CHP’nin yeni yasama yılının açılışı ile birlikte Bolu Abant’ta yaptığı kampta; ekonomi, dış politika ve güçlendirilmiş parlamenter sistem masaya yatırıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz Cumhuriyet Halk Partililer, bu geniş toplumsal mutabakat masasına ‘lider veya öncü’ vasfıyla değil, masanın eşit öznelerinden biri olarak oturmaya hazırız” mesajı verdi.
CHP, TBMM’nin yeni yasama yılına başlamasının hemen ardından Bolu Abant’ta “İkinci Yüzyıla Doğru, Doğru Strateji” temalı kamp yaptı. Kampta; ekonomi, parlamenter sistem ve dış politika olmak üzere üç eksenli çalışma yapıldı. Parti Sözcüsü Faik Öztrak ekonomi sunumu, Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ile anayasa hukukçusu İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu güçlendirilmiş parlamenter sistem sunumu, TBMM Dışişleri Komisyonu Grup Sözcüsü Ünal Çeviköz dış politika sunumu yaptı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekillerine seslenirken iktidarın değişeceği vurgusu yaptı. Kılıçdaroğlu, “Sıradan bir iktidar değişimi olmayacak. Ağır bir sorumluluğu almaya hazırız. İktidara geldiğimizde her birimize düşen sorumluluk var, bilincinde olmak zorundayız. Çok ağır sorumluluğu devralmaya hazır olduğumuzu söyledim. Biz onların derdini dile getirirken, aynı zamanda o sorunu nasıl çözeceğimizi de anlatmak zorundayız ama onların anlayacağı dille anlatmak zorundayız” talimatı verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kampta milletvekillerine dağıtılan güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışması için kaleme aldığı önsözde yer alan, “Biz Cumhuriyet Halk Partililer bu geniş toplumsal mutabakat masasına ‘lider veya öncü’ vasfıyla değil, masanın eşit öznelerinden biri olarak oturmaya hazırız” ifadeleri dikkat çekti.
EKONOMİDE, İKTİDARIN HEDEFLERİ KIYASLANDI
CHP Parti Sözcüsü ve Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, “Buhranda Durum Raporu” başlıklı sunum yaptı. Sunumda; “işsizlik, hayat pahalılığı, ağırlaşan borç yükü” ‘ekonomik buhran’ olarak tanımlandı. Türkiye’nin büyüme rakamlarına ilişkin “Çok yüksekten düşen kedi yere çarptığında ölür ama yine de havaya sıçrar. Büyüme; sokağa, fileye, cüzdana, işe yansımıyor. Gelir ve servet en tepede birikiyor” yorumu yapıldı. AKP’nin 2011 seçim beyannamesinde taahhüt edilen 2023 hedefleri ile son Orta Vadeli Program’daki 2023 hedefleri kıyaslandı. Buna göre milli gelirdeki sapma eksi 52.5, kişi başına gelir eksi 57.2, ihracattaki sapma eksi 51.6 oldu.
ÖZTRAK: SICAK PARAYLA ŞİŞİRME DÖNEMİ BİTTİ
Faik Öztrak, şu açıklamayı yaptı:
“Duruma baktığınız zaman pek iç açıcı değil. İşsizlik, almış başını gitmiş. Hayat pahalılığı almış başını gitmiş. Millet, borç yükü altında eziliyor. Üç temel nedeni var. Şu anda AK Parti iktidarının ekonomik büyüme stratejisi iflas etmiş durumda. Dışarıdan borcu alacaksınız, bunu da içeriden rant üretecek birtakım alanlara yatıracaksınız, bu artık çalışmıyor, sıcak parayla şişirme dönemi bitti, üretme dönemi geldi. İkinci önemli konu; tek kişilik vesayet sistemine geçilmesiyle birlikte Türkiye’de devletin yönetiminde ciddi zaaflar ortaya çıktı. Bir şeyler yapılması için saraydan emir gelmesi gerekiyor, emir gelmediği zaman ne bürokrasi ne diğer sorumlular çalışıyor. Sonuncusu da bu pandemide Erdoğan şahsım hükümetinin izlemiş olduğu yanlış politikalar. Bütün dünya bütçeden destek vererek esnafını ayakta tutmaya çalışırken; bizdekiler borca batırarak bu işi aşmayı denediler.”
