ERSAN ATAR
Yargıtay, kamuoyunda “Büyükada Davası” olarak bilinen ve yargılama sürecinde “casusluk”tan, “darbeciliğe” kadar pek çok iddianın gündeme getirilmeye çalışıldığı davada, sanıklara “örgüt üyeliği” ve “örgüte yardım” suçlarından verilen mahkumiyet kararlarını, “delil yetersizliği”nden bozdu. Yargıtay’ın kararında, sanıklardan Taner Kılıç’ın telefonundan çıkan Bylock uygulaması için de yeterli araştırma yapılmadığı belirtilerek bozma nedeni yapıldı.
Büyükada’da 5 Temmuz 2017'de bir otelde "İnsan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği" konulu toplantı yapmak için bir araya gelen 10 insan hakları savunucusu, polis baskınıyla gözaltına alındı.
Gözaltına alınanlardan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Günal Kurşun, Helsinki Yurttaşlar Derneği Temsilcisi Özlem Dalkıran, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Veli Acu, İsveç vatandaşı ve insan hakları aktivisti Ali Gharavi, Almanya vatandaşı ve insan hakları Peter Steudtner, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Nalan Erkem ve Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün 99 gün tutuklu kalmış, 25 Ekim 2017'de görülen ilk duruşmayla serbest bırakıldı.
Gözaltı süresince ve uzun süre devam eden soruşturma boyunca özellikle AKP milletvekilleri tarafından sanıkların “darbe girişimi için bir araya geldikleri”, “gizli toplantıyla casusluk yaptıkları” gündeme getirildi.
Uluslar arası düzeyde de sık sık gündem konusu oluşturan dava İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. Davanın 3 Temmuz 2020’deki karar verildi. Mahkeme, savcılığın telefonunda Bylock bulunduğunu ileri sürdüğü Taner Kılıç’ı örgüt üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapse mahkum etmişti. İdil Eser, Günal Kurşun, Özlem Dalkıran da "örgüte yardım" suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Diğer 7 sanık hakkında beraat kararı verilmişti.
Yargıtay, "örgüt de yok" dedi
Yargılama süresince PKK ve FETÖ ile bağlantılandırılmaya çalışılan sanıklar hakkındaki yerel mahkeme kararı önce İstinaf Mahkemesi’ne gelmiş ve karar bu haliyle onanmıştı.
İstinaf Mahkemesi’nin kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “örgüt” iddialarının da yerinde olmadığı sonucuna vardı. Sanıklar hakkındaki cezalar, “delil yetersizliği”nden bozuldu.
Dairenin bozma kararında, örgüte yardım suçundan ceza verilen Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran’a “örgüte yardım” suçlarından verilen cezalar için yeterli delil bulunmadığı şöyle anlatıldı:
“Dosya kapsamına göre; sanıkların savunmalarının aksine örgütsel amaçla sanıklar İdil Eser ve Özlem Dalkıran'ın PKK/KCK ve DHKP/C silahlı terör örgütlerine, sanık Günal Kurşun'un FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım ettiklerine dair dosyada her türlü şüpheden uzak kesin delil bulunmadığı anlaşılmakla, atılı suçtan beraatlerine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine yönelik hükümler kurulması kanuna aykırı bulunmuştur.”
'Bylock delili' de boşa çıktı
Darie’nin kararında, sanıklardan Taner Kılıç’ın telefonunda bulunduğu iddia edilen Bylock uygulaması için de yeterli araştırma yapılmadan mahkumiyet hükmü kurulduğu kaydedildi.
Kararda bu konudaki Ceza Genel Kurulu kararlarına göre bir kişinin telefonunda bulunan Bylock uygulamasını kullanıp kullanmadığı araştırılmadan veya uygulama varsa bile bu kişinin örgüt üyesi olduğunun başkaca delillerle tespiti yapılmadan mahkum edilmesinin yerinde olmadığının altı çizildi.
Dosya bu aşamadan sonra İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek ve yargılama yeniden görülecek. (Kısa Dalga)