ERSAN ATAR
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırladığı Eylem Planı’nda, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları gibi, Diyanet İşleri Başkanlığı ile de yürütülecek ortak çalışmalar sıralanırken, kadın örgütlerinden bahsedilmemesi dikkat çekti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim İstanbul Sözleşmesi’nden çekilindiğini de hatırlatarak planı, “uygulamalarla çelişkili” olarak tanımladı. Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Sözcüsü Hülya Gülbahar da kadın örgütlerinin bu tür çalışmalara dahil edilmemesinin bir uygulama haline geldiğine işaret etti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda; Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı iş birliğiyle 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4'üncü Ulusal Eylem Planı hazırlandı. Planda yapılacaklar, “adalete erişim ve mevzuat”, “politika ve koordinasyon”, “koruyucu ve önleyici hizmetler”, “toplumsal farkındalık” ve “veri ve istatistik”o olmak üzere 5 ana hedef sıralandı. Bu ana hedefler altında 49 alt hedef ve 198 adım belirlendi.
Diyanet her alanda var olacak
Faaliyet Planı’nda, Adalet, İçişleri, Sağlık Bakanlıklarının yanısıra Diyanet İşleri Başkanlığı ile yürütülecek çok sayıda adım belirlendi. Bu hedef ve adımlardan dikkat çekenlerden bazıları şöyle:
*Kadın öğretmenler ile ortaöğretim kurumunda öğrenim gören öğrencilere, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Kredi Yurtlar Kurumu'na (KYK) bağlı kız öğrenci yurtlarında kalan kız öğrencilere, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kurs ve etkinliklere katılım sağlayan kadınlara eğitimler verilecek.
*Diyanet İşleri Başkanlığının vaaz ve hutbe planlamalarında Ulusal Eylem Planı kapsamında konulara yer verilecektir.
*Hutbe ve vaazlarda, merhamet, aile, insan onuru içerikleri yer alacak. Bu hutbe vaazlarda, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konularına yer verilecek.
*Diyanet İşleri Başkanlığı Aile ve Dini Rehberlik Bürolarınca dağıtılmak üzere “Şiddet İnsan Onuru İle Bağdaşmaz” başlıklı el broşürü hazırlanacak.
*Diyanet TV ve Diyanet Radyo’da bilgilendirici yayınlar yapılacaktır. Bu kapsamda, Toplumda farkındalık ve bilinç oluşturmak için Diyanet TV ve Diyanet Radyo’da yapılan programlardan, aile ve kadın temalı konularla ilgili “kesitler” Başkanlıkla ilişkili web siteleri ve sosyal medya adreslerinden paylaşılmaya devam edilecek.
*Kadın Destek (KADES) uygulamasının tanıtılması yapılarak 2023 yılı sonuna kadar yaklaşık 6 milyon kadının bu uygulamayı akıllı telefonlarına yüklenmesi sağlanacak.
*Şiddet uygulayanlara yönelik farklı ülkelerdeki iyi uygulama örneklerine ilişkin rapor hazırlanacak.
*Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 40 bin personele, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde 25 bin personele, Genel Kolluk-Özel Güvenlik İş Birliği ve Entegrasyonu uygulaması kapsamında 10 bin özel güvenlik görevlisine ve kaymakam adaylarına kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi verilecek.
*Kadına yönelik şiddetle mücadele veri bankası oluşturulacak. İlgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin yer aldığı bir çalışma grubu kurulacak.
*Aile mahkemelerinde görev yapan hakimler ve savcılar ile Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Suçları Soruşturma Bürolarında görevli savcılara yönelik farkındalık çalışmalarına devam edilecek.
*Kadına yönelik şiddet konusunda uluslar arası literatür taraması yapılacak.
*Okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine bireysel farklılıklara saygı, iletişim becerileri, olumlu davranış kazandırma gibi konularda farkındalık çalışmaları yapılacak.
*Ortaöğretim öğrencilerine yönelik siber şiddet, bilinçli internet kullanımı, akran zorbalığı konularında eğitimler yaygınlaştırılacak.
*Elektronik kelepçe vakalarında anlık izleme yapılan ünite sayısı 24’ten 30’a çıkarılarak
*Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde vatani görevini yapan 7.500 er ve erbaşa kadına yönelik şiddetle mücadele alanında farkındalık eğitimleri verilecek.
“Kadın örgütleri zaten dahil edilmiyor”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hazırladığı Eylem Planı’nda sık sık sivil toplum kuruluşlarından söz edilmesine rağmen bu kuruluşların, kadına karşı şiddetle mücadele eden örgütler olduğunu gösteren bir emareye yer verilmedi. Planda sivil toplum kuruşları da panel gibi faaliyetlere dahil edildi.
