Demokrat Parti (DP) Ankara İl Başkanlığı’nın olağanüstü kongresi Altınpark Anfa B Salonu’nda yapılıyor.
Kongrede DP Genel Başkanı Gültekin Uysal'ın yaptığı konuşma şöyle:
"TARİHİ GERİYE DOĞRU AKITARAK HAKİKATLERİ DEĞİŞTİREMEZSİNİZ"
“Zaman zaman meşruiyet kaygısıyla Menderes’e, Demokrat Parti’ye referans verenlerin, zaman içerisinde gördük ki onların meselesi ne millet ne milli irade, ne demokrasi, ne de hukuk. ‘Bugün 27 Mayıs’ı Milli Birlik Komitesi yaptırdı’ diyerek, siyasi konjonktür gereği darbeyi yapanların isimlerini ağzına alamayan bu müftedi (esaretten kurtarılan) demokratlara buradan haykırmak isterim. ‘Darbeyi yapan Milli Birlik Komitesi’dir diyerek, majestelerinin Anadolu Ajansı’na buradan bildirmek isterim. Siz tarihi geriye doğru akıtarak hakikatleri değiştiremezsiniz. Bugün siyasi konjonktür itibariyle birileriyle işbirliği yapıyoruz diyerek, darbecilerin isimlerini anmazsanız zaten sizin Demokrat Parti ne demek, Menderes ne demek ne anladığınızı, o yaslı haliyle Faruk Nafiz Çamlıbel’in Demokrat Parti milletvekili olarak o yaslı adada ifade ettiği gibi ‘Dalgaların gam götürüp sevinç getirdiği, o yaslı adayı o yaslı halinden çıkarır’. Bina üstüne bina dikerek tek bildiğini rantiye düzeni içerisinde ne yaptığınızı biliyoruz.
"TARİHE VERDİĞİNİZ ZARARI SİLMEK EN BÜYÜK MÜKELLEFİYETTİR"
TBMM’de kamusal alanlardan darbecilerin isimlerinin silinmesi için bir kanun teklifi vereceğimizi ifade etmek isterim. Onlar da hatırlasınlar. Bugün 29 Mayıs. Tarihin döndüğü, büyük yeniliklerin miladı olduğu, büyük değişimlerin başlangıcı olduğu bir tarih. İstanbul’dan başlayarak bir yıkım projesini bu ülkede uygulayanlar bugün tekrar bir yıkım projesinin zemininde, Atatürk Havalimanı’nda bugünü kutlayacaklar. Onlara bir şekilde ifade etmek isteriz ki bu büyük tarihe verdiğiniz zararı on yıllar, bırakın asırlar boyu silmek bu millet için en büyük mükellefiyettir.
"MİLLET BAHÇESİ DİYEREK ATATÜRK HAVALİMANI’NI PROPAGANDA AMACINA DÖNÜŞTÜRME GAYRETLERİ VAR"
Atatürk’ün isminde başlayarak rahatsızlıklarını biliyoruz. Şimdi güya şirin görünmek adına Atatürk Havalimanı’nı tepkiler de gelince ‘Bir pistini açık tutalım, gerisini fiilen kapatalım’, bu maksatla, millet bahçesi diyerek Atatürk Havalimanı’nı propaganda amacına dönüştürme gayretleri var. 20 yıllık uzun bir dönemi milletimiz kendilerine tanımış olmasına rağmen bugün hala bir takım mazeretlere sığınma gayretlerini görüyoruz. İnsanların sorumluluğu iki şeye göredir, yönetenlerin de elbet, imkanlarınız ve kabileleriniz ölçeğindedir. Bugün bu büyük milletin kendilerine güç vermiş olmasına rağmen, bugün gelmiş olduğumuz noktada Türkiye’de her sahada sistematik çöküşün yaşandığı böyle bir dönemin neticesinde hala suçu muhalefette, hala suçu kitlelerin kendilerini anlamadığını gerekçe göstererek, bugünleri geçireceklerini zannetmektedirler.
"MALİYETİ 84 MİLYONA YÜKLEMENİN DERDİNDELER"
Kendileri için her adımı bir varlık ve yokluk mücadelesi haline getirenler kendi zafiyetlerinin, kendi şahsi zafiyetlerinin bu büyük ülkenin milli güvenlik açığına dönüştüğünü bilmeyenler her gün attıkları adımlar, her gün tercih ettiği politikalarla beraber maliyeti 84 milyona yüklemenin derdi içindeler. Bugün Türkiye 198 ülke arasında enflasyonda altıncı sıraya gelmiş, 735 risk primiyle dünyada üçüncü yüksek risk primine sahip olur ülke haline gelmiş. OECD, AB, G20 kategorilerindeki ülkeler içerisinde 260 dolar ile en düşük asgari ücreti veren ülke haline gelmiş. Büyük mütefekkir Sayın Erdoğan çıkmış diyor ki ‘Bu politikamızı anlamayalar ya cahildir ya vatan hainidir’. Sormak isterim, bu tablo ortadayken kim cahil, kim vatan haini? Her yerinizden cehalet akıyor, kendi dışınızdaki insanlar itham eder haldesiniz.
