GÜLSEN SOLAKER
Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Tunceli'de başlayan yaşam hikayesinin Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanlığı'na uzanıp uzanmayacağı önümüzdeki aylardaki seçimde belli olacak.
İYİ Parti'nin geçen Cuma günü adaylık konusunda uzlaşı sağlanamaması nedeniyle masadan ayrılması, Pazartesi günü ise sağlanan uzlaşı sonrası geri dönmesinin ardından Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayını Kemal Kılıçdaroğlu olarak netleştirdi.
İttifak üyelerinin uzlaşısına göre, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olurken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da cumhurbaşkanı yardımcı adayları olarak atanabilecek.
Peki 3 Mart'tan itibaren devam eden aday krizinin çözümlenmesinde de etkili olan, zaman zaman "Gandi Kemal," "Sakin Güç" ya da "Demokrat Amca" olarak bilinen, son dönemde ise "Bay Kemal" olarak öne çıkan Kemal Kılıçdaroğlu kimdir?
Kılıçdaroğlu'nun bilinmeyen bazı özelliklerini DW Türkçe olarak kurmayları, onu yakından tanıyanlarla konuşarak derledik.
Tunceli'den Mülkiye'ye
Kılıçdaroğlu, Tunceli'nin Nazımiye ilçesine bağlı Ballıca köyünde, tapu memuru Kamer Bey ile ev hanımı Yemuş Hanım'ın yedi çocuğundan dördüncüsü olarak 17 Aralık 1948′de dünyaya geldi.
Kılıçdaroğlu ailenin tek okuyan çocuğu ve Horasan'dan gelen Kureyşan Türkmen aşiretinin bir ferdi. Düzgün Baba Ocağına bağlı Kureyşan aşireti Konya Akşehir, Tunceli, Adıyaman, Erzincan, Gaziantep ve Sivrihisar'da yerleşik. Kılıçdaroğlu'nun Ağrı Patnos, Bingöl Genç, Elazığ'da geçen başarılı öğrencilik yıllarında edindiği dostluklara hep sahip çıktığı ve iletişimi kesmediği belirtiliyor.
Okul hayatını klasik bir memur çocuğu olarak farklı illerde geçiren Kılıçdaroğlu, Elazığ Ticaret Lisesi'ni 1967′de birincilikle bitirmesinin ardından Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin Ekonomi-Maliye Bölümü'nden mezun oldu.
"Sabırlı, kararlı, detaycı, çalışkan"
Kılıçdaroğlu, 1971 yılında Maliye Bakanlığı'na hesap uzman yardımcısı olarak girmesinin ardından ise adım adım bürokraside yükseldi ve 1992'de bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hâlâ zaman zaman bahsini açtığı Sosyal Sigortalar Kurulu (SSK) Genel Müdürlüğü'ne atandı. Kılıçdaroğlu, 1994 yılında Ekonomik Trend dergisi tarafından "Yılın Bürokratı" seçildi, 1999′da ise kendi isteğiyle SSK Genel Müdürlüğü'nden emekli oldu.
Hesap uzmanlığının o yıllardaki önemini anlatan bir partili, Türkiye'nin ilk 100-150 sıralamasına giren öğrencilerin ulaşacağı bir süreç olduğunu belirtiyor ve önemini "Bir oda dolusu resmi evrak içinden, yapılan usulsüzlükleri, yolsuzlukları şıp diye bulmaktır. Bunun için dürüst kalmak sadece erdem değil, görevdir. Hem de zorunlu görevdir" sözleriyle aktarıyor.
CHP Ankara Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu da SSK Genel Müdürlüğü'nden beri yol arkadaşlığı yaptığı Kılıçdaroğlu'nun iş disiplinini "Sayın Kılıçdaroğlu ile çalışmak çok kolay görünür ama zordur. Kendisi tahmin edemeyeceğiniz ölçüde sabırlı, kararlı, detaycı ve çalışkandır" sözleriyle anlatıyor.
Emekliliğin ardından siyasete giriş
Kılıçdaroğlu, emekli olmasının ardından ise yavaş yavaş siyasete ısınmaya başladı.