Bakanlığın Faaliyet Planı’nı değerlendiren Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Sözcüsü Hülya Gülbahar da planı özellikle bu yönüyle eleştirdi. Plan içindeki, sivil toplum örgütleri ibaresinden kadına karşı şiddetle mücadele eden örgütler anlaşılmadığını vurgulayan Gülbahar şunları söyledi:
“Ulusal eylem planı dahil olmak üzere, uzun yıllardır kadın sivil toplum örgütleri bakanlık çalışmalarına katılmıyor ya da göstermelik olarak katılıyor. Bu nedenle Meclis’te kurulan son şiddet komisyonunu birçok kadın örgütü protesto etti. Meclis’teki çalışmalara dahi alınmadı. Çünkü ambargoyu delerek katılabilen kadın örgütlerine katıldıkları toplantıda ya hiç söz verilmiyor ya da son anda bir dakikalık sürelere sıkıştırılıyorlar. Bu konuşmalar, açıklanan rapor ve belgelerde yer almıyor.
Özellikle kadın erkek eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramlarının geçtiği konuşmalara bir biçimde yer verilmiyor. Buna karşın, çeşitli protokoller ve çeşitli işbirliği anlaşmalarıyla iktidar yanlısı ya da bizzat iktidar eliyle kurulan sivil toplum örgütü görünümlü ‘sivil devlet örgütleri’yle işbirliği içinde çalışmalar yürütülüyor.”
"Diyanet, erkeğin üstünlüğü için"
EŞİK Sözcüsü Hülya Gülbahar, çalışmalara Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yoğun olarak katılacak olmasını da şu sözlerle değerlendirdi:
“Aynı şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ana çalışma konularından birisi kadın ve çocuklar olduğu için Diyanet işleri başkanlığı ile ortak çalışmalar yapılıyor ve bu çalışmaların tümümün ortak toplumdaki kadın erkek eşitliği bilincini aşındırmak, erkeğin reisliği, kadın ve çocuklar üzerindeki mutlak hakimiyetini geçiştirme yoluna gidiyorlar. Dolayısıyla eşitlik, eşit yurttaşlık programları yerine hiyerarşik olarak erkeğin üstünlüğüne dayalı bir aile, toplum ve devlet yapısı kalıcılaştırılmak isteniyor.”
“İstanbul Sözleşmesinden çekilmişken mi?”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim de Faaliyet Planı’nın atılan somut adımlarla çelişkilerine dikkat çekti.
Şimdiye kadar hazırlanan faaliyet planlarında yazılan sınırlı hedeflere bile uyulmadığı eleştirisini yönelten Atasalim, “AKP’nin siyasi iktidar olduğu dönem boyunca kendi çıkardığı eylem planlarını, faaliyet planlarını uymadığı bir tabloyla karşı karşıyayız” ifadesini kullanarak eleştirilerini şöyle sıraladı:
“Siyasi iktidarın çelişkileri faaliyet planına da yansımış durumda. Örneğin, uluslar arası literatür taraması yapacaklarını söylüyorlar. Sen, uluslar arası literatürdeki en temel metin olan İstanbul Sözleşmesinden imzayı geri çekip, uluslar arası literatür taraması yapacağız demek çok büyük bir çelişki. Hakikaten insanların aklıyla mı alay ediyorlar diye düşünüyor insan.
Planda, ‘kadın buluşmaları yapacağız’ demişler, YÖK ile birlikte yapmayı planladıkları planlar var. YÖK, toplumsal cinsiyet eşikliği kavramını kendi eylem planından çıkarmış durumda. YÖK şu an bu alandaki merkezlerin isimlerini değiştirmeye ya da kapatmaya çalışıyor. Aile birimleri kurmaya çalışıyor. Böyle bir ortamda akademide kadın buluşması yapmaya çalışıyorlar.
Yine plan kadınların adalete erişim meselesinden bahsediyor. Yazdıklarının tam tersi tabloyla karşı karşıyayız. Çokça kadınların adalete erişmeye çalıştığı fakat eriştikleri mercilerde kolluk, hakim, savcı inisiyatifiyle sonuçsuz bırakıldığı, kadınların korunmadığı durumlarla karşıyayız. O bakımdan erişmiş olan kadınla ilgili bile sorumluluklarını yerine getirmedikleri bir tablo var.”
“Buluğ çağındaki çocukla ilişki kurulabilir diyen Diyanet’le mi?”
Planda, Diyanet İşleri Başkanlığı’na somut ve çokça fonksiyonlar yüklenmesini, demokratik laik Cumhuriyet ilkeleri ile de çelişkili bulduğunu söyleyen Ataselim bu konudaki görüşlerini şöyle aktardı:
“Faaliyet Planı’nda, Diyanet’in etkinliğinin ne kadar arttığını görüyoruz. Diyanet’in başat sorumluluğu bu mudur? Diyanet gibi bir kuruma ne açıdan ihtiyaç vardır? Ama bu kuruma ayrılan bütçe ve bu kurumunun etkinliğinin bu derece yaygınlaştırılıyor oluşunu biz çok tehlikeli buluyoruz. Laik demokratik bir ülkede, inanç sistemleri ile ilgili bir kurumun hayatın her alanında bu düzeyde etkili olmasının tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Bir taraftan da kapalı topluluklarla ortaya çıkmış olan istismar durumları ile karşılaşıyorken. Diyanet kendi internet sitesinde buluğ çağına girmiş olan bir çocukla ilişkiye girilebilir mi gibi bir soruya yanıt verebiliyor.” (Kısa Dalga)
* Fotoğraf: Hakan Bintepe / csgorselarsiv.org