Alican Uludağ
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, cinayete ilişkin dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. Savcılık, cinayetin tetikçisi olduğu öne sürülen emekli Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun olay tarihinde "Kazakistan'daydım" iddiasının aksine "KKTC üzerinden askeri uçakla gizlice" Ankara'ya geldiğini iddia etti. İddianamede bunun delili olarak Mumcuoğlu'nun Kazakistan'dayken eşiyle yaptığı mesajlaşmaları 5 Aralık-29 Aralık 2002 tarihleri arasında kesmesi gösterildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün tarafından hazırlanan 364 sayfalık Necip Hablemitoğlu iddianamesinde, 18 Aralık 2002 tarihindeki cinayetin tetikçisinin "Levent Göktaş Suç Örgütü" üyesi olarak gösterilen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu olduğu ifade edildi.
Gözaltına alınarak tutuklanan Mumcuoğlu ise o dönem Özel Kuvvetler Komutanlığı MAK Olay Komutanlığı'nda İstihbarat Kısım Amiri şüpheli Fikret Emek'in yardımcısı olarak görev yapıyordu. Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, ifadesinde "Olay tarihinde Kazakistan'da görevliydim" dedi. Ancak savcılığın iddiası ise Ekim 2002 tarihinde yeni bir çocuğu dünyasına gelmesine karşın Mumcuoğlu'nun cinayette kullanılmak üzere bilerek Kazakistan görevine gönderildiği ve yasal olmayan yollardan gizlice Türkiye'ye gelerek cinayeti işlediği oldu.
24 gün boyunca mesajlaşma olmadı
Savcılık, bunun delili olarak Tarkan Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da bulunduğu sırada eşi ve babasıyla mesajlaşırken, 5 Aralık 2002 tarihinden itibaren 24 gün boyunca aralarında hiç mesajlaşma olmamasına dikkat çekti. Bu durumun Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da değil Türkiye'de olduğunu gösterdiği belirtilen iddianamede, Mumcuoğlu'nun Türkiye'ye Kuzey Kıbrıs üzerinden girdiği iddia edildi.
İddianamede, cinayetten bir gün önce 17 Aralık 2002 tarihinde "KKTC'ye ait sabit bir hattın" Mumcuoğlu'nun eşi Z.M.'yi aradığı belirtildi. Bu aramaların "Tarkan Mumcuoğlu tarafından KKTC'den yapıldığı" iddia edilen iddianamede yine Z.M.'yi 20 Aralık 2002 tarihinde Kuzey Kıbrıs'taki sabit hattan arayan aynı kişinin, 3 Ocak 2003 tarihinde ise Fikret Emek'i aradığına işaret edilerek, bu durum "özellikle çok dikkat çekici" bulundu.
İddianamede, her iki ismi arayan ortak kişinin "Tarkan Mumcuoğlu'ndan başkası olma ihtimalinin olmadığı" vurgulandı. İddianamede, şöyle denildi:
"Tarkan Mumcuoğlu'nun komutanları olan Fikret Emek ve Mustafa Levent Göktaş'ın aldığı talimat üzere maktul Necip Hablemitoğlu'nu öldürmek için olay tarihinden önce ülkeye geldiğini, bu gelişinde pasaport kontrolüne girmemek için de KKTC ülkesini aktarma yeri olarak kullandığı, 2003 yılı Ocak ve Şubat ayı içerisinde Z.M. ve Fikret Emek'e yapılan KKTC sabit hat aramaları düşünüldüğünde ise cinayetten sonrada yine ara ara KKTC ülkesi üzerinden ülkeye gelmiş olduğu anlaşılmaktadır."
Pasaport kontrolünden geçmedi iddiası
İddianamede, Tarkan Mumcuoğlu'nun Türkiye'ye gelirken hangi yolları kullandığı da anlatıldı. Zanlının olay tarihinde Kazakistan Almatı'dan Kuzey Kıbrıs'a yolcu bileti aldığı, İstanbul Atatürk Havalimanından aktarma yaptığı savunulan iddianamede, İstanbul'da herhangi bir pasaport kontrolüne girmediği, gelen Kuzey Kıbrıs uçağına binerek de aynı zamanda askeri havalimanı olarak da kullanılan Ercan Havalimanı'na indiği ifade edildi. İddianamede, burada önceden takip ettikleri askeri kargo uçağı ile Ankara Etimesgut Askeri Havalimanı'na inerek, kendi kontrollerinde herhangi bir pasaport kontrolüne girmeden Ankara'ya ulaştığı kaydedildi.
İddianamede, Mumcuoğlu'nun tekrar Kazakistan'a gideceğinde de yine askeri kargo uçağı ile Etimesgut Askeri Hava Limanından Ercan askeri/sivil havalimanına gittiği, buradan aldığı Kazakistan Almatı uçak bileti ile yine İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan aktarmalı şekilde herhangi bir pasaport kontrolüne girmeden Kazakistan'a dönmüş olduğu öne sürüldü.
