Kara para dosyası-4|Görevli: Karışmıyorum, dedektörden dahi geçirmiyorum

Bir dükkân sahibi Kapalı Çarşı’yı “Her şey dışarda pişiyor. Ondan sonrası söylemesi ayıptır; buraya gelip adamlar altın alır, dolar alır, olay bu” diye anlattı.

FİLİZ GAZİ

Kısa Dalga- Kara para aklamayla ilgili konuştuğumuz uzmanlar, ekonomistler ve mücadelede görev alan yetkili birim çalışanları çoğunlukla ‘bu işlerin döndüğü yerlerden biri’ olduğu iddiasıyla Kapalı Çarşı’ya işaret etti.

Kapalıçarşı, İstanbul’da Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtlerinin ortasında yer alan dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biri. 30 bin 700 metrekare alanda yaklaşık 4 bin dükkân olduğu biliniyor ve bu dükkanlarda toplam çalışan sayısı yaklaşık 25 bin kişi. İçinde yüzlerce kuyumcu, döviz bürosu, kıymetli madenlerin alınıp satıldığı dükkân, işletme, firma bulunuyor.

İlgili iddiayı sorduğumuz çoğu esnaf “Bu konuda burada konuşacak kimse bulamazsınız” dedi. Bunun üzerine güvenlik görevlilerine yöneldik. Beyazıt, Çarşıkapı, Mahmutpaşa, Nuruosmaniye olmak üzere Kapalı Çarşı’ya çıkan birçok giriş kapısı mevcut. Bu kapılardan X-ray cihaz taramasıyla geçiliyor ve detektörle çantalar aranıyor. Haberde isminin, görüntüsünün yer almasını istemeyen bir güvenlik görevlisi şunları söyledi:

“Benim tahminim buraya gelen para Merkez Bankası’ndan geçmiyordur. Ben onlar geldiği zaman yol veriyorum, karışmıyorum hiçbir şeyine. Dedektörden falan geçirmiyorum. Ben onlara müdahale edersem bana da müdahale ederler. MASAK niye üstüne gitmiyor? MASAK buraya güvenlik soksun mesela… Detektörden geçirmiyorum, karışamıyorum.”

‘Bizim görevimiz ketum olmak, sır saklamamız gerekir’

Bir başka görevli ise “Hanımefendi bu konular hakkında yorum yapamıyorum. Görevimizin politikası gereği… Bizim görevimiz gereği ketum olmamız, sır olarak saklamamız gerekiyor. Yardımcı olamayacağım, kusura bakmayın.” ifadelerini kullandı.

Konuştuğumuz bir esnaf ise tekerlekli demir kasalarla taşınan paraya vurgu yaptı: “Buraya gelen paranın yarısının nerden geldiği bilinmez. Hatta burada biraz oturun, gözetleyin, anlarsınız.” Kısa süre sonra “Sana iyi gözetlemeler, ben kalkayım, dikkat çekiyoruz” dedi ve olduğumuz yerden ayrıldı. Konuştuğumuz kişi çevredeki dükkân çalışanlarından çekindiğini ifade etti.

‘Tomar tomar para ancak kasalarla taşınır’

Bahsi geçen tekerlekli demir kasalara Kapalı Çarşı’da sıkça rastlanıyor. Öyle ki; kimi tekerlekli demir kasalar sivil kıyafetli 7-8 kişi tarafından korunarak götürülüyor. Bu araçlarla döviz de taşınıyor, Türk Lirası da, altın da ve kıymetli madenler de.

Bir yıl kadar önce Kapalıçarşı'nın "gizemli" tekerlekli kasaları gündeme gelmiş, kısa bir süre sonra Merkez Bankası'ndan değil ama İletişim Başkanlığı'na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bir açıklama yapmıştı.

Başkanlığa bağlı "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, her gün Kapalıçarşı'dan resmi araçlarla döviz topluyor" iddiasının doğru olmadığını savundu.

