İş insanı Osman Kavala'nın tutuklu yargılandığı Gezi Davası'nın bugün İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmasında karar çıktı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK Bakanlar Komitesi), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle Türkiye için yaptırım prosedürünü başlatmasına yol açan Gezi davasında bugün karar çıktı.
Mütalaada, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı'nın "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilirken, 6 sanığın ise "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Osman Kavala'ya 'casusluk' suçlamasından beraat verilirken, "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Mahkeme Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi hakkında 18’er yıl hapis cezasına hükmetti. Bu isimlerin tutuklanmasına karar verildi.
'HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ'
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, mahkeme heyetine “Salondan çıkın hesap vereceksiniz” diye bağırdı. "Gün gelecek AKP halka hesap verecek", "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganları yükseldi. Mahkeme heyeti salonun tahliye edilmesi talimat verdi.
Can Atalay "Buradan bizi, Mücella ablamızı, Bakırköye ihtimalin bizi Silivri'ye götürecekler. Şunu bilin! Zulme boyun eğmeyeceğiz. Zulme karşı direneceğiz, Şunu bilin! Hiçbir hukuka aykırı işlemi kabul etmeyeceğiz" dedi.
Gezi Parkı protestoları nedeniyle yargılanan iş insanı Osman Kavala ile 16 hak savunucusunun yargılandığı Gezi Davası’nın karar duruşmasının ikinci oturumu Çağlayan’da bulunan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma, avukat ve izleyicilerin sayısı gözetilerek 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Kavala, bulunduğu Silivri Cezaevinden Ses ve Görüntü Bileşim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, yargılanan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ile avukatları da duruşmada hazır bulundu.
ÇEKİLME TALEBİNE RET
Av. Evren İşler’in üye hakim Murat Bircan’ın Samsun’da AKP’den milletvekili olmak için aday aday olduğunu paylaşması ardından verilen kısa aranın ardından, duruşma tekrar başladı. Söz alan Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, “Siyasi bir lider ile arasındaki bağı açık eden bir hakimin karar verme mevkiinde bulunmaması gerekir. Bunlar üzeri örtülecek şeyler değil. Mahkemenin bir karar vermesi lazım. Bu karar davadan çekilme şeklinde veya üye hakimin çekilmesi şeklinde olabilir” dedi. Av. Bayraktar, söz konusu iddialar nedeniyle mahkemenin yargılamadan çekilmemesi halinde heyeti reddedecekleri uyarısında bulundu.
Bunun üzerine mahkeme, iddia makamına söz verdi. İddia makamı, “Taktir mahkemenin” dedi. Daha sonra kararını açıklayan mahkeme, çekilme ve red taleplerinin yarılamayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, talebi reddetti.
TEK BİR SORU DAHİ SORULMADI
Daha sonra tekrar esas hakkında beyanlarını sürdüren avukat Bayraktar, davayı, “olağan dışı” olarak tanımladı.
Bu güne değin dava kapsamında 20 hakimin değiştiğini dile getiren Bayraktar, “Davanın siyasi olduğu apaçık. Bunun üzerine diyecek bir şey yok” diye belirtti. Daha sonra söz alan Av. Tolga Aytöre, dosyada yer alan deliller dışında başka bir delilin olmadığını ve mahkemenin ısrarla bunları kullanmak istediğinin altını çizdi. Delilerin de telefon görüşmeleri olduğunu ifade eden Aytöre, “Delil olarak sunulan bu görüşmeler de il emniyet müdürlüğü tarafından değerlendirilmiş. O zaman yargılamayı da valilik yapsın. Biz niye buradayız. Yargılama yapılmadı ki. Osman Kavala’ya bu güne değin bir tane soru bile sorulmadı. Sen, ‘Gezi parkına hiç gittiniz mi?’ diye soru da dahi sormadınız” diye dikkat çekti.
'İÇİ BOŞ SİYASİ BELGE'
Kavala’nın “organizasyoncu” olduğu iddiasına tepki gösteren Aytöre, “İki poğaça ile nasıl organize etmiş Gezi’yi. 3 buçuk milyon kişinin katıldığı Gezi ile ilgili Kavala’nın 160 tapesine başvurdu. O tapelerde yer alan kişilerin yarısı burada. Tapelere göre Gezi, üç gün içinde organize edilmiş. Gezi’nin başlangıcı 27 Mayıs 2013. Yalnız dosyada yer alan ilk tapenin tarihi 30 Mayıs. Yahu 3 günde yemek organize edemiyorsun. Henri Barkey ile Kavala’nın görüşmelerinin olduğunu iddia ettiniz. Buna iddiayı araştırdık. Yalan olduğu ortaya çıktı. HTS kayıtlarının kesiştiğini iddia ettiniz, onun da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Bu davadan ceza çıkmaz. Bunu yapabilmeniz için hukuku çiğnemeniz gerekir. İçi boş, siyasi belge ile karar almamamınız gerekmektedir” diye kaydetti.
