Faizde "yetmez ama evet" dönemi

Kur ve vergi artışları sonucu enflasyonda yıl sonu beklentisi yüzde 60’a dayandı. TCMB’nin 2. faiz artırımı da piyasayı tatmin etmedi. Uzmanlara göre faiz artışları olumlu ama enflasyonla mücadelede yetersiz.

Aram Ekin Duran

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan başkanlığındaki ikinci Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında da faiz artırımına gitti. 22 Haziran’da yüzde 8,5 olan politika faizini 650 baz puanlık artışla yüzde 15’e çıkaran TCMB, temmuz toplantısında ise faiz artırım hızını düşürdü ve 250 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 17,5’e taşıdı.

Söz konusu faiz artışı, geçen sefer olduğu gibi yine piyasa beklentilerinin altında kaldı. Faiz kararı sonrasında Borsa İstanbul, 6 bin 677 puana yükselerek tüm zamanların en yüksek gün içi zirvesini gördü. Dolar/TL 26,94 TL seviyesine, Euro/TL ise 30,25 seviyesine çıktı.

Son haftalarda gerek döviz kurlarında gerekse vergi oranlarında ortaya çıkan artışlar, yıl sonu enflasyon beklentilerini yüzde 50’nin üzerine taşıdı. Buna karşın TCMB’nin faiz artışında yavaş davranması, “Hükümet enflasyonla gerçekten mücadele ediyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.

DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, son faiz kararı ve ardından yapılan açıklamalar, yeni TCMB yönetiminin faiz artırımı politikasını sürdüreceğini gösteriyor. Ancak bu faiz artışları piyasanın beklediği hız ve miktarda olmayacak; enflasyonla sert bir mücadeleden çok, enflasyonu yönetecek bir politika ekseni uygulanacak.

Yüzde 5 hedefi değişmedi

PPK’dan faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları alındığına ilişkin verilen mesajlar dikkat çekti. Yapılan açıklamada, "Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler hesabındaki dengelenme fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır" ifadelerine yer verildi.

Hafize Gaye Erkan, TCMB Başkanlığı görevini Haziran ayında Şahap Kavcıoğlu'ndan devralmıştı.Fotoğraf: Emin Sansar/AA/picture alliance

TCMB açıklamasında, Türkiye'de yakın döneme ilişkin göstergelerin enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret ettiği, bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile hizmet enflasyonundaki katılığın belirleyici olduğu kaydedildi.

TCMB, bunlara ek olarak vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın da enflasyon üzerinde ilave olumsuz etki yapacağını öngördü. Karar metninde orta vadeli yüzde 5'lik enflasyon hedefine vurgu yapılırken enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği ifade edildi.

“Piyasa netlik kazanamıyor”

Yeni TCMB yönetiminin ikinci faiz kararı sonrasında önümüzdeki aylara dönük faiz politikasının biraz daha netlik kazandığını dile getiren Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan'a göre, Merkez Bankası her ay ortalama 2,5 puanlık faiz artışları planlıyor. Faizin yılsonuna kadar yüzde 25’lere çıkabileceğini ifade eden Prof. Yazgan, “Böyle bir yöntem seçildiğine göre, dış kaynak girişi olacağı, cari açıkta bir rahatlama yaşanacağı ve ithalat talebinde düşüş olacağı bekleniyor diyebiliriz” diyor.

Ancak kademeli bir faiz artırımı yerine bir anda yüksek bir faiz artışı yapmanın, sonrasında ise para ve maliye politikalarını devreye sokmanın daha doğru bir hamle olacağını savunan Ege Yazgan, “Çünkü bu kademeli artışlar nedeniyle piyasa bir türlü netlik kazanamıyor, krediler de gereğinden fazla sıkılmış oluyor. Faiz artışının süreceğini öngören bankalar da kredi musluklarını açmakta çekingen davranıyor” diye konuşuyor.

Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ege YazganFotoğraf: Privat

“Enflasyonla mücadele değil, enflasyon yönetimi”

Ekonomi yönetiminin, mevcut faiz adımlarıyla, enflasyonla mücadele etmekten çok enflasyonu yönetmeye odaklanmış bir görüntü verdiğini sözlerine ekleyen Prof. Yazgan, şu görüşleri dile getiriyor:

“Şu anda ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele etmekten çok enflasyonu yönetmeye çalışıyor diyebiliriz. Çünkü zaten kur ve vergi artışları ile enflasyon yukarı yönlü hızlanacak, bunu onlar da görüyor. O nedenle talepteki canlılığı kısmaya çalışıyorlar. Bunu da sert bir faiz artışından ziyade, ekonomik aktiviteyi soğutmayacak kademeli artışlarla yapmaya çalışıyor ekonomi yönetimi. Sonuç olarak yılsonu enflasyonunun yüzde 50-60 seviyesine çıkacağını öngörüyorum. Yavaş yavaş yapılan faiz artışının enflasyon karşısında ne kadar başarılı olacağını hep beraber göreceğiz.”

