Kısa Dalga - İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökçe, "Düzenleme ile adeta yerel yönetimler hayvan katliamına teşvik edilmekte, merkezi hükümet ise sürecin her alanında dışarıda bırakılmaktadır" dedi.
Buğra Gökçe, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yasa teklifiyle "saldırgan, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplendirilmesi yasak olan" hayvanların "ötenazi" yapılarak öldürülmesi kabul edildiğini anımsattı. "Sahipsiz hayvan popülasyonunun, kamu güvenliği bakımından tehlike oluşturmasına veya hayvandan hayvana veya hayvandan insana bulaşan hastalıkların görülmesine, su kaynaklarının, yaban hayatının ve biyolojik çeşitliliğin zarara uğramasına sebebiyet vermesi halinde" de "ötenazi" uygulaması getirildiğine dikkat çeken Gökçe, şu ifadeleri kullandı:
"Yasayla bu uygulamadan yerel yönetimler sorumludur. Bu düzenleme ile yerel yönetimlere ucu açık, genişleyen bir uygulama alanı bırakılmaktadır. Yerel yönetimden yerel yönetime uygulama değişiklik gösterecektir. Dolayısıyla her belediye kendi değerlendirmesine göre hayvanlara 'ötenazi' yapabilecektir. İdari işlemlerde yeknesaklık ortadan kalkacaktır."
"Sorumlunun yerel yönetimler olması uygun değil"
Hayvanlara "ötenazi" uygulamasının genişletilmesi ve sorumlunun yerel yönetimler olmasının uygun olmadığını belirten Gökçe, şöyle devam etti:
"Düzenleme ile adeta yerel yönetimler hayvan katliamına teşvik edilmekte, merkezi hükümet ise sürecin her alanında dışarıda bırakılmaktadır. Toplumda infial yaratabilecek uygulamalara kapı açan düzenleme ile adeta yerel yönetimlerle vatandaşların karşı karşıya gelmesi hedeflenmektedir.
Halbuki 2019 yılında TBMM’de oy birliği ile kabul edilen TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı rapor ve bilimsel araştırmalar, kısırlaştırma seferberliği, aşılama rehabilitasyon hizmetlerinin sokak hayvanlarının saldırganlığını, popülasyonun kontrolünü sağlama ve toplum sağlığını korumak için en etkili yöntem olduğunu vurgulamaktadır. Düzenlemenin bu açıdan yeniden ele alınması gerekir.
Düzenleme yerel yönetimlerin bütçesi ve uygulama kabiliyeti açısından da sorunludur. Düzenleme ile Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 25 bini aşan belediyelerin sahipsiz veya güçten düşmüş ya da tehlike arz eden hayvanların korunması ve sahiplendirilinceye kadar bakımının yapılması ile rehabilitasyonunun sağlanması amacıyla hayvan bakımevleri kurması öngörülmüş, bu amaçla Büyükşehir Belediyeleri'nde kesinleşmiş en son bütçelerinin binde 3'ü, il ve ilçe belediyelerinin ise binde 5'i oranında kaynak ayırması zorunlu hale getirilmiştir.
Nüfusu 25 binden fazla olan birçok belediyenin bütçesinin binde 5'i böyle bir hizmeti hakkıyla yerine getirmeye yeterli değildir. 'Binde 3 ve binde 5'lik' oranların bilimsel bir çalışmaya dayanmadan, farazi olarak hesaplandığı görülmektedir.
Ayrıca bakımevleri kurmaktan neden sadece yerel yönetimlerin sorumlu olduğu da açık değildir. Merkezi Hükümet de bakımevleri kurabilir, hayvanların rehabilitasyon ve bakımı için gereken adımları atabilir. Düzenleme ile adeta belediyelerin bütçesi kesilerek, tüm yurtta uygulamanın tüm yükünün yerel yönetimlerin sırtına yüklenmesi hedeflenmektedir."
"Yasanın geri çekilmesini bekliyoruz"
Düzenlemenin daha önce TBMM tarafından kabul edilen raporlara aykırı olduğu gibi, bilimsel bir temele de sahip olmadığını vurgulayan Gökçe, şunları ekledi:
"Yasa teklifi konuyla ilgili tüm paydaşlarla görüşülerek, ortak aklı kullanarak, en iyi örnekler ortaya çıkartılarak hazırlanmamıştır. Sorunu bilimsel yöntemler ve merkezi hükümet, yerel yönetimler, sivil toplum gibi paydaşların kapasitesi ile çözmek yerine adeta 'yok kanun yap kanun' yöntemiyle çözmeyi hedeflemektedir.
Bu nedenle toplumda büyük infial yaratabilecek uygulamalara kapı açan, dostumuz canların katliama uğramasına neden olabilecek, akıl ve bilim dışı yasanın geri çekilmesini bekliyoruz." (Haber Merkezi)