Türkiye'deki Cumhur İttifakı, Millet İttifakı'nın ardından üçüncü ittifak kuruldu. HDP, EMEP, TİP, EHP, TÖP ve SMF yan yana gelerek Emek ve Özgürlük İttifakı'nı oluşturdular.
İstanbul'da Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde "Emek ve Özgürlük İttifakı"nın kuruluş deklarasyonu ve yol haritasının belirlendiği toplantıda, HDP, EMEP, TİP, EHP, TÖP ve SMF'nin yönetimlerinde yer alan isimler konuşma yaptılar.
Toplantıda ittifaka ilişkin konuşma yapanların açıklamaları şöyle:
"SENİ BAŞKANLIKTAN GÖNDERECEĞİZ"
Emekçi Hareket Partisi Sözcüsü Özge Akman: "Aslında ittifakımız kendisini ismiyle tanımlayan bir ittifak. Üç temel kavram üzerinden yola çıkıyoruz. Emek için yola çıkıyoruz, özgürlük için yola çıkıyoruz, barış için yola çıkıyoruz. Bugün ülkede mevcut iktisadi durum her birimizi büyük bir zorluğun içinden geçiyor. Düşmüşüz dış borcun bataklığına. Her açıdan dışa bağımlılığın bataklığına düşmüşüz. Gelen ucuz kredileri betona boğanların, her yerin betona boğulduğu bir ekonomik modelin bataklığına düşmüş durumdayız… Eğer her ay enflasyona böylesi zam gelirse işçi sınıfının ücretlerine de tıpkı enflasyona geldiği gibi her ay zam yapılacak. İşte bunun için de yola çıkıyoruz. Tek bir iş yeri bile sendikasız kalmayacak bundan böyle… Kürt halkının sorunlarını adil ve demokratik bir biçimde çözeceğiz… Bu tek adam rejimi, otoriter düzen bizim her defasında sesimizi boğmaya çalışıyor. Böyle de gitmeye niyetliler demek ki. Ama bizim böyle gitmeye hiç mi hiç niyetimiz yok. Kabul etmiyoruz biz onların bu otoriter gidişatını, otoriter rejimini. Sevgili Demirtaş, bir önceki seçimlerde ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ demişti. Şimdi de biz diyoruz ki ‘Seni başkanlıktan göndereceğiz."
"KÜRT HALKINI GÖRMEDEN DEMOKRASİ GELMEZ, ÖZGÜRLÜK GELMEZ; SOSYALİZM HİÇ GELMEZ"
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: "Kalbimizin yarısı buradaysa yarısı İran’dadır. Otokratik rejime karşı başkaldıran kadınların özgürlük mücadelesindedir. İran’a enternasyonal dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Biz, deklarasyonumuzu ortaya koyduk. Çok zorlu bir çalışmaydı. Bugüne getirdik. Ne tek adam yönetimi diyoruz ne restorasyoncu hükümet diyoruz. Biz kötünün iyisine değil halkımız iyinin en iyisine layıktır. Onun için geliyoruz. İki kutuplu burjuva siyasete hayır diyoruz. Meydan boş değil, biz geliyoruz. Emek geliyor, özgürlük geliyor, halkın ittifakı geliyor. Bu daha başlangıç diyoruz. Yürüyoruz. Yolumuz uzun, zorlu. Buradan bütün sosyalist partilere, sol demokratik, ilerici çevrelere sesleniyoruz. Gelin birleşelim. Öyle uzaktan biz dayanışma içindeyiz demekle olmaz. Halk birleşin diyor. Birleşelim. İşçilere, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine sesleniyoruz. Çağrı yapıyoruz. Siyasi partiler bir masada ittifak kursunlar biz geliriz demeyin, işçi sınıfı, sizler bu ittifakın merkezindesiniz. Buyurun gelin, birlikte örgütleyelim… Emperyalizm diyecekseniz, ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunacaksınız. Sosyalistiz diyecekseniz, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam sehpasında yaptığı gibi ‘kahrolsun emperyalizm’ diyeceksiniz. Ama onunla yetinmeyeceksiniz, ‘Yaşasın Kürt ve Türk halklarının bağımsızlık mücadelesi’ diyeceksiniz. Öyle kenarından kıyısından Kürt halkını görmeden demokrasi gelmez, özgürlük gelmez. Sosyalizm hiç gelmez."
