6-9 Haziran tarihlerinde yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine geri sayım başlarken, sahte siyasi haber ve dezenformasyon girişimlerinde artış gözlemleniyor.
En çarpıcı örneklerden biri, Fransa'nın sağcı popülist siyasetçisi Marine Le Pen'e destek için hazırlanan deepkfake (derin sahte) videolar.
Deepfake videolu seçim kampanyası
Nisan ayında, Amandine Le Pen ve Lena Maréchal isimli iki güzel kadının Tiktok'taki paylaşımları, yeğenleri olduklarını söyledikleri Marine Le Pen ve partisi Ulusal Birlik (Rassemblement National) için başlattıkları seçim kampanyası yoğun ilgi çekti.
Paylaşımlar önce, "Bir seçim kampanyası ancak bu kadar seksi olabilir" yorumlarına yol açtı. Ancak bir süre sonra bu alımlı genç kadınların Le Pen'in yeğenleri olmadıkları, hatta hiç var olmadıkları, yapay zeka yardımıyla yaratılan karakterler oldukları, videoların deepfake olduğu ortaya çıktı.
Marine Le Pen ile gerçek yeğeni Marion Maréchal'in yüzlerinden yararlanılarak yaratılan karakterlerle üretilen videolarda sahte yeğenler "teyzeleri" Marine Le Pen'e hayranlık duyduklarını, "gururlu Fransız kadınları olduklarını" söylüyorlar. Artık sahte yeğenlerin TikTok hesaplarına erişilemiyor. Bu videolarla, ne amaçlandığı konusunda ise şu değerlendirme yapılıyor: Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde aşırı sağı genç, dinamik ve çekici göstermek.
Sahte haberler Von der Leyen'ı da hedef aldı
Son dönemde yürütülen siyasi dezenformasyon girişimleri Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'ı da hedef aldı.
ABD'li yazar Norman Finkelstein sosyal medya hesabı üzerinden von der Leyen'ın aile albümünde yer aldığı iddiasıyla bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafta Hitler ile el sıkışan bir kadın görülüyor. Finkelstein paylaşımında bu kadının von der Leyen'ın büyükannesi olduğunu iddia ediyor, Komisyon Başkanı'nın "Büyükannem o andan itibaren bir ay süreyle elini yıkamadı" dediğini de aktarıyor. Finkelstein'in, von der Leyen ve ailesinin Nazi sempatizanı olduğunu öne sürdüğü sosyal medya hesabını yaklaşık yarım milyon kişi takip ediyor.
Oysa ne fotoğraftaki kadın von der Leyen'ın büyükannesi ne de paylaşımda yer alan ifadeler von der Leyen'a ait. Fotoğrafta yer alan kadının ismi Hildegard Zantop, 1937 yılında Nasyonal Sosyalistler tarafından düzenlenen bir etkinlikte çekilmiş bu fotoğraf, Doğu Prusya fotoğraf arşivinde yer alıyor. Bu arada Finkelstein'ın, Alman siyasetçi von der Leyen'ı hedef aldığı, "Nazi prensesi" ve "Bayan soykırım" diye hakaretler ettiği başka paylaşımları da bulunuyor.
Spoofing ile aldatma da yaygınlaşıyor
Son aylarda dikkat çeken bir diğer dezenformasyon yöntemi de "spoofing" kapsamında, yani bir kimlik ya da IP adresinin taklit edilmesi yoluyla yapılan sahtekarlık. Kamuoyu bu yolla da aldatılmak isteniyor.
Sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Avrupa Parlamentosu liste başı adayı Maximilian Krah ile ilgili bir haber buna örnek oluşturuyor. İnternette, "AfD'nin Avrupa liste başı adayının sekiz çocuğuna 82 bin 784 euro nafaka borcu var!" başlıklı bir haber dolaşmaya başladı. Haber, Bild gazetesinin internet sitesinde yayımlanmış gibi görünüyor, oysa bu haber o sitede hiç yayımlanmamış.
Siber suçlular, bu yönteme başvurduklarında, güvenilir bir kimliğe sahip gazetelerin kimliklerini taklit ediyor. Çok sayıda kişi, bu tuzağa düşüyor, bu linki gerçek bir habermiş gibi paylaşıyor, haberle ilgili yorumlar yapıyor.
