desteklemeli ki bir an önce karar verdiğimiz su güçlendirilmiş parlamenter sisteme gecelim.”
“İktidarda panik başladı”
Cumhur İttifakı’ndaki görüşme trafiğine de değinen Babacan, “İktidarda bir panik başladı” dedi. Babacan, şöyle konuştu:
“Kaybedeceklerini anladıkları anda hiç umulmadık şeyleri deneyebilirler. Hatırlayalım gecen seçimlerde Abdullah Öcalan'ın kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan'ı TRT'ye çıkarttılar. Başka ülkelerde dahi olsa görüldüğü anda yakalanması gereken bir kişiyi Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde devletin resmi kanalında TRT'ye çıkarttılar, konuşturdular. Bahçeli Abdullah Öcalan'ın mektubuna dikkat edilmesi ilgili çağrılar yaptı seçime birkaç gün kala. Dolayısıyla Türkiye'ye değil de kendi iktidarlarını önceleyenler seçime doğru her türlü beklenmeyen şeyleri yapabilirler.”
Seçim güvenliği
Seçim güvenliği konusundaki hazırlıklarını da anlatan DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, “Gönüllülerimiz tarafından "saydik.biz" diye sistem kuruldu. Buraya vatandaşlarımız kayıt yapıyorlar, daha sonra Türkiye haritasından sandık sahiplenebiliyorlar. Her sandıkta bulunan sandık tutanaklarının -ki o seçimin tapusudur- fotoğrafını çekip sisteme yüklediklerinde; o tutanakların kalıcı olarak bizim bilgi-işlem sistemimize girmesine ve o bilgi-işlem sistemimizdeki verilerle YSK'nın verilerini mukayese etmek mümkün olacak” dedi. (Kısa Dalga)