"TOPRAĞIMIZI, AĞAÇLARIMIZI, SUYUMUZU TALANDAN KURTARMAK İÇİN GELİYORUZ"
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: "Mirasımız, Seyit Rızaların, Deniz Gezmişlerin idam sehpalarındaki dik, onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz, 7 Haziran’lar kadar yakındır. İddiamız da hedefimiz de büyüktür. Yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil, barışın hakim olduğu bir toprak, coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi için geliyoruz. Onarıcı bir adaleti, kanayan tüm yaralarımızı sarmak için hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, ağaçlarımızı, suyumuzu talandan kurtarmak için geliyoruz. Güzel sabahlara güneş olmak için hep birlikte yola çıktık, geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz. Emine Anne’nin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışındaki Barış Anneleri’nin ve onların haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Kadınlar için geliyoruz. Saçı göründü diye katledilen Mahsa Amini’ye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için, geleceği için geliyoruz. İşçiler, emekçiler için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz."
"ADALET, DEMOKRASİ, EŞİTLİK, BARIŞ DİYEN HERKES BURAYA GELSİN"
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: "Bu ülke on yıllardır savaş politikaları ile sömürü ile talan ve yalanla yönetiliyor. Biz, savaşa karşı barışı; sömürüye karşı eşitliği, onuru; talana karşı adalet, yalana karşı hakikati savunmak için birleştik, bir araya geldi. Yürüyüşü başlatıyoruz. Bu yürüyüş, emek ve özürlük, demokrasi ve barış, adalet ve hakikat yürüyüşüdür. Bu yürüyüşü büyüteceğiz. Büyütmek bizim bu ülkenin halklarına karşı tarihi sorumluluğumuzdur… Büyüyecek, genişleyecek bu birliktelik. Geleceğin kurucu gücü haline gelecek. Geleceği biz kuracağız. Bu ülkenin halkları, emekçileri için, sömürülen, dışlanan, ezilen bütün insanları için gençleri, kadınları için yürüyüşümüzü büyüteceğiz. Geleceği aydınlık bir düzenle birlikte inşa edeceğiz. Adalet, demokrasi, eşitlik, barış diyen herkes buraya gelsin. Bu yürüyüş büyüsün. Yolumuz açıktır."
"BİZ BUGÜN FAŞİZME KARŞI DİRENİŞİ VE ANTİ FAŞİST MÜCADELEYİ YÜKSELTMEYE GELDİK"
Sosyalist Meclisler Federasyonu Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu: "Bugün AKP iktidarı ve bir bütün burjuva egemenlik sistemine karşı ortak mücadele yükseltmeye geldik buraya. Biz bugün her türlü eşitsizlik, adaletsizlik ve haksızlığa karşı eşitliği, adaleti ve özgürlüğü haykırmaya geldik. Biz bugün açlığa, yoksulluğa, sefalete ve zamlara karşı öfkeyi ve mücadeleyi kuşanmaya geldik. Biz bugün sermayenin emek sömürüsüne, grev yasaklarına, işten çıkartmalara, kölelik dayatmalarına karşı emeğin kurtuluşunu örgütlemeye geldik. Biz bugün faşizme karşı direnişi ve anti faşist mücadeleyi yükseltmeye geldik. Biz bugün Kürt ulusu ve Aleviler başta olmak üzere ezilen ulus, milliyet ve inançlar üzerindeki tüm baskı, asimilasyon, inkâr ve katliamlara karşı ezilenlerin birliğini, tam hak eşitliği mücadelesini haykırmaya geldik."