"DSP′nin yıldızları" arasında anılmasına rağmen 1999 genel seçiminde Bülent Ecevit tarafından aday gösterilmeyen Kılıçdaroğlu, bir süre akademik çalışmalarla meşgul oldu ancak o esnada siyasete de küsmedi.
Talep üzerine CHP'ye "yolsuzluk raporu" hazırlayan Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Deniz Baykal'ın dikkatini çekti ve onun davetiyle CHP'ye ilk adımını attı.
Türkiye'nin son 21 yılını şekillendiren 2002 genel seçiminde CHP İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye giren Kılıçdaroğlu, 2004 yılında ise İktidara Yürüyüş Hareketi'ndeki 30 muhalif milletvekili arasında yer alarak olağanüstü kurultay talep etti. Kılıçdaroğlu, daha sonra diğer altı isimle birlikte bu hareketten ayrıldı ve 2007 seçiminde yeniden TBMM'ye girdi.
Artık partisinin Meclis'teki grup başkanvekili olan Kılıçdaroğlu, özellikle açıkladığı yolsuzluk dosyalarıyla sıkça anılmaya ve basında yer almaya başladı. AKP'li Dengir Mir Mehmet Fırat, Şaban Dişli ve Melih Gökçek ile girdiği siyasi polemikler ise isminin daha çok duyulmasına yol açtı ve 2009 Mart ayında CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak seçime girdi. Ancak Kadir Topbaş'a karşı kaybetti.
CHP Genel Başkanı olarak Kılıçdaroğlu
Kılıçdaroğlu, 2002 yılında katıldığı CHP'de, Genel Başkan Deniz Baykal'ın "kaset skandalı"nın ardından 10 Mayıs 2010 tarihinde istifa etmesi sonrasında düzenlenen kurultayda geçerli 1189 oyun tamamını alarak partinin genel başkanlık koltuğuna oturdu.
Partide yenileşme çalışmaları yapan Kılıçdaroğlu, gerek seçimlerde gösterdiği performans ve Ekmeleddin İhsanoğlu gibi aday seçimleri gerekse eski CHP çizgisinden uzaklaşıldığı gibi farklı eleştirilerle de karşı karşıya kaldı.
Kılıçdaroğlu'nun en çok ses getiren icraatlarından birisi ise CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun MİT tırları davasında hapis cezası alması üzerine 2017 Temmuz'unda yaptığı Adalet Yürüyüşü oldu. Kılıçdaroğlu ve partililer 420 kilometrelik yolu 25 günde yürürken, HDP de dahil toplumun farklı kesimlerinden yürüyüşe destek ve katılım geldi.
Aslen Tunceli'den ama yerleşim yeri Kocaeli
Kılıçdaroğlu'nun kökeni Tunceli'den Alevi bir aileden ancak yerleşim yerleri yıllardır Kocaeli. Eşi ve aynı zamanda teyzesinin kızı Selvi Kılıçdaroğlu'nun ailesinin büyük bölümü de Kocaeli'nde yaşıyor.
Son dönemde evinin mutfağından çektiği videolarla da gündemde olan Kılıçdaroğlu, aile hayatında da mütevazı yaşantısı ile biliyor. Oğluna bedelli askerlik yaptırmaması da Kılıçdaroğlu ile ilgili dikkat çeken ayrıntılardan biri.
"Gandi Kemal" hiç sinirlenmez mi?
Kamuoyunda sakin duruşu ile bilinen ve bu nedenle Hindistan'ın en önemli liderlerinden Gandi ile özdeşleştirilen Kılıçdaroğlu, zaman zaman "Gandi Kemal" ya da "Sakin Güç" olarak da anılıyor.
Bir açıklamasında "Hiç sinirlenmem" diyen Kılıçdaroğlu, gerçekten de hiç sinirlenmez ya da heyecanlanmaz mı?
Selvi Kılıçdaroğlu çeşitli zamanlarda verdiği demeçlerde eşinin bu özelliğine şu sözlerle dikkat çekiyor:
"İyidir, hoştur ve sakindir. Hatta fazla sakin. Kemal hiçbir zaman sesini yükselterek konuşmaz, bağırıp çağırmaz. Ağız tadıyla kavga bile edemezsiniz. Bu kadar sakin olması, bazen beni gerçekten çileden çıkarıyor."
