Dünya edebiyatının klasiklerinden Türkçe edebiyata 9 kitap ve Notos 92
Kısa Dalga kitap köşesinden tekrar merhaba. Bu hafta da kitapların gündemini sizin için takip ettik. Son dönem metinler içinden bu haftanın kitapları şöyle:
110
Charles Baudelaire, “Elem Çiçekleri”
Dünya edebiyatının önemli isimlerinden olan, kendinden sonraki pek çok sanatçıyı etkileyen Charles Baudelaire’in klasik metinlerinden olan kitap, Everest Yayınları tarafından, Hilmi Yavuz çevirisiyle basıldı. Tanıtım bülteninde kitabın çevirisiyle ilgili şu detaya yer veriliyor:
“Baudelaire’in genelde dünya, özelde Türk şiirine büyük etkileri olan Les Fleurs du Mal adlı yapıtını 1927 yılında Alişanzade İsmail Hakkı Osmanlı Türkçesine aktarmıştır. Bu çeviri, Les Fleurs du Mal’in toplu ilk çevirisi olarak edebiyat tarihi açısından dikkate değer. Bunun yanı sıra Osmanlı Türkçesinin imkânlarıyla Baudelaire şiirini başarıyla aktarması bakımından da Türk Edebiyatı’nda edindiği yer hâlâ önemini korumaktadır. Elinizdeki kitapla Alişanzade’nin sözü geçen çevirisi çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden Hilmi Yavuz tarafından Latin harflerine aktarılmıştır. Hilmi Yavuz, kitabın Fransızca aslıyla karşılaştırmalı olarak gerçekleştirdiği titiz aktarımını geniş bir sözlükle destekleyerek okura kolaylık sağlamaktadır.”
210
Jack London, “İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları”
Asıl adı, John Griffith London olan Amerikalı gazeteci yazar Jack London, “Demir Ökçe”, “Beyaz Diş”, “Martin Eden” gibi kitaplarıyla Türkiyeli okur tarafından da ilgiyle karşılanan bir yazar. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, yazarın üç öyküsünün yer aldığı, “İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları” adlı kitabını okurla buluşturdu. Levent Cinemre çevirisiyle basılan metinde, “Kahverengi Kurt” (1906), “Ah O Benekli” (1907) ve “Batard” (1902) adlı üç öykü yer alırken, yazar başka metinlerinden de bildiğimiz köpeklere ilgisini bu öykülerine de yansıtıyor.
310
Barış Ünlü, “Bir Siyasal Düşünür Olarak, Mehmet Ali Aybar”
Barış Ünlü’nün, “Bir Siyasal Düşünür Olarak Mehmet Ali Aybar ve Dönemi” adlı yüksek lisans tezini geliştirerek oluşturduğu ve İletişim Yayınları tarafından basılan bu kapsamlı metin, ikinci baskısıyla tekrar okur karşısına çıkıyor. Kitap, bir Mehmet Ali Aybar biyografisi olmanın ötesine geçerek, düşünürün Türkiye siyasetindeki yerine de odaklanıyor. Türkiye sol siyaseti açısından önemli bir isim olan Aybar’a daha yakından bakmak isteyen okurun ilgisini çekeceğini düşündüğümüz bu kitabı dikkatinize sunuyoruz. Tanıtım bülteninden şu cümleler fikir verici olabilir: “Türkiye’deki az sayıdaki özgün ve yerli sol/sosyalist düşünce insanından biri olan Mehmet Ali Aybar önderi olduğu Türkiye İşçi Partisi ile bir döneme -kelimenin tam anlamıyla- damga vurmuştu: TİP, Türkiye sol tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir başarıyla 1965 seçimlerinde meclise 15 milletvekili sokmuş; Aybar’ın kullandığı “güler yüzlü sosyalizm”, “Türkiye’ye özgü sosyalizm”, “özgürlükçü sosyalizm” kavramları hem önemli tartışmalara hem bölünmelere yol açmıştı.”
410
César Aira, “Müzikli Beyin”
Çağdaş Arjantin edebiyatının önemli temsilcilerinden kabul edilen, César Aira, çevirmenliğinin yanı sıra kısa öykü, roman, deneme türlerinde eserleriyle tanınıyor. Çeviri ve roman dalında ödülleri de bulan yazar, 2015 yılında Man Booker Uluslararası Ödülü finalistlerinden.
The Wall Street Journal, yazar için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Arjantinli yazar César Aira, avangard tekniklerle uğraşan seçkin bir minyatürcü. Çalışmalarındaki neşeli edebi oyunculuğu ve hikâye-içinde-hikâyeleriyle, Vladimir Nabokov ve Italo Calvino'yu andırıyor."
“Müzikli Beyin” kitabı ise, Saliha Nilüfer çevirisiyle, Kolektif kitap tarafından basıldı. “Tuhaf” karakterleri ve gerçeküstü anlatısıyla dikkat çeken bu metnin, meraklı okurların ilgisini çekebileceğini düşünüyoruz.