İhracatçıya destek geldi

Öte yandan faiz kararı sonrasında ihracatçının reeskont kredisi için bankaların günlük limiti 1,5 milyar TL'ye çıkarıldı. Merkez Bankası, bu kararı ile ihracatçıların krediye erişimini desteklemeye devam ederken aynı zamanda ihracat artışına katkı veren ihracatçıları da önceliklendirecek.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "İç talebi dengeleyici tedbirler alırken ihracata da maksimum destek sağlayacağız" dedi.

Yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 57

Bu arada ABD'li yatırım bankası JPMorgan, faiz kararı sonrasında Türkiye'ye ilişkin büyüme ve enflasyon tahminini yukarı yönlü güncelledi.

Türk ekonomisi için 2023 büyüme tahminini yüzde 3,2'den yüzde 4'e çıkaran JPMorgan, 2023 yıl sonu için enflasyon tahminini yüzde 50'den yüzde 57'ye yükseltti. Banka, enflasyonun 2024 Mayıs ayında yüzde 64 seviyesi ile zirveyi göreceği öngörüsünde bulundu.

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan AslanoğluFotoğraf: Privat

“Pozitif ama yetersiz bir adım”

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise, TCMB'nin uzun bir aradan sonra geçen ay itibarıyla faiz artırımı politikasına dönmesinin "pozitif bir gelişme" olarak değerlendirilmesi gerektiği görüşünde. Bu değişimin enflasyonla mücadele konusunda bir iradenin oluştuğunun da göstergesi olduğunu vurgulayan Prof. Aslanoğlu, buna karşın faiz artırım hızındaki yavaşlığın enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratacak nitelikte olduğuna dikkat çekiyor.

Aslanoğlu, “Türkiye'de enflasyonun ve enflasyonu yaratan dinamiklerin çok güçlendiği bir dönemde, Merkez Bankası’nın yönü kadar hızı da önemli. Maalesef hızında o gücü göremiyoruz. Hatta bir önceki toplantıya göre de önemli bir yavaşlama gözüküyor. Dolayısıyla etkinliğini azaltan bir tablo var diye düşünüyorum” diye konuşuyor.

“Enflasyonla mücadele 2024’e kaldı”

Bu PPK toplantısında da mevduat ve kredi faizlerinin hangi seviyede tutulacağına dair net bir sinyal alınamadığını belirten Erhan Aslanoğlu, şu görüşleri dile getiriyor:

“Bundan sonra da faiz artışı devam edecektir ama sınırlı bir bant üzerinde seyredecek gibi gözüküyor. Merkez Bankası enflasyonla mücadele ediyor ama daha çok enflasyonun daha güçlü yükselişini önlemeye, enflasyonu yönetmeye çalışıyor diyebiliriz. Faizde sıkılaşma yeterince güçlü olmadı ama miktarsal sıkılaşma yönünde daha hızlı adım atılabilir. Bu da kurlar üzerinde olumlu etki yaratabilir. Yıl sonu enflasyon tahminim yüzde 55-60 arasında bir yerlerde görünüyor şu anda. Genel anlamda enflasyonla daha sert bir mücadelenin 2024 yılına kaldığını söyleyebiliriz.”

Hem rezervler hem KKM artıyor

Bu arada hem Merkez Bankası'nın rezervleri hem de KKM hesaplarındaki yükseliş devam ediyor. TCMB verilerine göre 14 Temmuz haftası itibarıyla brüt rezerv 113,1 milyar dolara yükseldi. Bir önceki hafta rezervler 110,4 milyar dolar seviyesindeydi. Aynı dönemde net rezerv de 81 milyon dolar artışla 13,2 milyar dolara çıktı. Swap hariç net rezerv ise geçen hafta eksi 48,4 milyar dolar oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre de, kur korumalı TL mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 846 milyar 700 milyon TL'den 2 trilyon 962 milyar 300 milyon TL'ye çıktı.

Ekonomi Haberleri