'Belgesellerini çocuğu gibi gören bir insandan terörist yaratılmaya çalışılıyor'

“Karanlıkta Başlayan Hayat” belgeseli için çekim yaparken ihbar edilip tutuklanan belgesel yönetmeni Sibel Tekin hakkında ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.

ESRA TOKAT


“Karanlıkta Başlayan Hayat” belgeseli için çekim yaparken ihbar edilip tutuklanan belgesel yönetmeni Sibel Tekin hakkında ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü. Tekin’in imza yönündeki adli kontrol tedbiri kaldırılırken yut dışı çıkış yasağının devamına karar verildi. Ayrıca Tekin'in el konan ve şu ana kadar incelenen hard disk, bilgisayar ve kameralarının iadesine karar verildi Bir sonraki duruşma 8 Haziran saat 11.00’da görülecek. Duruşma sonrası yapılması istenen basın açıklaması ise polisler tarafından engellendi.

'Bugün kolluğun savcılığa istediğini yaptırabildiğinin kanıtını gördük'

Duruşma sonrası Kısa Dalga'ya konuşan Avukat Mehtap Sakinci Coşgun ise, "Belgesellerini çocuğu gibi gören insandan bir terörist yaratılmaya çalışılıyor. Cımbızla çekilmek suretiyle altı farklı ideolojiye sahip örgütle bağlantısı olduğu söyleniyor Sibel Tekin'in ancak bu iddiaya dair hiçbir şey ortaya konulmuş değil. Şüpheden sanığa giden, suçtan sanığa gidilen bir noktada bir terörist yaratılmaya çalışılıyor ve sonucunda da bir örgütle ilişkilendiririz diye düşünülüyor. Aslında bugün kolluğun savcılığa istediğini yaptırabildiğinin kanıtını gördük. Pek çok başarıya imza atmış, pek çok belgesele imza atan müvekkilimin bir an önce beraati verilmeli. ' dedi.

Belgeselci, akademisyen ve video aktivisti Sibel Tekin’in kalıcı yaz saati uygulamasının insanlara etkilerini anlatmak için çekmeye başladığı ve adını yargılama sürecinde koyduğu “Karanlıkta Başlayan Hayat” isimli belgeseli gerekçe gösterilerek ‘örgüt talimatıyla keşif yaptığı’ iddia edildi ve ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla hakkında dava açıldı.

Bugün saat 11.45’te Ankara Adliyesi 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nden görülen ilk duruşmaya pek çok yurttaş ve gazeteci destek verdi. Duruşmada Sibel Tekin’in avukatları Mehtap Sakinci Coşkun, Faruk Çayır, Cenk Yiğiter ve Murat Yılmaz hazır bulunurken Ceren Yılmaz, Bülent Teoman Özkan, Erkan Sadık Tekin, Semra Demir, İlke Işık, Sinejan Kurt, Senem Doğanoğlu ve Ankara Barosu’ndan Erçin özge Şimşek Çağlayan, Sine Tepegöz ve Güçlü Bolat gibi pek çok avukat da destek verdi.

'Cezaevi personelleri görüntülerde neden var?' sorusu

15 Aralık 2022’de Mamak Tuzluçayır’da sabah 06.45 sıralarında çekimine başladığı görüntülerde Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi personellerini taşıyan aracın yer aldığını kaydeden ve bunun neden çekildiği soruldu. 1999 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olduğunu, öğrencilik zamanından itibaren video çekmeye başladığını kaydeden Tekin, “Ardından TRT’de çalıştım. 2007 yılından beri de Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde akademik personel olarak çalışıyorum. Bu zamana kadar pek çok belgesel yaptım. 2013 yılından itibaren de hak temelli toplumsal gösterileri çekiyorum” dedi.

'Kalıcı yaz saati uygulamasının etkilerine dair bir belgesel hazırlıyordum'

Ankara’daki pek çok toplumsal gösterileri kayıt altına aldığını belirten Tekin, “13 Aralık’ta ise kalıcı yaz saati uygulamasının insanlara etkisini kaydedeceğim belgeselin ilk görüntülerini Yukarı Ayrancı’dan Kızılay’a kadar çektim. 15 Aralık’ta ise işçilerin ve emekçilerin yoğunlukla çalıştığını bildiğim Mamak Tuzluçayır’da sabah trafiği, işe giden insanları ve okula giden çocukları kaydettim. Üniformalı kimseyi çekmedim, çektiğimin de farkında bile değilim” savunmasını yaptı.