ULUSLARAARASI HUKUK KRİZİ
Aytöre’nin ardından Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu söz aldı. Kavala hakkında “Kürt, Türk ve diğer halklar arasında ayrıştırma yaratacak” faaliyetlerde bulunduğunu dair iddianamede iddia olduğunu paylaşan Koyuncu, “Savcı bey bunu nereden biliyor? Kaç Ezîdî vatandaşımız var? Buna dair bilgi yok ama iddia var” dedi. İddianamede Kavala’nın “Kürt ve Ermenilere” yönelik çalışmalara ağırlık verdiğine yönelik iddia olduğunu işaret eden Koyuncu, “Ben avukatı olmama rağmen ben bilmiyorum, siz nerden biliyorsunuz? Açık Toplum Vakfına para gittiği ve Gezi’nin bu şekilde kurgulandığı iddia ediliyor” şeklinde konuştu. Gezi’nin bir kalkışma olmadığını, yurttaşların protesto haklarını kullandığını ve Gezi Parkını koruduğunu dile getiren Koyuncu, “Duruma baktığımızda uluslararası hukuku kriz doğuracağı görünüyor” diye belirtti.
‘TALEBİM YOKTUR’
Mahkemede, Can Dündar’ın avukatı Abbas Güçlü de söz aldı. Güçlü, “Her kim ki işini iyi yapıyorsa hükümete karşı çıkmış oluyor. Müvekkilim gazetecidir. İyi işler yapmıştır. İyi ki işini layıkıyla yapan insanlar var. Mahkemeden bir talebimiz yoktur” dedi. Mahkeme, daha sonra yargılananlara son sözünü sordu. Yapıcı, “Son sözüm olduğumu düşünmüyorum. 50 yıllık bir meslek insanıyım. Hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum adına mesleğimi onurla yaptım. Hırsızlık, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi, mesleğin ilkelerine göre yaptım. Bu yaşamdan onur duyuyorum. Aynı yaşa geldiğinizde sizin de yaşamanızı istiyorum. Hüküm sizindir” dedi.
SON SÖZLER: GEZİ’Yİ SAHİPLENİYORUZ
Son sözü sorulan Çiğdem Mater, “Adımız darbecilikle yan yana kullanıldı. Bunu kabul etmiyorum. Hükümet, Türkiye’nin dört bir yanında öldürülen gençlerin katillerinin peşine düşmesi gerekirken, bizlerle uğraşıyor. Hakkımdaki tüm iddiaları reddediyorum, beraat talebinde bulunuyorum” ifadelerini kullandı. Daha sonra söz alan Mine Özerden, yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukuk yerine hukuk gücünün galip gelmesini diliyorum” diye kaydetti. Can Atalay, “Bu bir son değil. Haram eli uzatmadık. Devletin gücünü kendi çıkarımız adına kullanmadık. Kendi hukukuna uymayanlara uymalarını anımsattık. Faaliyetin yargılama faaliyeti olmadığını söyledik. Gezi direnişini sahiplenmek sorun ise sahipleniyoruz. Onurla sahipleniyoruz. Bu son değil, başlangıç. Mücadeleye devam” şeklinde ifadeler kullandı.
‘SUİSKAST EYLEMİDİR’
Son sözleri sorulan Kavala, “AİHM’in hak ihlali kararından sonra aleyime sunulan delilerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirip makul şüphe yaratmadığını açıkladıktan sonra delil olmayan delillerle hakkımda ağırlaştırılmış müebbet istenmesi hukuki değildir. Bu, aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir” dedi.
MAHKEMEDEN CEZA
Kavala’nın son sözü ardından mahkeme, karar için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet verdi. Mahkeme ayrıca Çiğdem Mater, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman’a 18 yıl ceza vererek, haklarında tutuklama kararı verdi.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Taksim’de başlayıp ülke geneline yayılan Gezi Parkı eylemlerine yönelik ilk dava 2014 yılında açıldı. Sanıkların 2015 yılında beraat etmesinin ardından 2019 yılında ikinci bir dava daha başlatıldı. Bir yıl sonra sonuçlanan bu davada "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs", "mala zarar verme", "kasten yaralama" ve "ağırlaştırılmış yaralama" suçlarından yargılanan sanıklar, suçlamalara ilişkin somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle bir kez daha beraat etti. Fakat savcılığın itirazı üzerine davanın yeniden görülmesine karar verildi. Osman Kavala cezaevinden çıkamadan yeniden tutuklandı bir süre sonra da beraat kararı istinaf mahkemesi tarafından bazuldu.
Bu süreçte 1602 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile "siyasal ve askeri casusluk" suçlarından yargılandığı dava, beraat kararı bozulan Gezi davası ile birleştirildi.
Yanı sıra Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığın, Gezi protestoları nedeniyle yargılandığı davanın da beraat kararı bozuldu. O dava da Gezi Parkı ana davasıyla birleştirildi.
Tüm itirazlara rağmen torba davaya dönüşen Gezi Davası'nda yargılama 21 Şubat 2022 yılına kadar böyle devam etti. 21 Şubat'ta görülen duruşmada şimdiye kadar davaların ayrılması taleplerini reddeden mahkeme heyeti, Çarşı davasının ayrılmasına karar verdi.
4 Mart’ta savcılık, esas hakkında mütalaasını açıkladı. Mütalaada, Osman Kavala ve Mücella Yapıcı'nın, "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
6 KİŞİ İÇİN 20'ŞER YILA KADAR HAPİS İSTENİYOR
Mütalaada, davanın diğer 6 sanığı, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçunu yardım eden sıfatıyla işledikleri gerekçesiyle 15 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
9 KİŞİNİN DOSYASI AYRILDI
Mütalaada ayrıca, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar Pınar Alabora, Henry Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin dava dosyasının ayrılarak yakalama kararı infazlarının beklenmesi talep edildi. (Kısa Dalga - MA)