Gezi parkı davasında 8 yıl sonra başa dönüldü. Torba dava halinde görülecek davanın ilk duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşma öncesi yapılan açıklamada "Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor" denilerek bir kez daha "Gezi yargılanamaz" ifadeleri kullanıldı. Daha önce iki kez beraat eden ve yeniden yargılanmaya başlanan Mücella Yapıcı ise "Daha kaç kez beraat etmem lazım! Bu davayı ve iddianamesini asla kabul etmiyorum. Bu davaları bu kadar karıştırarak, bu kadar uzatarak Gezi’yi kriminalize edemezsiniz" dedi. Osman Kavala ise savunmasında, iddiaların mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte olduğunu belirtti, "Tutukluluğumun sürmesi yargısız infazdır" dedi.
DURUŞMA USUL İTİRAZLARI İLE BAŞLADI: BİRLEŞTİRME KARARI KALDIRILMALI!
Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre, 2013 yılında başlayan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 hak savunucusu ve Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın 35 üyesi bugün ilk defa birlikte yargılanıyor. Amerikalı akademisyen Henri Barkey’nin de eklendiği "torba dava" kapsamında toplamda 52 kişi başta "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" olmak üzere birçok suçlamayla karşı karşıya.
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkesinde görülmesi beklenen duruşma, salonun dar olması nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı. Saat 09.45'te başlaması beklenen duruşma, harddiskte meydana gelen arıza nedeniyle 1 saat geç başladı.
1438 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala'nın Silivri Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmayı İngiltere, Hollanda, Danimarka, Fransa, İsviçre, Almanya konsolosluklarından temsilciler takip ediyor. Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor ve hak örgütlerinin de izlediği duruşmada önce kimlik tespitleri yapıldı. Dosyada sanık olarak bulunan 52 kişi nedeniyle uzun süren kimlik tespitlerinin ardından usule ilişkin beyanlar alındı. Söz alan Çarşı taraftar grubu üyelerinin avukatlarından Ali Rıza Dizdar, dosyaların birleştirilmesinin usul hukukuna aykırı olduğunu söyledi. Dizdar, "Sizin olmadığınız bir günde, adli tatilde, bizim yazılı beyanlarımız yokken ve bu dosya ile birleştirilmesi istenen dosyadaki deliller de bilinmeden birleştirildi. Biz Çarşı'yı mı anlatacağız, onlar ne anlatacak?" diye sordu.
Ardından Avukat Ömer Kavili söz aldı. Kavili, “Dosyalar birleştirildi. Peki diğer mahkeme buradan dosya istedi mi? Yok. Diğer mahkeme istiareye mi yattı? Bu doğrudan doğruya siyasi bir müdahale olduğu izlenimi veriyor. Osman Kavala’nın ne ilgisi var Çarşı davasıyla? Biz sizin hatalarınızı düzeltmekle görevli memurlar değiliz. Bu dava siyasi bir linç, siyasi bir intikam davasıdır dedi. Kavili, birleştirme kararının kaldırılmasını talep ederek sözlerini sonlandırdı.
"DÜRÜST VE TUTARLI YARGILAMAYA ENGEL!"
Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, birleştirme sürecinde yaşanan usulsüzlükleri sıralayarak sözlerine başladı.
Köksal, bu koşullarda yargılamanın dürüst ve tutarlı ileriletilmesine engel olunduğunu vurgulayarak "Hukuki ve fiili deliller somut şekilde ortaya konmadan ne dar ne geniş bağlantısı kanunumuzdaki usule uygun değildir. Benim müvekkilim bu sanıkların varlığından haberdar değildir. AİHM'nin Kavala kararında savcının herhangi bir delillendirme yapmadığı, iddianamenin yeniden kıymetlendirme adı altında polislerin hazırladığı fezlekeler doğrultusunda yazıldığı ortaya konmuştu. Birleştirilme kararının hukuka aykırılığının tespit edilip bu karardan dönülmesi, dosyaların ayrılıp ayrı yargılama yapılmasını talep ediyorum" dedi.
