CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel'in genel başkan seçildiği CHP Kurultayı'nın ve yerel seçimlerin ardından ilk kez televizyon ekranlarına çıktı. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından patlayan değişim hareketinin sorulmasına üzerine "Boşuna demiyorum hançerlendiğimi" dedi. KRT TV'de gazeteciler Elif Doğan Şentürk, Zafer Arapkirli, Ali Kemal Erdem ve Atakan Sönmez'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:
Doğrudan sıcak siyasetle ilgilenmiyorum
"Felsefeci, sosyolog ve tarihçilerle görüşüyorum. Toplantıları ofiste yapıyoruz. Doğrudan sıcak siyasetle ilgilenmiyorum. Ekonomideki dünyadaki gelişmeleri takip ediyorum. Kılıçdaroğlu bir köşede otursun, ses çıkarmasın. Neden oturayım? Neden çekiniyorsun? 'Neden ofis açtı?' hayatımda duyduğum en saçma şeylerden biri…
Vefasızlığa uğradığım yönünde bir algı var
Siyasette vefa diye bir kavram var, kendi aramızda oturup bu kavram ekseninde çok daha güzel şeyler yapabilirdik. Kırgınlıklar büyük derecede önlenebilirdi. Atatürk’ten bize miras olarak gelen bu partiyi iç tartışmalardan uzak tutabilirdik. Bu gerçekleşmedi. Ben bu tartışmalardan olabildiğince uzak durmaya da özen gösteriyorum. Kamuoyunda da vefasızlığa uğradığım yönünde bir algı var. Bir kişi uzun süre genel başkanlık yapmamalı ama genel başkan değişecekse o güvenli limana partisini taşımalı ve o güvenli limanda bu değişiklikler gerçekleşmeli. Kurultayda da bunu söyledim.
O protokoller CHP ile yapılan protokollerdi
14-28 Mayıs'tan önce Sinan Oğan ile görüştük. Görüşmede yalnız değildim. Bazı talepleri oldu, diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam, önce onlarla görüşüp sonra size döneyim dedim. Sonraki gün diğer genel başkanları aradım, zaten aday sizsiniz, oturun, konuşun dediler. İkinci turda da yetki bana verildiği için Zafer Partisi ile bir araya geldim.
O protokolde belediye başkanlarının mahkeme kararı olmadan kayyım atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği yazılı, Zafer Partisi Genel Başkanı buna imza attı ama bu hiç konuşulmadı. Herkes kendi kafasına göre ben Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeliyim havasına girdi, hayret ediyorum. Bu protokoller Altılı Masa adına yapılan protokoller değildi. CHP ile Zafer Partisi arasında yapılan bir protokol. Doğrudan doğruya Zafer ve CHP genel başkanları adına imzalandı. Hangi gerekçeyle suçlandık, ne kusurumuz oldu?
Yüzde 48 oy aldık
Bu ülke için yapmadığımız şey kalmadı. Askeri, valisi, kaymakamı, İletişim Başkanlığı... Biz ele geçirilen bir devletle, dikta yönetimiyle mücadele ettik. Bütün bunlara rağmen yüzde 48 oy aldık. Bütün bunlar unutuluyor. Her şeyden önce ahlak ve vicdan lazım. Atılmadık iftira kalmadı. Hep içimize attık, hep sustuk.... Ben boşuna demiyorum ki hançerlendik diye. Sağduyu ile partinin yetkili organlarından oturup tartışmak varken niçin bu talep böyle birdenbire patladı? Ben bunları biliyorum ama gereksiz bir tartışmaya zemin hazırlamak istemiyorum.
Sayın Akşener'in hangi gerekçeyle masadan kalktığını ve hangi gerekçeyle masaya döndüğünü ben bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur, yan yana gelirsek ilk soracağım soru da bu olacak. Akşener masadan kalksaydı sonuç farklı olur muydu bilmiyorum."
Ülkücü danışmanlar
Kılıçdaroğlu'na, ülkücü hareket içinden gelen Ayhan Bora Kaplan soruşturması kapsamında tutuklan danışmanı da soruldu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"CHP'nin oyu belli. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50 oy nasıl aşılacak? Benim iki tur danışmanım vardı. Biri kamudan gelen diğeri de seçim dönemine özgü danışmanlar. Eski MHP'liydim, AKP'liydim diye kağıt olması mı lazım? Ne diye eleştiriyorlar, danışman oldular diye. Bunlar CHP'ye oy verdi diye kızacak mıyız? Onlar bize çalıştılar, bizim için mücadele ettiler.
Kıyamet koptu, nasıl olur da Kılıçdaroğlu'nun danışmanı olur dediler. Niye olmasın? Biz dışarıdan CHP'li mi ithal edeceğiz? Biz bunlara para pul da vermedik, gönüllü çalıştılar. Ben helalleşme dedim. Benimle helalleşme geldiler. Halil İbrahim Sofrası'na oturmaya geldi. Bizim altı okumuzdan biri "milliyetçilik", milliyetçiyse geldi." (Kısa Dalga)