İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Habertürk canlı yayınında Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı.
İmamoğlu'nun konuşmasından bazı satır başları şöyle:
''-Her şeyden önce başımız sağ olsun, ne yazık ki vatandaşlarımızı kaybettik. Dönem dönem terör saldırıları ülkemizde canımızı çok yaktı. Bu saldırılarda sadece vatandaşlarımızı kaybetmedik, bazen ülkelerimizi ziyaret eden insanlar da yaşamlarını kaybetti.
-Bu tür olaylarda bilgi kirliliği toplumu etkileyebiliyor. İnsanlar bir anda 'yarın, öbür gün ne olacak' kaygısını yaşıyor. Turizm açısından çok canlı yılı yaşıyoruz. İki yıl pandemi yaşadık, insanlar kepenk açamadı. PYD'si, PKK'sı hepsini kınıyoruz. Bunu kim yaptıysa Allah onların hepsini ülkemizden uzak tutsun, hiçbir ülkeye girmesin ama hayat devam ediyor. 'Yarın sizin aranızdayım' dedim 'Her gün geleceğim' dedim. Bu tür saldırı ortamlarında terör istismarı en çok sinir olduğum şey.
-Ben güvenlik konusunda, saksılar meselesi, bazı diyaloglar, işbirliği, ortak çalışma kültürü, bu konularda bir arada olabilme meselesiyle ilgili yaşadığım sıkıntılar, bunların hepsini bir süre erteledim. Konuşmayacağım, ama zamanı gelince bunlara temas edeceğim. Kriz anların partisi, makamı, A'sı, B'si yok. Bir şehri yok, ülkesi yok. Teröre karşı direnç göstermezsek bu işi çözemeyiz. Böyle bakmazsak Allah bizi korusun. Ben bu konuları erteledim. Cevap vermeyeceğim, zamanı gelince konuşacağım. Valilik bu konuda karar verdi, sözlü tebliğ etti, kaldırılmasını istedi, biz de uyguladık. Ağaçları koruma altına aldık. Şehir aksesuarları bütünüyle çok çalışılan, içeriği güçlü tasarımlar.
-Yargı kararını, Türkiye'nin değişimini bekliyoruz. Engellenen birçok projenin, elimizden alınan gayrimenkullerin tekrar İstanbul'a geri döneceğini biliyoruz.
- Ekrem İmamoğlu'nun 3,5 yılına 25 yılı eşdeğer tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro hattında gürül gürül çalışan yönetimi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar.
-Sıfır yatak sayısında 3 bin yatağa geldik. Önümüzdeki yıl 5 bin olacağız. Bir öğrencinin ailesine maliyeti aylık 7 bin lira. Normal bir ailenin çocuğundan bahsediyoruz. 3 bin lira da ona maaş yollasa. 5 bin öğrenciden öyle büyük rakam yapıyor ki. İstanbul'a gelen öğrencinin çalacağı kapı olduk. 1
-Bizim anlaşamadığımız belediye yok. Üsküdar Belediyesi bize teşekkür etti, o günden beri açılışlarımıza gelemedi, üzülüyorum. Bugün Arnavutköy Belediyesi'ne gittik. İçme suyu arıtma tesisinin açılışını yaptık. Sayın Başkan gelmedi. Ardından kreşimizi açtık, Bayrampaşa Belediye Başkanı oradaydı. 5 yıl boyunca kendi ilçemde tek bir dakikam bile, rahmetli Topbaş'ı ne sayın Uysal'ı ilçemde ağırlayamadım. Ama ben hangi ilçeye gidersem gideyim, o ilçenin belediye başkanını mutlaka davet ediyorum. 150 projeye baktığımızda, o kadar eşitlikçi ki, en büyük değişim bu. 39 belediyenin 39'unda da hizmetimiz var. 30-40 senedir hizmetlerin ihmal edildiği Kadıköy'den Büyükçekmece'sine kadar bir süreç anlatabilirim.
