Meclis'teki grup toplantısında konuşan Buldan, 'yeni yüzyıldan söz edenlerin önce yüzünün olması gerektiğini' ifade etti.
"Kendine ve yandaşlarına yeni bir yüzyıl hayali kurduklarını da çok açık bir şekilde ifade etmek isterim" diyen HDP lideri, 'AKP-MHP'nin tahayyül ettiği yüzyılda Kürt, Alevi yok, inanç ve kimlik, kadın, genç, yoksul ve emekçilerin olmadığını' belirtti.
Buldan, özetle şu görüşleri dile getirdi:
LULA'YA TEBRİK
Brezilya'daki seçimlerde devlet başkanlığını kazanan İşçi Partisi'ni ve Sayın Lula da Silva'yı tebrik ediyor, sağın karşısında sola zafer kazandırarak dünyaya umut yayan Brezilya halkına buradan selamlarımı gönderiyorum.
'YÖNETİMLER DEĞİŞSE DE ZİHNİYET HİÇBİR DÖNEM DEĞİŞMEDİ'
Cumhuriyetin 99'uncu yıl dönümü geride bıraktık. Kuruluşundaki adem-i merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek yerine Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere tüm farklılıkların ret ve inkarına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulması ile yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden söz ediyoruz. Yönetimler değişse de zihniyet hiçbir dönem değişmediği gibi bu dönemde de aynı zihniyetin devam ettiğini '
'VESAYET EL DEĞİŞTİRDİ AMA KENDİSİ HİÇBİR ZAMAN DEĞİŞMEDİ'
12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 2 Mart darbe mantığının yerini AKP-MHP ittifakının HDP’ye yönelik 4 Kasım ve 19 Ağustos kayyum darbeleri aldı. Kürtçe anadil hala yasak. Vesayet sistemi el değiştirdi ama kendisi hiçbir zaman değişmedi. Bugün saray ve yargı vesayeti olarak devam ediyor.
'CEZASIZLIK POLİTİKALARIDIR'
Sağlık durumu iyice kötüleşen Aysel Tuğluk arkadaşımız tahliye oldu. Bu çok gecikmiş bir tahliyedir. İşte Kürt sorunu tam da budur. Ölüm döşeğindeki Kürt siyasi tutuklulardır, yasaklı Kürtçe'dir. Kürt'ün seçtiği belediyelere darbeyle atanan kayyumlardır. Torbaya konulan kemiklerdir. Tahrip edilen mezar taşlarıdır. Evrensel hukuktan doğan eşit yurttaşlık haklarının reddidir. Kürt sorunu işkenceye, insanlık suçlarına, katliamlara karşı cezasızlık politikalarıdır. Bir asırdır çözümsüz bırakılan Kürt sorunu, Cumhuriyet’in demokratikleşmenin önünde en büyük engel olarak güncelliğini korumaya devam etmektedir.
'ASIL OLAN BÜYÜK RANT ETRAFINDA DÖNMEK'
Beka lafı bir kılıftır, asıl olan büyük rant etrafında dönmektir. Bu politikaların sonuçlarını, açlık, yoksulluk, yüksek zamlar ve sefalet olarak hep birlikte yaşamaktayız. Hakikatin üzerine örtebilmek için de her gün baskı ve şiddet politikasına ve aynı zamanda yalan propagandasına yöneldiklerini görüyoruz. Şebnem Hoca'yı tutukladılar. Hakikati, cesaretle dile getirdiği için sevgili Şebnem Hoca, bugün cezaevinde. Şebnem Hoca'nın durduğu yer tam da demokrasinin, hakikatin, barışın ve birlikte yaşamın yanıdır. Savaş karşıtlığının yanıdır.
