İzmir'in Urla ilçesine bağlı Zeytineli köyünden Çeşme'nin Alaçatı, Reisdere ve Ildırı bölgesine uzanan yaklaşık 95 milyon metrekarelik arazide tasarlanan, içerisinde golf sahaları ve köylerin de yer alacağı Ege Turizm Merkezi-Çeşme Projesi'yle ilgili bilgilendirme toplantısı yapıldı. İzmir Ticaret Odası'nda bugün düzenlenen toplantıya, Bakan Ersoy'un yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, İZTO Başkanı Mahmut Özgener ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.
"YÜZDE 85 YABANCI TURİST AĞIRLIKLI OLACAK"
İzmir Ticaret Odası ve proje için katkı verenlere teşekkür eden Bakan Nuri Ersoy, şöyle konuştu:
"İzmir'e her aşamada şeffaf olacağımızın sözünü vermiştik. Kamuoyuyla projeyi paylaşacağız. Nihai aşama değil, planlama süreci devam ediyor. Proje aşamasında 7 üniversiteye raporlar hazırlatıldı. Ters ozmoz yöntemiyle deniz suyundan içme suyu temini fizibilite raporu hazırlandı. Ulaşım konusunda yürütülen çalışmalar önemli. İzmir-Çeşme Kültür Turizm Koruma kapsamında yapılması planlanan tesislerin, İzmir Çeşme Otoyolu ve İzmir Çeşme Devlet Yolu üzerindeki etkileri konusunda detaylı çalışmalar yapıldı. Yoğun trafik var. Turist ağırlıklı bir bölge yaratıyoruz. Yüzde 85 ağırlığı yabancı turistlerden oluşacak bir bölge yaratmak istiyoruz. Yeni bir turizm merkezi yaratmak değil, aslında bölgede turizm dönüşümünü başlatmış oluyoruz. Belli saatlerde ve tarihlerde yoğunluk oluşabiliyor. Kısa sezonla karşılaşıyorsunuz. Faydadan çok zarar getiren bir ekosistem oluyor. Bu turizm dönüşümü ile bu sorunları ortadan kaldırmış olacağız.
SU İHTİYACI NASIL KARŞILANACAK
Proje kapsamında koruma alanları için Ekolojik Araştırma ve Değerlendirme Raporu hazırlandığını belirten ve su ihtiyacıyla ilgili konuşan Ersoy, şöyle devam etti:
"Gölbaşı mevkii başta olmak üzere mevsimsel toplama alanları, sığ gölcükler, ardıçlar ve Akdeniz foklarının yaşam alanı potansiyeli taşıyan kıyılar koruma altına alındı. Doğaya saygılı, geri dönüşüm ve sıfır atık politikaları göz önünde bulunduruldu. Su ihtiyacı ile ilgili çalışma yapıldı. Günde 41 bin metreküp tatlı su kullanım ihtiyacı olacak. Kullanıldıktan sonra 36 bin metreküplük bir arıtma suyu oluşuyor. Yeşil alanların sulanması için ise 57 bin metreküp su gerekiyor. Çeşme'de deşarj edilen arıtmayı da bize bağlıyoruz. Bayram sezonları ve 15 Haziran-15 Eylül tarihlerinde Çeşme'nin arıtma kapasitesi yeterli değil. Arıtma kapasitemizi büyük inşa ederek yüksek sezon atık su ihtiyacımızı karşılamış olacağız. Ters ozmozla ilgili rapor aldık, bilimsel çalışma yaptık. Önemli birkaç nokta var. Ters ozmozla elde ettiğiniz suyu iki yöntemle tasfiye ediyorsunuz. Ya derin deşarj ya da salamura kimyasal işlemle. Bu suyu kimyasal işlemden geçirdikten sonra elinizde kalan suya ‘salamura’ deniyor. Biz, deşarj yöntemini seçtik. Körfez ülkeleri, İspanya ve Portekiz gibi turizm ülkeleri bunu kullanıyor. Körfez ülkelerinde onlarca kilometre gitmenize rağmen deniz suyu 20-30 metre derinlikte kalıyor. Bizde ise onlarca metre gittiğinizde suyun derinleştiğini görüyorsunuz. 50 metre derinliklerde deşarj şartı getirdiğinizde zaten 2 kilometrenin üzerinde deşarj hattı oluşturuyoruz. İhtiyacın yüzlerce kat fazlasını tüketirseniz diğer yöntem olan kimyasal ayrıştırmaya gitmeniz gerekiyor. Deşarjın fazlasıyla yeterli olacağı söylendi. İklim değişikliği de söz konusu olduğu zaman kıyı kentlerimizin bu ters ozmoz yöntemine geçmesi gerektiğini görüyoruz. Maliyetler açısından da bir araştırma yaptık. İki maliyeti var. Biri yatırım, ikincisi işletme. Yatırım maliyeti bakanlık tarafından yapılacak. İşletme maliyeti -en yoğun kullanan kim diye baktık, Balıkesir Belediyesi kullanıyor- metreküp bazında 5,5 lira maliyeti var. Zaten su fiyatları ile karşılaştırdığınız zaman ters ozmoz sisteminin belediyelerdeki su maliyeti ile orantılı olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Tabii ana yatırım maliyeti bakanlık tarafından üstlenildiği için."