-Enflasyon yüzde kaç? İTO'ya göre yüzde 108, o da tüketici fiyatlarına göre. Aklına geldi mi kurnazlık yapanlarla bizim işimiz yok. Ulaşım meselesinde engelleniyoruz. 300 milyon Euroluk onayımız Cumhurbaşkanlığında. 3 sene oldu. Kendi bütçemizden 160 tane metrobüs almak zorunda kaldık. Halbuki kredisi hazırdı. Bunu bize aldırtmadınız. Hala onaylanmıyor. İstanbul'un belli yıl içerisinde otobüs sayısını yenilemeniz lazım. Krediyi ilk defa İmamoğlu yönetimi kullanmıyor ki.
-İBB İstanbul kentinin 2009 planlarında İstanbul Havalimanı yoktu. Şu kadar para harcandı diyoruz. Bunun üçüncü köprüsü, yolları var. Halkalı'dan yapılan metro var. Gayrettepe'den önümüzdeki seneye yetişebilecek metrosu var. 1 metro neredeyse 1 milyar Euro. Sadece Kanal İstanbul meselesinin şehre getireceği yük 3 milyon nüfus. Adresinde konut olan, boş olan konut sayısı 750 bin. Evi var, boş tutuyor. Ondan daha fazla vergi almak zorundayız. Dünyada bu uygulamalar var. O vergiyi biz konut fonuna aktaracağız, konut üreteceğiz. 1989 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yola çıkıldı. Melen barajını 30 küsur yıldır duyuyoruz. Eski Bakan 2016 yılında açılışını yapacağız dedi. Ortada kocaman çatlak gövde, milyarlarca harcanmış lira. 2023'ün Ocak-Şubat'ında açarız dediler. Daha kötüsü orayı rehabilite edecek proje olmadığından bahsediliyor. Ortada 10 milyarlık çöp duruyor. İstanbul'un su tehdidi devam ediyor. Biz 2050 vizyonunu çalışıyoruz. Yeni bir jenerasyon var artık. Sağlıklı bir gelecek, yaşam kalitesi yüksek kentler bekliyor. Yeşil alanlarda yürümek istiyor. Bizim insanımız enerjisi yüksek insan. Demokratik ortamda yaşamak istiyor, hayatında yürüyebileceği hedeflere koşmak istiyor. İstanbul'un verilerini, geleceğini çalışıyoruz. Alacak o kadar uzun bir yolumuz var ki. 25 yılda yapamadıklarını 3,5 yılda başardığımız süreçle yarıştırarak ortaya koyuyorlar. O kadar acz içindeler; çünkü üretemediler.
-Taksi sorununda bir plaka meselesi var. Taksi değil; plaka. Plakanın değeri, sahipleri, hisseleri; hatta plaka baronları. Mekan ismi vermeyelim. Milyarlarca lira, bir borsa. Gelir gelmez bu işe damga vurmak istedik. 30 senedir plaka sayısı artmamış ama nüfus 3 kat artmış. Bu şehirde net olarak şu teklif edildi; 5 bin taksi çıkartma, bunları sat, biz satın alalım, sistem yürüsün. Buna hayır dedik. 14 kez bizim teklifimiz reddedildi. Kim reddetti? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki UKOME'deki sandayle sayısı değiştikten sonra. İBB yetkililerin çoğunluğu vardı. Müzakere masası vardı. Burayı yöneten İBB'nin yetki alanı olan masaya 5 yeni üye atayarak, alakasız bakanlıklardan. Aile Bakanlığı'nın bile üyesi olduğu masa inşa ederek, çoğunluk sayısını elimizden alarak. Sonra anladık ki, ben de şahit oldum, sayın Cumhurbaşkanı, sayın bakanlar bizim UKOME'yi öyle bir takip ediyorlar ki, bu nasıl bir aşk? Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim, Çevre Şehircilik, Aile Bakanlığı'nın sandayeleri var. Jandarma, Emniyet Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlığı, Karayolları, Devlet Demir Yolları temsilcileri. Benim İstanbul'da taksiye binemeyen anne, baba, genç kızlar, çocuklar, siz o taksiye binemediğiniz zaman aklınıza Süleyman Soylu, Murat Kurum, Adil Karaismalioğlu'nu getirin. Ulaştırma Bakanlığı'ndan bir katılımcı var, o elini kaldıracak diğerleri de kaldırıyor kafaları önde eller havada.
