Erbakan, bu kez de 6284 sayılı kanunu hedef gösterdi: İstanbul Sözleşmesi'nin uzantısı kaldırılmalı

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun için, "İstanbul Sözleşmesi'nin uzantısı; haksız, hukuksuz, ayrıştırıcı bir garabet halindeki 6284 sayılı Kanun'un bir evvel yürürlükten kaldırılması gerektiğini ifade ediyoruz. Dış güçlerin oyunlarına alet olmayın. Aynı zamanda yıkılan bu yuvaların, babasız kalan bu çocukların günahına ortak olmayın” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin bugün düzenlediği ve alanında uzman isimlerin katıldığı ‘Aileyi ve Milleti Koruma’ konulu toplantıda konuştu. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un yürürlükten kaldırılması gerektiğini savunan ve “Dış güçlerin oyunlarına alet olmayın. Aynı zamanda yıkılan bu yuvaların, babasız kalan bu çocukların günahına ortak olmayın” diyen Erbakan, şunları söyledi:

“AİLEYİ DAĞITIP ÜLKELERİ KOLAY LOKMA HALİNE GETİRMEK İSTİYORLAR”

“Dış güçlerin ve küresel ırkçı emperyalizmin oyunlarına karşı uyarı vazifemizi yapıyoruz. Hem milletimizi hem insanlığı hem de aynı zamanda yetkililerimizi uyarmak için bugün bu toplantıyı yapıyoruz. İnsanları bir arada tutan en temel yapı taşı olan aileyi ve ailenin çekirdeğini oluşturan ‘kadın ve erkeği’ birbirinden koparıp dağıtmak istiyorlar. Bu nedenle kendileri dışındaki toplumlarda, ülkelerde ‘aile yapısını ortadan kaldırmamız lazım’ diye düşünüyorlar. Aile yapısını, birliğini bozup dağıttıktan sonra sağlıklı bir toplum yapısı da sekteye uğrayacak ve ülkeler kolay yutulacak lokmalar haline gelecektir. Bu noktada CEDAW, İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri devletlere dayatmaktadırlar. ‘Bu uluslararası sözleşmelere imza atacaksınız. Kendi iç hukukunuzu buna göre düzenleyeceksiniz. Zaten iç hukuk bunlara uymasa bile uluslararası sözleşme iç hukukun üstünde olduğu için burada bizim yazdığımız maddeler, kurallar geçerli olmuş olacak.’ Ancak her zaman yaptıkları gibi bunun üzerine de bir kılıf örtüyorlar. Bu planlarını da bir kılıfla saklıyorlar. Diyorlar ki 'Biz, kadını korumak için bunu yapıyoruz. Biz, şiddeti önlemek için bunu yapıyoruz’. Aynen Irak'ı işgal ederken 'Biz, demokrasi ve özgürlük götüreceğiz oraya' dedikleri gibi. Kur'an'ı Kerim'de de işaret edilen gerçekte olduğu gibi, 'Hayır, biz islah ediyoruz, kadını koruyoruz, şiddet önlüyoruz, kadın-erkek eşitliğini sağlıyoruz, adaleti tesis ediyoruz' derken aslında bunlarla sinsi bir şekilde aile yapısının yıkılması için çalışıyorlar.

“10 MİLYON İNSAN 6284 SAYILI KANUN YÜZÜNDEN MAĞDUR OLDU”

Bu çok açık bir gerçektir ve İstanbul Sözleşmesi doğrultusunda çıkarılan 6284 sayılı Kanun da aile yapısının bozulması ve yuvaların yıkılması için düzenlenmiştir. Bu kanunun İstanbul Sözleşmesi doğrultusunda çıkartılmasının ispatı, 1/2 A maddesinde belirtilen gerçeklerdir. Bu kanunun uygulanmasında İstanbul Sözleşmesi'nin prensiplerine özellikle uyulacağı belirtilmiştir. Yani 6284 sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi'nin bir ürünüdür. Bu kanun sebebiyle, Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü’nden elde edilen resmi verilere göre son beş yılda 1 milyon 973 bin baba evden uzaklaştırılmış. Yani yaklaşık olarak 2 milyon aile ve dolayısıyla yaklaşık 10 milyon insan, bu garabet kanun yüzünden mağdur olmuştur. 2 milyon yuva yıkılma noktasına gelmiş, çoğu da yıkılmıştır. Boşanmalarda patlama yaşanmıştır. Bu kanun yüzünden kadına şiddet daha çok artmıştır. Bu uygulamalarda çünkü en çok kadın ve çocuklar mağdur olmuştur. Delilsiz beyana dayalı olarak babanın altı ay, bir sene evden uzaklaştırılması babasız çocuklar büyümesine yol açmış, kadınlar da kendi başına, tek başına kalarak çok daha fazla mağdur olmuştur. Bu verilere göre 6284 sayılı Kanun; kadına, aileye ve çocuklara sadece yıkım getirmiştir.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN UZANTISI 6284 SAYILI KANUN KALDIRILMALIDIR”