11 Nisan 2023’te yapılan açıklamada "Araçlar, gün sonu Kapalıçarşı'da kuyumcu ve döviz bürolarının kasalarında tutmak istemedikleri nakit veya altınların taşınması için kullanılan özel şirket araçlarıdır" denildi.

Çarşı’daki bir esnaf ise TL’nin değer kaybıyla tomar tomar paranın artık çuval ya da poşetlerle taşınamayacağını, bu şekil taşımaya geçilmesinin normal olduğunu söyledi.

‘Her şey dışarda pişiyor, söylemesi ayıptır burada adamlar altın, dolar alır’

Konuştuğumuz bir Kapalı Çarşı esnafı özellikle Dilan ve Engin Polat çifti ve akabinde internet fenomenlerine yapılan operasyonlardan sonra çok daha dikkatli davrandıklarını söyledi. Altın ve döviz hizmetleri yetkili müessesedeki (A Grubu) bir çalışan şunları söyledi:

“Dilan Polat’tan sonra normal yurttaştan aldığımız parayı da sorguluyoruz. Diyelim, şu an perakende bir müşteri geldi, bana 1 milyonun üzerinde para verdi. Müşteri formunu doldurmak zorunda, evinin adresini, kimlik bilgilerini yazmak zorunda. Kimliğinin fotokopisini çekmek zorundayız. Çünkü o parayla ilgili herhangi olay benim sorumluluğuma girerse ben ödediği paranın yüzde 5’ini ödemek zorundayım. MASAK çünkü benden kimlik istiyor. Kimliğin fotoğrafını çekiyoruz. Her bilgiyi almak zorundayız.

Türkiye’nin kalbi her zaman burasıdır. Burada gün içinde dönen TL’nin, doların, altının dünyada hiçbir açıklaması yok. Buradaki parayı dünyanın hiçbir yerinde döndüremezsin. Örnek veriyorum biri köyünde hazine buldu, altın çıkardı. Burada onları çok rahat eritebilir. Yapabilir yani…”

Bir başka dükkân sahibi ise “Her şey dışarda pişiyor. Ondan sonrası, söylemesi ayıptır; buraya gelip adamlar altın alır, dolar alır, olay bu.” ifadelerini kullandı.

‘Nebati döneminde kaynağı belirsiz girişlerin olması doğaldı’

Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Aralık 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı. 4 Haziran 2023’te görevini Mehmet Şimşek’e teslim etti.

Görüş almak üzere ulaştığımız Yeniçağ yazarı, ekonomist Evren Devrim Zelyut, Nebati döneminde kaynağı belirsiz para akışı olduğunu ancak şimdilerde bu tip aktivitelerin geçmişteki hızıyla devam etmediğini söyledi.

Zelyut, Kapalı Çarşı’ya ilişkin sözlerin “izafi” olduğunu belirterek “Türkiye’nin bir Latin Amerika, Güney Amerika ülkesi gibi kara parayla döndüğünü söylersek bu devasa tesislere, bankacılık sistemine, tabi ki halk acı çekiyor ama orası ayrı dava, haksızlık olur” dedi.

“Bu bahsettiğiniz konu birazcık izafi ama böyle bir durum var, nerden anlıyoruz? Yani Türkiye dış ticaret açığı verdiği için özellikle Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati döneminde bu bir fonlama metodu olarak kullanıldı. Kurun yukarı gitmemesi adına güya ‘uluslararası yatırımcılar’ vergi barışlarıyla, kaynağını sormayacağız diyerek Türkiye’ye çağrıldı. Haliyle bu tip illegaliteye ait paraların ki bunlara illa kaynağı uyuşturucudur diyemeyiz, kaynağı belirsiz girişlerin olması gayet doğal. Çünkü siz mal ve hizmet, üretim satmadıkça, reformlar yapmadıkça, açık veren bir ülkesiniz ve bunla fonladınız. Ama bu sistemi, Şimşek geldikten sonra değiştirmeye çalıştı ve gri listeden çıkış da bence bunun bir sembolüdür. Dolayısıyla Türkiye’de an itibariyle bu tip aktivitelerin geçmişteki hızıyla devam ettiğini iddia edemeyiz. Benim de kesinlikle öyle bir görüşüm yok.”