"CUMARTESİ ANNELERİ KURDU BİZİM İTTİFAKIMIZI"
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş: "Bize bir şey dayatılıyor. Türkiye’de, bölgemizde tarihsel bir kırılma yaşanırken işçiler, gençler, kadınlar, Kürtler, Aleviler; ‘siz sadece izleyebilirsiniz’ diyorlar. Sadece destek olabilirsiniz, alkışlayabilirsiniz… Biz bunu reddetmeye geldik. Biz buraya tarihi izlemeye değil, tarihi yeniden yazmaya geldik. Tarihi ve geleceği ellerimizle yazmaya geldik. Bizim ittifakımız, halkın izleyici değil, müdahil olacağı, özne olacağı bir sürecin adımlarını atıyor. Bugün burada bir ittifakı ilan ediyoruz. Dışarıdan bakanlar diyebilir ki Türkiye’de artık yeni bir ittifak daha var. Oysa unutulmaması gereken bir şey var. Biz Türkiye’nin en yeni ittifakı olabiliriz ama bu toprakların en köklü ittifakıyız. Bizim ittifakımız 1960’larda TİP’in o zaman doğu mitingleri ile başlamış; 12 Mart idam sehpalarında ‘Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği’ diyen Deniz Gezmişlerle başlamış. 12 Eylül zindanlarında faşist cuntaya karşı direnişle kurulmuş bir ittifaktır bizim ittifakımız. 90’lar yargısız infazlara, köy yakmalara, boşaltmalara karşı Cumartesi Anneleri kurdu bizim ittifakımızı… Halkımız bir kısmı 20 yıllık ceberut iktidardan kurtulmanın heyecanını yaşarken elbette acaba mı sorularını soruyor ve kaygılar yaşıyor. Acaba mı diye soran tüm yurttaşlarımıza sesleniyorum, Emek ve Özgürlük İttifakı, saray rejimine karşı mücadelenin en kararlı gücüdür. Bizler bu ittifakı oluşturanlar, ülkemizin halkımızın bu iktidardan kurtulması için bedeli ne olursa olsun göze almış insanlarız. Biz, Gezi’nin en güzel çocuklarının yoldaşlarıyız. Biz, Suruç’ta, 10 Ekim katliamlarında IŞID barbarlarına teslim olmayanlarız. Biz, kentleri bombalanan, seçilmişleri esir alınan her gün her saat bu iktidarın baskına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı yarım adım bile geri atmayanların temsilcisi olmaya çalışıyoruz. Dost, düşman herkes bilsin, bundan sonra aynı kararlılıkla ve mutlaka çok daha güçlü olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz. Bu kavga sonuna kadar devam edecek. Biz kurtarıcı beklemeyenlerin ittifakıyız. Biz, bu ülke kurtulacaksa ancak halk birleşirse kurtulur diyenlerin ittifakıyız. Biz, buradan bir kez daha teyit ediyoruz ve söz veriyoruz, AKP’yi, Recep Tayyip Erdoğan’ı sandığa gömecek iktidarız biz… Haydi hep beraber hayal edelim; o kaçak sarayı utanç müzesi yapmışız ve çocuklarımızı gezdiriyoruz. Bu ülke tarihinde nasıl rezaletler yaşandığını ve bir diktatörü nasıl devirdiğimizi çocuklarımıza anlatıyoruz. Hayal edelim; mesela İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğüne girdiğini, hukuksuzca KHK’larla işten atılanların işlerine iade edildiğini, KYK borçlarının silindiğini yazan Resmi Gazete’yi hayal edelim. Yurtdışına giden kardeşlerimizin hep beraber döndüklerini hayal edelim. Kadınların istedikleri her yerde istedikleri gibi gezebilecekleri bir ülkeyi hayal edelim. Çocukların açlık nedir bilmediği, emeklilerin cefa değil sefa sürdüğü bir memleket hayal edelim. Diyarbakır’da horon, Karadeniz’de zeybek, Ege’de çifte telli, Trakya’da halay çektiğimizi hayal edelim."
"BİZ HALKIZ, İŞTE O YÜZDEN KENDİMİZDEN BAŞKA KURTARICI BEKLEMİYORUZ"
Toplumsal Özgürlük Partisi Dönem sözcüsü Perihan Koca: "Halkımızı kötünün iyisine mahkûm etmeyeceğiz. Biz, halkın ittifakıyız. Bizler ekmeği ve onuru için direnen işçileriz. Üreten emekçileriz, çiftçileriz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz diyen kadınlarız. Hakları ve özgürlükleri için mücadele eden gençleriz. Neredesin aşkım diye mücadele eden karanlığa ve nefrete karşı mücadele eden LGBTİ artı’larız. Eşit yurttaşları için mücadele eden Alevileriz. Edi bese (Kürtçe: Artık yeter) diyen, demokrasi diyen Kürt’üz biz. Oyun hakkımızı istiyoruz diyen çocuklarız. Biz halkız, işte o yüzden kendimizden başka kurtarıcı beklemiyoruz." (ANKA)