CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin bu haftaki grup toplantısını Bafra'da yaptı. Kılıçdaroğlu, toplantı sonrası pirinç üreticileriyle buluştu.
Kendisini karşılayan gelen yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"KİMSE UNUTMASIN; GELİYOR GELMEKTE OLAN"
"Çok güzel bir yerdeyim. Burada oylarımızın çok düşük olduğunu biliyorum. Bunun kusuru Bafralılarda değil, bizde. Gelmedik, sofranıza oturmak; çayınızı, kahvenizi içmedik. Ankara’da oturduk, nutuklar attık. ‘Bize verin’ dedik. Siz de vermediniz. Şimdi geliyorum. Kimse unutmasın; geliyor gelmekte olan.
"BENİM YOLUM; HALKIN, MİLLETİN, SİZİN YOLUDUR"
Şundan emin olmanızı isterim. Ben, Beşli Çetelerin adamı değilim. Ben; esnafın, emeklinin, işçinin, alın teri dökenin, herkesin… Kim üretiyorsa, kim alın teri döküyorsa ben onun için çalışırım. Beşli Çete için çalışanlar ayrı, Bay Kemal’in yolu ayrı. Benim yolum, halkın yoludur, milletin yoludur, sizin yolunuzdur. Sizin yolunuzda sizin için yürüyeceğim. Gençlerimiz, yaşlılarımız için; kadınlar, engelliler, daha doğrusu hak talep eden herkes için yürüyeceğim. Herkes için mücadele edeceğim.
"DIŞ POLİTİKA BELLİ DEĞİL, İÇ POLİTİKA HİÇ BELLİ DEĞİL"
Bu konu önemli. Türkiye, çok ciddi sorunlar ile karşı karşıya. Gerçekten de. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar derin sorunlar yaşanmamıştı. Devletin hazinesi nedir, belli değil. Devlette kim neyi yapıyor, belli değil. Dış politika belli değil. İç politika hiç belli değil. Bakanlar var, ‘adını sayın’ desem kimse sayamaz. Dolasıyla bütün bunları düşündüğünüzde pek çok sorun ile karşı karşıyayız.
"DEVLET KENDİ ÇİFTÇİSİ İLE REKABET EDEMEZ"
Sizden isteğim; altı siyasi partinin genel başkanları bir araya geldik, bu ülkenin yaşadığı sorunları aşmak için. Olay, bir parti olayı değildir artık. Olay, bir Türkiye olayıdır artık. Eğer sizin çiftçiniz üretiyor, alın terinin karşılığını alamıyorsa; bu kadar bereketli ovalarda eken, biçen çiftçi hâlâ ‘Benim ürünümün fiyatı ne olacak’ diye fiyat bekliyorsa bir sorunumuz var demektir. Bu kadar bereketli ovalar varken, çiftçimiz varken eğer bu ülkenin sözde bakanı ‘Brezilya’ya gidip oralarda tarımı inceleyeceğiz, Sudan’a gidip orada arazi kiralayacağız, orada üretip Türkiye’ye getireceğiz’ diyorsa… Bir devlet kendi çiftçisi ile rekabet edemez. Doğru değildir. Bu anlayışın değişmesi lazım. Bu anlayışın değişmesinin yolu sizde, bende değil. Siz değiştireceksiniz.
"TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ, KALKINMASINI İSTERİM"
Ben, sizin sorunlarınıza talibim, öyle birilerinin yaptığı gibi sizin paranıza, pulunuza değil. Tam tersine, sizin daha fazla kazanmanızı isterim. Her evde huzur, bereket olmasını isterim. Her evde insanların çalışmasını isterim. Türkiye’nin büyümesini, kalkınmasını isterim.
"TÜM ASKERİ HASTANELERİ ŞANLI ORDUMUZA VERECEĞİM"
Devleti yönetenler, egemen güçlerin taleplerini yerine getiren kişiler olmamalıdır. Devleti yönetenler, egemen güçlere meydan okumak değil, egemen güçleri bilerek egemen güçlerin talimatı ile iş yapmama hususunda kendilerini konumlandırmalıdırlar. Eğer birisi çıkıp, ‘Bu can bu bedende kaldığı sürece papazı alamazsın’ dedikten bir süre sonra papazı verirseniz siz egemen güce teslim olmuşsunuz demektir. Siz şanlı ordunun Tank Palet Fabrikası’nı Katar ordusuna veriyorsanız o zaman sizin milliyetçilik damarınız yaralanmış demektir. Dünyada askeri hastanesi olmayan tek ordu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ordusudur. Eğer bir ordunun askeri hastanesi yoksa orada çok ciddi sorunlar var demektir. Bu millete söz verdim, size de söz veriyorum. Bir hafta içerisinde tüm askeri hastaneleri, GATA da dahil olmak üzere tamamını onların elinden alıp şanlı ordumuza vereceğim.
"BENİM ONURUMA DOKUNUYOR"
Süleyman Şah Türbesi’ni kendi topraklarımızdan kaçırdılar. Benim onuruma dokunuyor. Benim toprağımdan benim bayrağımı indireceksin, Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıracaksın, sonra kahramanlık edebiyatı yapacaksın. Ben, buna izin vermem. Allah’ın izni ve sizlerin oylarıyla iktidar olduğumuzda, bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesi’ni yeniden o topraklara götüreceğim, bayrağımızı orada dalgalandıracağım.
"BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZİ ÖĞRENMEK İSTEYEN RAHMETLİ ECEVİT’E BAKACAK"
Bizim milliyetçiliğimiz, sözde milliyetçilik değildir. Bizim milliyetçiliğimiz, vatanseverliktir. Bizim milliyetçiliğimizi öğrenmek isteyen, rahmetli Ecevit’e bakacak. Rahmetli Ecevit, bizim milliyetçiliğimizi Akdeniz’in dalgalarına, Kıbrıs’a yazdı. Dolayısıyla biz, kendi ülkemizde 85 milyon bir olarak, kavga etmeden, ayrışmadan, kamplaşmadan bir arada yaşamak zorundayız. Bir arada ülkemizi büyütmek zorundayız.
"BENİMLE GÖRÜŞMENİZE GEREK YOK"
Bafralıların önünde söz veriyorum; sizden çalınan her kuruşun hesabını onlardan alacağım, bu millete vereceğim. Şimdi onlar araya adamlar koyuyorlar, ‘acaba Kılıçdaroğlu ile görüşsek ne olacak’ diye. Buradan söylüyorum; milletten çalınan paranın tamamını alacağım ve millete vereceğim. Benimle görüşmenize gerek yok.
"TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR"
Mercimek, pirinç, gübre, et, canlı hayvan dışarıdan. Ya her şey dışarıdan ya. Ne oluyoruz biz? Türkiye nereye gidiyor? Bunun mücadelesini veriyorum. Tamamını bizim insanımız üretecek. Tamamını bizim insanımız kazanacak. O zaman göreceksiniz ki Türkiye nasıl büyüyor.
"UZUN TANE 20 TL, ORTA TANE 18 TL"
Az önce çeltik tarlasına gittim. Emin olun, o tarlaya bakınca insanın içi ferahlıyor. Yemyeşil güzel bir ova. Çeltik tarlaları uzanmış orada. Sordum ‘Kaça bunun maliyeti, seni ne kurtarır’ diye. Seneyi de düşünerek, ‘Uzun tanede 20 TL, orta tanede 18 TL olması lazım’ dedi. Şimdi ben, çeltik üreticisinin sesi olarak bu devleti yönetenlere sesleniyorum; sizden istenen büyük bir para değil. Siz, mazota yüzde 300, 400 zam yaptınız. Siz, gübreye yüzde 400, 500, 600 zam yaptınız. Siz, ilaca zam yaptınız. Her şeye zam yaptınız. Onların istediği para, mütevazı bir para, büyük bir para değil. Dışarıdan ithal ediyorsun, dünyanın parasını ödüyorsun dolar, avro olarak. Bizim çiftçiye vereceksin Türk lirası, daha ne olsun.
"EN TEHLİKELİ ŞEY, ÇİFTÇİYİ TOPRAĞA KÜSTÜRMEK"
Bu insanlar kazanmalı, üretmeli. En tehlikeli şey, çiftçiyi toprağa küstürmek. Çiftçiyi toprağa küstürürseniz iflah olmaz. Onların iyi gelir elde etmesi lazım, iyi yaşaması lazım ki tarlalarını ekebilsinler, üretebilsinler, çalışabilsinler.
"NİYE PUTİN? SENİN KAFAN, İRADEN, ÖZGÜR DÜŞÜNCEN YOK MU?"
Bir miting yapmıyorduk, esnaf ziyareti yapıyorduk aslında ama… ‘Afganları, Suriyelileri yollayalım’ diyor bir kadın kardeşimiz. Hiç meraklanma. İki yıl içinde, iki… Ben söyledim; ‘Suriye ile barışın, kavga etmeyin’ dedim. ‘Yanlış yapıyorsunuz’ dedim. ‘Türkiye’de uluslararası Suriye konferansı düzenleyin’ dedim. Yapmadı. Putin talimat verdi, ‘Emredersin’ diyor, şimdi ‘barışacağım’ diyor. Niye Putin? Senin kafan, iraden, özgür düşüncen yok mu? Sen demelisin ki ‘ben kendi ülkemin çıkarını koruyacağım, kendi milletimin çıkarını koruyacağım’.
"ESNAFI DA ÇİFTÇİSİ DE FAİZ ALTINDA EZİLİYOR"
Bize katılın, bu memlekete adalet gelsin. Bize katılın, bu memlekette alın terinin değeri olsun. Bize katılın, bu memlekette işsizliği bitirelim. Bize katılın, bu memlekette esnaf rahat etsin. Esnafı da çiftçisi de faiz altında eziliyor. Kur korumalı mevduat getirdiler. Altı ayda verilen para, 60 milyar 600 milyon TL veriyorsunuz, faiz veriyorsunuz. Diyorlar ya ‘Faize karşıyız’, hikaye tabii. İki; diyorsunuz ki ‘Senden vergi almayacağım’. Üç; ‘Eğer dolar yükselirse dolar garantisi de veriyorum, aradaki farkı vereceğim’. Dört; ‘Eğer bunları yapıyorsan ayrıca sana ucuz kredi vereceğim’. Peki çiftçi, esnaf, sanayici, üreten? Onlara yok.
"BİRİ MALI GÖTÜRÜYORSA BU KARDEŞİNİZE HABER VERECEKSİNİZ, YAKALAYACAĞIM"
Siyasette zenginleşme olmaz. Biri zenginleşiyorsa bilin ki malı götürüyor. Birisi malı götürüyorsa bu kardeşinize haber vereceksiniz. Yakalayacağım, hiç endişe etmeyin.” (ANKA)