"NİSAN AYI İTİBARİYLE BÜTÇE AÇIĞINIZ SADECE AYLIK BAZDA 50 MİLYARA YAKLAŞMIŞ"
Politika icra edenler aynada kendilerine bakacaklarına kendilerini eleştirenleri itham eder noktadalar. Bugün yanlış politikalarının bedelini 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervlerini, sanal kur düzenini başarıymış gibi millete pazarlamak adına yıllar boyu arka kapıdan döviz satanlar, bu gerçek ortaya çıkınca o açığı kapatabilmek için milletimize maliyetini yükledikleri kur korumalı mevduat diyerek, bir politika icat ettiler. Bugün itibariyle neredeyse 60 milyar dolarlık mevduat toplandı. Her 10 kuruş, dolarda ve dövizde artış yaşandığında millete 6 milyar maliyeti var. Bunun hesabını erecek olanlar millete hesap sorar haldeler. Nisan ayı itibariyle bütçe açığınız sadece aylık bazda 50 milyara yaklaşmış. Yıl sonu itibariyle 2022 bütçesini yarısına yaklaşacak. 650 milyar dolara yaklaşacak bir fiili gerçeklik var. Milleti hem cahil, hem de hain diye itham eder noktadasınız. Açık yüreklilikle söylüyorum, bu bilinçsizler, bu bedbahtlar, bu cahiller, açık yüreklilikle zaman zaman sorduğum gibi, kendi partilerinde kötülük mü yazdığını biz de millet önünde sormak durumundayız. Sizin programınızda amaç bölümünde kötülük mü yazıyor?
"CUMHUR İTTİFAKI’NIN HEDEFİ MAJESTELERİ VE AİLESİNİN İKTİDARINI SÜRDÜRMEK"
Yakın hafızamızda hepimizin var. Trafolara kedilerin girmesinden, atı alanın Üsküdar’ı geçmesinden, mühürsüz oylardan, son olarak 2019 yılında yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline kadar seciyeleri ortada. Şimdi zaman zaman ifade ederim, Levent Yüksel’in güzel bir şarkısı var. Diyor ki ‘Bana güvenme sakın, sabıkam ihanetten’. Şimdi sabıkaları her noktada demokrasi ve hukuka ihanet etmekten olanlar, bugün bu ülkeye söyleyecek sözü kalmamış olanlar sadece ve sadece kutsadıkları kişinin yakın çevresinin ailesinin iktidarını hesap vermekte kaçındırmak için bir çaba içindeler… Cumhur İttifakı’nın tek bir hedefi vardır, majestelerinin ve ailesinin iktidarını devam ettirmek. Oysa bizlerin 16 Nisan referandumu ile başlayan, 2018 yılında Millet İttifakı olarak ve bugün altılı masa etrafında bir araya gelerek bu endişeleri yaşayan siyasi partiler ve genel başkanları olarak millete taahhüdümüz bir kişinin iktidarını devam ettirmek isteyenlere karşı demokrasi, hukuktur, refahtır.
"ONLAR ZANNEDİYORLAR Kİ BİZ SUSSAK HER ŞEY HALLOLACAK"
Geçen hafta içerisinde TBMM’ye güya sosyal medyayı düzenlemek adı altında bir kanun teklifi verdiler. Oradan da anlaşılıyor ki artık iktidarı en küçük eleştiriye tabi tutanların bir ceza adına muhatap olacağı bir hukuki çerçeveyi oluşturabilmek için ellerinden geleni yapmak noktasında Meclis’i de alet etme niyetindeler. Bir büyük şairin de dediği gibi ‘Onlar zannediyorlar ki biz sussak her şey hallolacak. Oysa bilmiyorlar ki biz sussak tarih susmayacak, biz sussak hakikat susmayacak’. Bu anlayış içerisinde biz gözlerimizi kapatsak, bizleri sustursalar bu problemler ortadan kalkacak ama bu hakikatleri silebilme imkanları yok. Yaptıklarını milletimizin unuttuğu varsayımındalar. Bir yanda Birleşmiş Milletler kürsülerinde ‘Adalet siyaseti yürütüyoruz’ diyenler. ‘Dünya beşten büyüktür’ diyerek, büyük büyük iddia koyanlar geldiğimiz noktada dün katil dedikleriyle bugün 3-5 milyar dolar için kucaklaşma noktasına gelmişlerdir. Sizin zihniyetinizin temeli buradadır.
"BUGÜN DAHA BÜYÜK YIKIMLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Türkiye’nin Erdoğan’lı ve AKP’li bir Türkiye olarak tarihi yürüyüşünü yürütebilme imkanı yoktur. Tek tek mesele ne ekonomi ne de dış politikada yaptıkları tercihlerdir. Ne eğitim sahasına yaptıkları ne de diğer alanlarda yaptıkları tercihlerdir. Topyekun bu büyük ülkenin devletin kendi içinden başlayarak, nasıl bir zafiyete muhatap edildiğini 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü ile gördüğümüz gibi bugün daha büyük yıkımlarla karşı karşıyayız. Yedi tane gübre fabrikasını özelleştirenler ne için gübrenin yüzde 500 zamla milletimizin, çiftçimizin almak zorunda olduğunu anlayamazlar. Bugün bu büyük ülkede ayçiçeği, pamuk, buğday başta olmak üzere ithalatçı konuma getirenler maalesef uyguladıkları politikaları millet önünde itiraf etmekten çekindikleri için suçu başkalarında bulma gayreti içindeler.” (ANKA)