'Çekim yapmak için herhangi bir izin almama gerek yok'

Sağlık kontrolüne kadar hangi suçtan gözaltına alındığına dair bir bilgisi olmadığını söyleyen Tekin’ ‘Belgeseli çekmek için daha önce başvurduğunuz bir resmi kurum ya da buna dair bir yazılı belge var mıydı?” sorusunu ise “Çekim yapmak için herhangi bir izin almama gerek yok. Karalama şeklinde kendi notlarım var. Belgeseli çekmeden önce mekan seçimlerime dair. Örneğin Ostim’de de çekim yapacaktım. Tüm çekimleri tamamladıktan sonra kurgu notlarımdan belgesel ortaya çıkacaktı” dedi.

'Aramada sadece istenilen görüntüler seçilmiş'

Savcılığın ‘Neden sadece PKK, TİKKO, TKP-ML gibi örgütlerin eylemlerini çektin? Bu eylemlerin yapılacağı bilgisine nasıl ulaştın?” sorusuna ise Tekin şöyle yanıt verdi:

“Ben kamuoyuna açık yerde yapılan gösterileri çekiyorum. Ankara sokaklarında olan pek çok eylemi çektim, bir kısmını sosyal medyadan bir kısmını da basın gruplarına atılan bilgilendirmelerden duyuyorum. Ayrıca milliyetçi ve İslamcı pek çok grubunda eylemlerini kayıt altına aldım. Ancak aramada sadece istenilen görüntüler seçilmiş ve size de bunlar sunulmuş anlaşılan” dedi.

'Sibel Tekin'in kullandığı kamera en fazla 3 metre uzaklığı çekebiliyor'

Tekin’in savunmasının ardından ilk sözü alan Avukat Cenk Yiğiter, “Askeri bölge değilse, çekim yasağı yoksa basın mensubu istediği gibi çekim yapabilir. Sibel Tekin teknoloji olarak 2010’lı yıllara ait olan bir makine kullanıyor ve bu makine elde tutuluyor, üzerinde gece çekimi özelliği olan bir kamera bu, karanlık koşullarda en fazla zaten bu kamera 3 metre çekim yapabiliyor” bilgisini verdi.

'Böyle bir keşif faaliyeti olamaz'

Savcılığın iddianamede “Binalar, araçlar, insanlar net değil ama keşif yapıyor” ifadesinin olduğunu belirten Yiğiter şunları söyledi:

“Savcı aslında kendisi de biliyor bu kamera ile çekim yapılamayacağını. Öte yandan Sibel'in telefonu çok daha iyi çekim yapabiliyor. Keşif yapmak istese neden koskocaman kamerayı kullanmak yerine daha iyi çekim yapan telefonu kullanmasın? Böyle bir keşif faaliyeti olamaz.”

'Bir gazetecinin kamuoyuyla paylaşmadığı görüntülerden yargılanması bir ilk'

“Bu eylem ve etkinliklerin hepsi kamuya açık alanda yapılmış, bunların hepsinde zaten Emniyet de görüntü çekiyor. Gazetecilerin yaptıkları haberden yargılandıklarına alıştık ama kamuoyuyla paylaşmadıkları görüntülerden bir gazetecinin yargılanması ilk oluyor.”

'Dosyada yargılandığı dava var ama beraat kararı yok'

Avukat Yiğiter’in ardından söz alan avukat Murat Yılmaz “Sibel taksi durağının orada elinde kamera, sırtında çanta ile dakikalar boyunca çekim yapıyor. Keşif böyle açıkça mı yapılır? Gözaltına alındığında TEM Şube Sibel aleyhine bir şey bulamıyor. 15 Aralık 2022’deki ihbara dair bir şey bulamayınca 2018 yılındaki beraat ettiği dosyaya dair belgeleri sunuyor ancak beraat kararını dosyaya koymuyor. Biz bu beraat kararını size sunacağız” dedi.