BAYRAKTAR: KAVALA’YA YAPILAN HUKUK KANALI İLE İŞKENCEDİR
Ardından Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar söz aldı.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 10. maddesini hatırlatarak sözlerine başlayan Bayraktar, “Kovuşturmanın her aşamasında birleştirme kararı verilebileceği gibi ayrılma kararı da verilebilir. Davalarda şahıs ve olay yönünden hiçbir şekilde bir irtibat, bir bağlantı yoktur. Aynı olaya karışma gibi vs. bir durum kesinlikle cereyan etmemiştir. Müvekkilim açısından dosyaların ayrılmasını talep ediyorum. Hem Çarşı hem diğer davada şahıs ve olay yönünden hiçbir bağlantı yoktur. İki dava birbirinden tamamen ayrıdır” dedi.
“Kavala için 51 kişinin yargılanacağı birbirinden farklı üç olayla yargılamaya gidiliyor” diyen Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu insan haklarına aykırıdır, bunun adı hukuk kanalı ile bir insana işkence yapmaktır. Siz daha önce beraat kararı almış birisinin davasını yürüteceksiniz, arkasından da 'Bölge Adliye Mahkemesi dosyaların birleştirmesini istiyor' diyeceksiniz. Davalar ayrılmalıdır, müvekkilimin tutukluluk haline son verilmelidir.”
"SİYASETİN TEZİNE YARGISAL DESTEK VERME KARARI…"
Çarşı taraftar grubundan Numan Bülent Ergenç'in avukatı Yıldız İmrek, bozma kararı öncesi dosyanın 7 yıl Yargıtay’da bekletildiğine dikkat çekti. İmrek, “Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı değiştikten sonra, Kavala davası beraatle sonuçlandıktan sonra bozma tebliğnamesiyle 16 Ceza Dairesine gitti. Bu, siyasi iktidarın 'Gezi'nin kalkışma olduğu' siyasi tezine yargısal destek vermek için Adalet Bakanlığı, Başsavcılık ve imza atmış ilgili hakimler tarafından verilmiş siyasi bir karardır. Bu bozma kararı, siyasi iktidarın suçladığı bir ismi -Kavala'yı- hapiste tutmaya katkı sunacak bir garnitür olarak da sunulmuştur. Bu dosyada kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal edilmiştir ve bu karar siyasi etkiyi göstermektedir. Bizde de bir güvensizlik oluşturmuştur. Bu nedenle çekilmeyi değerlendirmeniz gerektiğine inanıyoruz. Bu açıkça hukuka aykırı ve yargı darbesi niteliğinde bir karardır. Bundan dönülmelidir. Bundan dönülmezse ve birleştirmede ısrar edilirse bu mahkemenin bir infaz mahkemesi olduğu ortaya çıkmış olacaktır” diye konuştu.
"MAÇIN HAKEMİ GOL ATMAYA ÇALIŞMAKTADIR!"
Çarşı taraftar grubundan Volkan Eroğlu'nun avukatı Rıza Koçak ise birleştirme talebini yapan mahkeme başkanının diğer mahkemede birleştirmeye onay verdiğini hatırlatarak, “Maçın hakemi gol atmaya çalışmaktadır. 80'li yıllarda da bunu gördük. Sanırım ‘Osman Kavala yalnız kaldı, tek başına darbe yapamaz’ denildi ve diğerleri eklendi. O da yetmemiş olacak ki ‘Çarşı daha kalabalık, onu da ekleyelim’ denildi sanırım. Bu dosyada gerçek anlamda bir birleştirme olmadığı tespiti ile her bir dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesini isteriz” ifadelerini kullandı.
SAVCI AYRILMA TALEPLERİNİN REDDİNİ İSTEDİ
Usul taleplerine ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner, dosyaların ayrılması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti duruşmaya saat 13.45'e kadar ara verdi.
"SAVCI RET GÖRÜŞÜNÜN GEREKÇESİNİ AÇIKLAMAK ZORUNDA"
Aranın ardından tekrar söz alan Avukat Ömer Kavili, duruşmaya ara verilmeden önce savcıdan görüş istediğini hatırlattı. Kavili, “Savcı bir cümle ile taleplerin reddedilmesini istedi. Oysa duruşma savcısına yüklenmiş yükümlülükler vardır. Savcı, ceza muhakemeleri kanununun (CMK) kendisine yüklediği ödevlerin tümünü yerine getirmemiştir. Taleplerin reddedilmesini hangi gerekçelerle istediğini açıklamak zorundadır. Görmediğimiz delillerden yargılanıyor ve masumiyetimizi kanıtlamak için çırpınıyoruz. Madem ki korsan bir şekilde davaya çökme yapılmış ve birleştirme kararı verilmiştir, bu konularda savcının gerekçe göstermesi gerekir, bunu bile yapamadı” dedi.