“DIŞARIDA YAPRAK OYNADIĞI ZAMAN TÜRKİYE’DE TSUNAMİ MEYDANA GELİYOR”
TBMM'nin yeni yasama dönemi açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin “128 milyar dolar nerede” diyerek eleştirdiği Merkez Bankası rezervleri hakkında “Birilerinin sürekli nerede diye sordukları Merkez Bankası rezervimiz de 122 milyar dolar seviyesine ulaştı. Artılar-eksiler analizi yaptığımızda, artılarımızın kıyas edilemeyecek kadar fazla olduğunun kabul edilmesini de hak teslimi babından bekliyoruz” açıklamasını yapmıştı. Öztrak, rezervlerle ilgili olarak şu yorumu yaptı:
“NET REZERV 122 DEĞİL 37 MİLYAR DOLAR”
“Bizim söylediğimiz; Merkez Bankası’nın biriktirmiş olduğu ya da biriktireceği 128 milyar dolarlık bir meblağın, seçim nedeniyle har vurup harman savrulması ve bunun yerine kısa vadeli kalemlerin makyajlamak için konulması. Erdoğan ‘122 milyar rezervimiz var’ diyor. Hangi rezerv bu. Brüt rezerv. Net rezerve döndüğünüz zaman 37 milyar dolar veya bir başka hesaba göre 50 milyar dolar açığınız var. Merkez Bankası açık veriyor. Türkiye rezervlerinin kısa vadeli borçlara oranı, en düşük ülkelerden bir tanesi. Onun için dışarıda yaprak oynadığı zaman Türkiye’de tsunami meydana geliyor.”
“SEÇİMDEN SONRA YAPACAĞIMIZ ŞEY, HIZLI HAREKET ETMEK VE GÜVENİ SAĞLAMAK”
Öztrak, “İnsanlar pahalılıktan, işsizlikten çok şikayetçi. Bunlar en önemli iki sorun ama bu hükümet bu pahalılığı daha fazla azdıracak birtakım işler yapıyor. Merkez Bankası Başkanı, oyun devam ederken kural değiştirdi… Çekirdek enflasyon üzerinden faizleri düşürdü. Saraydan gelen talimata uydu. Dün Merkez Bankası’nın talimatlı faiz düşürmesi, bugün Türk parasını değerini pul etti. Bu fiyatlara da yansıyacak, alacak başını gidecek” ifadelerini kullandı.
Ekonomide güven meselesi olduğunu belirten Öztrak, “üç yeni” olarak yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni kadrolara ihtiyaç olduğunu aktardı. Öztrak, “Seçimden hemen sonra yapacağımız şey, bu üç alanda çok hızlı hareket etmek ve güveni yeniden sağlamak olacak. Faizler, enflasyon, hayat pahalılığı aşağı doğru gidecek; ekonomi toparlanacak, büyüme başlayacak, istihdam imkanları toparlanacak” dedi.
GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM İLKELERİNDE ‘ZOR DÜŞÜRÜLECEK KABİNE SİSTEMİ’ VURGUSU
Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ile İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, “Demokratik Hukuk Devleti İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem- Bağımsız ve Tarafsız Yargı Raporu” başlıklı sunum yaptı.
Sunumda; Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal gelişmeleri ele alındı. Darbeler, müdahaleler, siyasal istikrarsızlıklar, denge ve denetim düzeyi anlatımlarının ardından cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geniş yer verildi.