"İZMİR'DEN HAVAYOLU İLE DÜNYAYA BAĞLANTI"
Ege'nin turizm potansiyelinin yüksek olmasına rağmen Türkiye ölçeğinde yüzde 10'da kaldığını söyleyen Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu potansiyeli kullanabilirsek Ege'nin turizm payını yüzde 20'ye çıkarabiliriz. Çeşme ve İzmir'in kronik sorunlarından biri de sezonun kısa olması. Okul tatilleriyle orantılı. Hedeflerimizden biri, sezonu 12 aya yaymak. Sürdürülebilir turizm açısından önemli. İzmir'e çok daha farklı bir katkısı olacak. Dünyaya İstanbul üzerinden havayolu ile bağlanılıyor olması. Bu proje ile hava trafiğini de 12 aya çıkarmış oluyorsunuz. İzmir, tüm dünyaya direkt uçuşlarla birçok noktadan bağlanmış olacak. Toplam proje alanında beton ayak izi yüzde 1,2. Diğer kısım yumuşak doku ve koruma alanlarında kalıyor. Nehir yataklarının hepsi koruma alanı oldu. Orman arazisi olup üzerinde ağaç olan yerlerin hiçbirine dokunulmayacak."
2025 YILINDA TAMAMLANMASI PLANLANIYOR
Çeşme Belediyesi'nin talebiyle proje planlamasına sanayi sitesi de yerleştirdiklerini belirten Ersoy, şunları söyledi:
"200'den fazla otel var, tek yatırımcı söz konusu değil. Parsel bazında yatırım yapılıyor. Dünya genelinden de katılmak isteyen katılabilecek. Açık ihale sistemi ile parsel parsel ihalesi yapılacak. İki ay içerisinde ÇED raporları tamamlanırsa proje plan aşamasına gelir. Ondan sonra her şey vaktinde gerçekleşirse 2025'te projenin açılacağı yönünde. Özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye'de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bugüne kadar en yoğun şekilde, bilimsel raporlarla, koruma kullanma dengesi ile en doğal, doğa dostu projelerden biri. Bunları bakanlık tarafından değil, uluslararası kuruluşları da bu plana dahil ediyoruz. Bence bugüne kadarki en iyi projelerinden biri olacağını düşünüyorum.”
Bakan Ersoy, Çeşme Projesi'nin "İzmir'in Kanal İstanbul'u olduğu yönündeki benzetmelerle ilgili ise "Sahte bir planla dolaştırılmıştı. Klasik bir algı operasyonu. Burada bir kanal görmüyorsunuz. Sahte şeyleri bizden duymadıkça itibar etmeyin" dedi.
TUNÇ SOYER: SÜRECİ TAKİP EDİYORUZ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise sürecin şeffaf ve özenle sürdürüldüğünü belirterek şöyle konuştu:
"Bakanımıza teşekkür ediyorum. Başından beri projeye olumlu yaklaştık. Bu kadar geniş bir alanla ilgili detaylı tasarlanmış bir proje yapılmamıştı. Bizim, nitelikli koruma alanlarının sürdürülebilir doğal alanlara dönüştürülmesi ile ilgili bir çekincemiz var. 365 gün alanın taranmasıyla ilgili süreç devam ediyormuş. Biz de süreci takip etmeye devam ediyoruz. İzmir'de 11 turizm merkezi var, bunların 3'ü planlanmış durumda. Yüzde 20'nin altında dolulukta. Sayın Bakan’ın söylediği gibi bütüncül bir bakış açısıyla planlanması önemli. Nasıl planlanacağı üzerinde konuşulması gerekiyor. Ulaşım, nüfus yoğunluğu, su meselesi var. Son derece titiz çalışılmış çözümler ama hala kaygıları ortadan kaldırmış değil. Masada sürdürdükçe hukukta kaybedilmiş zamanların önüne geçiliyor."
EKREM ORAN: ŞEFFAF BİR MASA VAR
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran da şunları söyledi:
"Çeşme Belediyesi olarak doğasını ve değerlerini koruyarak sezonu 12 aya yayacak ve Çeşme turizmine katkıda bulunacak projenin arkasında olduğumuzu en baştan söyledik. Bazı çekincelerimiz vardı. Biri beton yoğunlaşmasıydı. İkincisi de bizim vatandaşlarımızın mallarının üzerindeki acele kamulaştırma kararlarıydı. Bu karar kaldırıldı. Şeffaf bir masa var. Çekincelerimizi açık şekilde iletiyoruz."
"İZMİR'İN KANAL İSTANBUL'U"
Türkiye, Çeşme Projesi'ni Cumhurbaşkanlığı'nca yayımlanan ‘acele kamulaştırma kararları’ ile duymuştu. Çok sayıda yeni turizm tesisi, golf sahası, villa ve marinayı içinde barındıracak proje nedeniyle Urla ve Çeşme'deki 511 araziye yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla ‘acele kamulaştırma’ kararları çıkarılmıştı. Ancak yurttaşların tapulu arazileri için çıkarılan bu kararlar büyük tepki çekmişti. Kısa süre sonra arazilerin büyük bölümünde ‘acele kamulaştırma kararı’ kaldırılmıştı.
Ancak projeye tepkileri dinmemişti. Yurttaşlar ve çevrecilerin bölgeye büyük yapılaşma getireceği, doğa tahribatına neden olacağı ve su kıtlığı yaratacağı eleştirilerini getirdiği projeye yönelik TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ise "İzmir'in Kanal İstanbul’u" değerlendirmesini yapmıştı.
Eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu da çevrecilerin "rant ve talan projesi" diyerek tepki gösterdiği projenin iptali için açılan davaya destek vermişti. Kocaoğlu, davanın bilirkişi ücreti için 2 bin TL yatırmıştı.