Kavili, duruşma savcısından yeni görüş istenmesini talep etti ve ekledi: “Bunu yapmayacak olursa başsavcının salona çağrılarak ondan mütalaa alınmasını istiyorum.”
Bu sırada salonda bulunan Çarşı üyeleri arasından “Biz tribüncüyüz, bizi kimseye bağlamayın ya. Duruşma uzuyor gidiyor, bizi kimseye bağlamayın ya” itirazları yükseldi.
Talebin değerlendirilmesi için duruşmaya yeniden ara verildi.
ÇARŞI AVUKATLARI SALONU TERK ETTİ
Aranın ardından salona gelen heyet, ayrılma talebi de dahil tüm taleplerin reddine karar verdi. Çarşı avukatlarından Ali Rıza Tözer, “Biz bu celse vermiş olduğunuz kararları size atfediyoruz, salonu terk ediyoruz” dedi. Tüm Çarşı avukatları alkışlar eşliğinde salonu terk etti.
MÜCELLA YAPICI: 2 KERE BERAAT ETTİM, YİNE BURADAYIM
Avukatların salondan çıkmasının ardından beyanlara geçildi.
Söz alan Mücella Yapıcı şunları söyledi: “Ben 2013’ten beri üçüncü kez aynı iddianame ile yargılanıyorum. Önce beraat ettik, beraatimiz kesinleşti. Sonra aynı iddianame ile bir daha yargılandım, bir daha beraat ettim ve sonuçta yine buradayım. Orada 4 yıldır tutuklu olan Osman Kavala var. Sadece şunu söylüyorum, bu davayı hukuken, vicdanen, aklen ve ahlaken asla kabul etmiyorum ve iddianamesini de kabul etmiyorum. Bu davaları bu kadar karıştırarak, bu kadar uzatarak Gezi’yi kriminalize edemezsiniz.”
"DAHA KAÇ KERE BERAAT ETMEMİZ LAZIM?"
Çarşı üyelerinden Arda Mutlu Doğan ise “Neden burada olduğumuzu bile bilmiyoruz” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir zamanlar bir Kemal Sunal filmi vardı, davalı-davacı diye. Oradakiler gibi gelip gidiyoruz, sonra yine gelip gidiyoruz. Bizim bir suçumuz yok. Avukatlarımızın bile haberi yok. 2014’te beraat ettik, daha kaç kere beraat etmemiz lazım!”
"ÜZERİMİZE GELMEKTE OLAN ŞEYİ GÖRÜYORUZ"
Ardından söz alan Can Atalay, "Biz yokmuşuz gibi yargılama yapılıyor. Kararlarla ilgili görüşlerimizi söylemiştik, bu kabul edilemez. Biz üzerimize gelmekte olan şeyi görüyoruz, sayın savcının dosyada yeniden görevlendirilmesinin nedenini görüyoruz. Hem İstinaf hem Yargıtay kararı için bize süre vererek duruşma açıp sorgu almanız gerekir. Sorgumuz tamamlanmamıştır. Sorguya elverişli duruşma açmanız ve bizim sorgu vermemiz gerekir” ifadelerini kullandı.
Atalay’ın ardından söz alan Avukat Fikret İlkiz, “4 yıldır tutuklu olan Osman Kavala'nın tutukluluğunu kullanmak suretiyle diğer sanıkların dürüst yargılama haklarını ihlal ederek birleştirilme kararı verilmiştir” diyerek sözlerine başladı .
İlkiz, “13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanıklar başkalarıyla yargılanmak istemiyorlarsa onlar bu haklarını kullandılar ama siz birleştirme kararını kabul ederek, önceki karar ve duruşmaları atlatmak suretiyle bir yargılama yapmaya çalışıyorsanız biz buna karşı çıkarız” diyerek süre talep etti.
Tayfun Kahraman ise şunları söyledi: “2013 yılından bu yana Gezi direnişine katıldığımız için yargılanıyoruz. Sürekli beraat kararları veriliyor, sonra yeniden yargılanıyoruz. Toplum vicdanında beraat kararı almış bu davada bir an önce sizin de beraat kararı vermenizi bekliyoruz.”
Avukat Evren İşler de söz alarark “Gelinen aşamada sadece 'ne diyorsunuz' denilecek bir durumda değil bu dosya. Bütün bu süreçlerin usul hukuku kuralları da dahil olmak üzere yeniden anlatılması, tartışılması gerekir. Biz, Taksim Dayanışması'nın ne yaptığını bile yeniden, en baştan anlatmak zorundayız. Bu nedenle süre talep ediyoruz” dedi.