“Neden Anayasa Değişikliği” başlığı altında Sunum’da şu ifadelere yer verildi:
“Demokrasinin asgari koşulu olan erkler ayrılığı askıya alınmıştır. Denge ve denetim mekanizmaları kaldırılmıştır. Halk ve denetim mekanizmaları kaldırılmıştır. Halk egemenliğinin varlığının asgari bir gereği olan hesap verilebilirlik ilkesi yok edilmiştir. Demokratik toplumun temeli olan siyasi ifade özgürlüğü ve siyasi partiler arasında eşit rekabet, cumhurbaşkanının parti genel başkanı olması ve yargının bağımsızlığını yitirmesi sonucu ortadan kalkmıştır. Keyfî şekilde koyulup kaldırılan, yorumlanan, uygulanan ya da uygulanmayan kurallar yüzünden hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri kaybolmuştur. Temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gereken yargı, bağımsızlığını yitirmesi sonucunda, bizzat bir hak ihlali kaynağına dönüşmüştür. Kamu hizmetine girmede kanun önünde eşitlik ve liyakat ilkesi etkisiz kılınmıştır. Anayasa, toplumda hukuka olan inanç ve saygıyı yok edecek şekil ve ölçüde, iç tutarlılığını yitirmiştir.”
GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM İLKELERİ SIRALANDI
TBMM, yürütme ve idare ile yargıda ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ ilkeleri sıralandı. Bu kapsamda; “Cumhurbaşkanı halkı temsil edecek ve tarafsız olacaktır. Hükümeti, yani yürütmenin siyasi sorumlu kanadını denetleyen güçlü Meclis olacaktır. Güçlü ve sorumlu Bakanlardan oluşan, Meclis’e karşı sorumlu, siyasi kriz ve istikrar sorunu doğmaması için kolay kurulabilecek, ama zor düşürülebilecek kabine sistemi getirilecektir. Yargının tamamen tarafsız ve bağımsız olması sağlanacaktır. Siyasi partilere, seçimlere ve diğer kurum ve kuruluşlara dair mevzuat, başta 1982 Askeri Darbesi olmak üzere diğer otoriter etkilerden arındırılacaktır” temel ilke olarak hedeflendi.
KABOĞLU: GETİRİLEN REJİM, BAŞKANLIK OLMADIĞI GİBİ DEMOKRATİK DE DEĞİLDİR
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Burada sorun parlamenter sisteme indirgenebilecek bir sorun değil. Türkiye’de parlamenter rejim kaldırıldı ama onun yerine getirilen rejim, başkanlık rejimi olmadığı gibi demokratik de değildir. Türkiye’de bizim hedefimiz demokratik hukuk devletine dönüştür. Demokratik hukuk devletine nasıl dönülür? Erkler ayrılığı, yargı bağımsızlığı; yasama kuralı koyar, yürütme uygular, yargı yargılar. Bu; parlamenter rejiminde, başkanlık, yarı başkanlık, meclis hükümetinde mümkündür. Biz orada üçüncü adım olarak tercihi parlamenter rejimde yaptık. Bizim anayasal geleneğimiz parlamenter rejim geleneğine dayanmaktadır. Sorunların ne olduğunu biliyoruz, o nedenle çözüm yollarını bulmamız daha kolaydır.”
DIŞ POLİTİKADA KUTUPLAŞMALAR VE TÜRKİYE’NİN BAKIŞI
Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, dış politikaya ilişkin sunum yaptı. Edinilen bilgilere göre; sunumda, küresel düzeydeki ilişkiler ile Türkiye’nin dış ilişkileri masaya yatırıldı. ABD’nin, Çin ile kutuplaşması ve AB ile görüş birliği oluşmaması ele alındı. Trump döneminde açılan aranın Biden döneminde çok çabuk kapanmayacağı anlatıldı. Türkiye’nin küresel değişiklik ve gelişmelerde ‘dış politika’ yerine ‘dış ilişkiler’ yürüttüğü belirtildi. Türkiye’nin ABD ilişkileri ile Rusya ilişkileri değerlendirildi ve Orta Doğu’ya bakışın nasıl olması gerektiği üzerinde duruldu.
