Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gümüşhane programı öncesinde bugün Trabzon’da il başkanlığında basın toplantısı düzenledi. Uysal, "Bir sanatçının beyanı nedeniyle tutuklama talebiyle mahkemelere sevk eden savcıların, yolsuzluklarla ilgili neyi beklediklerini biz de merak etmekteyiz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız savcı ve hakimleri görev yapabiliyor olsa Adalet ve Kalkınma Partisi de yolsuzluğun odağı olmaktan kapatılma davasıyla karşı karşıya kalır" dedi.
"HUKUKSUZLUK VE YOLSUZLUKLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Seçim döneminin yaklaştığını ve Türkiye için önemli bir adım olduğunu belirten Uysal şöyle konuştu:
"Seçimin sıcak atmosferine eylül ayıyla birlikte gireceğimiz, yüksek gerilim hattında seyredeceğimiz can alıcı pek çok meselesi olan memleket gündeminin daha yükseklere tırmanacağı bir süreç olacağı inancındayız. Belki de Türk demokrasisinin en zor sınavı diye tahmin ettiğimiz önümüzdeki seçimler adeta devleti ele geçireceğiz diyerek yola çıkanların kamu kaynaklarını, gücünü, kolluğunu, kamu istihbaratını kendi siyasi hedefleri için bir araç olarak kullanmaktan çekinmeyen bir anlayışla beraber Türkiye’de önemli bir eşik olacağına da inanıyoruz. Bu noktada ülkenin maruz kaldığı hukuksuzluklar, yolsuzluklar maalesef ülkede yoksulluğun kalıcı hale geldiği bir Türkiye portresiyle de karşı karşıyayız. Bu büyük ülkede herhalde bir millet bir devlet için şundan daha büyük bir felaket olamaz yetişmiş insan gücünün kendi ülkesinde bir gelecek hayali kuramadığı bir ülke kimsenin hayal ettiği bir Türkiye değildir.
"TÜRKİYE SİSTEMATİK BİR ÇÖKÜŞ İÇİNDE"
Bu açıdan bugün geldiğimiz noktada eğitim, fırsat eşitliği, bizim liderimiz Süleyman Demirel’in şahsında Anadolu’nun en ücra köşesindeki insanlarımızın o fırsat eşitliğine sahip olarak devletin en üst kademelerine çıkabildiği bir ‘eski Türkiye’ dedikleri Türkiye var, ama bugünün Türkiye’sinde maalesef yoksulluk kalıcı hale geliyor. Gençlerimiz imkânsızlık yüzünden mahallelerine daha yakın üniversiteleri tercih ediyor. Türkiye sistematik bir çöküşe muhatap oldu bunun en önemli nedeni eğitimdeki çöküş oldu. Ülkenin demokrasi, hukukta kaydettiği irtifa küme düştü. Vatandaşımızın yoksulluğunu artıran bir koridora Türkiye girmiş oldu.
"HAKİMLER VE SAVCILAR GÖREV YAPABİLİYOR OLSA AK PARTİ YOLSUZLUK ODAĞI OLMAKTAN KAPATILMA DAVASIYLA KARŞI KARŞIYA KALIR"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diyerek sınırsız yetki, sıfır denetim düşüncesi ile bir model Türkiye’ye dayatıldı ve bunun doğal sonuçlarını 84 milyon vatandaş olarak hepimiz çekiyoruz. Daha fazla yoksullaştığımız, enflasyonun çift hanelerde olduğu, işsizliğin faizlerin iki katına çıktığı Türkiye fotoğrafı ile karşı karşıyayız... Özellikle bugün ortalığa saçılan adeta kanalizasyonun patlaması gibi yolsuzluklarını usulsüzlüklerin ortaya döküldüğü noktada bir sanatçıyı beyanı nedeniyle tutuklama talebiyle mahkemelere sevk eden savcıların, yolsuzluklarla ilgili neyi beklediklerini biz de merak etmekteyiz. Geçmişte laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı siyasi partilerin kapatılmasını isterdi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız savcılar, hakimleri görev yapabiliyor olsa Adalet ve Kalkınma Partisi de yolsuzluğun odağı olmaktan kapatılma davasıyla karşı karşıya kalır.
"TABANDAN TAVANA SİYASİ GÖRÜNÜMLÜ SUÇ ÖRGÜTÜ"
Geldiğimiz son noktada Adalet ve Kalkınma Partisi bir parti olmaktan çıkmış bir kişinin fun clubına dönüşmüş AKP bir siyasi vaka olmaktan çıkmış bir adli vakaya dönüşmüştür. Bu kadar yolsuzluğun müsamaha gösterildiği, yolsuzluk yapanların yurt dışına gönderildiği büyükelçi yapıldığı böyle bir süreçte yolsuzluğu içselleştirmiş, tabandan tavana, yukarıdan aşağıya bir siyasi örgütün ötesinde kamu kaynaklarının bilerek ve istenilerek yağmalanması için organize olmuş karşımızda bir siyasi görünümlü şebeke olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki mücadele süreci bizim için önemli olduğu kadar 84 milyon içinde bir var olma yok olma mücadelesidir.
"İKTİDAR MENSUBU ALEYHİNE HABER YAPILINCA ERİŞİM ENGELİ GELİYOR"
Sedat Peker’in çok uzun süredir açıkladığı kendisinin de ben de bu suçlara iştirak ettim, şahitliğim var diyen beyanlarına karşı maalesef ne İçişleri Bakanlığı'nın ne Cumhuriyet savcılarının, hakimlerin harekete geçmediğini görüyoruz. Bir muhalefet partisine mensup bir kişiyle ilgili bu tür iddialar olsa anında savcılıklarda hakimliklerde nasıl karşılık bulduğunu hepimiz biliyoruz. İktidar mensubunun aleyhine haber çıktığında, yaptıkları yayınlara, sulh ceza hakimleri eliyle erişim engeli getirildiğini biliyoruz. 26 Ağustos günü Ordu Milletvekilimiz Cemal Enginyurt Sedat Peker’in bu iddialarını referans göstererek suç duyurusunda bulundu. Pek çok siyasi partiden de suç duyurusunda bulunacakları beyanlarını görüyoruz...
"ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN YANLIŞ ÜSTÜ YANLIŞ SURİYE POLİTİKASI"
Israrla ifade ediyoruz çok net Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı satılamaz. Suriyeliler Suriye’ye entegre edilmeli. Türkiye maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yanlış üstü yanlış Suriye politikasıyla beraber on yıllar boyunca milli güvenliğine tehdit oluşturacak şekilde orta ve uzun vadede pekçok tehditle karşı karşıya. İki büyük kırılma yaşandı. Bir, AKP eliyle bir PKK Partisi kuruldu orada. İki, uzun asırlar sıcak denizlere inme hayali olan Rusya, bölgede kalıcı bir komşumuz haline geldi." (ANKA