-6 ay sonra gidecekler ve çözeceğiz, 6 ay kaldı. Burada hangi çıkar meselesinin damarına bastıysak. Pervasızca bir kurumu tehdit edecek kadar bir takım söylem ve işlemlerin içine giriyorlar. Birisi uygulama üzerinden taksi çağırıyor. Gelmiyor. Sonra Arapça isimle taksi geliyor. Benim vatandaşıma siz bunu nasıl yaparsınız? 100 doların varsa taksi var gibi. Benim bütün feryadım, plaka sahiplerine, baron gibi yönetmeye sistemi çalışanlara, adaletsiz şekilde UKOME'ye müdahale eden bakanlıklara. Benim taksi esnafıyla problemim yok. Hala taksiye ihtiyacımız yok deniyor. Olacak iş değil. Bizi finansal olarak zor ortamda daha orta ve uzun vadeli imkanlar bulduğumuzda bize fırsatı ver ki insanlarımız pırıl pırıl otobüslere binsin.
-TOGG'un inşaatı başladığında biz elektrikli araç ihtiyacımızı TOGG'dan karşılayacağız diye beyanımız var. Biz tarihi yarımadayı sıfır emisyonlu alan ilan etmek istiyoruz. Bütün hizmet araçlarımızı elektrikli araca dönüştürmek istiyoruz. Tabii ki otobüslerimiz de o alanda elektrikliye dönecek. Tarihi yarımada ile ilgili çok güzel bir alan tasarladık. Eminönü-Alibeyköy hattının bitirilmesinden Unkapanı Köprüsü'ne, Sarayburnu'nun arkeolojik parka dönüştürülmesi, tarihi kara surlarının yapılması, Beyazıt Meydanı'ndan aklınıza gelecek birçok yerde projelerimizi geliştirdik.
-Bazen bu yapılan yargısız infazlara sessiz kalındığı dönemleri hissettim. Bunu partili olarak kavramlandırmak istemiyorum. Sürece hassas baktığını düşünen, ülkenin demokratikleşme, hukuk devletinden uzaklaştığı süreç olarak görüp, millet ittifakının başarılı olmasına inanılan süreçte bu kadar hırpalanma dönem yaşatılırken daha hassas davranması gerektiğini düşündüm. Burada kıyamet koparmaya, olmadık yerde iş çıkarmaya hazır iktidar cenahı varken, sürece kayıtsız kalan, hak ettiği şekilde sahip çıkılmayan süreçler yaşadım. Benim hedefim var. Bu ülkenin faydalı yöneticilerinden birisi olmak. Millet ittifakı Türkiye'nin kaderiyle ilgili büyük adımlar atıyor. Efendim faiz sebep, enflasyon sonuç. Rahmetli Demirel ne demiş diye önüme dökün dedim. Rahmetli Demirel'in çok önemli bugüne denk düşen tarifi var; "enflasyon Türkiye'nin birinci sorunudur. Halk günlük yaşar. Birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı değildir, ahlakı bozar. Borcu olan borcunu ödemez, alacaklı alacağını alamaz. Hırsızlık, fuhuş. Batılılar tek kollu canavar derler" Bu görüşe o kadar katılıyorum ki.
-Efendim batılılar bizi kıskanıyor. Yok evlerde donacaklar. Bana ne Avrupa'dan. Benim insanımın fakirliği beni ilgilendiriyor. Çözüm bulmamız gerekiyor. Millet İttifakı'nın simgesi konumundaki bir şehir. Millet İttifakı belediyelerden ölçülecek. İstanbul'a bakacaklar. Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Akşener. Eleştirilere karşı donanımlı olmamız lazım. Kimin? Millet İttifakı'nı temsil eden herkesin.