Hatırlatmak gerekirse; 7 yıldır Türkiye’ye giren paraların kaynağı sorulmuyor, “Varlık barışı” adı altında soruşturma açılmayacağı ve çok düşük ya da sıfır vergi alınacağı vaat ediliyordu. Olağanüstü dönemlerde istisnai olarak başvurulan bu uygulamanın rutin bir hal alması nedeniyle Türkiye, OECD’ye bağlı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alınmıştı.

“Varlık Barışı” adı verilen ve en günceli 5 Temmuz 2022 tarihinde 7417 sayılı “Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. 31 Mart 2023 tarihine kadar Varlık Barışı uygulamasından yararlanıldı. Söz konusu af adı altında yasa daha önce 2008, 2013, 2016, 2018 ve 2020’de de çıkarılmıştı.

Bu affa göre varlık bildirimi ve beyanlarında hiçbir suretle “vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı” vurgulanıyordu. Yani kısaca paranın kaynağı sorulmuyordu.

Türkiye, 2021 yılı Ekim ayında yapılan FATF (Financial Action Taks Force, FATF) Genel Kurul toplantısında Gri Liste’ye alındı. 2024 Haziran ayında ise Gri Liste’den çıkarıldı.

Evren Devrim Zelyut

‘Kara para Türkiye’nin gündeminde hep olacak ama trajik bir noktada değiliz’

Zelyut, “Türkiye’nin bir Latin Amerika, Güney Amerika ülkesi gibi kara parayla döndüğünü söylersek bu devasa tesislere, bankacılık sistemine -tabi ki halk acı çekiyor ama orası ayrı dava- haksızlık olur” diyerek şunları söyledi:

“Ama genel olarak şudur: Cari açık veren ülkelerin bu açığı kapatmak için ta Özal döneminden beri yurtdışında kaynağı belirsiz sermayeye bir meyilli vardır. Küresel sermaye daha doğrusu legal bankacılığın, şirketlerin, küresel ticaretin kabul ettiği sermaye tarzı ve ilişkileri bu olmadığı için Türkiye bundan çıkmak için işler yapmıştı. İşte İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı operasyonlar, keza Sayın Şimşek’in gri listeden çıkış için çabası hep Türkiye’ye daha temiz, daha legal paranın gelmesi adına ki dün ki not kararıyla da bunun başarıldığını ya da en azından halkın kanını emen o tefeci sermayenin legal olarak Türkiye’ye gelememesi açısından bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. İllegal ya da kara paranın Türkiye’nin gündeminde hep olacağını çünkü düzenlemelerin, kurumların ve en önemlisi cari açığın devam ettiğinin altını çizmek gerekir ama bunun çok trajik bir noktada olduğunu söyleyemeyiz. Söylersek derler ki size Türkiye gri listeden niye çıktı? Evet, çok sıkıntılı noktalar vardı ama şu an orada bir yol alınıyor.”

‘Türkiye’nin bir kara para cenneti olduğuna inanmıyorum’

Zelyut, Kapalı Çarşı’daki tekerlekli demir kasalar için ise şöyle konuştu:

“O araçların bir kısmı Merkez Bankası adına gider gelir. Bir kısmı çok büyük holdingler adına gider gelir. Çünkü bankada bozdurmak yerine 50 kuruş bile olsa yüz milyon dolar bozdurduğunuzda çok büyük rakama tekabül eder. Her kapalı kasadaki doların kara para olduğunu iddia etmek bence doğru bir yaklaşım olmaz. Yiğidi öldür, hakkını ver. Tamam emekliye bir şey vermiyor, gelir dağılımı bozuk, enflasyon yukarı gidiyor ama kara parayı önlemek için hem İçişleri Bakanı hem Maliye Bakanı da bir çaba koydu ortaya. Buralarda tepinirsek biraz yanlış yapmış oluruz diye düşünüyorum.”

