Özge Mumcu Aybars
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, 2018’de “adam kazandı” dediği ve sağlıklı bir açıklama yapmadığı zaman seçmenlerinde bir güvensizlik duygusu yaratmıştı. 2018’den sonra CHP Yönetimi ile aralarına çeşitli kara kediler girmiş ve CHP’nin kendi içinden de- daha sonra istifa edecek – bir çok ismi partiye çekmiş, o dönem için parti içinde de hafif bir kırılma etkisi yaratmıştı. Partinin kurulduğu günden, adaylıktan çekildiği bugüne kadar, bir “rövanşist” yaklaşım içinde olduğunu söylemek mümkün. Zira, Millet İttifakı’nın oluştuğu zaman zarfında da Memleket Partisi farklı bir skalada durmaya devam etti; ama Parti bu geçen zaman zarfında güçlenmek yerine zayıflamaya ve de ittifakı bölme tartışmaların kıyısında köşesinde olmaya devam etti. Bu zayıflamanın üzerine, Türkiye tarihinin en kritik seçimi olarak görülen seçime Cumhurbaşkanı adayı olarak girmesi, Cumhur İttifakı’na destek verme olarak yorumlandı. Tepkilerin bazı anonim sosyal medya kullanıcılarının devreye girmesi, mesnetsiz videoların yayılması üzerinden adeta bel altı bir karalama kampanyası haline dönüşmesi hem trajik olmuş hem de Muharrem İnce’nin çekilmesinde önemli bir faktör oldu. Ancak bu seçim kadar bel altı kampanyaların yürütüldüğü bir seçim sanırım hatıralarda yok…
Bu süreç içinde, yurtdışı oylarının gümrük kapılarında halen mevcut oy pusulasıyla da kullanıldığı göze alındığında, YSK nezdinde nasıl ele alınacağı önem taşımaktadır. İYİP’in YSK temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk, “Cumhurbaşkanı adaylarından birinin seçimden çekilmesi durumunda; oy pusulası değiştirilmez. Adayın aldığı oylar da geçersiz sayılmaz.” dedi. Peki, bu oylar, geçersiz sayılmazsa nereye düşecek, tarihin tozlu yapraklarına mı seçim sonucuna mı?
Muharrem İnce, 2002’den Cumhurbaşkanı Adayı olduğu 2018’e kadar parlamentoda bulunmuş, önemli görevlerde bulunmuş deneyimli bir siyasetçidir. Ancak, 2018’den 2023’e kadar olan beş yıl zarfında, Türkiye’de siyasi dengeler, demokrasiye inanan güçler ile tek adam rejimini savunan güçler arasında bir dengede ve farklı siyasi uzlaşmalarla yeniden şekillenmiştir; bu durumu net okuyamadığını düşünüyorum.
11 Mayıs 2023 tarihli KONDA Anketi’nde, ittifak dışında kalan partilerin oy oranı yüzde 3,8 olarak görülmektedir. IPA Anketi’ne göre bir aydan daha uzun bir zaman önce yüzde 16 ile başlayan oy oranı, Türkiye Raporu’nun 11 Mayıs 2023 tarihli raporuna göre yüzde 1,7 olmuştur. Bu dramatik düşüşün de, yeni siyasi konjonktürü okuyamamakla ilgili olduğunu düşünüyorum. Oysa, bugün, kutuplaşan dünya, bir ittifaklar siyasetine doğru ilerliyor.
Bu perspektiflerden bakıldığında, İnce’nin siyasi deneyiminin ve siyasi görüşünün, Cumhur İttifakı’nın bir parçası olan Hüdapar’dan yana olmayacağını inanıyorum. Bu kritik seçimin son günlerinde, rövanşist kararlar almak yerine demokrasiden yana uzlaşı içinde olacağını temenni ediyorum.