ÇEVİKÖZ: DIŞ POLİTİKA 180 DERECE DEĞİŞECEK
Ünal Çeviköz şu bilgileri verdi:
“Dış politika, dış ilişkilerden ibaret değildir. Stratejik düşünceye dayalı, liyakatla oluşturulmuş kadrolar tarafından üretilen bir dış politika çizgisi izleyeceğiz. Bu, bugün yok. Zaten dış politikadaki sorunların sebebi, böyle bir ilkelliği, dış politika çizgisinin izlenmemesidir. Genel Başkan’ımız ve bizler, dış politikanın 180 derece değişeceğini söylüyoruz. Bu 180 derece değişiklik, bu temel stratejik bakıştan ve ilkeli duruştan kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra belli politikalar vardır, Türkiye’nin hiçbir şekilde değiştirmeyeceği. Örneğin; Kıbrıs meselesindeki tutumumuz, Azerbaycan ile ilişkilerimiz. Ciddi, uluslararası hukuka dayalı, uluslararası toplumdaki tüm aktörler tarafından inandırıcı, güvenilir, öngörülebilir bir dış politika çizgimiz olduğunu tüm uluslararası topluma göstereceğiz.”
ÖZKOÇ: GİTTİĞİMİZ HER YERDE FERYATLARIN YÜKSELDİĞİNİ GÖRDÜK
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç; yeni başlayan yasama yılında yapacakları çalışmalar, kampta alınan yeni yol haritası kararları ve iktidar olmaları durumunda yapılan planlamalar hakkında şu bilgileri verdi:
“CHP Grubu olarak tatile girdiğimiz üç ay içinde başta Genel Başkan’ımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Türkiye’nin bütün illerini dolaşmaya başladık. Amacımız; cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra Türkiye’de ne yaşanıyor, vatandaşlarımız ne durumda, pandemi sonrası sıkıntılar ne durumda bunları direkt işitebilmekti. Gittiğimiz her yerde feryatların yükseldiğini gördük. Çiftçi çok büyük sıkıntıda, esnaf, öğrenci öyle. Bir anne baba düşünün, çocuklarıyla beraber gelecek endişesi içindeler. Bu bir ülkenin vatandaşları için çok tehlikeli, düşünülmesi gereken bir durumdu. Biz ‘erken seçim’ diyorduk, milletimiz ‘derhal seçim, çünkü ümidimiz tükendi’ dedi. Oysaki bütün olanaklarımız var, krizin içinden çıkabilecek imkanlarımız ve yüzyıllık birikimimiz var ama vatandaşlarımızın geldiği nokta ümitsizlik. Derhal arkadaşlarımızı Genel Başkan’ımız topladı. Böyle bir kamp yapma gerekliliği ortaya çıktı, bu kampta Türkiye’nin acil meselelerinin milletvekillerimizle ortak bir akılla değerlendiriyoruz. Daha sonra anayasa ile ilgili, özgürlükçü, laik, demokratik güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili, insanlarımızın sorunlarının çözümleri ile ilgili bir rapor haline getireceğiz.
İktidara geldiğimiz zaman çözümleri hazır bir şekilde nasıl uygulamaya sokarız bu zamanı değerlendireceğiz.
“BUNDAN SONRA SAHADA OLACAĞIZ”
Parlamento, artık işlevini yerine getiremeyen bir parlamento artık işlevini çok yerine getiremeyen bir parlamento haline geldi. Cumhur İttifakı, sarayın taleplerinin noter tasdiklerini onaylamak durumunda. Biz karşı çıkıyoruz. Sadece saray, yandaşları ve bir avuç insanın zenginleşmesi için uğraşıyorlar. Oysaki vatandaşımızın büyük sıkıntısı var. Bu iktidarla beraber sorunu çözemez. Bizim yapacağımız, görüşmelere katılmaktır ama bundan sonra sahada olacağız, milletimizle hareket edeceğiz. Bir an önce sandığın milletimizin önüne gelmesini sağlamak için gerekli çalışmaları yapacağız.
“MESELE İKTİDAR DEĞİL, TÜRKİYE’Yİ DÜŞTÜĞÜ DURUMDAN ÇEKEBİLMEK”
İktidar için kaygımız yok. Bir an önce iktidara gelip sorunların çözümü için göreve başlamayı sabırsızla bekliyoruz. İktidara milletimiz karar veriyor. 20 yıllık bir yönetimden hele hele cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra verilen sözlerin hiç gerçekleşmemesinden dolayı büyük sıkıntı yaşıyorlar. Mesele iktidar değil, Türkiye’yi düştüğü durumdan hem içeride hem dışarıda istenilen noktaya çekebilmektir.”
Şeyma Paşayiğit - Ünal Aydin / ANKA