'TUTUKLANAN GAZETECİLER, ÖZGÜR BASININ, DEMOKRASİNİN ONURUDUR'
Mezopotamya Ajansı ve Jinnews çalışanı gazetecileri tutukladılar. Hakikatleri yazdıkları için halkın haber alma özgürlüğüne doğrudan bir saldırıdır. Bu saldırı bir kez daha gerçekleştirdiler. Bu ülkenin ihtiyacı hakikatin gereğini yerine getiren gerçek gazetecilerdir. Sarayın talimatının gereği yerine getiren bağımlı kalemler değildir. Tutuklanan gazeteciler, özgür basının, demokrasinin onurudur. Sizin değerli kaleminiz tarihin onurlu sayfasını yazmaya devam edecektir. Kaleminize kelepçe vuranlar ise tarihin karanlık sayfalarında anılmaya devam edecektir.
'AKP'NİN GENEL BAŞKANI... HUKUKA İNANIYOR MUSUN?'
AKP’nin Genel Başkanı, “Türkiye Yüzyılı’ adı altında seçim propagandası içeren bir konuşma yaptı. Hukukun üstünlüğünden, çoğulculuktan, hakkaniyetten inkar ve kutuplaştırma yerine kucaklaşma nefret yerine sevgi siyasetinden söz ettiğini dinledik. Her bir vatandaşın, özgürlüklerinin teminat altına alınacağını söyledi AKP'nin Genel Başkanı. Buradan sormak isteriz, acaba bu söylediklerine gerçekten kendisi de inanıyor mu? Mesela herkesi eşit vatandaş olarak görüyor mu? Mesela hukuka inanıyor mu? Hukukun üstünlüğüne inanıyor mu? İnkarı bitirmek mi istiyorsunuz? Buyurun tecridi sonlandırarak başlayabilirsiniz. Madem özgürlüklerden yanasınız, buyurun haksız ve hukuksuz bir şekilde rehin alınan, tutuklanan binlerce insanın özgürlüğünden başlayalım diye bir çağrı yapmak isterim.
'KÜRTLER, ALEVİLER, KADINLAR, EMEKÇİLER YOK'
Yeni yüzyıldan söz edenlerin önce yüzünün olması gerekir. Kırmadık, dökmedik, tahrip edilmedik bir şey bırakmadıkların biliyoruz, tanıklık ediyoruz. Kendine ve yandaşlarına yeni bir yüzyıl hayali kurduklarını da çok açık şekilde ifade etmek isterim. Buna da 85 milyonu inandırmaya çalıştıkları görüyoruz. AKP ve MHP ikilisinin tahayyül ettiği yüzyılda Kürtler, Aleviler yok, inanç ve kimlikler, ezilenler, kadınlar, gençler, yoksullar, emekçiler yok. Demokrasi, özgürlük, toplumsal barış yok. Burada tekçilik, tecrit, rant, kutuplaştırma, ekonomik kriz, yozlaşma, çürüme, beşli çeteler, kadın ve Kürt düşmanlığı var. Var da var.
'GELECEK YÜZYILIN SAHİBİ FAŞİZME KARŞI ONURLU DİREŞİN SAHİPLERİDİR'
Gelecek yüzyılın sahibi faşizme karşı onurlu direnişin sahipleridir. Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, Süryanilerdir, bu kadim topraklarda yaşayan ve yok sayılan, dışlanan tüm halklardır, kadınlardır, gençlerdir, emekçilerdir, ezilenlerdir.
'GÖNDERECEĞİZ'
Kendilerini de zihniyetlerini de göndereceğiz. Buradan Türkiye halklarına sözümüz olsun diyorum. Çoğulcu, demokratik, eşitlikçi, yeni bir Anayasanın da ortak eşit ve özgür geleceğin de gerçek sahibi halklardır, kadınlardır, HDP'dir, demokrasi ve emek güçlerdir. İçinde Kürt sorununun çözümünün olmadığı bir yüzyıl geriye gitmekten asla kurtulamaz. O yüzden diyoruz ki ileriye gitmenin yolu bu meselenin demokratik siyasetle, diyalog ve müzakere ile çözüme kavuşturmaktan geçer." (ANKA)