Marmara Üniversitesi (MÜ) Genetik ve Metabolik Hastalıklar Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (GEMHAM) başlatılan ve kanser alanında çalışan cerrahlar, onkologlar ve patologlarun işbirliğinde yürütülen çalışmada, meme, akciğer, kolon kanseri gibi "solid (katı) tümörlerin tedavisinde en yüksek etkiyi yaratacak ilaç ya da yöntemin seçilmesi amaçlanıyor.
Buna göre hastanın tümör ve bağışıklık hücrelerini de içeren çevre dokusundan alınan örnek, hızla laboratuvara ulaştırılıyor; burada kişiye özel yapılan geniş kapsamlı genetik dizileme ile elde edilen veriler biyoinformatik yöntemler kullanılarak analiz ediliyor; kullanılabilecek tedavi yöntemleri, henüz hastaya verilmeden laboratuvar ortamında "hastanın kendi hücreleri üzerinde" test ediliyor.
Böylece tedaviye alınacak yanıt ya da yan etkiler, hücresel düzeyde belirleniyor ve hastanın fayda görmeyeceği tedaviler alarak vakit kaybetmesinin önüne de geçilebiliyor.
Marmara Üniverstesi ( MÜ) Biyomühendislik Bölümü'nden Prof. Dr. Kazım Yalçın Arga, bu çalışmayla kişiselleştirmiş kanser tedavisine başka bir boyut kazandırdıklarını kaydederek, şu bilgileri verdi: " Bu çalışmanın en yenilikçi yönü, tedavi hedeflerine "hastanın kendi dokuları üzerinde (organoid modellerle) hücre kültürü aşamasında laboratuvarda çalışabilme imkanı vermesi. Bu da klinik aşamaya geçmeden, ama herhangi bir hayvan deneyine de ihtiyaç olmadan tedavinin başarısı ile ilgili büyük bir bilgi veriyor elimize."
MÜ Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve GEMHAM Müdürü Prof. Dr. Betül Yılmaz ise, lösemi, lenfoma gibi kanserler için de ileriki dönemlerde benzer bir çalışma gerçekleştireceklerini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, "Kanser teşhisi konur konmaz burada bir gen belirlenip onun üzerine doğru tedavi uygulandığında, ilaç direnci, ilaca yanıt vermeme ya da kanserin nüksetmesi gibi durumlar oldukça minimal düzeye düşüyor. Bu nedenle de kanser teşhis edilir edilmez yapılması lazım. Böylece kanser tedavilerindeki gereksiz ilaç kullanımı (tedavide yanıt alınamayan ilaçlar olabiliyor), gereksiz radyasyon kullanımı, zaman kaybı, hastanın psikolojisinin olumsuz etkilenmesi gibi dezavantajlardan kurtulabiliriz" dedi.
2 yıldır süren bir çalışmaya şimdiye dek, 4 hastanın örnekleri dahil edildi ve tedavi protokolü buna göre düzenlendi. Beyin tümörü, akciğer, kolon ve mide kanseri olan 4 hastadan 3'ünün tedaviye iyi yanıt verdiği ve halen tedavi süreçlerinin izlendiği öğrenildi. (DHA)