-Ben kişisel, kariyer alanı olarak siyaset sürecimi, hizmet sürecini hiç görmedim. Kendi ilçemde sürece dahil olma sebebim, bu ilçede ters giden ne yapabilirim. 10 yıl önce aday adayı iken 'Beylikdüzü'ne büyük hikaye yazmaya geliyoruz' demişiz. O niyetle ortaya çıktık ve başardık. Yüzde 30'la seçim kaybettiğimiz şehirde yüzde 50 ile kazandım. Bu kariyer değildi. En büyük coşkun görevimi iyi yapmak. Metro hatlarının 10'unu birden çalıştırmak. Seçimin hemen akabinde yabancı spiker sorunca 'Allah bilir' demiştim. Herkesin yoğurt yiyişi var. Siyasete başladığım ilk gün, 'yarın siyaseti bırakabilecekmiş gibi siyaset yapacağım' dedim. Siyaset benim mesleğim olmayacak. Olayı hizmet alanı olarak görebilmek. Demokrasiyi genişletecek kanalları arttırmak, vatandaşı içine katan sistemleri kurmak. Yeraltı kazılarıyla ilgili çalıştay hazırlanıyor. Bir proje tasarımı yapılırken meslek gruplarıyla paylaşımlar yapılıyor. Benim ideallerim bunlar. İstanbul'u konuşurken coşuyorum. Siyasette şu hedefi koyayım, ona doğru çalışayım, böyle bir şey yok.
-3 yıl sonra, 5 yıl sonra, 7 yıl sonra bu ülke size nerede hizmet verir? Efendim Adana'ya gittim, Zeydan dostumun oğlu evleniyordu. Hatta benim soyadıma ait ilçe var. Zeydan Bey tweet atıyor 'İmamoğlu için her şeyi yaptık' diyor. Sivas'a gittik. Meral Hanım'ın mesajı çok şıktı, jest olarak gördüm. İmamoğlu ilçesinde, daha ne desin? Ne kadar mutluluk verici. Yarın genel başkanımız da gitse o da aynı espriyi yapabilir, İmamoğlu'ndayız diyebilir.
-Ben CHP'liyim. CHP kültürünün neyi gerektirdiğini iyi biliyorum. Millet İttifakı'nın ortaya koyduğu adaylıkla seçimi kazanmış birisiyim. Bunun mimarı, siyaset mühendisliğini yapan kişinin sayın Kılıçdaroğlu'nun sözünün eri olmayı her şeyin önünde tutmuş birisiyim. 6'lı Masa'nın icraat üreten en önemli temsilcisiyim. Yandaş medyanın ekranları bu işin lokomotifi. Hatta bizim partimize çok yakın olduğu iddia eden ekranlar. Bu oyuna gelmeyelim. 1,5 senedir aday kim, adayınız kim? Size ne! Siz kendi işinize bakın. AK Parti 2002 sonunda bir hedef koyuyor; 2023 diye sayfaları var. 500 milyar dolar ihracat, 260 milyar dolar seviyesinde, yarısı olamamış. Ticaret açığı 105 milyara gidiyor. Kişi başı gelir 25 bin dolar dendi. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz. Neredeyiz 23'e doğru inişe geçtik. KKM üzerinden ödenen rakamın yarısıyla EYT'nin maliyetini karşılıyorsunuz.
-Bu ülkede temel sorunlar var. Ekonomik sorunlar var. Zenginleşen, yüzde 7 23 kat zenginleşen kitle var iken. 23 kat fakirleşen yüzde 60'a yakın kitle var. İBB'ye aday gösterildiğimde yaptığımız anketlerde yüzde 14,5 gerideydim. Yüzde 11 farkla seçim kazandım. Bugün seçim yapılırsa daha büyük fark yaparız, yüzde 60'ın üstüne koyarız."