KAVALA: TUTUKLULUĞUMUN SÜRMESİ YARGISIZ İNFAZDIR
Ardından 1438 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın beyanına geçildi.
Kavala, yargı sürecine müdahale olduğunu, bir taraftan tutukluluğunun devam ettirilmesiyle suçlu olduğu algısının canlı tutulduğunu diğer taraftan da deliller aksi yönde olmasına rağmen Gezi protestolarının bir kalkışma eylemi olarak kriminalize edilmesi amacıyla siyasi nitelikli bir yargısal girişim olduğunu belirtti.
Osman Kavala, "Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır. Tutukluluğumun sürmesi yargısız infazdır" ifadelerini kullandı.
Osman Kavala'nın savunmasının tam metnini okumak için tıklayın
BAYRAKTAR: YARGI OSMAN KAVALA’YI EZİYOR
Kavala’nın ardından Avukat Köksal Bayraktar beyanda bulundu.
“Darbe suçlamasının cebir ve şiddet unsuru ve eylemlerin Anayasal düzeni devirmeye elverişli olması gerek. Gezi'yi ele aldığımızda 1 ay süreyle İstanbul'un gençleri, orta yaşlıları protestolar yapmış ama Anayasa değişmemiştir. O günlerde Anayasanın değişmesi için TBMM'ye hiçbir öneri verilmemiştir. Çünkü cebir ve şiddet yoktur. Hükümet düşmemiştir. O dönem hükümetin başı olan kişi yurt dışına seyahat etmiştir. Döndüğünde hükümet değişikliği olmamıştır” diyerek sözlerine başlayan Bayraktar ardından şunları söyledi:
“Casusluk suçlamasına gelelim. Bizim bildiğimiz casusluk şöyle olur, bir insan gelir diğerine belge verir, birtakım sırlar temin edilir. Burada öyle bir şey yok. Osman Kavala kendi işleri için yurt içinde, dışında dolaşıyor. Barkey kendi planları için. Ayrı tarihlerde dolaşıyorlar. Osman Kavala ile Hanri Barkey görüşmemişler, yan yana gelmemişler. Hangi gizli belgeyi almış bu belli değil. Sayın iddia makamı demelidir ki işte 'İskenderun’un Kars’ın, bilmem nerenin şu bölgesi ile ilgili belgeler alınmıştır'. İddianamede bu yok ama biz 328. maddeden yargılanıyoruz ve çok ağır bir ceza tehdidi altındayız. Bu tamamen suçlu yaratma güdüsünden başka bir şey değildir. Bu iddianameyi hazırlayan kişinin daha sonra adalet bakan yardımcısı olarak atanması konunun hukuki değil siyasi olduğunu göstermektedir. Yargı müvekkilimi eziyor, Osman Kavala işkence altındadır. 1438 gündür gün yüzü görmeyen bir kişinin avukatlığını yapıyorum ben.”
Kavala’nın 1 Kasım 2017’de tutuklandığını hatırlatan Bayraktar, “Müvekkilim beraat ettikten sonra gökyüzünü yine görememiştir. 3 saat cezaevi kapısında bekletilmiş, sonra da gözaltına alınıp sonra tutuklanmıştır. Bu insan hakları ihlalidir. Bu insana reva görülecek bir şey değildir” diyerek Osman Kavala’nın tahliyesini talep etti.
SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ
Ardından savcı mütalaasına geçildi. Osman Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesi yönünde mütalaa veren savcı, mazereti bulunmayan sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılmasını, süre taleplerinin kabul edilmesini talep etti.
Mütalaadan sonra yeniden söz alan Avukat Köksal Bayraktar, iddia makamının delillerini ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Bayraktar, “Biz savunma olarak ne isek iddia makamı da odur. İddia makamı somut örnekleri söylemesi lazım. Bundan 5 sene sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kavala’yı haksız yere tutuklamıştır derse ne diyecek sayın savcı” diye sorarak yeniden Kavala’nın tahliyesini talep etti.
Heyet ara karar vermek için duruşmaya 15 dakika ara verdi.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA: GEZİ HEP HAKLI!
Üçüncü kez görülen Gezi Davası öncesi Taksim Dayanışması, İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı.