İnsan Hakları İzleme Örgütü, “Sanki Bizi Zehirliyorlar: Türkiye'de Plastik Geri Dönüşümünün Sağlık Üzerindeki Etkileri” başlıklı raporunu yayınladı.
Örgütün Çevre ve İnsan Hakları Bölümü Gruber Araştırmacısı Krista Shennum’un kaleme aldığı raporda, araştırmanın, önemli bir plastik atık ithalatçısı olmasından dolayı Türkiye’de yapıldığı belirtildi. Aralık 2021-Mart 2022 tarihlerinde yapılan saha araştırmasında toplanan bilgilere dayanan rapor kapsamında örgüt temsilcileri, Adana ve İstanbul’da plastik geri dönüşüm tesisinin bulunduğu mahalleleri ziyaret etti.
Rapor için 64 kişiyle görüşüldüğü ve bunların 26’sının daha önce de plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışmış veya hâlâ çalışan ve 21’nin geri dönüşüm tesisleri yakınlarında yaşayan kişiler olduğu kaydedildi. Raporda, “Görüşülen 26 işçinin 16’sı Adana’da, 10’u ise İstanbul’daydı. 26 işçinin 22’si erkek, dördü kadındı. Üç kız ve iki erkek çocuk görüşme sırasında 18 yaşın altındaydı; bir kadın ve üç erkek ise plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışmaya çocuk yaşta başlamış yetişkinlerdi” denildi. Araştırma kapsamında Adana ve İstanbul’da bulunan yedi tesisin sahibiyle de görüşüldüğü belirtildi.
“TÜRK YETKİLİLER PLASTİK GERİ DÖNÜŞÜM TESİSLERİNDE ÇALIŞAN İŞÇİ SAYISINA DAİR VERİLERİ YAYINLAMIYOR”
Raporun “Bulgular” bölümünde, Adana’da faaliyet gösteren ruhsatsız plastik geri dönüşüm tesislerinin sayısına ilişkin herhangi bir verinin mevcut olmadığı belirtildi. Veri eksikliğine dair, “Türkiyeli yetkililer, plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışan işçi sayısına dair verileri yayınlamıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye’deki plastik geri dönüşüm tesislerinden kaynaklanan hava, toprak ve su kirliliğini ölçen herhangi bir bilimsel çalışmanın varlığından da haberdar değil. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Yurttaşlık Derneği, plastik geri dönüşüm tesislerinde ölçümlenen hava ve su kalitesi verilerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan talep etti, ancak bu veriler hakkında bilgi paylaşılmadı” ifadeleri kullanıldı.
Ücretleri konusunda bilgi veren 16 işçiden ikisinin asgari ücret, 14’ünün ise asgari ücret altında ücret aldıkları raporda belirtildi. HRW’ye ücretlerini bildiren çocuklarının hepsinin de asgari ücret altında ücret aldıkları kaydedildi.
“TESİSLERİN MANSABINDAKİ SU KALİTESİNİN BAKANLIK TARAFINDAN İZLENİP İZLENMEDİĞİ BİLİNMİYOR”
Raporda, su yoğun bir süreç olan plastik atık dönüşümü çerçevesinde atık su ve su kirliliğine de değinildi. Plastik geri dönüşüm tesisleri de dahil sanayi tesislerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan izin almaksızın atık suları kanalizasyon veya kanallara boşaltmalarına izin verilmediği anımsatıldı. Devamında ise “Plastik geri dönüşüm tesislerinin mansabındaki su kalitesinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Su ve Toprak Yönetimi Dairesi tarafından izlenip izlenmediği bilinmiyor, zira bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılmıyor” ifadelerine yer verildi.
HRW temsilcilerinin, Adana’da bulunan tesislerden atık su alan bir kanala yaptığı ziyarete ilişkin gözlemleri ise şöyle:
“Kanal, Adana’dan Akdeniz’e doğru, Mersin’in hemen doğusundaki tarım arazileri boyunca uzanıyor. Kanalın kenarında, ambalaj üzerindeki etiketlerden Avrupa ve Kanada menşeli olduğu anlaşılan plastik atıkların, tıbbi atıkların, inşaat atıklarının ve atıkların yakıldığı yerlerde küllerin yasadışı olarak boşaltılmış olduğu görülüyordu.”
“GÖÇMEN VE MÜLTECİ İŞÇİ SAYISI YÜKSEK”
Tesislerde çalışan göçmen ve mülteci sayısının yüksek olduğu kaydedildi. Bu duruma ilişkin, “Çünkü bu işkolu, Türkçe bilmeyenlerin başvurabileceği, istihdamın kolay olduğu işler ve genellikle Türkiye’de çalışma izni olmayan ya da başka sektörlerde iş bulmak konusunda engellerle karşılaşan kişilere açık olan kayıt dışı ekonomide yer alıyor” denildi.
Raporda, yaptıkları işten dolayı işçilerin yaşadıkları sağlık sorunlarına ilişkin bulgular ise şöyle anlatıldı:
“Plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışan işçiler, plastik geri dönüşümü sırasında açığa çıkan zehirli kirleticilere doğrudan maruz kalıyorlar. İş sağlığı konusunda konuşan 20 işçiden 14’ü, HRW’ye yaptıkları iş nedeniyle aralarında nefes darlığı, şiddetli baş ağrısı, göğüste sıkışma hissi ve astım gibi kronik solunum rahatsızlıklarının da bulunduğu sağlık sorunları geliştirdiklerini anlattı. Ayrıca bazı işçilerin ciltlerinde ve gözlerinde kızarıklıklar oluşmuş.”
“İŞÇİLERİN KANLARINDA BEKLENENDEN DAHA YÜKSEK AĞIR METAL BULUNUYOR”
HRW ekibinin İstanbul Bayrampaşa’da bir muayenehanede çalışan doktor ile yaptığı görüşme, raporda şöyle aktarıldı:
“HRW’nin görüştüğü bir doktor, İstanbul Bayrampaşa’daki muayenehanesinden, plastik geri dönüşüm tesislerinden çıkan dumanların kokusunu alabildiğini söyledi. Doktor, yakınlarındaki plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışan işçilerin sık sık solunum yolu rahatsızlıkları nedeniyle tedavi gördüklerini, iyileşmelerinin uzun sürdüğünü ve kanlarında beklenenden daha yüksek ağır metal bulunduğunu anlattı.”
Raporun sağlık hizmetlerinin yetersizliğine ilişkin bölümde, HRW’nin görüştüğü işçilerin çoğunun, meslek hastalıkları için sağlık hizmetlerine sınırlı erişimleri olduğunu veya hiç olmadığını aktardıkları belirtildi. 10 Afgan işçi ile yapılan görüşmeye dair, “10 Afgan geri dönüşüm tesisi çalışanından hiçbiri, Türkiye’de kayıtlı göçmenlik statüsüne sahip olmadığı gibi, sosyal güvenlik sistemine de kayıtlı olmadıkları için Türkiye’deki sağlık sistemine erişim konusunda güçlükler yaşıyorlardı. Özellikle de sınır dışı edilme korkusu, onları meslek hastalıkları ve yaralanmalar için doktora gitmekten caydırıyor” değerlendirmesi yapıldı.
“TESİSLER EVLERE, OKULLARA VE TIBBİ TESİSLERE TEHLİKELİ DERECEDE YAKIN”
Raporda, plastik geri dönüşüm tesislerinin yaşam alanlarına konumuna ilişkin ise şu değerlendirme yapıldı:
“Adana ve İstanbul’daki plastik geri dönüşüm tesisleri, Türkiye’de yürürlükte olan mevzuata aykırı olarak evlere, okullara ve tıbbi tesislere tehlikeli derecede yakındır. Bu da insanlar için toksinlere ve kirleticilere maruz kalmaktan kaynaklanan ciddi sağlık riskleri doğurmaktadır. Çok sayıda plastik geri dönüşüm tesisinin bulunduğu düşük gelirli, yoğun nüfuslu mahallelerde yaşayan on kişi astım, nefes almada güçlük, kızarıklık, göz tahrişi ve kanser dahil olmak üzere bir dizi sağlık sorunu bildirirken sadece üç kişi herhangi bir sağlık sorunu yaşamadığını söyledi.”