510
Andrew Less, “Şehirlerin Tarihi”
Çağımızda gündemi devamlı meşgul eden şehirlerin, tarih içinde yolculuğuna odaklanan, Andrew Less’in bu kitabı, İnkılâp Kitabevi tarafından, Tuğba Bektaş Sünnetci çevirisiyle basıldı. Kitap, kurulduğu ilk zamanlardan itibaren, insanlık ve dünya tarihini etkileyen şehirlere yakın plandan bakma şansı veriyor ve okuru tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor. Tanıtım bülteninde kitabın konusundan şöyle bahsediliyor: “Şehirlerin Tarihi, antik çağlardan 21. yüzyıla kadar kentsel merkezlerin yükselişi ve gelişiminin hikayesini anlatıyor. MÖ 4. binyılda Yakın Doğu’daki ilk şehirlerin kurulmasıyla başlar ve Hindistan’daki İndus Nehri Vadisi’ndeki kentsel büyümenin yanı sıra Mısır ve Akdeniz’i çevreleyen bölgeleri incelemeye devam eder. Atina, İskenderiye ve Roma hem siyasi hem de kültürel olarak öne çıkar. Batıda Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Avrupa şehirleri uzun bir zayıflama ve gerileme dönemine girmiştir.”
Çağdaş Latin Amerika edebiyatının önde gelen isimlerinden olan, feminist aktivist yazar Gabriela Cabezón Cámara ayrıca, Feminist hareket NiUnaMenos'un kurucuları arasında yer alıyor. Egemen fikirleri aşındıran ve mağdurun yanında bir yazar olarak bilinen Arjantinli yazarın bu kitabı, Roza Hakmen tarafından çevrildi ve İthaki Yayınları tarafından basıldı.
Basın bülteninden: “1872’de şair José Hernández tarafından kaleme alınan, Arjantin edebiyatının kurucu eserlerinden biri sayılan, ülke tarihinde önemli bir yer kaplayan “gaucho”ların, yani sığır çobanlarının hayatına odaklanan Martín Fierro adlı destanın altüst edilerek yeniden anlatıldığı bu romanda, özgün destandaki isimsiz, sadece “karı” olarak hitap edilen bir kadın, kimliğine kavuşurken toplumsal, duygusal ve hatta cinsel bağlamda da kendini yeniden keşfediyor.”
710
Cemil Kavukçu, “Patika”
Türkçe edebiyatın usta isimlerinden, Cemil Kavukçu’nun “Patika” adlı öykü kitabı, Can Yayınları tarafından okurla buluşturuluyor. 1987 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödüllü “Patika”, yazarın ikinci kitabı olması açısından önemli. Bu nedenle, takipçilerinin yazarın edebiyatının ilk dönemlerine bakma şansı da bulacağı bu metni ilginize sunuyoruz.
Tanıtım bülteninden: “Kimi kısa kimi neredeyse bir novella uzunluğundaki bu öykülerinde Kavukçu sıradan insanların günlük yaşamı kadar iç dünyalarına da odaklanıyor; tekdüze akıp giden olaylar karşısında yaşadıkları sıkıntıları, çözümsüzlükleri, özlemleri ve katı gerçekler karşısındaki tepkileri gözler önüne seriyor. Usta öykücü yazarlık kariyerinin daha başlarında gözlem gücü ve yaratıcılığını, insan psikolojisini kavrayışındaki derinliği ortaya koyuyor.”
810
Louisa May Alcott, “Küçük Kadınlar”
Amerikalı yazar Louisa May Alcott’ın bu kitabı, Mundi Yayınları, çocuk klasikleri dizisinden bir roman. Çiçek Eriş tarafından çevrilen metin, yazarın en önemli kitabı olarak biliniyor.
Louisa May Alcott’ın kendi çocukluk deneyimlerinden yola çıkarak kurguladığı metinde: “March ailesinin zorlu savaş şartlarıyla başa çıkma çabalarını, aile bağlarını ve en önemlisi kız kardeşliğin gücünü anlatıyor. Yazar olma hayalleri kuran Jo, zengin bir hayata özlem duyan Meg, romantik müzisyen Amy, nazik ve kırılgan Beth... Bu birbirinden çok farklı dört kardeşle; yoksulluğun, zorlukların, kederin ağırlığı altında ezilmeden kahkahanın, küçük mutlulukların, her şartta birbirine sımsıkı sarılmanın mümkün olduğuna dair incelikli bir hikâyenin izini süreceksiniz.”
910
Christopher Alan Bayly, “Modern Dünyanın Yeniden İnşası, 1900-2015”
İngiliz tarihçi Christopher Alan Bayly, Britanya İmparatorluğu, Hindistan ve dünya tarihi üzerine yaptığı araştırmalarla tanınıyor. Yazar, aynı zamanda 2004 yılında Birleşik Krallık’ın tarihçilere verdiği en önemli ödüllerden biri olarak bilinen “Wolfson History Oeuvre”unda sahiplerinden.
Christopher Alan Bayly’nin, “Modern Dünyanın Yeniden İnşası, 1900-2015” adlı kitabı ise, Ayrıntı Yayınları tarafından, Eren Buğlalılar çevirisiyle basıldı. Düşünürün bu metni, modern tarih yazımında çığır açıcı kabul edilen, “Modern Dünyanın Doğuşu” adlı çalışmasını tamamlayıcı nitelikte.
1010
Notos 92 – Edebiyat ve Yürüyen Kadınlar
Bu hafta son olarak, Notos Dergi’nin 92. Sayısına dikkatinizi çekmek istiyoruz. Edebiyatçı ve felsefeci Meltem Gürle editörlüğünde hazırlanan derginin bu sayısı, “Edebiyat ve Yürüyen Kadınlar” temasıyla okurla buluştu. Meltem Gürle, sunuş yazısında, “Bu sayıda hem yürüyüşün doğasına dair düşünmek hem de yürüyen kentli kadınların edebiyat ve sinemadaki temsillerine yakından bakmak istiyoruz” diyor.