Zelyut’a kırmızı bültenle aranan uyuşturucu kartellerinin İstanbul’da ortaya çıktığını hatırlattığımızda ise şöyle yanıtladı:

“Bakın bunları kabul ediyorum. Geçmişte Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na ait denemeydi. Denize düşen yılana sarılmıştı. Fonlama olarak kullanıldı ama bunu devam ediyoruz derseniz bence yanlış olur. Ben Türkiye’nin kara para cenneti olduğuna inanmıyorum. Doğrudur; vergiler kaçırılıyor, ödenmiyor, enflasyon, işsizlik var ama ülkenin an itibariyle illegal sermeye ile döndüğünü iddia etmeye ben prim vermem açıkçası.”

‘Döviz bürolarına getirilen yüklü dövizlerin kaynağı sorulmuyor’

2023 Nisan ayında, CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, İstanbul Kapalıçarşı’da ‘kara para aklandığı’ iddiasını gündeme getirmişti. Libyalı ve Iraklı bazı kişilerin, kredi kartları ile altın almış gibi yaptıklarını kaydeden Karabat, “Oysa ortada altın alışverişi yok. Milyar dolarların aklandığı ifade ediliyor” demişti.

Özgür Karabat

Karabat, “Döviz bürolarına getirilen yüklü dövizlerin kaynağı sorulmuyor” diyerek şunları kaydetmişti:

“Libyalı ve Iraklı bazı kişiler kredi kartları ile altın almış gibi yapıyorlar. Oysa ortada altın alışverişi yok. Mesela 1 milyon dolarlık altın alınmış gibi POS cihazı kullanılıyor, turist görünümlü bu kişi satış işleminin yapıldığı kuyumcudan 800 bin dolar alıyor. Aradaki 200 bin dolar ise bu çarkı işletenlerin cebine komisyon olarak giriyor. Kara para da böylece aklanmış oluyor.”

Yazı dizisinin ikinci bölümünde döviz bürolarının MASAK yükümlüsü olduğunu yazmıştık. Kuruluşu ve kurucuları çok sıkı şartlara bağlıdır. Kamera veya görüntü kayıt sistemi kurması zorunludur. Bürodaki her bir para makinesinin koyulacağı yer için bile Hazine ve Maliye Bakanlığından ayrıca izin alınması zorunludur.

Her beş döviz bürosundan dördü kaçak

Ancak Türkiye’de her beş döviz bürosundan dördü kaçak olduğu tahmin ediliyor.

Değerli Maden Taş ve Döviz Piyasası Kurum ve Kuruluşlar Derneği (DEMAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Erdal Tunçer, 2018’de Anadolu Ajansına muhabirine yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

"Türkiye genelinde Hazine tarafından izin alarak açılmış tam 830 döviz bürosu var. Hazine'den izin ve yetki belgesi almadan döviz bürosu açamazsınız. Ancak ülkedeki toplam döviz bürosu sayısı 3 bin 830. Yani döviz bürosunun yaptığı işlemleri yapan bu işyerlerinin yüzde 78'i yasal değil.”

Komançero Çetesi’nin üssü İstanbul

Avustralya’da 1968 yılında “Comenchero Outlaw Motorcycle Gang” ismiyle kurulan uluslararası organize suç örgütü 2000’li yıllara gelindiğinde küresel çapta bir uyuşturucu kaçakçılığı şebekesine dönüştü.

Federal Soruşturma Bürosu (FBI- Federal Bureau of Investigation) “Truva Atı Kalkanı Operasyonu” adıyla Haziran 2021’de 16 ülkedeki onlarca adrese operasyon düzenledi. Çeteye dönük operasyonda yüzlerce kişi tutuklandı ve bu baskınlarda 8 ton kokain ele geçirildi. Söz konusu tarihte çetenin liderlerinden Duax Ngakuru ve Hakan Ayık ise Türkiye’de ‘işine’ devam ediyordu.