Raporda, geri dönüşüm tesislerine yakın konumda yaşayan insanların yaşam kalitelerinin olumsuz etkilendiğini bildirdikleri aktarıldı. Devamında, “Altı kişi, tesislerden uzaklaşmak istediklerini, ancak taşınmak için maddi imkanlarının olmadığını söyledi” ifadelerine yer verildi.
“İNGİLTERE, ATIK PLASTİK İHRACATININ YÜZDE 27’SİNİ TÜRKİYE’YE GÖNDERDİ”
Raporda, Çin’in 2018 yılında uygulamaya koyduğu Ulusal Kılıç Politikası’nın ardından Türkiye’nin AB ülkeleri ve İngiltere de dahil olmak üzere Avrupa’dan en çok plastik atık ithal eden ülke haline geldiği belirtildi. Türkiye’nin atık ithalatına ilişkin veriler şöyle anlatıldı:
“Türkiye, 2016 yılında Avrupa Birliği ülkelerinden 33 bin 804 ton plastik atık ithal etmiş. 2020 yılına gelindiğinde bu rakam yüzde 1.200’den fazla artarak 447 bin 432 tona ulaşmış. İngiltere, Ocak 2020’de AB’den ayrılmasından bu yana, AB üyesi ülkelere ve Türkiye’ye büyük miktarlarda plastik atık ihraç ediyor. İngiltere, 122 milyon 898 bin 385 kilogram plastik atığı, başka bir deyişle atık plastik ihracatının yüzde 27’sini Türkiye’ye gönderdi.”
Raporda, 2018’den 2020 yılına kadar AB’nin Türkiye’ye plastik atık ihracatının 28 bin 804 tondan 446 bin 432 tona çıktığı kaydedildi. Bununla birlikte tesis sayısına ilişkin veri bulunmadığı için Türkiye’de kaç geri dönüşüm tesisinin açıldığını bilmenin mümkün olmadığı vurgulandı.
Raporun “Türkiye’nin Ulusal ve Uluslararası Yükümlülükleri” başlıklı bölümde, sağlık hakkı, çocuk işçiliği, göçmen işçilerin ve ailelerin hakları, bilgiye erişim hakkı, sağlıklı çevre hakkı ve insan haklarının ticari faaliyetler bağlamında korunması gibi haklar konusunda ulusal ve uluslararası yükümlülükler de anımsatıldı.
“ETKİLİ HAVA FİLTRELEME SİSTEMLERİ HEM ÇALIŞANLARIN HEM TESİS YAKININDA YAŞAYANLARIN TOKSİNLERE MARUZ KALMA RİSKİNİ AZALTIR”
Raporun “İleriye Dönük Adımlar” başlığı altında ise ne tür önlemlerin alınabileceği sıralandı. İlgili bölümden öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye’deki plastik geri dönüşüm şirketleri, başta geri dönüşüm tesislerindeki hava sirkülasyonunu ve hava filtreleme sistemlerini iyileştirmek olmak üzere, salınan toksinlere maruz kalınmasını azaltmak için bazı adımlar atabilirler. Örneğin, havadaki kirleticileri gidermek için makinelerin üzerinde filtreli havalandırma davlumbazları kullanılabilir. Etkili hava filtreleme sistemleri hem çalışanların hem de geri dönüşüm tesislerinin yakınında yaşayan insanların toksinlere maruz kalma riskini azaltır.
Türkiye hükümeti ayrıca, atık toplayıcıları ve ruhsatsız plastik geri dönüşüm tesisi çalışanları da dahil olmak üzere atık yönetimi alanında kayıt dışı çalışanların geçim kaynaklarının, yeni atık yönetimi stratejileri belirlenirken dikkate alınmasını da sağlamalıdır.
AB ülkeleri, plastik geri dönüşümünün ve bertarafının AB dışında yol açtığı zararları ele almak için AB dışına atık ihracatını sınırlandıracak adımlar atmalı ve AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın öngördüğü üzere atık önleme çabalarını artırmaya öncelik vermelidir.”
“Sanki Bizi Zehirliyorlar: Türkiye’de Plastik Geri Dönüşümünün Sağlık Üzerindeki Etkileri” raporuna https://www.hrw.org/tr/report/2022/09/21/382799 adresinden ulaşılabilir.