Mumcuoğlu'nun eşi ÖKK'dan sinyal verdi
Ayrıca "KKTC Sivil Savunma Teşkilatı" adına kayıtlı bir numaranın 26 Aralık 2002 tarihinde Fikret Emek'i aranmasından sonra Z.M.'ye ait hattın 28 Aralık 2002 tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığının yeni yerleşkesi olan Gölbaşı/Oğulbey civarında sinyal verdiğine dikkat çekildi. Z.M.'nin bu konumdayken babası R.M. ile görüştüğü belirtilen iddianamede, 1 Haziran 2002 tarihinden bu yana yaklaşık 6 ay boyunca Z.M.'nin ilk defa Gölbaşı mevkiinde olduğunun görüldüğü kaydedildi. 29 Aralık 2002 tarihinden sonra ise Z.M. ile Tarkan Mumcuoğlu arasındaki Kazakistan numarası üzerinden mesajlaşma yeniden başladı.
Göktaş, İnan Kıraç'tan 250 bin TL istedi
Öte yandan hakkında 8 Haziran 2022 tarihinde gözaltı kararı verilen Levent Göktaş'ın bu süreçte kaçmasıyla ilgili ayrıntılar da iddianamede yer aldı. Göktaş, İstanbul Kartal'da Avukat K.E., Ö.Y. ve A.G. ile buluşmuş ve daha sonra kiralanan araçla Antalya'ya kaçmıştı.
Göktaş'ın kaçmasına yardımcı olduğu belirtilen bu isimlerden Ö.Y. adlı kişi ifadesinde, Kartal'da Ünlüer Gurme adlı bir restorana gittiklerini anlattı. Burada Levent Göktaş'ı gördüklerini belirten Y., Levent Göktaş'ın yanlarında bulunan Avukat K.E.'ye "Benim Kıraç Holding'de odamda bir çantam var şoförüne söyle gidip alsın bana getirsin" dediğini ve bir araç kiralamasını istediğini anlattı. Ö.Y. şunları anlattı:
"Biz içerde Levent Göktaş ile ilk karşılaştığımızda bıyıklı idi. Sonrasında bir ara yanımızdan kalkarak lavaboların olduğu yöne gitti, geri geldiğinde bıyıksızdı. Muhtemelen lavaboda bıyıklarını keserek tekrar yanımıza geldi. Birlikte masada otururken Levent Göktaş bize ufak bir sıkıntı var buradan çıkmam lazım dedi. Bunun üzerine Ali de kendisine 'Abi Antalya turizm bölgesi, birlikte Antalya'ya gidelim' dedi."
8 Haziran tarihinde kiraladıkları araçla Antalya iline vardıklarını belirten Y., şöyle devam etti:
"Ben Levent Göktaş'a abi sana bir otel ayarlayalım dedim. Ancak Ali 'Yok, ben komutanımı bir yere salmam, bu gece misafirim olacak' dedi. Bunun üzerine Levent Göktaş da Ali'ye 'O zaman sen yarın bana bir villa kirala' dedi ve o gece Ali Gök'ün ikametinde misafir olarak kaldı. Bende kendi evime gittim."
10 Haziran'da Sakarya'daki bir düğüne gitmesi gerektiğini söylemesi üzerine Levent Göktaş'ın kendisine "Sen Kenan ile bir konuş, ben sana bir not vereceğim o notu Kenan'a İstanbul'da verirsin" dediğini aktardı. Göktaş'ın kendisine iki ayrı kâğıda not verdiğini iddia eden Yiğit, "Birinci notta dört bayan ismi vardı ve bu bayanların telefonlarının holdingdeki telefonundan bakılarak yazılmasını istiyordu. Bunun haricinde 'Kübra hastaneye gitmediyse gitsin', 'Kenan işleri takip et' şeklinde yazıyordu. İkinci notta '250.000 TL. İnan Kıraç, 250.000 TL. Hataylı Zelloklar'dan Kenan alsın ve bana göndersin' şeklinde yazıyordu" iddiasında bulundu.
Ö.Y., İstanbul'da notu K.E.'ye verdiğini ve "Olmaz olmaz o iş olmaz" yanıtını aldığını aktardı. Antalya'ya döndüğünde durumu Levent Göktaş'a anlattığını ifade eden Y., Göktaş'ın da bu duruma çok sinirlenerek "Herkesi deniyorum, her şeyin bir zamanı var" dediğini savundu. Ö.Y'nin ifadesine göre Levent Göktaş, avukat K.E.'ye "soruşturma dosyası ile ilgili bana üç gün önce haber vermen yeterli, ben hemen Bulgaristan üzerinden yurt dışına çıkarım" dedi.
Şüpheli Köstem, kendisi için sulh ceza hâkimi aramış
Öte yandan iddianamede "paramiliter unsur" olarak görülen ve Enver Altaylı'nın en yakın adamlarından şüpheli Aydın Köstem hakkında 29 Mart 2019 tarihinde yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı alınmıştı. İddianamede, şüphelinin bu durumu öğrendikten sonra adliyeye gelerek bu karara itiraz ettiği, 2020 yılı Şubat, Mart ve Mayıs aylarında Ankara Sulh Ceza Hâkimlikleri kaleminde çalışan zabıt katibi Cem isimli şahıs ile görüşmelere başladığı, yaptığı görüşmelerde hakkındaki yurt dışı çıkış yasağını kaldırmaya, Adliye'de görevli bir Sulh Ceza Hâkimine ulaşmaya çalıştığı anlatıldı.