'Kanal İstanbul, şehrin geleceğini yok edecek bir emlak projesidir'

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün ile Kanal İstanbul projesi ve İstanbul'un sorunlarını konuştuk.

BERNA CAN

Mehmet Özhaseki geçen günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevini bıraktı. Özhaseki’nin görevi bırakmasıyla birlikte, yerine 31 Mart Seçimleri'nde AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Murat Kurum getirildi. Kurum daha önce bu bakanlık koltuğunda oturuyordu.

Murat Kurum’un yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atanmasının ardından, seçim dönemi boyunca değinmekten kaçındığı ve AKP’nin ısrarla desteklediği Kanal İstanbul projesi tekrar gündeme geldi. Aynı günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) mahkemeye taşıdığı Kanal İstanbul projesi hakkında da mahkeme iptal kararı verdi.

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün, Kanal İstanbul projesinin son durumunu, olası bir İstanbul depremine yönelik hazırlıkları, kentsel dönüşüm projeleri ve İstanbul'un geleceğine dair konularda Kısa Dalga'nın sorularını yanıtladı.

İmar ve Şehircilik, Ulaşım, Emlak Yönetimi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme’den sorumlu olan Gürkan Akgün’e göre, 'Kanal İstanbul, İstanbul'un geleceğini yok edecek bir proje.'

'İstanbul'un doğasını yok edecek bir proje'

-Gürkan Bey, öncelikle Kanal İstanbul konusuna değinmek istiyorum. İstanbul'da son günlerde sıkça tartışılan bu projenin son durumu nedir? Mahkemeden de Kanal İstanbul'un yapımına iptal kararı çıktı. Bu süreci anlatabilir misiniz?

-Kanal İstanbul projesi, 2012 yılında gündemimize girmişti ve o günden beri tartışılıyor. 2019 yerel seçimleri bu konuda kritik bir dönemdi. Başkanımız Ekrem İmamoğlu, bilimsel gerekçeleriyle bu projeye karşı duruşunu kamuoyuna yansıttı ve vatandaşlar da bu gerekçeler doğrultusunda projeye tepki gösterdi. Kanal İstanbul, İstanbul'un geleceğini, doğasını ve ekolojisini yok edecek bir proje olarak değerlendiriliyor.

‘Kanal İstanbul bir boğaz geçiş projesinden öte bir emlak projesidir’

Düzenlediğimiz çalıştaylar ve hazırlanan raporlar, Kanal İstanbul'un tarım alanlarını yok edeceği, Sazlıdere Barajı’nı tehlikeye atacağı, Terkos’u tuzlanma riskiyle karşı karşıya bırakacağı ve İstanbul'a iki milyon ilave nüfus getireceği gibi olumsuz etkileri ortaya koydu. Çoğunluk, projeyi gereksiz ve yıkıcı olarak değerlendiriyor. Kanal İstanbul’un, bir Boğaz geçiş projesinden öte bir emlak projesi olduğunu vurguluyoruz. Su havzası olan bölgenin imara açılmasıyla ilgili planlar hukuki süreçte iptal edilmiş durumda.

kanal-istanbul.

‘Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz’

Ancak Ulaştırma Bakanlığı'nın stratejik planında halen bu proje için bütçe ayrılmış durumda. İlk konuşulduğunda 118 milyar lira, sonra 60 milyar dolar gibi rakamlar dile getirildi. Bu bütçeyle kaç hastane, okul yapılabileceği ve kentsel dönüşüm sorunlarının çözülebileceği kıyaslamaları yapılıyor. Ekonomik kriz koşullarında projenin gerçekleşebilir olma ihtimali düşük. Biz mücadeleyi, bu iş gündemden tamamen kalkana kadar sürdüreceğiz. Bu, bir emlak projesidir ve İstanbul'un doğal ve ekonomik dengelerine büyük zarar verecektir.

Gürkan Akgün
İBB Genel Sekreter Yardımcısı

'200 bin yapı olası bir depremde yıkılabilir veya büyük hasar alabilir durumda'

-İstanbul'da binaların durumu nedir? Hangi bölgeler risk altında? İstanbul'daki bu yıkılan binaların sebebi ne? Yıkımdan sonra aynı bölgede çalışmalar yaptınız mı?

-İstanbul'da yaklaşık 1 milyon 200 bin yapı var. Bu yapıların 800 bini 1999 depreminden önce yapılmış. Bu binaların büyük kısmı eski yönetmeliklere göre inşa edildiği için risk taşıyor. Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile yaptığımız çalışmalara göre, yaklaşık 200 bin yapı olası bir depremde yıkılabilir veya büyük hasar alabilir durumda. Özellikle zemin durumu kötü olan bölgelerde ve mühendislik hizmeti almamış binalar risk altında.

'Yaklaşık 3 Milyon kişi olası depremden doğrudan etkilenecek'

-Riskli bölgeler nereler? Hangi ilçeler daha fazla risk altında?

-E5'in altında olan, denize bakan tarafları zemin durumu çok iyi olmayan bölgeler. Özellikle Avrupa yakasında taşkınlık gösteriyor. Göle yakın yerler ve sanayinin olduğu alanlar risk altında. 200 bine yakın yapı riskli. Yaklaşık 3 milyon kişi doğrudan bu depremden etkilenecek diyebiliriz. Özellikle kaçak yapılan yapılar büyük risk taşıyor. İstanbul'un bir an önce bu yapı stokunu yenilemesi ve depreme dayanıklı hale getirmesi gerekiyor.

