Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın hükümetten ayrılacağına ilişkin haberler gündemin üst sıralarına taşınırken, iktidarın sağlık alanındaki politikasını aynı şekilde devam ettirmesi durumunda yeni gelecek bir isimle sektördeki sıkıntıların giderilmesi beklenmiyor.
İstifa edeceğine ilişkin çok sayıda işaret bulunan Fahrettin Koca, 2018 yılından beri görevde.
Koca'nın görevi boyunca Covid-19 pandemi dönemindeki icraatları çok konuşulurken aynı zamanda sağlıkta ondan önce gelen sağlık hizmetlerinin hızla devletten özele kaydırılması, şehir hastaneleri, sağlık çalışanlarının yaşadığı zorluklar ve yurt dışına doktor göçü, randevu sistemindeki aksaklıklar gibi bir dizi sorun da çözülmeyi bekliyor.
Daha önce de çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle 2021 ve 2023 yıllarında istifa kararı aldığı belirtilen ancak bu kararı kabul edilmeyen Koca'nın son genel seçim öncesinde de yeni hükümete girmek istemediği yorumları yapılmıştı.
Haziran ayı başından itibaren basına yansıyan haberlere göre ise AKP'nin milletvekilleri ile Kızılcahamam'da düzenlediği kampta, sağlık sistemindeki aksaklıklar nedeniyle Koca ile bazı milletvekilleri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önünde polemik yaşandı.
Çok sayıda vekilin; merkezi hastane randevu sisteminin (MHRS) işlememesi, doktor yetersizliği, şehir hastanelerindeki altyapı problemlerinin giderilememesi gibi başlıklarda Koca'ya yüklendiği kaydedilmişti.
Aynı zamanda özel hastane zincirinin sahibi de olan Koca'ya, parti kampında çok sayıda vekilin "Halk özel hastanelere mecbur bırakılıyor" eleştirisini getirdiği de belirtiliyor.
Koca giderse ardında ne bırakıyor?
Peki Koca döneminde sağlık sisteminde hangi gelişmeler yaşandı ve halen ne tür sıkıntılar var?
Erdoğan'ın çeşitli kereler kurmayları ile yaptığı toplantılarda, sağlık sistemiyle ilgili şikâyetlerin bir türlü bitmediğine değindiği kaydediliyor. Son dönemde vekillerin dahi Sağlık Bakanı'na ulaşmakta zorlanmaya başladığı da bildiriliyor.
Erdoğan'ın 31 Mart seçimlerinden sonraki ilk Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısında Koca'yı sert bir şekilde eleştirdiği ve "Randevularla alakalı şikayetler var. Sorunu seninle çok ciddi ele alacağız ve gerekeni yapacağız" dediği de kulislere yansımıştı.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten DW Türkçe'ye açıklamasında sağlık alanındaki sıkıntıları şöyle özetliyor:
"Sağlık alanında çok ciddi sorunlar var ve bunlar uzun bir süredir çözülmüyor. Bu sorunlara baktığımız zaman; hem hekim ve sağlık çalışanları açısından hem de vatandaşın aldığı sağlık hizmetleri açısından değerlendirmek gerekir. Her ikisinde de çok ciddi sorunlar var. Ekonomik özlük haklarımızdaki gerilememizden tutun da işte sağlık alanında yaşanan ve giderek artan şikâyet, şiddet, çalışma koşullarımızın kötülüğü ve bunun yaratmış olduğu yurtdışına göç bizim açımızdan en belirgin sorunlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve iktidarın uzun bir süre en büyük propaganda alanlarından biri olarak öne çıkan sağlıkta son dönemde sadece sağlıkçılar açısından değil vatandaşlar için de ciddi sıkıntılar var.
CİMER'e geçen yıl yapılan yaklaşık 8 milyon başvuruda Sağlık Bakanlığı'na dair şikayetlerin ilk sırada yer alması dikkat çekiyor. 2024 yılının ilk beş ayında da en fazla şikâyetin geldiği kurum yine Sağlık Bakanlığı oldu. Toplam başvuruların içinde Sağlık Bakanlığı'nın en yakın kurumu 5'e katladığına vurgu yapılıyor.
Kamu Denetçiliği Kurumu'nun istatistikleri de sağlık alanında yaşanan sorunlara ayna tutuyor. Geçen yıl en fazla şikâyete konu olan ilk beş idareden biri Sağlık Bakanlığı'ydı.
