Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6'lık iki depremin ardından binlerce insan hayatını kaybetmiş, on binlerce kişi yaralanmıştı. Depremde çok sayıda ev yıkılmıştı. Depremin ardından bölgedeki kaçak yapılar ve denetlenmeyen yapıların yarattığı sonuçlar gündeme getirilmişti.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Dr. öğretim üyesi Binali Tercan, şimdiye dek milyonlarca kişinin yararlandığı imar aflarıyla ilgili çalışma hazırladı.
BirGün'ün haberine göre AKP dönemindeki geçmişi 2003 yılına dayanıyor. Bu tarihte “Yapı kullanma izni verilmeyen yapılara belediyelerce alt yapı hizmetlerinin birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde başvurulması üzerine kullanma izni alınıncaya kadar geçici olarak elektrik bağlanabilir” hükmü getirildi.
Bu düzenleme, imar mevzuatına aykırı yapıların kamusal hizmetlerden yararlandırılarak meşrulaştırılıp, yasallaştırmasına dönük bir düzenleme olarak değerlendirildi.
Bir benzer düzenleme, Aralık 2003’te de yürürlüğe girdi. 2004 yılına yönelik düzenlemede de imar mevzuatına aykırı yapılar, ‘çevre sağlığı’ konusu ön plana çıkarılarak meşrulaştırıldı.
Hapis cezası düzenlemesi
İktidar, 2005 yılında da aynı adımı attı. Temmuz 2005 tarihli düzenleme ile Ceza Kanunu’nda değişikliğe gidildi. “Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişiler ile bu yapılara elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişilerin, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları” engellendi. Böylece mevzuata aykırı yapıların sahipleri ve bunlara göz yuman kamu çalışanlarının cezaları ile birlikte özellikle deprem riski bulunan yerlerdeki izinsiz veya mevzuata aykırı olan yapılar da affedilmiş oldu.
Kıyılara özel yasa
Temmuz 2005’te bir başka yasa değişikliği yapıldı. Kıyı Kanunu’nun 6’ncı maddesine eklenen hüküm ile özelleştirme kapsamına alınan kıyı, sahil şeridi ve dolgu alanlarına turizm amaçlı alışveriş merkezleri ve konaklama ünitelerinin yapılmasına olanak sağlandı.
Ayrıca bakanlıklara verilen yetkilerle imar planları yoluyla bazı kısıtlamalar dikkate alınmayarak af nitelikli yapılaşma kararlarının önü açıldı.
Gecekondulara süre uzatma
2012 yılında gelindiğinde Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapıldı. Bu değişiklik ile imar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak af nitelikli işlemlerin süresi üç yıl uzatıldı. 2015 yılında ise af niteliğindeki üç yıllık süre uzatma kararı, altı yıla çıkarıldı.
10 milyon kişiyle 'imar barışı'
2018 yılının Mayıs ayı, imar affı düzenlemesinin son kez hayata geçirildiği tarih oldu. Bir ay sonraki seçimler öncesinde vatandaşa “müjde” olarak sunulan bu düzenleme ile kayıt dışı yapılar yasal statüye kavuşturuldu.
İmar affı kapsamına 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış tüm yapılar alındı. Bu aftan yararlananları anlatan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 26 Haziran 2019’da yaptığı açıklamada, “Bugüne kadar imar barışına 10 milyon 250 bin vatandaşımız başvurdu” dedi.
Cumhur ittifakından yeni teklif
İmar Affı’na yönelik yeni düzenleme beklentisini son olarak BBP Genel Başkanı Mustafa Destici yükseltti. Destici, 11 Ekim 2022’de bu konudaki kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu.
Destici, yaptığı açıklamada yüz binlerce vatandaşın ve binlerce ailenin iptal edilen yapı kayıt belgeleri sonucunda idari para cezası ve yıkım kararıyla karşı karşıya kaldığını iddia ederek, “Barınma ihtiyacını karşılamak üzere özel mülkiyetler üzerine yapılmış ve yapı kayıt belgesi almış, bir kısım yapı kayıt belgesi iptal olmuş ve iptal olma aşamasında olan yapılar, kamu zararı, iskan ve imar yönünden incelenmek sureti ile yapı sahiplerinin yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmaktadır” ifadelerini kullandı. Teklif, o tarihten bu yana komisyon gündeminde beklemeye alındı.
'Nasıl olsa af gelir...'
İmar affıyla ilgili detaylı çalışmalara imza atan ve bu düzenlemelerin güvensiz yapılaşmayı artırdığını kaydeden Doç. Dr. Binali Tercan, hazırladığı çalışmada bu uygulamanın sakıncalarını şöyle anlattı:
“Aflar, toplumsal adalet ve barışın zedelenmesine, planlama ve imar ile ilgili kurumlara yönelik güvenin azalmasına, zengin doğal kaynakların amaç dışı kullanımına ve çevre sorunlarına yol açmıştır. Türkiye, üst üste çıkarılan imar affı yasalarıyla yaratılan, ‘Nasıl olsa imar gelir’ anlayışı ile ilk başlarda gecekondulaşmayı, son yıllarda da imarlı alanlardaki mevzuata aykırı yapılaşmayı toplum gözünde meşrulaştırmıştır. İmar afları, tüm topluma verilen telafisi olanaksız zararları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi, yürürlükteki mevzuatı yetersiz ve geçersiz kılarak, yasakları çiğneyenleri ödüllendirmek anlamına gelmiştir. İktidarların yeniden seçilme kaygılarıyla çıkardıkları af yasaları, kısa süreli çözüm gibi görünse de esasında büyük bir sorunun geçici bir süreliğine üzerini örtme ve bundan faydalanma anlamını taşımaktadır. Bütün imar afları son olmak üzere çıkarılmıştır. Çıkarılan her imar affının kapsamı bir öncekinden daha fazla olmuştur.”
TBMM’ye 4 ay önce imar affı teklifi veren BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, deprem bölgesini ziyaret etti.
Son imar affı düzenlemesi kapsamında deprem bölgesindeki yüz binlerce konuta yapı kayıt belgesi düzenlendi. 2018 verilerine göre 10 kentte toplam 294 bin 165 yapı kayıt belgesi düzenlenerek kaçak yapılar yasal statüye kavuşturuldu. (Kısa Dalga)