‘Kentsel dönüşüm rantı yüksek alanlarda daha hızlı yürüdü'

-Peki, zorluklar genelde binada oturanlar, yer sahiplerinden mi kaynaklanıyor yoksa kentsel dönüşümde müteahhitlerin daha fazla alandan daha çok konut çıkarma, kar-zarar kısmına da bakması mı zorluk yaratıyor?

-Kentsel dönüşüm zor ve çok boyutlu bir konu. 2019'da göreve geldiğimizde birçok yerin imar planı yapılmamıştı. Bu durum, kentsel dönüşümün hızla ilerlemesini engelledi.

Konunun imar planından kaynaklı kısımları var. Örneğin, 2019'da göreve geldiğimizde çoğu yerin imar planı yapılmamıştı. Ataşehir ilçesi gibi yerlerde imar planı yoktu. Plan sorunu çözülmeden yenilenme sağlanamaz. Başka konular da var, mülkiyet sorunları, imar uygulama sorunları...

Kentsel dönüşüm rantı yüksek alanlarda daha hızlı yürüdü ama asıl dönüşmesi gereken yerlerde yavaş kaldı. Kamu arazileri de rant yaratma aracı olarak kullanıldı, kentsel dönüşüm için kullanılmadı.

'Dar gelirli ve emeklilerin kentsel dönüşüme giriyorsa binasının yüzde 60'ını karşılayacağız'

-Dar gelirli vatandaşlar için kentsel dönüşümde nasıl bir destek sağlanıyor?

-Bu ay bir paket hazırlıyoruz; dar gelirli ve emeklilerin kentsel dönüşüme giriyorsa binasının yüzde 60'ını karşılayacağız. Bu, özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın kentsel dönüşüm projelerine katılabilmesi için büyük bir fırsat.

Amacımız, onların yaşam kalitesini artırmak ve daha güvenli binalarda yaşamalarını sağlamak. Kentsel dönüşüm projelerinde, sosyal adaleti sağlamak bizim önceliğimizdir.

‘İstanbul'da 5 bin 624 Acil Toplanma Alanı var’

-İstanbul'daki deprem toplanma alanlarının yeterliliği hakkında bilgi verebilir misiniz?

-İstanbul'da 5 bin 624 Acil Toplanma Alanı var. Bu alanların kapasitelerini de iyileştirmemiz lazım. Deprem parkları projelerimiz var. Bunların sayısını artırarak deprem esnasında da kullanılabilecek alanları üretelim diye çalışıyoruz. Deprem toplanma alanlarının kapasitesini, özellikle insanların acil ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde genişletmeyi planlıyoruz. Bu alanlar, sadece deprem anında değil, sonrasında da insanlar için güvenli bölgeler olarak kullanılacak.

‘Metrolar 9 şiddetindeki depreme dayanıklı'

-İstanbul'un ulaşım altyapısı depreme dayanıklı mı?

-İstanbul'daki metrolar 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak inşa ediliyor. Metro altyapısı da deprem hazırlığı olarak görülmeli. Deprem esnasında en güvenli bölgelerimiz metro ve devamındaki alanlar olacak. Yaptığımız her metro yatırımının depreme hazırlıkta bir payı var. İstanbul'un genel altyapısının da depreme dayanıklı hale getirilmesi için çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu, sadece metrolar değil, aynı zamanda su ve elektrik altyapısı gibi hayati sistemlerin de güçlendirilmesini içeriyor.

‘2027 Avrupa Olimpiyatları için yeni tesisler inşa ediyoruz’

-İstanbul, Avrupa Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak. Bu konuda nasıl hazırlıklar yapılıyor?

-2027 Avrupa oyunlarına ev sahipliği yapacağız. 2036 Olimpiyat hedefimiz var. İlk defa su sporları merkezi açtık Haliç'te. Atletizm pistleri açıyoruz. Bu sadece o olimpiyatı hedefleyen ve olimpiyat organizasyonunu gerçekleştirmek için değil, İstanbulluyu sporla buluşturmak için. İstanbul'da atletizm pisti olmaması kabul edilebilir bir şey değil.

Bu projelerle, İstanbul'u sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da önemli spor merkezlerinden biri haline getirmeyi amaçlıyoruz. Spor altyapısını güçlendirmek, gençlerimize daha sağlıklı ve aktif bir yaşam sunmak için büyük bir fırsattır.

‘Marmara Denizi'nde durum çok parlak değil’

-Marmara Denizi'ndeki durum nedir?

-Ne yazık ki Marmara Denizi'nin durumu parlak değil. Girilemeyen yerlerde biz kıyı alanını kapatmak durumunda kaldık. Marmara Denizi'nin başka sorunları, krizleri var. İleri Biyolojik Arıtma Tesisi yatırımlarımız var. Marmara Denizi’ni yaşatabilmemiz gerekiyor. Bu, sadece deniz suyu kalitesini artırmakla ilgili değil, aynı zamanda deniz ekosistemini korumak ve sürdürülebilir bir çevre yaratmakla da ilgili. Bu konuda ciddi yatırımlar yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.

İstanbul'un geleceği için hep birlikte çalışarak bu şehri yenilememiz ve depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekiyor. Belediye olarak tüm gayretimizle çalışmaya devam edeceğiz. İstanbul, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli şehirlerinden biri. Bu yüzden, şehrimizin geleceğini güvence altına almak için hep birlikte çalışmalıyız. İstanbul'un geleceğini korumak, bizim en büyük sorumluluğumuzdur. (Kısa Dalga)

Söyleşi Haberleri