‘Neden LGBT? Neden feminizm? Neden 6284? Neden İstanbul Sözleşmesi? Çünkü kadın ve erkeğin çatışmasını ve ayrışmasını istiyorlar. Boşanma ve ayrılma istiyorlar. Aile ortadan kalksın istiyorlar, üreme ve çoğalma istemiyorlar. Kendileri dışındaki toplumların, insanların neslini sonlandırmak istiyorlar da onun için bu kadar açık ve net. Kendi içindeki sinsilikler, tutarsızlıklar, mantıksızlıklar bunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. İstanbul Sözleşmesi’nin uzantısı; haksız, hukuksuz, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir garabet halindeki 6284 sayılı Kanun’un bir an evvel yürürlükten kaldırılması gerektiğini burada bir kez daha ifade ediyoruz.

“LGBT PROPAGANDASININ ARKASINDA DA AYNI GÜÇLER VAR”

Hollywood tarafından son üç senede yapılan üç filmden bir tanesinde LGBT izlerini görmeniz mümkün. Medya ile rol modelleriyle yapılan propaganda ile bunun normalleştirilmesi, toplumsal cinsiyet kavramıyla cinsiyetsiz toplum inşa edilmesi, bunlara dernekleşme ve örgütlenme hakkının verilmesi, aile kurumunun ortadan kaldırılması, doğal ve sağlıklı yoldan üremenin, çoğalmanın durdurulması ve aynı zamanda toplumsal ahlakın sekteye uğratılması. LGBT propagandasının arkasında da aynı güçler, aynı amaçla duruyorlar.

“GENÇ İNSANLARDA OLUŞAN KALP KRİZİ VAKALARININ MRNA AŞISIYLA BAĞLANTISI MUTLAKA ARAŞTIRILMALIDIR”

Pandemi sürecinde yapmış olduğumuz basın toplantılarında bu sürecin risklerini ele almış, uzmanlarla birlikte hükümetimizi uyarmış olmamıza rağmen maalesef dikkate alınmamış, bugün itibariyle ise ne kadar haklı olduğumuz yine maalesef ortaya çıkmış bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından, son dönemde genç insanlarda oluşan kalp krizi vakalarının mutlaka araştırılması ve incelenmesi lazım. Genç yaşta kalp krizi geçiren, emboli geçiren vakaların ne kadarı mRNA aşısıyla aşılanmış, ne kadarı aşılanmamış? Bu yüzdelerin Türkiye için ortaya konulması, mRNA aşılarıyla genç yaşta kalp krizi ve emboli arasında bir bağlantı olup olmadığının ortaya konulması lazım.

“KÜRESEL ÇETEYE KARŞI DİMDİK AYAKTAYIZ”

Son olarak, karbon salımı ve sözde küresel iklim değişikliği bahane edilerek gelişmekte olan ülkelerin sanayilerine, her türlü üretimlerine müdahale eden, ülkelerin bağımsızlık ve egemenliklerine son veren, yapay et veya yapay her türlü gıda gibi birtakım projelerle insanlığı kendilerine mahkum etmek isteyen, tarım ve hayvancılığı bitirmek isteyen; insanlığa, insanın fıtratına saldıran tüm Siyonist projelerine karşı dimdik duracağımızı açık bir şekilde ifade ediyoruz. Birtakım uluslararası sözleşmelerle, özel olarak tasarlanmış kanun ve projelerle aileyi yok etmek, nesilleri ahlaki erozyona uğratmak isteyen yeni dünya düzenine karşı dimdik ayakta olduğumuzu ifade ediyoruz. Milletimizi, İslam alemini ve tüm mazlum milletleri ırkçı emperyalistlerin ifsad planlarına karşı savunacağımızı ve koruyacağımızı, Yeniden Refah Partisi olarak en kısa zamanda D-8 ve D-160'ı kuracağımızı, dolayısıyla Siyonizm’i ve tüm planlarını bertaraf edeceğimizi huzurlarınızda tüm dünyaya buradan ilan ediyoruz. Küresel çete yenilecek, hak ve adalet kazanacaktır.”

Erbakan’ın konuşmasından sonra toplantıya katılan uzman klinik psikolog Miktad Ertem, iklim bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Serhat Fındık, araştırmacı yazarlar Sema Maraşlı ve Haluk Özdil açıklamalarda bulundu. (ANKA)

Kadın Haberleri