'Sibel’in belgesel çektiği polis tutanağında kayıtlı'

Sibel Tekin’in çektiği görüntüler hakkında da konuşan av. Yılmaz şunları söyledi:

“Toplu taşımanın yoğun olduğu, çocukların okula giderken, vatandaşların sabah saatlerinde işe giderken görüntüleri var deniliyor tutanakta. Bu polis tutanağı zaten her şeyi ortaya koyuyor, Sibel’in belgesel çektiği polis tutanağında zaten kayıtlı. Savcılık iddianamesinde ise bu çekimin sabah saatlerinde daha net bir şekilde yapılabileceği söyleniyor. Evet Tekin yapmadı bunu çünkü belgesel çekiyordu. Öte yandan pek çok örgüt ismi geçiyor ama sonunda bir örgüte bağlayamamışlar. Bir çaresizlik görüyoruz burada, dava açacaklar ancak örgüt bulunulmamış. Bundan daha fazlası da bulunmayacak emin olun.”

'Saklanmadan, gizlenmeden çekimini yapıyor'

Avukat Yılmaz’ın ardından savunma yapan avukat Mehtap Sakinci Coşgun, Sibel Tekin’in Tuzluçayır Göbek diye de bilinen insanların en yoğun olduğu bölgede herhangi bir yere saklanmadan, gizlenmeden açıkça çekim yaptığını ifade etti ve şunları söyledi:

“16 Aralık bir milat bizim için. Çünkü adaletle ilgili hiçbir zaman bu kadar kötü sınanmamıştım. Bununla ilgili akademik kürsüde bir ders veren kişinin burada belgeselci olduğunu anlatmaya çalışması inanılır gibi değil. Yanlış zamanda yanlış kişileri çektiği için mi yargılanıyor yani müvekkilim? Yargılamanın hiçbir aşamasında savcı müvekkilimi görmedi. Yıllardır başkalarının adaleti için mücadele eden bir müvekkilden bahsediyoruz. Karanlıkta çalışan insanların yaşadığı zorlukları çeken bir insanı tutuklamaya çalışıyorsunuz şu an.”

'Eninde sonunda aklanacak'

“Eninde sonunda aklanacak Sibel ancak itibarsızlaştırma sonucu mesleğine geri dönecek mi bilmiyoruz? Bu zararlar nasıl karşılanacak? Sibel'in aleyhine konulan görüntülerin hepsi aslında lehine zaten. Haksız bir yargılama sürecinde ivedilikle bir beraat kararının verilmesi gereken müvekkilimiz karşınızda bulunuyor.”

Arama ve el koyma kararında savcının adı bile yok

“Soruşturma aşamasında Savcılık ve kolluk kuvveti bir hukuk katliamı gerçekleştirmiştir” diyerek savunmasına başlayan avukat Faruk Çayır kolluk kuvvetinin elinde olan arama ve el koyma kararında kararı veren savcının dahi isminin olmadığını belirterek hukuk dışı bir işlem yapıldığının altını çizdi. Çayır şunları söyledi:

'Delillerin içine bir şey eklenip eklenmeyeceğini nereden bileceğiz?'

“Dosyadaki çektiği videoyu ve kamerayı kendi elleri ile veriyor ancak müvekkilimizin evindeki tüm dijital araçlar, dergilere dahi el konuluyor. Oysa böyle bir şey yapmaya hakkı yok. Ancak kopyalanabilirler ve sonrasında da asılları müvekkilime teslim edilmeliydi ancak kopyası bile verilmedi. O zaman biz bu delillerin içine bir şey eklenip eklenmeyeceğini nereden bileceğiz?” diye sordu.

Bir sonraki duruşma 8 Haziran'da

Savunmaların ardından Savcılık makamı Sibel Tekin’in yaptığı çekimlere yönelik bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti. Mahkeme heyeti ara kararında olay tarihindeki görüntülerin kadraja girip girmediğini, olay esnasında çekilen kişinin şahıs olup olmadığının incelenmesine karar verdi. Sibel Tekin’in yurt dışı çıkış yasağının devamına karar verildi. Duruşma 8 Haziran saat 11.00’e ertelendi.

Özel Haber Haberleri