TTB İkinci Başkanı Ökten halkın karşılaştığı sorunları şöyle özetliyor:
"Vatandaşlar çok uzun süredir aylar sonraya verilen poliklinik, tetkik ve ameliyat randevuları ile karşı karşıya ve bu sorunlar çözülmüş değil. Bunlara yönelik palyatif önlemler alınıyor. Ama bu önlemler ne yazık ki sorunlar temelinden çözülmediği için geçerli olmuyor veya yeterli gelmiyor, yani temelde sorunlar çözülmüyor."
Pandemi dönemi ve sağlıkta dönüşüm
CHP Bursa milletvekili, Prof. Dr. Kayıhan Pala ise Koca'nın dönemini iki ana başlıkta ele alarak, bunları Covid-19 pandemisindeki tutumu ve sağlıkta dönüşüm politikaları icraatları olarak sıralıyor.
Pandemi yıllarında halk sağlıkçı olarak gelişmeleri yakından takip eden Pala süreci Koca'nın kötü yönettiğini söyleyerek, "Türkiye pandemide iyi bir sınav veremedi. Bunun en önemli nedeni daha en başında Bakan'ın pandemiyi bir başarı hikayesi biçimine dönüştürme girişimi oldu" diyor.
Koca'nın pandemi sırasında olguları ve ölüm sayılarını eksik bildirme konusunda da olumsuz bir sicili olduğunu aktaran Pala, "Sayın Koca Sağlık Bakanlığı tarihine 'her vaka hasta değildir' biçimindeki tıp eğitiminin temel öğretisiyle bağdaşmayan bir sözüyle de geçmiş oldu" hatırlatmasında bulunuyor.
Pala'nın Koca dönemi ile ilgili dikkat çektiği bir diğer başlık ise sağlıkta dönüşüm. Koca bakan olarak atandığında AKP hükümetlerinin 2003 yılından beri uygulamakta olduğu sağlıkta dönüşüm programının uygulayıcısı olarak geldiğini söyleyen Pala, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Önce olumlu bir şeyi söylemem gerekir. Kendisi bu şehir hastanelerinin ciddi sıkıntılar barındıran bir yaklaşım olduğunu görerek iktidar ve daha önceki sağlık bakanları tarafından 34 olarak açıklanan kamu-özel iş birliği yöntemiyle yapılacak şehir hastanelerinde bir sınırlamaya gidilmesi gerektiğine karar veren kişilerden. Bunu bir bakanın sağlıkta dönüşüm programına üstü kapalı bir eleştirisi olarak değerlendirebiliriz."
Gerek TTB gerekse başka kesimler tarafından yıllardır farklı açılardan eleştirilen şehir hastanelerinin sayısı ilk başta 34 olarak açıklanmış ancak daha sonra bu proje 18 ile sınırlandırılmıştı. Pala'nın verdiği rakamlara göre 18 hastanenin 14'ü açılmış durumda.
Pala, Bakan Koca'nın devlet hastanelerinde çalışan doktorların gelirleri açısından bazı olumlu adımlar attığını ve onların devlette kalmalarını sağlayacak girişimlerde bulunduğunu da söyleyerek, diğer yandan sağlıkta şiddetin ve yurtdışına göçün ise engellenemediğini aktarıyor.
Koca'nın gitmesi sorunları çözer mi?
Koca'nın gitmesiyle akıllara gelen önemli bir soru da yeni atanan isimle temelden bir değişim yaşanıp yaşanmayacağı ve sorunların çözülüp çözülemeyeceği.
Kayıhan Pala, genel olarak bakıldığında Sağlık Bakanı'nın bu sistemde sağlık politikası için kendi başına karar alıcı olmadığına dikkat çekerek, "Sağlıkta dönüşüm programından vazgeçilmediği müddetçe bakan değiştirerek sorunların çözülebileceğini öngörmek gerçekçi bir bakış açısı değil" diyor.
Doktorlara yönelik şiddet olaylarının ve farklı ülkelere sağlıkçı göçünün arttığı bir dönemde Erdoğan'ın "Giderlerse gitsinler, buralar boş kalmaz" sözleri tepki çekmişti.
Pala, bakan değişiminin sıkıntıların giderilmesi için yeterli olmayacağını söyleyerek, "sağlık müdürü, hastane başhekimi, başhekim yardımcısı görevlendirilirken liyakat değil, sadece iktidara ya da bir tarikata yakınlığa, iktidarın kendi sendikası üzerinden değerlendirmeye dayalı görevlendirme yapılmasının" sistemi tıkayan faktörlerden olduğuna dikkat çekiyor.
Ökten'e göre de eğer sistem değişmeyecekse isim değişikliği ile fazla bir şey fark etmez. Öktem şöyle konuşuyor:
"Getirecekleri kim olursa olsun bu sorunları çözmeyecektir ve sorunlar derinleşerek artacaktır. Yani şu an aynı ekonomide olduğu gibi."
DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?