Bu sakinliği onu iyi tanıyan CHP'li bir siyasetçi de şu anısıyla anlatıyor:
"Ankara Çubuk'ta kendisine yönelik linç girişimi haberini alır almaz soluğu genel merkezde aldık. O sırada Parti Meclisi'nin yapıldığı salonda milletvekilleriyle görüştüğü söylendi. Kapıda bekledik. Birazdan çıktı. Karşımızdaydı. Burnunun civarında morluk vardı. Bizi görünce çok şaşırdı. Ama mutsuz görünmüyordu. Bizi odasına aldı, çay söyledi. 'Büyütülecek bir şey yok' mealinde konuştu. Biz daha duygusal ve öfkeliydik. Ama Kemal Bey hep sakindi. Yarım saatlik sohbette sanki 3-4 saat önce linçten kurtulan o değil de bizdik."
Bu arada bir başka partili Kılıçdaroğlu'nun Türkiye siyaset tarihinde çok farklı kesimlerden en çok fiziksel saldırıya ya da suikast girişimine uğrayan siyasetçi olduğuna işaret ediyor.
Kılıçdaroğlu şimdiye kadar Ankara Çubuk'taki linç girişiminin yanı sıra Karadeniz gezisinde PKK'nın silahlı saldırısına, TBMM'de yumruklu bir saldırıya, Adalet Yürüyüşü sırasında ise IŞİD'in bombalı saldırı girişimine maruz kaldı.
"Eninde sonunda her uçak iner"
Yakınları Kılıçdaroğlu'nun sakinliğini uçak yolculuklarındaki türbülans anlarında da koruduğuna ilişkin çokça anekdot anlatıyor.
Güneydoğu'da bir ilden başka bir ile seçim gezisinde uçağın fırtınada türbülansa girmesiyle çoğu kişinin endişelendiğini aktaran bir isim, şunları aktarıyor:
"Dağların tepelerinden geçerken sallantı öyle şiddetlendi ki 7-8 kişi olduğumuz uçakta bazılarının kafalarını çarptıklarını gördüm. Tabii doğal olarak bazı nidalar çıkmış olsa ki Kemal Bey çalışmasından kafasını kaldırdı ve 'Arkadaşlar korkacak bir şey yok, eninde sonunda ineceğiz, inmeyen uçak yoktur" esprisiyle bizi sakinleştirdi."
Son krizin çözülmesinde Kılıçdaroğlu etkisi
Kılıçdaroğlu'nun bir başka bilinen özelliği de hesap uzmanlığı döneminden de gelen sağlamcılığı. Fevri adımlar atmayan ve her adımını önceden hesaplayan Kılıçdaroğlu'nun farklı hayat görüşlerinden gelen altılı masa üyelerini krizlere rağmen uzun süre bir arada tutabilmesinin de burada yattığı belirtiliyor.
Adaylıkla ilgili çıkan son krizin çözülmesinde de Kılıçdaroğlu'nun devreye girmesi ve ilk adımı atmasının etkili olduğu, ona çözüm aşamasında masadaki diğer bazı liderlerin de destek olduğu kulislere yansıyan bilgiler.
Türkiye'de çokça şikayetlerin odağındaki "adalet" konusunda da hassas olan Kılıçdaroğlu'nun özel hayatındaki zevkleri de yine bu yönde. Televizyoncu Armağan Çağlayan'a kendisini anlatırken stres atabilmek için film izlediğini anlatan Kılıçdaroğlu, en sevdiği filmi de yine adalet temalı "12 Öfkeli Adam" olarak gösteriyor ve defalarca izlediğini dile getiriyor.
Tercih ettiği filmlerdeki gibi kendi deyimiyle "haksızlıkla mücadele edip sonunda galip gelmeyi" siyasi yaşamının odağına koyduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu'nun seçimde galip gelerek Türkiye'nin 13'üncü Cumhurbaşkanı olup olmayacağı ise gelecek aylarda belli olacak.