Altılı Masa aday belirleme işini son dakikaya bıraktığında birçok yorumcu, aday belirlemeye ilişkin asgari görüşmelerin olduğunu ve seçim sathı mealinde bir krize mahal vermeyecek bir sürecin işlediğini varsayılyordu.
Gerçekten de en azından adayın nasıl belirleneceğine ilişkin (anketler mi belirleyici olacak, masadaki her bir partinin oyu eşit mi olacak, çoğunluk durumunda ne yapılacak gibi) kararların alınmış olması gerekiyordu.
En azından İyi Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazlarının görünür hale gelmesinden sonra bu yapılmalı, kriz çıkıyorsa seçime uzak bir tarihte çıkmalıydı.
Gazetecilerin, yorumcuların adayın belirlenmesinin geciktiğine ilişkin görüşleri kulak arkası edildi. Hatta kimi zaman sosyal medyada “iktidar ağzıyla konuşmakla” bile itham edildiler.
Gelinen noktada Altılı Masa’da ortaya çıkan krizin asli sorumlusu 5 partinin iradesine saygı göstermeyen, bir başka partiye üye iki belediye başkanına adaylı önererek olmadık bir işe kalkışan İyi Parti ve Meral Akşener olduğuna kuşku yok.
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylık önerisini kabul etmesi beklenmiyor. Bu durumda Millet İttifakı Beşli Masa olarak yoluna devam edecek, Kılıçdaroğlu da HDP’nin ve sol partilerin desteği ile yarışa girecek. İyi Parti’nin ise Yavaş ve İmamoğlu dışında tek seçeneği olduğu görülüyor. O da Akşener’in aday olması. Akşener’in GİK toplantısında aday olmayacağına ilişkin önceki açıklamalarını “reset edebileceklerini” söylediğini biliyoruz. Bu durumda Akşener, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun yarışacağı bir seçim yüksek olasılık olarak öne çıkıyor.