Tıpkı internette yayılan "Yeşiller Almanya'yı uyuttu" başlıklı sahte haberde olduğu gibi. Alman haber dergisi Der Spiegel'in tasarımı taklit edilerek paylaşılan haberde, Alman koalisyon hükümetinin ortaklarından Yeşiller, "iklim değişikliğiyle mücadele ederken halkın yoksullaşmasına yol açmakla" suçlanıyor. Oysa daha dikkatli bakıldığında bu sahte haberin yer aldığı internet sayfasının adresinin spiegel.ltd olduğu yani derginin spiegel.de olan gerçek internet sayfası olmadığı görülebiliyor.
Demokrasiyi tehdit ediyor mu?
Peki, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde yoğunlaşan bu sahte haber ve dezenformasyon girişimleri Avrupa demokrasisini tehdit ediyor mu? ABD'de son başkanlık seçimleri sonrasında, 6 Ocak 2021 yaşanan Kongre baskınına benzer gelişmeler Avrupa'da da yaşanabilir mi?
Almanya'nın saygın düşünce kuruluşlarından Bertelsmann Vakfı'nın Şubat ayında yaptığı bir araştırmaya göre, Almanların yüzde 81'i internette dezenformasyonun yayılmasını önemli bir sosyal risk olarak görüyor.
Alman iletişim bilimci Christian Hoffmann ise hem Almanya hem de yurtdışındaki bazı aktörlerin kendi amaçları doğrultusunda stratejik dezenformasyon yaydıklarına işaret etmekle birlikte, bunun demokrasiyi tehdit edecek bir boyutta olmadığı görüşünde.
"Alman medyası ve siyasi sistemi bir hayli dirençli"
Bilim Medya Merkezi (Science Media Center) portalına konuşan Hoffmann, ABD'de daha ileri boyutta kutuplaşma olduğunu, özellikle siyasetçiler ve medyanın dezenformasyonun yayılmasına yol açtığını, bunun da Amerikan kamuoyunu dezenformasyona daha açık hale getirdiğini anlatırken, "Avrupa'da yürütülen araştırmalar dezenformasyonun daha az yayıldığını gösteriyor. Medyamız ve siyasi sistemiz bir hayli dirençli olduğunu kanıtlıyor" dedi.
Bunda Alman kamuoyunda sosyal medya paylaşımlarına karşı takınılan ihtiyatlı tutumun etkili olduğuna vurgu yapan Hoffmann, Rusya'nın Ukrayna savaşı ile ilgili dezenformasyon kampanyasını örnek gösterdi. Rusya'nın bu konudaki dezenformasyon çabasının Almanya'da "şu ana kadar pratikte etkisiz kaldığını" söyleyen Hoffman, nüfusun büyük çoğunluğunun saygın kaynaklara güvenmeye devam ettiğini, sosyal ağlardaki içeriklere yönelik şüpheciliğin de yüksek olduğunu kaydetti.
Medya psikoloğu Lea Frischlich ise dezenformasyona karşı direncin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.
Frischlich, dezenformasyonun eşitsizlik, kutuplaşma ve güven kaybı gibi toplumsal fay hatlarını hedef alması halinde bunun önyargıları artırabileceği ve demokratik görüş oluşturma sürecini zorlaştırabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu nedenle sosyal medyada doğru bilgilerin paylaşılması için kullanıcılara dikkat etme ve özen gösterme çağrısı yapan Frischlich, "Tıklama, beğeni ve paylaşımlardan önce derin bir nefes almak önemli" dedi.
AB'den Kremlin propagandasına karşı ilave adımlar
Bu arada AB üyesi ülkeler Çarşamba günü Kremlin'in propagandasını yaymakla suçladıkları dört Rus yayın kuruluşuna daha yaptırım uygulanması ve yayın yasağı getirilmesi konusunda anlaştı.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Vera Jourova, "Dört Kremlin bağlantılı propaganda ağı yaptırım listesine eklendi" açıklamasını yaparken bunları şöyle sıraladı: Voice of Europe, RIA Novosti, Izvestija ve Rossiyskaya Gazeta.
Çekya istihbarat servisi Mart ayında Prag merkezli Voice of Europe'u Rus propagandası için kullandığını iddia ettiği bir şebekeyi çökerttiğini duyurmuştu, yayın kuruluşunu da ulusal yaptırım listesine dahil etmişti.
Belçika makamları da bu yayın organının Avrupalı milletvekillerine Moskova'nın görüşlerini yaymaları için para ödemek amacıyla kullanıldığı iddiaları üzerine bir soruşturma başlattı.
Bazı AB'li siyasiler ve uzmanlar, Kremlin'i Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine müdahale etme amaçlı operasyonlar yürütmekle suçluyor.
DW,KNA,AFP / AP,JW,DA,JD