Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, "15 Temmuz’da insanlar neredeydi?" başlıklı yazısında özetle şunları yazdı:
"Bakın dostlar, ayağınızın altındaki zemin kayıyor. Bunu niye görmüyorsunuz. Görmek istemiyorsunuz ama gerçek bu.
Tamam, bayrama denk geldi. Gelecek sene de öyle olacak. Hesap şöyle. Kurban Bayramı 28 Haziranda başlıyor. O hafta tatil. Dönen dönecek, özellikle memur kesimi, esnaf çocuklarını memlekette bırakabilir. Öğrenciler de memleketlerinde kalırlar bu durumda. Çünkü artık seçimler heyecan uyandırmıyor. Seçim 18.6.2023 tarihinde, normal şartlarda. 15 Temmuz’da zaten okullar tatil. Gün bu kez Cuma değil, Cumartesi.
Cumhurbaşkanı, bir başka partinin genel başkanı ve iki siyasi partinin teşkilatlarının aktif katılımı, desteği, çağrısı söz konusu. Bir de o kadar polis ve güvenlik görevlisi vardı orada. Bir de 15 Temmuz da herkes, her siyasi partiden, her ideolojiden insan meydanlardaydı. Peki o gün o insanlar neredeydi?. Neden gelmediler. İnsanlar evlerine bayraklar asmadı. İstanbul’da AK Parti’nin 24 belediyesi var.
O kadar medyanız ve STK’nız var. Onların okurları izleyicileri, üyeleri, yöneticileri neredeydi. İstanbul’da 3268 cami var. İmam ve müezzin toplamı 7000 kişi yapar. Her camiden iki kişide mi gelmedi. İsmailağa ve İskenderpaşa orada. İkisinin o bölgedeki cemaat, vakıf, dernek, Kur’an kursundaki insanların sayısı bile daha fazla. Fatih’te AK Parti’nin 113.000 oyu var. Oy oranı % 52. Bu darbeye karşı daha bir çok parti, vakıf, dernek, oda, sendika vardı, sahi onlar neredeydi!?
Teşkilatlar mı çalışmadı. Çalışmadı ise neden. Tabanda mı bir sıkıntı var.. 15 Temmuz gibi, bir darbe tehdidine karşı “ölümüne” bir direnişin bu kadar kısa sürede toplum nezdinde sıradanlaşması ve değerini kaybetmesinin sebebi ne ola ki! Peki, bu sonucu hazırlayan sebepler neler. O sebeplerin sorumluları kim.. Sadece İstanbul’da değil, bütün ülkede durum aynı idi. Televizyon yorumcularınıza, yazarlarınıza, yüksek perdeden tehditkar ifadelerle meydan okumalarının toplum nezdinde bir karşılığı yokmuş meğerse. Zaten onlar kendileri de gelmemiş meydana.
“AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve AKP’nin Papatyaları” olmasın sakın bunun sorumluları.. O İstanbul Sözleşmesi, Lanzarotte savunucuları, aileyi bitiren pozitif ayırımcılık uygulanan LGBT, Türkçesi ile “Bu fahişe ve türevleri”, fuhşiyatı meşrulaştırma çabasındaki “içimizdeki Lolita avcısı Satanist Pedofolik Mykonos’lular”ın kankaları olmasın.."