Örgütün lider kadrosu 2010’dan sonra Türkiye’ye gelmişti ve hatta İstanbul’un orta yerinde Şişli Esentepe’deki King Cross isimli bir otelde toplantılar yapıyorlardı. Çete, Avustralya’da doğan Türk asıllı Hakan Ayık önderliğinde Türkiye’de uyuşturucu ve kara para aklama eylemlerini yönetmeye devam etti. Hakan Ayık, ABD ve Avustralya tarafından Kırmızı Bülten'le aranıyordu. Çetenin liderlerinden Yeni Zelandalı Duax Ngakuru da İstanbul’daydı. Yani çetenin tepe yöneticilerinden ikisi İstanbul’a yerleşmişti.

Kırmızı Bülten’le aranan çete liderinin Türkiye’deki iş tanımı: Pazarlama Danışmanı

Örgütün gizli yazışma programı olan “Anom enterprise” isimli platformdaki yazışmalarda uyuşturucu sevkiyatına ilişkin görüşmeler tespit edilmişti. Buna göre Şişli Esentepe’deki King Cross isimli otelden uyuşturucuların Avustralya, Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarına sevkiyatı yapılıyordu.

Gazeteci İsmail Saymaz’ın 13 Kasım 2023 tarihinde ‘Kırmızı Bültenle aranan kişi Türk Vatandaşlığı Pazarlamış’ başlıklı haberiyle Duax Ngakuru’nun Türkiye’de yabancılara oturum izni ve vatandaşlık hizmeti veren Visal Danışmanlık Hizmetleri Şirketi’nin sigortalı çalışanı olduğu ortaya çıktı. Çetenin liderinin SGK’daki iş tanımı ‘Pazarlama Danışmanı'ydı.

Çete liderlerine yönelik operasyon “Kafes Operasyonu” adıyla 2 Kasım 2023 tarihinde düzenlendi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya operasyonu sosyal medya hesabından şu sözlerle duyurdu:

“İstanbul’da Düzenlenen Kafes Operasyonu ile Avustralya Merkezli Olarak Küresel Çapta Faaliyet Gösteren ve Liderliğini Hakan Ayık’ın (REİS) yaptığı Uluslararası Silahlı Organize Suç Örgütü Comanchero çökertildi.”

Örgütün lider kadrosunda yer alan ve Kırmızı Bülten'le aranan Duax Ngakuru, Hakan Arif Tavukçu, Barış Tükel, Erkan Yusuf Doğan ile haklarında Mavi Bülten bulunan Jimmy Avaijan, Sibel Arif ve Alp Öztürk'ün içinde olduğu 37 şüpheli gözaltına alındı. 55 şüpheliye ait 4.5 milyar TL değerindeki mal varlığına ve 22 şirkete el konuldu.

Çete liderleri ve geri kalan üyelerinin suçtan elde edilen gelirlerin finansal sisteme sokulmasını kolaylaştırmak için değişik sektörlerde şirketler kurdukları, para transferlerinin sorunsuzca yapılması için döviz bürosu çalıştırdıkları, sıcak para döngüsünü sağlamak adına otel işlettikleri, menkul ve gayrimenkul alımında bulundukları, banka hesaplarında yüksek tutarlı kaynağı açıklanamayan lira ve döviz mevduatlarının olduğu ortaya çıktı.

Komançero Çetesi’ne FBI tarafından Haziran 2021’de operasyon düzenlenmişti. Türkiye’deki operasyon ise iki yıl sonra 2 Kasım 2023’de düzenlendi. Bu süre zarfında çetenin liderlerine neden ve nasıl dokunulmadığı sorusu ise halen yanıtlanmadı. (Haber Merkezi)

Özel Haber Haberleri