Gültan Kışanak: HDP’nin pasif tutumu geç kalmasına neden oldu

Tutuklu bulunan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, “HDP-YSP güçlü bir özeleştiri sürecine girdi, ama bu, cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin sorumluluğunun Altılı Masa’da olduğu gerçeğini gölgelememeli. Oy verse de vermese de her halükârda Kürtleri sorumlu tutma yaklaşımı asla kabul edilemez” dedi.

Tutuklu bulunan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, 2023 seçim sonuçlarını değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı adaylığı için adı geçen Kışanak, “Cumhurbaşkanlığı seçimi için HDP bir dizi demokratik ilke açıklayarak bekleme politikası izledi. Bu pasif tutum HDP’nin seçim sürecini iyi yönetememesine ve geç kalmasına neden oldu” dedi. Kışanak, TİP’in ayrı liste ile seçime girmesini de eleştirdi.

“HDP bekleme politikası izledi”

1+1 Express Dergisi’nden İrfan Aktan’ın sorularını yanıtlayan Kışanak, seçimlerin ardından tartışma konusu olan HDP’nin kendi adayını çıkarmamasının doğru olup olmadığı konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:

“HDP’nin 2019’da yerel seçimlerde izlediği ‘kaybettirme’ taktiği önemliydi, uyarı niteliğindeydi ve güçlü bir demokrasi ittifakı kurulabilmesi için fedakârlıktı. Fakat seçimden sonra bu taktiğin pratik politikası yapılmadı. HDP verdiği oylara sahip çıkamadı, CHP ve İYİ Parti bu oylar yokmuş gibi davrandı. Aradan geçen dört yıl boyunca, halka gidilse, sahada toplumsal uzlaşı, demokrasi ve barış temaları işlenseydi, bu seçim milliyetçilik yarışına dönüşmez, gerçek mânâda demokrasi ittifakı kurulabilirdi.

“Cumhurbaşkanlığı seçimi için HDP bir dizi demokratik ilke açıklayarak bekleme politikası izledi. Bu pasif tutum HDP’nin seçim sürecini iyi yönetememesine ve geç kalmasına neden oldu. HDP’nin üçüncü yol paradigması, cumhurbaşkanı adayını erkenden çıkarmasını, ancak demokratik uzlaşıya da açık olduğunu deklare etmesini gerektiriyordu.

“Altılı Masa bileşenleri seçime asılmadı”

“Ayrıca, şunun altını da çizmek gerekir: HDP’nin Millet İttifakı’nın adayını destekleme kararı alması, seçimi birinci turda muhalefet adayının kazanma ihtimalini, imkânını yarattı. Ancak, süreç iyi yönetilemedi, Altılı Masa’nın bileşenleri seçime asılmadı. En basitinden, Erdoğan tamamen gerçek dışı bir video ile kampanya yürütürken, bunu durdurmak için dava açmak bile akıllarına gelmedi. HDP-YSP güçlü bir özeleştiri sürecine girdi, ama bu, cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin sorumluluğunun Altılı Masa’da olduğu gerçeğini gölgelememeli. Oy verse de vermese de her halükârda Kürtleri sorumlu tutma yaklaşımı asla kabul edilemez.”

“Yanlış ittifak taktikleriyle…”

TİP’in ayrı listeyle seçime girmesinin sonuçları sorulan Kışınak, şöyle dedi:

“Ayrı liste kararına demokratik Kürt siyaseti ile sol-sosyalist ve demokratik güçleri birbirinden ayrıştırma yaklaşımı içerdiği için karşı çıktım. Bu yaklaşım çift yönlü olumsuz etki yaratıyor. Bir kere, Kürtlerden, Kürt sorunundan uzak duran sol-sosyalist güçlerin iktidarın toplumsal zeminde yarattığı milliyetçilik dalgasına karşı durma direncini kırıyor. Kürtlerdeyse ittifak politikalarına güvensizliğe neden oluyor ve içe büzülmeyi getiriyor. Maalesef yanlış ittifak taktikleriyle bir kez daha toplumsal zeminde ve siyasi söylemlerde bu hata tekrarlanmıştır. Kürt sorununu çözümsüz bırakan da demokrasi krizi yaratan da zaten bu milliyetçilik sarmalı ve ayrıştırma politikasıdır. Bu sarmalı kırma görevi Emek ve Özgürlük İttifakı’nın öncelikli hedeflerinden biri olmalıydı. Öyle olduğunu da düşünüyorum. Ancak listelerde ayrışma bu hedefe zarar vermiştir.”

“Demokrasi ve barışı birlikte inşa etmeli”

Kışanak, “Yeşil Sol Parti’nin 14 Mayıs’ta elde ettiği sonuç, HDP paradigması üzerine de tartışma yarattı. Kimilerine göre, ‘Türkiyelileşme’ projesi yanlıştı. Selahattin Demirtaş ise ‘HDP paradigması hayati önemdedir, hata HDP çizgisinde değil, pratiktedir’ diyor. Sizin değerlendirmeniz ne yönde?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Ben de aynı kanaatteyim. Türkiye’nin demokratikleşme sorunları ile Kürt sorunu birbirinden bağımsız değil. Aksine, bunlar ancak birlikte çözülebilecek sorunlardır. Bu anlamda HDP demokrasi ve barışı birlikte inşa etmeyi hedefleyen önemli bir paradigmaya sahiptir. Birini önceleyip diğerini ötelemek her iki sorunu da çözümsüz bırakıyor. Bu konuda pratik politikalarda eksiklikler yaşandığını düşünüyorum. HDP bir çatı partisi olarak kuruldu, ancak pratikte yaşanan yetersizlikler nedeniyle bir koalisyon partisi algısı yaratıyor. Bunun aşılması için ortak hedefe kenetlenen, parti içi demokrasinin tam işlediği güçlü bir örgütsel yapıya ihtiyaç var. Bir diğer konu da HDP ile HDK arasındaki iş ve rol bölüşümünün, koordinasyonun tam yerine oturmaması.” (Kısa Dalga)

Politika Haberleri