COP15: Biyoçeşitlilik büyük tehdit altında

Kanada'nın Montreal kentinde yapılan BM Biyoçeşitlilik Konferansı'na (COP15) katılan uzmanlar, canlı türlerinin yok olma tehdidi ile ilgili son derece ciddi uyarılarda bulundu.

Kanada'nın Montreal kentinde devam eden Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Konferansı'na (COP15) katılan uzmanlar, dünya üzerindeki canlı türlerinin çeşitliliğinin, insanlığın devamı için hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti. Konferansa katılan ülke temsilcilerine sunulan ve buradaki tüm toplantılara temel oluşturan konuyla ilgili bazı veriler şöyle:

Yok edilen alanlar

Dünya Biyoçeşitlilik Konseyi'nin (IPBES) araştırmalarına göre yerküre üzerinde kara alanlarının günümüzde yalnızca dörtte biri doğal halinde varlığını sürdürüyor. Dörtte üçlük bir bölüm ise insanlar tarafından, örneğin ormanların yok edilmesi ya da tarlaya dönüştürülmesi gibi sebepler nedeniyle değiştirilmiş durumda. Okyanusların yüzde 66'sı insanların etkisi altında iken, sulak alanların yüzde 85'i tamamen yok olmuş durumda.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) de, dünya üzerindeki kara alanlarının üçte birinin "orta ya da üst seviyede hasarlı" olduğunu bildirdi. Bu alanlar yeniden rehabilite edilebileceğini belirten IPBES, böylesi bir çalışmanın çok verimli olacağını vurguluyor. Geçen Mart ayında Fildişi Sahili'nin Abidjan kentinde bir araya gelen Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi'nin (UNCCD) üyeleri, "10 milyar dönüm tahrip olmuş alanın, 2030 yılına dek rehabilite edilme faaliyetinin hızlandırılması" konusunda anlaşmaya varmıştı. Söz konusu hedef Montreal'deki konferansın da gündem maddelerinden biri.

Tehlike altında olan türler

IPBES'in aktardığı bir başka veriye göre dünya üzerinde var olan yaklaşık sekiz milyon hayvan ve bitki türünden bir milyonu yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bu da, Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin, tehlike altında olan türleri sıraladığı kırmızı listedeki yaklaşık 42 bin türden 20 kat daha fazla bir orana tekabül ediyor. Ancak Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin çalışması, sadece hakkında iyi bilimsel veriler bulunan 150 bin tür üzerinden yapılmış.

Dünya Biyoçeşitlilik Konseyi, yapılan en temkinli tahminlere göre dahi böcek türlerinin yüzde 10'unun, bir başka deyişle yaklaşık 660 bin böcek türünün yok olma tehdidi altında olduğunu bildiriyor. Bu konuda en kritik nokta, polinatör olarak da bilinen, ekosistemin korunması açısından hayati öneme sahip böceklerin yok olmasının yaratacağı son derece olumsuz etki. Zira insanların gıda olarak kullandığı bitkilerin dörtte üçü, çeşitli arı ve kelebek türlerinin yanı sıra pek çok diğer böcek türlerinin tozlaşmayı sağlaması sayesinde yetişiyor.

Bilim insanlarına göre, bitki ve hayvan çeşitliliğini tehlikeye atan en önemli unsurlar, canlıların yaşam alanlarının yok edilmesi, kara alanlarının aşırı kullanımı, iklim değişikliği ve işgalci canlı türlerinin yayılması.

Ekonomi ve doğa

Dünya genelinde ülkelerin gayri safi yurt içi hasılalarının yarısından fazlası, 2020 Dünya Ekonomik Forumu'nun hesaplarına göre doğa sayesinde elde ediliyor. Buna göre ekonominin pek çok alanında, işleyen bir tohumlama sürecine, su kalitesinin iyi seviyede olmasına ve hastalıkların doğa tarafından kontrol edilmesine ihtiyaç duyuluyor. Ekolojik sistemin bozulmasından ise en fazla inşaat sektörü etkilenirken, bunu tarım sektörü ve gıda/içecek sektörleri takip ediyor.

Zararlı sübvansiyonlar

Business for Nature adlı örgütün tahminlerine göre dünyada her yıl toplamda yaklaşık 1,8 trilyon dolar sübvansiyonlar, doğanın tahribine neden oluyor. Bu rakam dünya genelindeki gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2'sine denk geliyor. Birleşmiş Milletler'in verileri de, çiftçilere aktarılan yılda 470 milyar doların, "Çevreye ve sosyal hayata zarar veren fiyat deformasyonlarına" neden olduğunu ortaya koyuyor. Montreal'deki COP 15'te, söz konusu sübvansiyonların yılda en az 500 milyar dolar azaltılması tartışılan konulardan biri.

Dünya Haberleri