"Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Bu görevde olduğum sürece faiz ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Bu konuda Nas ortada. Nas ortadayken sana, bana ne oluyor?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık iki yıl önce, Kasım 2021’de hükümet olarak yüksek faiz ile mücadele edeceklerinin altını bu sözlerle çiziyordu.
Erdoğan’ın "Faiz neden, enflasyon sonuçtur” söylemi ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) verdiği talimat sonrasında, Eylül 2021’de politika faizi yüzde 19’dan yüzde 18’e indirilmiş ve Türkiye’yi ağır bir enflasyon krizine sokacak dönem başlamıştı.
Beklentiyi aşan artış
Haziran 2023'e kadar TCMB politika faizini yüzde 8,5'e kadar indirirken bu dönemde resmi enflasyon yüzde 85’in üzerine çıktı. 28 Mayıs seçimlerinden zaferle çıkan Erdoğan, haziran başında ekonominin başına Mehmet Şimşek’i, TCMB’nin başına da Hafize Gaye Erkan’ı getirerek faiz indirimi sürecine son vermiş oldu.
Merkez Bankası haziranda 650, temmuzda 250, ağustosta 750 baz puan, eylül ve ekimde 500'er olmak üzere beş toplantıda toplam 2650 baz puan faiz artırmıştı. Para Politikası Kurulu’nun (PPK) Perşembe günü aldığı son 500 baz puanlık artış kararıyla, yıl sonu için öngörülen yüzde 40’lık faiz seviyesine kasım ayında ulaşıldı.
Yurt içinde piyasa beklentisi ise kasım ayında 260 baz puanlık bir artışın ardından, aralık ayında da 250 baz puanlık faiz artışı ile yılın yüzde 40’lık politika faizi ile kapatılmasıydı. JPMorgan, Morgan Stanley ve SocGen gibi yabancı kurumlar da TCMB'nin politika faizini bu toplantıda 250 baz puan artıracağını öngörmüştü.
Faiz kararı sonrasında yayınlanan PPK metninde, enflasyonu düşürmek için gerekli parasal sıkılık düzeyine, yani politika faizinde yeterli bölgeye önemli ölçüde yaklaşıldığı, parasal sıkılaştırma hızının yavaşlatılacağı ve sıkılaştırma adımlarının kısa zaman diliminde tamamlanacağı kaydedildi. Bu açıklama akıllara “Faiz artışı dönemi kapanıyor mu?” sorusunu getirdi.
“Faiz artışı yüzde 45’te duracak”
Politika faizinin yüzde 40 seviyesine yükseltilmesinin piyasalara verilmiş olumlu bir mesaj olduğunu vurgulayan İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Metinde geçen ‘sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır’ ifadesinden, yılın son toplantısında 500 baz puanlık artırım ile Banka'nın bekle-gör stratejisine geçeceğini düşünüyoruz” diyor.
Para Politikası Kurulu’nun (PPK) açıklamasında faiz artırımı dışında sadeleşme ve miktarsal sıkılaşmanın öneminin de altının çizildiğini dile getiren Özer, yıl sonunda enflasyonun yüzde 65 seviyesinde gerçekleşeceği öngörüsünde bulundu.
Özer, “Son toplantıda yapılacak olan artırım ile metinde geçen sıkılaşma süreci kısa sürede tamamlanacaktır ifadesi gerçekleşebilir. Merkez Bankasının yılı yüzde 45 seviyesinde kapatacağını ve 2024 yılı için dezenflasyon sürecinin takip edileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Enflasyon artışı yavaşlamaya başladı
Türkiye'de enflasyon Ekim ayında giyim-ayakkabı ve konut ana harcama gruplarında yaşanan artışların öncülüğünde aylık yüzde 3,43 yükselirken, yıllık yüzde 61,36 olarak kaydedilmişti. TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan Kasım ayının başında yapılan enflasyon raporu toplantısında, aylık bazda enflasyonda yavaşlamanın başladığını söylemiş; ancak enflasyon görünümünde belirgin iyileşme başladığını söylemek için erken olduğunu ifade etmişti.
Merkez Bankası tahminlerine göre, yıllık enflasyon mayıs ayında yüzde 70'in biraz üzerinde zirve yaptıktan sonra 2024 sonunda yüzde 36'ya kadar gerileyecek. Bu arada Türkiye'nin kredi risk primi (CDS) de TCMB'nin faiz kararı haftasında 343,1 baz puan ile 19 Mart 2021 tarihinden bu yana geçen 33 aylık dönemdeki en düşük seviyeyi görmüş oldu.
"Yılbaşından sonra seçim ekonomisi başlayacak”
DW Türkçe’ye konuşan Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, Merkez Bankası’nın kasım ayında 500 baz puanlık faiz artışı ile "önden yüklemeli" bir artış gerçekleştirdiğini dile getiriyor.
Merkez Bankası’nın yılın son PPK toplantısının yapılacağı 21 Aralık’ta son bir faiz artışı yapabileceğini dile getiren Prof. Alçın, “Yılbaşından itibaren yerel seçim sürecinin sonuna, yani Nisan 2024’e kadar Merkez Bankası’nın faiz artırımına son vereceğini düşünüyorum. Çünkü yılbaşından sonraki 3 aylık dönemde seçim ekonomisi uygulanacak, kamu harcamaları artırılacak” diye konuşuyor.
Öte yandan TCMB'nin "miktarsal sıkılaştırma" olarak tanımlanan piyasadaki para miktarını kontrol edecek bazı düzenlemeler yapabileceğini kaydeden Prof. Alçın, “Örneğin bir sektöre kredi olanağı getirilmesi, ya da kredi kartı taksit sınırlaması gibi adımlar olabilir” şeklinde konuşuyor.
Erdoğan: TL’de değer kaybı sürecinde sona gelindi
Cezayir ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dezenflasyon programımız çok büyük ihtimalle TL'de reel bir değerlemeye sebep olabilir, TL'nin reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir" açıklaması yapmıştı.
Önümüzdeki dönemde sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacaklarını öne süren Erdoğan, “Bu güven fon akışını tetikleyecek. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için, kazan kazan ilkesiyle hareket etmeye de Türkiye'ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz. Kimse merak etmesin, biz savunma sanayi alanında da diğer alanlarda da adımızdan daha çok söz ettireceğiz. Yeni adımlarımız da yoldadır” demişti.
"2024'te enflasyon riski devam edecek”
Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, hükümetin faiz artırımına son vermeye hazırlandığı bu süreçte, enflasyonda yaşanan tırmanışın devam etmesi 2024’ün ikinci yarısı için riskli bir tablo ortaya koyuyor.
2024’ün ilk çeyreğinde enflasyonun yüzde 70’i aşabileceğini, bu noktada yüzde 40-45 düzeyindeki politika faizinin yeterli olmayacağını kaydeden Alçın, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Dolayısıyla Erdoğan’ın gönlünden faiz indirimine dönüş geçse de, yerel seçimden sonra yeniden faiz artırımı patikasına girilebilir. Aksi takdirde yeni bir enflasyonist kriz dönemi başlayabilir. Bu nedenle Erdoğan’ın 'TL’de değer kaybı bitti' açıklaması erken yapılmış bir açıklama oldu.”
Aram Ekin Duran AB, Türkiye ve Ortadoğu ekonomilerine odaklanan ekonomi muhabiri.